8. Hukuk Dairesi 2010/7059 E. , 2011/3491 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının tavzih yoluyla düzeltilmesine ilişkin talebin reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.11.2007 gün ve 103/591 sayılı hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili ile davacılar vekili taraflarından süresinde istenilmiş ise de; duruşma talebinin değer yönünden reddine karar verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili; dava konusu 11 parsel sayılı taşınmazın davalılarla ortak kök miras bırakanları ...’den intikal eden yer olmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında davalıların yakın miras bırakanı ... adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, ... adına olan tapu kaydının iptali ile veraset ilamı doğrultusunda vekil edenleri adına hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili ise; dava konusu taşınmazın kök miras bırakan ...’la bir ilgisinin bulunmadığını zira öncesi itibariyle taşlık ve çalılık yerlerden iken miras bırakanları ...tarafından imar ihya edinilerek elde edilmiş taşınmaz niteliğinde olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece; davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın Manavgat Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1176 Esas ve 2006/1010 Karar sayılı veraset belgesindeki hisseler oranında ... mirasçıları olan taraflar adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm davalılar ve davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki dava; ortak miras bırakandan kaldığı halde, tek bir mirasçı adına yapılan tespit ve tescilin doğru olmadığına dayalı, miras hissesi oranında iptal ve tescil isteğine ilişkin bulunmaktadır.
Yargılama sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve taraf tanıkları dava konusu taşınmazın krokisinde ... olarak gösterilen bölümünün, öncesinde tarafların ortak miras bırakanı olan ... tarafından; yazları çadır kurularak hayvanlarını otlatmakta kullandığı yer olduğunu ve bu kullanım şeklinin ...’ın ölümüne kadar devam ettiğini, kalan kısmın ise, ... tarafından hiç kullanılmadığını, ölümünden sonra bu alanın davalıların yakın miras bırakanı olan ...tarafından Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşlık ve çalılık yerlerden açılarak tarla haline getirildiğini ve ...’dan kalan yerle birleştirilerek günümüze kadar önce ...daha sonra da ...mirasçıları olan davalılar tarafından kullanıldığını açıklamışlardır. Dosya arasında bulunan ve hükme esas alınan veraset belgesine göre; ...’in 1.3.1943 tarihinde ölmekle geriye davacıları (davacılardan ... hariç ) ve davalıları bıraktığı, ölüm tarihi itibariyle terekesinin el birliği hükümlerine tabii bulunduğu anlaşılmaktadır. El birliği mülkiyetin söz konusu olduğu yerlerde mirasçılar arasında zamanaşımı işlemeyeceğinden kök miras bırakan ...’ın ölümünden sonra ...’dan kaldığı belirlenen taşınmaz bölümün sadece davalıların yakın miras bırakanı ...tarafından kullanılması, ...’e iktisap sağlamaz. ...’in kullanımının diğer mirasçılar ad ve hesabına olduğu açıktır. ...’in miras bırakandan kalan yerdeki tasarruf şeklini sonradan değiştirmesi, bu alanı tarla haline getirmesi de taşınmazın temelinin ...’dan gelme olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu nedenle krokisinde Hacı ... Yurdu olarak gösterilen taşınmaz bölümüne yönelik olarak verilen kabul kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; az yukarıda açıklandığı üzere taşınmazın tamamının ...’dan kalma olmadığı belirlenmiştir. Kök miras bırakan ... tarafından hiç tasarruf edilmeyen ve ondan gelme olmadığı belirlenen alanın da ...’dan kalan yer gibi değerlendirilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece, ...’dan kaldığı belirlenen yerle davalıların yakın miras bırakanı ...’ten kalan yerler ayrılmalı, krokiye işaret ettirilmeli hükme esas alınan Manavgat Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/1176 Esas ve 2006/1010 Karar sayılı veraset belgesinin hatalı olması ve davacılardan ...’nın mirasçılar arasında gösterilmemesi nedeniyle Manavgat Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/301 Esas ve 2009/920 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği ve bu ilamın 1.3.2010 tarihinde kesinleştiği, dolayısı ile hükme esas alınan ilk veraset belgesinin geçerliliğinin kalmadığı düşünülmeli ve ondan sonra taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında bir karar verilmelidir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı yanlış değerlendirmeye dayalı yerel mahkeme hükmünün HUMK nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda yazılı 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve 97,50 TL peşin harcın da istek halinde davalılara iadesine 16.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.