Esas No: 2020/932
Karar No: 2021/256
Karar Tarihi: 11.02.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/932 Esas 2021/256 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/932
Karar No : 2021/256
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Uluslararası Nakliyat San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 12/09/2019 tarih ve E:2014/6576, K:2019/5627 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 02/12/2014 tarih ve 29193 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 3. maddesiyle, Gümrük Yönetmeliği'nin 78. maddesine eklenen "Türkiye Gümrük Bölgesine denizyolu ile getirilen dolu konteynerlerin, denize iskele bağlantısı olmayan geçici depolama yerlerine alınmasına, Bakanlıkça belirlenecek zorunlu haller dışında izin verilmez.” yolundaki 4. fıkranın iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 12/09/2019 tarih ve E:2014/6576, K:2019/5627 sayılı kararıyla;
07/10/2009 tarih ve 27369 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği'nin 79. maddesinin 1. fıkrasında; geçici depolanan eşyanın her türlü dış etken ve müdahalelerden korunmasını sağlayacak şekilde yapılmış ve taşıtların durduğu, yanaştığı veya indiği yerlerdeki ambar, depo, ardiye veya hangar gibi yerler olarak tanımlanan geçici depolama yerlerine hangi koşullar altında eşya alınabileceğini düzenleyen "Geçici depolama yerlerine eşya alınması" başlıklı 78. maddesi;
"(1) Eşya, geçici depolama yerlerine buralarda görevli işletme personelinin sorumluluğu ve gümrük memurlarının gözetimi altında alınır.
(2) Gümrükçe izin verilen diğer yerlere eşya alınmasının talep edilmesi halinde, talep sahibinin sorumluluğu ve gümrük idaresinin gözetimi altında bu talep kabul edilir.
(3) Gümrük memuru, geçici depolama yerine alınan eşya için kendisine verilen ve üzerinde özet beyan numarasının yer aldığı boşaltma listesi ile özet beyan bilgilerini karşılaştırarak geçici depolama yeri giriş işlemlerini onaylar. Bu onay sonrasında boşaltma listesi ilgili (Değişik ibare: RG-31/03/2012-28250) işletme personeli tarafından muhafaza edilir." şeklinde düzenlenmişken, 02/12/2014 tarih ve 29193 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in dava konusu 3. maddesi ile; "Aynı Yönetmeliğin 78 inci maddesine aşağıdaki dördüncü fıkra eklenmiştir.
“(4) Türkiye Gümrük Bölgesine denizyolu ile getirilen dolu konteynerlerin, denize iskele bağlantısı olmayan geçici depolama yerlerine alınmasına, Bakanlıkça belirlenecek zorunlu haller dışında izin verilmez.” düzenlemesinin eklendiği,
Anılan değişikliğe ilişkin Yönetmeliğin yürürlüğünü düzenleyen 25. maddesinde ise, "Bu Yönetmeliğin; a) 15. maddesi ile 24. maddesinin (ç), (d) ve (ğ) bentleri yayımını takip eden onbeşinci günden itibaren, b) 24. maddesinin (b) bendi 15/2/2015 tarihinde, c) 24. maddesinin diğer bentleri ile diğer maddeleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer" düzenlemesinin yer aldığı,
Yönetmeliğin dayanağını teşkil eden 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 47. maddesinde "Eşya, gümrüğe sunulmasından sonra gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutuluncaya kadar geçici depolanan eşya statüsünde bulunur ve bu şekilde adlandırılır." kuralına, 48. maddesinin 1. fıkrasında "Geçici depolanan eşya, sadece gümrük idarelerinin uygun gördüğü yerlerde ve bu idarelerin belirlediği koşullarda depolanabilir." kuralına yer verildiği,
Anayasa’nın 2. maddesinde ise, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmünün yer aldığı, hukuk devletinin Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatlarında da; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olarak tanımlandığı, hukuk devleti ilkesinin ön koşullarından birisinin, kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması olduğu, bu ilkenin hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı, hukuk devletinin bir diğer ön koşulunun ise belirlilik ilkesi olduğu ve bu ilkenin de yalnızca yasal belirliliği değil, daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade ettiği, yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirliliğin sağlanabileceği, hukuki belirlilik ilkesinde asıl olanın, bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların o hukuk düzeninde öngörülebilir olması olduğu,
4458 sayılı Kanun ve dava konusu Yönetmelik kurallarının birlikte incelenmesinden, idarenin, eşyanın geçici depolanacağı yeri ve geçici depolama koşullarını belirlemek konusunda yetkili olduğu ve bu yetki kapsamında geçici depolama yerinin, fiziki konumuna ilişkin koşulların dava konusu Yönetmelik düzenlemesiyle belirlendiğinden, düzenlemede bu yönüyle mevzuata aykırılık görülmediği,
Bununla birlikte dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlığın, halihazırda geçici depolama yeri açma ve işletme izin belgesi bulunmakla birlikte, depolama alanının konumu yönünden yapılan değişiklikte öngörülen koşulları haiz olmayanların, izin belgesi kapsamındaki işyerlerini yeni düzenlemeye uygun hale getirmeleri için belirli bir geçiş süresi öngörülmesi yolunda bir geçiş hükmüne yer verilmemesi noktasında toplandığı, nitekim, dava konusu düzenleme sonrasında davacının işletmesine, deniz yoluyla gelen dolu konteynerlerin sevkedilmediğinin anlaşıldığı, hukuki belirlilik ilkesinin gereği olarak, mevzuata uygun şekilde geçici depolama yeri açma ve işletme izin belgesi almış olanların, işyerlerini yeni düzenlemeye uygun hale getirmeleri için belirli bir geçiş süresi öngörülmesi yolunda bir geçiş hükmüne yer verilmemesi şeklindeki eksik düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,
02/12/2014 tarih ve 29193 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 3. maddesinin, anılan Yönetmelik'te, değişiklik tarihinden önce geçici depolama yeri açma ve işletme izin belgesi almış olanların, bu haklarının kazanılmış hak olarak korunacağı ya da işyerlerini yeni düzenlemeye uygun hale getirmeleri için belli bir geçiş süresi öngörülmesi yolunda bir geçiş hükmüne yer verilmemesi şeklindeki eksik düzenlenen kısmının iptaline, dava konusu düzenlemenin diğer kısımları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, üst hukuk normunda açıkça düzenlenmemiş ve idarenin takdirine bırakılmış bir konuda eksik düzenleme nedeniyle iptal kararı verilmesinin idarenin takdir yetkisine müdahale ve yerindelik denetimi anlamına geleceği, bunun ise Anayasa'nın 125. maddesi ile 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesine aykırı düşeceği, dava konusu düzenlemenin 4458 sayılı Kanun ile idarenin takdirine bırakılan bir konuya ilişkin olduğu, dava konusu düzenleme öncesinde, idarenin yazılı başvuruyu uygun bulması halinde, eşyanın memur refakatinde limandan iskele dışındaki geçici depolama alanına taşınarak boşaltıldığı, bu durumda eşyaların tespitinin limanda yapılmadığı, vergi ve resimlerinin bilinmediği, teminata da bağlanamadığı, gümrüklü saha dışına çıkartılan konteynerlerin geçici depolama yerlerine teslimi ve kaçak yollardan yurda girmesinin önlenmesi için söz konusu sevkin memur refakatinde ve mafi denilen trafiğe çıkışı uygun olmayan araçlarla yapıldığı, ancak memur sayısının yetersizliği sebebiyle sevk işlemlerinde sorun yaşanmaya başlandığı, sevk talebinde bulunan acente ve geçici depolama yeri işletmecilerinin eşyalara ait vergi ve resimler bakımından hiçbir hukuki sorumluluğunun bulunmadığı, tüm yükümlülüğün sevke refakat eden memura ait olduğu, dava konusu düzenlemenin, deniz yoluyla getirilen dolu konteynerler üzerindeki gümrük kontrolünün arttırılarak olası suistimallerin önlenmesi ve bu suretle kamu alacağının güvenceye alınmasını sağlamaya yönelik olduğu, davacının kazanılmış haklarını ihlal etmediği, davacının geçici depo yeri açma ve işletme izin belgesinin devam ettiği, söz konusu izin belgesinde davacıya deniz yolu ile gelen dolu konteynerlerin geçici depolama yerlerine aktarılmasına ilişkin idarece herhangi bir taahhütte bulunulmadığı, davacının ruhsatı devam ettiğinden halen parsiyel gelen eşyalar ile transit ve ihracata konu eşyaların konulabildiği, yani limanlara gelen dolu konteynerin aktarılması dışında tüm faaliyetlerin devam ettiği, bu nedenle verilen iznin iptal edildiği ve kazanılmış hakların ihlal edildiği yolundaki iddianın gerçeği yansıtmadığı, temyize konu Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın iptale ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen davanın reddine, kısmen dava konusu eksik düzenlemenin iptaline ilişkin Danıştay Onuncu Dairenin temyize konu 12/09/2019 tarih ve E:2014/6576, K:2019/5627 sayılı kararının, iptale ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 11/02/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Dava dilekçesinde eksik düzenleme nedeniyle iptal talebinde bulunulmamıştır.
2577 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” hükmü yer almaktadır.
İdari yargı organları, bir düzenleyici işlemde yer alan hükümlerin, dayandığı üst hukuk normlarına aykırı olup olmadığı yönünden inceleme yapmalıdır. Üst hukuk normunun düzenlenmesini açıkça emretmediği bir alanda “eksik düzenleme” incelemesi, “olmayan”, “yer verilmeyen” bir düzenlemenin denetlenmesi anlamına gelir. Denetimi yapılmak istenen bu alan ise idarenin takdir yetkisi dâhilindeki bir alan içinde yer almaktadır.
Bu nedenle, üst hukuk normunda açıkça düzenlenmemiş olan ve idarenin takdirine bırakılmış bulunan alanlarda bir düzenlemenin eksik düzenleme gerekçesiyle iptal edilmesi, idarenin takdir alanına müdahale anlamı taşıyacağından, gerek Anayasanın 125 inci maddesi gerekse 2577 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile yasaklanan “idarenin takdir yetkisini kaldıran”, “yerindelik denetimi” anlamına gelen bir durum arz edecektir.
Bu çerçevede, 4458 sayılı Kanunun verdiği yetkiye istinaden yapılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığından ret kararı verildiğinden, eksik düzenleme yapıldığından da söz edilemeyeceği idarenin bu konudaki düzenleme yetkisini bu konuda kullandığı sonucuna varıldığından, çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.