8. Hukuk Dairesi 2010/6336 E. , 2011/3460 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi
... ile ..., ... ve Ballı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.09.2009 gün ve 192/262 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, vekil edenine ait ev ve tarım arazisi niteliğindeki tapusuz taşınmazına göre, daha üst kotta köy yolu ve davalı gerçek kişilere ait taşınmazların bulunduğunu, önceden yağmur suyunun arklarla kontrol altına alınarak tarım arazilerine zarar vermeden düşük kottaki taşınmazlara akıtıldığını, ancak davalılar tarafından arkların ağızlarının kapatılması sonucu yağmur sularının davacıya ait taşınmaza zarar verdiğini ileri sürerek davalıların haksız elatmalarının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Köy temsilcisi ve davalı gerçek kişiler, arkların davacı tarafından kapatıldığını, kendilerinin tecavüzlerinin bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı gerçek kişiler Muhammet ve ...’ın tecavüzlerinin bulunmadığı gerekçesiyle aleyhlerine açılan davanın reddine, köy yolunun genişletilmesi çalışması sırasında üst kotta bulunan büzlerin kapatılması nedeniyle oluşan köy tüzel kişiliğinin müdahalesinin men’ine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, keşif tutanağındaki mahkemenin gözlemine, yerel bilirkişi ve davacı tanığı Ali Yolcu ile davalı tanıklarının beyanlarına, ziraat, inşaat ve teknik bilirkişiler tarafından keşif sonrası düzenlenen rapor ve krokiye göre, davacı vekilinin aşağıda belirtilen hususların dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
HUMK.nun 388.maddesi gereğince, bir mahkeme kararının hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve 389.maddesi ile de, kararda iki tarafa yükletilen görev ve verilen hakların şüphe ve tereddüdü gerektirmeyecek biçimde açık olarak yazılması öngörüldüğü halde; hüküm fıkrasında, sadece “davanın kısmen kabulü ile davalı ... köy tüzel kişiliğinin müdahalesinin men’ine” şeklinde karar verilmiş, bunun ne şekilde ve kim tarafından yapılacağı, infaz giderlerinin kim tarafından karşılanacağı açıklanmamış, bilirkişi raporlarına da yollamada bulunulmamıştır. Soyut nitelikli hüküm fıkrasının bu şekliyle infazı, duraksama ve belirsizliğe neden olacaktır. Çünkü krokide numaralandırılan ve müdahalenin önlenmesine karar verilen yerler hüküm fıkrasında, infazda duruksamaya yol açmayacak biçimde açıklanmamıştır. Halbuki; dosya arasında bulunan ziraat mühendisi Orhan Bülbül tarafından düzenlenen 16.6.2008 ve inşaat mühendisi Nevzat Kamiloğlu tarafından düzenlenen 25.6.2008 tarihli raporlarda eski hale getirmenin ya da komşuluk hukukundan kaynaklanan giderici önlemlerinin neler olduğu açıklanmıştır. Bu açıklamalar ışığında mahkemece; söz konusu uzman bilirkişi raporlarından da yararlanarak giderici tüm önlemler gösterilerek bir karar verilmesi gerekirken; yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün davalı köy tüzel kişiliğine ilişkin bölümünün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 135,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 14.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.