8. Hukuk Dairesi 2017/10911 E. , 2019/4801 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ... 3. Aile Mahkemesi hükmüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiş, bu kez davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmaz nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 125.000 TL alacak talebinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne toplam 13.722,00 TL alacağın davalı ...’dan alınarak davacıya verilmesine, davalı ... aleyhine açılan davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna götürülmüş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin başvurunun iki haftalık süre içinde yapılmadığı gerekçesiyle başvurunun usulden reddine dair verilen kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlara karşı istinaf süresi HMK’nin 345. maddesine göre iki hafta olup, ... 3. Aile Mahkemesinin 01.11.2016 tarihli ve 2013/764 Esas, 2016/918 Karar sayılı kararının “...15 günlük temyiz süresi içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi’nde istinaf yolu açık olmak üzere...” biçiminde, temyiz süresi konusunda tarafları yanıltacak şekilde karar verildiği ve kararın bu şekliyle tebliğ olunduğu görülmektedir.
Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında, Devletin işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu ifade edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinin "ç." bendi uyarınca da, hükümde, kanun yolları ve süresinin gösterilmesi bir zorunluluktur. Kanun koyucu, devlet organlarının tesis ettiği işlemlere karşı kanun yolları ve hangi mercilere başvuracağı ve başvuru süresi bakımından tarafların doğru bilgi sahibi olmalarını sağlayarak, dağınık mevzuat karşısında hangi yola müracaat edeceğini bilmeyen yahut tereddüt eden bireylerin hak arama özgürlüğünü etkin ve sağlıklı bir şekilde kullanmalarını amaçlamıştır.
Anayasa Mahkemesi de birçok kararında başvurucuların gerekçeli kararda belirtilen süreye güvenerek hareket etmesinin makul görülebileceğini, mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü dikkate alındığında, temyiz süresinin mahkeme kararında farklı belirtilmiş olması karşısında, kanunda belirtilen süre olduğunu kabul ederek dilekçenin reddine karar veren değerlendirmelerin mevzuat hükümleri çerçevesinde ve öngörülebilirlik sınırları içinde olduğunun kabul edilemeyeceğini, yapılan yorumun başvurucuların temyiz hakkını kullanmayı imkânsız kılacak ölçüde ve aşırı şekilci bir yaklaşımla elde edildiğini ve bu açıdan kararın başvurucuların mahkemeye erişim hakkını zedelediği sonucuna ulaşarak, Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alman adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. (Anayasa Mahkemesinin 20/1/2016 tarihli ve 2013/7114, 09.06.2016 tarihli ve 2014/819, 22.09.2016 tarihli ve 2014/1382 başvuru numaralı kararları)
Her ne kadar kanun yolu ve süresi, ilgili kanun maddelerinde açıkça belirtilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin yukarıda açıklanan kararları ile Anayasa"nın 40/2. maddesi ve 6100 sayılı Kanun"un 297. maddesinin "ç." bendi gereğince yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacaklarının kabul edilmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi’nin kararları ışığında Mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü göz önüne alındığında, kararda belirtilen 15 günlük süre içinde yapılan istinaf başvurusunun süresinde yapıldığı kabul edilerek Bölge Adliye Mahkemesi tarafından işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından olan mahkemeye erişim hakkının ihlali sonucunu doğuracak şekilde katı yorumla, süresinde yapılmadığından bahisle başvurunun usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin 373/2. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.