3. Hukuk Dairesi 2015/19229 E. , 2016/1229 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması/yoksulluk ve iştirak nafakasının artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı karşı davalı vekili, dava dilekçesinde; müvekkilinin, yeniden evlendiğini ve iki çocuğunun olduğunu, davalı-karşı davacının ise, babasından miras yoluyla intikal eden hisseli taşınmazları bulunduğunu, maddi durumunun iyi olduğunu belirterek, 2.250 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, olmadığı takdirde ise indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili dilekçesi ile; nafakaların kaldırılması ve indirilmesi talebinin reddini, karşı dava ile de; daha evvel hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakasının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını iddia ederek, aylık 2.250 TL olan yoksulluk nafakasının 2.500 TL"ye, aylık 700 TL olan iştirak nafakasının 1.700 TL"ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; asıl dava ve karşı davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş, Dairemizin 24.02.2015 tarih 2014/16210 Esas 2015/2896 Karar sayılı ilamı ile “...davalı-karşı davacı vekilinin talebinin, daha önce, nafaka artırım davası neticesinde, .... Aile Mahkemesi"nin 12.04.2012 tarih 2009/933 E.-2012/288 K.sayılı kararı ile müşterek çocuk lehine aylık 700,00 TL olarak hükmedilen iştirak nafakasının aylık 1.000 TL artış ile 1.700,00 TL"ye; davalı-karşı davacı lehine aylık 2.250,00 TL olarak hükmedilen yoksulluk nafakasının ise 250,00 TL artış ile 2.500,00 TL"ye yükseltilmesi olduğu anlaşılmakla; mahkemece, bu talepler yönünden inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, hukuki yararın anlaşılamadığından bahisle, karşı davanın reddi doğru görülmemiş...” gerekçesi ile karar bozulmuş, mahkemece taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen bu karar süresi içinde davacı karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Kanun"un geçici 3.maddesi uyarınca yürürlülükte olan HUMK"nun 425. maddesine göre Yargıtay"ın bozma kararı üzerine dava dosyası kendisine gönderilen mahkeme, bozma kararına karşı karar düzeltme yolu kapalı ise tarafları duruşmaya davet eder. Bozma kararı üzerine mahkeme, yapılacak ilk duruşmada önce tarafları dinler. Taraflar, bu duruşmada bozma kararına uyulup uyulmaması hakkında görüşlerini açıklar. Bunun üzerine mahkeme Yargıtay"ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Bozma kararına uyulduğu takdirde bozma kararı doğrultusunda işlem yapılır.
Somut olayda; bozma ilamı üzerine yukarıda belirtilen gerekli usuli işlemler tamamlanmadan dosya üzerinden karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre şimdilik davacı karşı davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.