
Esas No: 2019/576
Karar No: 2021/212
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/576 Esas 2021/212 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Kasten öldürme suçundan sanık ..."ın TCK’nın 81/1, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.07.2015 tarihli, 22-247 sayılı ve karar tarihi itibarıyla ceza miktarı yönünden resen temyize tabi olan hükmün, sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.03.2019 tarih, 2294-1692 sayı ve oy çokluğuyla TCK"nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiş;
Daire Üyeleri H. Kırca ve İ. İlhan; "...Sanığın TCK’nın 39. maddesi gereğince yardım eden sıfatıyla cezalandırılması gerektiği," düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.06.2019 tarih ve 347987 sayı ile;
"...Olayın ani gelişen bir olay olduğu, sanık ... ve diğer sanıklar arasında maktulü öldürme konusunda önceden alınmış bir karar ve irade birliği bulunmadığı, ani gelişen kavga ortamında sanık ... ve diğer sanıkların arkadaş olmaları itibarıyla dayanışma içinde hareket ettikleri, sanık ...’nın diğer sanıkların akrabası olmadığı, diğer sanıklarla arkadaşlık ilişkisi dışında olaya katılmasını gerektirecek bir nedenin bulunmadığı, sanık ...’nın aksi kanıtlanamayan ve diğer sanıkların beyanları ile de desteklenen savunmasına göre Musa’nın olay yerine giderken maktulün uyarılacağını veya en fazla tekme ve yumruklarla darbedileceğini bildiği hâlde sanık ...’un olay sırasında ani bir kararla bıçağını çıkartarak maktulü öldüreceğini bilmediği, dolayısıyla sanık ... yönünden TCK"nın 37. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği, sanık ...’nın TCK"nın 39. maddesi gereğince yardım eden sıfatıyla cezalandırılması gerektiği," görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 07.10.2019 tarih, 2782-4142 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş, sanıklar ... ve ... hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ise sanıklar hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden Özel Dairece bozulmuş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ...’ın, maktule yönelik kasten öldürme suçuna iştirakinin TCK’nın 37. maddesi kapsamında “müşterek faillik” mi yoksa TCK’nın 39. maddesi kapsamında “yardım eden” niteliğinde mi olduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
26.10.2014 tarihli olay bildirim formunda; aynı gün saat 22.00 sıralarında Antalya ili, Muratpaşa ilçesi, Kızıltoprak Mahallesi, Şehitlik Parkı içerisinde bir şahsın bıçakla yaralandığı ve Atatürk Devlet Hastanesine kaldırıldığının bildirilmesi üzerine Hastaneye gidildiği, yaralı şahsın isminin ... olduğu, vücudunun çeşitli yerlerinden darbedilen ve göğüs kısmından bıçaklanmış olan maktulün saat 23.00 sıralarında hayatını kaybettiği, olayın şüphelileri olarak tespit edilen inceleme dışı sanıklar ..., ..., ... ve sanık ...’ın 27.10.2014 tarihinde saat 03.00 sıralarında yakalanarak gözaltına alındıkları, suçta kullanılan bıçağın sorulması üzerine Ertuğrul ve ...’nun annesi ... tarafından sap kısmı 10 cm, kesici kısmı 10 cm olan açılır kapanır yapıdaki bıçağın rıza ile teslim edildiği, bıçağın muhafaza altına alındığının belirtildiği,
27.10.2014 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olayın Antalya ili, Muratpaşa ilçesi, Yenigün Mahallesi’nde bulunan Şehitler Parkı içerisinde meydana geldiği, anıta 24 metre mesafede, yerde kan olduğu düşünülen renkli damlalar ve birikintiler olduğu, olay yerinde başka bir delil, iz ve bulguya rastlanılmadığı tespitlerine yer verildiği,
28.10.2014 tarihli tutanakta; maktule ait atlette göğüs sol kısma denk gelen yerde, bir adet dikine düzgün kesi ile sağ koltuk altında, sırt boyun kısmında ve sol alt tarafta düzensiz yırtıkların bulunduğunun belirtildiği,
Atatürk Devlet Hastanesince maktul ... hakkında düzenlenen 26.10.2014 tarihli rapor ve epikrizde; kesici delici alet yarası ile Hastaneye getirilen şahsın göğüs orta duvarı, kalp üstünde 5 cm boyunda, 5 cm derinliğinde kesi bulunduğu, durumunun kötü olduğu, durumunun daha da kötüleşmesi üzerine resüsitasyona başlandığı, perikardın açılarak internal kalp masajı yapıldığı, şahsın ameliyata alındığı, kalp sağ ventrikül ön duvarında 3 cm kesinin primer tamir edildiği, 1,5 saat süren internal masaja rağmen kardiyak atımın sağlanamaması üzerine maktulün saat 23.55’te eksitus kabul edilerek açılan katların kapatıldığı bilgilerine yer verildiği,
17.12.2014 tarihli otopsi raporunda; 178 cm boyunda, yaklaşık 80-85 kg ağırlığında, 25-30 yaşlarındaki erkek cesedinde; sol meme başının 5 cm iç-üst kısmında, oblik seyirli, üzeri sütüre olan ve sütürler açılarak değerlendirilen, bir açısı dar bir açısı geniş, 3,6 cm’lik kesici delici alet yarası, alın solda 7,5x7 cm’lik alanda dağılan, sol zygomada 1,5 cm’lik çizgisel, burun kökünde 1,5x0,5 cm’lik ekimozlu sıyrıklar, sağda daha belirgin olmak üzere her iki göz çevresinde menekşe mor renkli ekimozlar, üst dudak mukozasında, orta hatta frenulumu içeren 2x0,4 cm’lik çevresi ekimozlu laserasyon, alt dudak mukozasında orta hattın hafif solunda 0,5x0,4 cm’lik ekimotik laserasyon, sağ lomber bölge dış yanda 5x3 cm’lik, sırtta sağ kürek kemiği altında dış yanda 3x6 cm’lik ekimozlu sıyrıklar bulunduğu; kanda, alkol, uyutucu-uyuşturucu madde tespit edilmediği, kişinin vücudunda bir adet kesici delici alet yarası tarif ve tespit edildiği, bu kesici delici alet yarasının oluşturduğu yaralanmanın tek başına ölüm meydana getirir nitelikte olduğu, yüz bölgesinde tespit edilen yumuşak doku seyirli travmatik değişimlerin öldürücü ve hayati tehlikeye sokacak nitelikte olmadıkları, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde hafif nitelikte oldukları, tespit edilen kesici delici alet yarası cilt özelliklerine göre; ika edilen aletin bir kenarının keskin, diğer kenarının küt vasıfta olduğu, kişinin ölümünün, kesici delici alet yaralanmasına bağlı akciğer ve kalp kesileriyle birlikte gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtildiği,
Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesince 27.10.2014 tarihinde sanık ... ile inceleme dışı sanıklar ... ve ... hakkında düzenlenen adli raporlarda; şahısların vücutlarında herhangi bir darp cebir izi bulunmadığı, inceleme dışı sanık ... hakkında düzenlenen raporda ise; frontal orta bölgede hafif ödem ve hassasiyet bulunduğu, mevcut yaralanmanın basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun ifade edildiği,
27.10.2014 tarihli yüzleştirme tutanağında; tanık ...’nın kendisine gösterilen fotoğraflar arasından, inceleme dışı sanık ...’nu olay sırasında maktulü darbeden şahıs olarak, inceleme dışı sanık ...’nu ise olaya müdahale etmek isteyen arkadaşı tanık ...’i engelleyen şahsa benzeyen kişi olarak teşhis ettiğinin belirtildiği,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi vasıtasıyla yapılan sorgulamada; 05.06.1989 tarihinde Diyarbakır’da doğan maktul ...’in olay tarihi itibarıyla 25 yaşında ve bekâr olduğu, inceleme dışı sanıklar Ertuğrul ve ...’nun kız kardeşleri olan 30.08.1998 doğum tarihli tanık ...’nun ise olay tarihinde 16 yaşında olduğu ,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Mahkemede; maktulün kardeşi olduğunu, olayın nasıl meydana geldiğini görmediğini ancak olay tarihinden önce inceleme dışı sanık ...’un maktulü tehdit ettiğini, olay sebebiyle sanıklardan şikâyetçi olduğunu,
Katılan ... Mahkemede; maktulün annesi olduğunu, sanık ve inceleme dışı sanıkların birlikte oğlunu öldürdüklerini, şikâyetçi olduğunu,
Katılan ... Kesgin Mahkemede; maktulün kardeşi olduğunu, olay günü işten çıkan maktulün eve geldiğini, yemek yediklerini, maktulün halı saha maçı olduğunu söyleyerek hazırlanıp saat 20.30 sıralarında evden çıktığını, yaklaşık 10 dakika kadar sonra maktulün bıçaklandığını duyduğunu, inceleme dışı sanıklar ile sanıktan şikâyetçi olduğunu,
Tanık Nazmi Kahya Kollukta; olayın meydana geldiği yerde market işlettiğini, maktulü aynı mahallede ikamet etmeleri nedeniyle tanıdığını, olay akşamı saat 21.20 sıralarında maktulün markete gelerek su ve ciklet aldığını, birlikte halı saha maçı yapacağı arkadaşlarının gelip gelmediğini sorduğunu, maktul marketi terk ettikten 15-20 dakika kadar sonra tanık ... isimli çocuğun koşarak markete geldiğini, “Mujdat abiyi dövmüşler, abi bir su ver,” dediğini ve suyu alıp koşarak Şehitler Parkı’na doğru gittiğini, kendisinin de marketi eşine emanet ederek Şehitler Parkı’na gittiğini, maktulü yerde kan içinde gördüğünü, gittiğinde etrafta yardım etmeye çalışan insanların toplanmış olduklarını, maktulün kısa süre sonra gelen cankurtaranla hastaneye kaldırıldığını,
Tanık ... aşamalarda benzer şekilde; 14 yaşında ve lise öğrencisi olduğunu, maktul ile uzaktan akraba olduklarını, aynı zamanda aynı mahallede ikamet ettiklerini, olay günü saat 21.45 sıralarında evlerinin önünde, sokakta arkadaşları ile birlikte oturup konuştuğu sırada yakındaki Şehitler Parkı’ndan bir bağırma sesi işittiğini, sesin maktule ait olduğunu anlayınca parka doğru koşmaya başladığını, parkın önünde gri renkli, BMW marka araca telaşla binen 4 veya 5 erkek gördüğünü, bu şahısların bindikleri araçla olay yerinden hızla uzaklaştıklarını, şahısları uzaktan gördüğü için teşhis edemeyeceğini, parka gittiğinde maktulü darbedilmiş ve kan içinde yerde yatarken gördüğünü, etrafta ise yardıma gelen kişilerin bulunduğunu, maktulün kendisinden su istemesi üzerine yakınlardaki marketi işleten tanık Nazmi’ye durumu anlatıp su aldığını, maktulün yanına döndükten kısa süre sonra cankurtaranın gelip maktulü hastaneye götürdüğünü, bıçakla yaralama olayına tanık olmadığını,
Tanık Mestan Kesgin Kollukta; maktulün amcasının oğlu olduğunu, babası öldükten sonra maktulün annesi ve üç kardeşi ile birlikte yaşamaya başladığını, olaydan kendisine telefon edilmesi üzerine haberdar olduğunu, koşarak olay yerine gittiğinde maktulü kan içinde yerde gördüğünü, maktulün yanında tanık Ömer Şengiz’in bulunduğunu, maktule kendisini kimin bıçakladığını sorduğunu, maktulün kendisine “Yapanı tanıyorum.” diye cevap verdiğini fakat bir isim söylemediğini, maktulün olay yerine gelen cankurtaranla hastaneye kaldırıldığını, bildiği kadarıyla maktul ...’ın yaklaşık bir yıldır birlikte olduğu Konyalı Ümmühan isimli bir sevgilisinin bulunduğunu, Mujdat’ın tanık Ümmühan ile evlenmek istediğini ancak Mujdat’ın annesinin memleket farklılığı nedeniyle bu ilişkiye karşı çıktığını, maktulün buna rağmen tanık Ümmühan ile görüşmeyi sürdürdüğünü, tanık Ümmühan’ın 3-4 abisinin bulunduğunu, tahminine göre maktulü bu kişilerin darbedip yaralamış olabileceklerini,
Tanık ... Kollukta; maktulü tanımadığını, olay günü saat 21.45 sıralarında nişanlısı tanık ...’yı araçla evine bırakmak için Kızıltoprak Mahallesi’ne geldiğini, Şehitler Parkı’nın önünden geçtikleri sırada parkta kavga olduğunu görünce aracı durdurup Hatice ile araçtan inip kavgayı ayırmak maksadıyla kavga eden şahısların yanlarına gittiklerini, 4 veya 5 erkek şahsın aralarına aldıkları birisini dövdüklerini, bu şahısların kendi aralarında “Bıçağı ver, bıçağı ver.” şeklinde bağırdıklarını işittiğini, kimin kimden bıçak istediğini görmediğini zaten kavga eden şahısları tanımadığını, kavgayı ayırmak istediğinde 25-26 yaşlarında, orta boylu, kilolu, esmer bir şahsın kendisini tutarak, “Sen karışma, senin bacına birisi laf atsa, küfretse, sen böyle yapmaz mısın?” diyerek engel olduğunu, dövülen maktulün bu sırada yere düştüğünü, Hatice’nin yerdeki maktule yardım etmeye çalıştığını, maktulü döven kişilerden birisinin Hatice’yi iterek maktule yardım etmesine engel olduğunu, şahısların yerdeki maktulün başına ve vücudunun çeşitli yerlerine tekme ile vurmaya devam ettiklerini, maktulü döven şahısların elinde sopa, taş, bıçak gibi yabancı cisim görmediğini, bu şahısların koşarak yakınlarda park hâlinde bulunan gri renkli BMW marka olduğunu düşündüğü bir araca binerek olay yerinden kaçtıklarını, 112 Acil Servisi arayarak olay yerine cankurtaran çağırdığını, maktulü döven şahısları net olarak görmediği için bu kişileri teşhis edemeyeceğini,
Cumhuriyet Başsavcılığında; olay günü nişanlısı ... ile Şehitler Parkı’ndan geçerken bazı şahısların kavga ettiklerini gördüklerini, kavga eden şahısları ayırmaya çalıştıklarını ancak başaramadıklarını, dört kişinin bir kişiyi tekme tokat dövdüklerini, şahısların ellerinde bir şey görmediğini ancak döven şahıslardan birinin arkadaşlarına "Bıçağı bana ver" diye bağırdığını işittiğini ancak bıçak görmediğini, kendisini engelleyip uzaklaştırmaya çalıştıklarını, uzaklaştıktan sonra cankurtaran çağırdığını, maktulü döven dört kişinin olay yerinden bir araçla kaçtıklarını, karanlık olduğu için maktulün vücudunun diğer yerlerinde bir şey görmediğini ancak maktulün ağzından ve burnundan kan geldiğini gördüğünü, olay yerinden kendisini uzaklaştırmaya çalışan sakallı olan şahsın "Birisi kız kardeşine laf atsa ne yaparsın?" dediğini, Hatice’nin de maktule yardım etmek istediğini ancak bu kişilerin onun da yardım etmesine engel olduklarını, kimsenin elinde sopa, taş ve bıçak görmediğini,
Mahkemede; olay öncesinde sanıkları ve maktulü tanımadığını, olay gecesi saat 22.00 sıralarında nişanlısı ... ile birlikte Şehitler Parkı’nın kenarında araç içerisinde oturduklarını, bir şahsın bağırarak yardım istediğini duyunca dışarı baktığında yaklaşık 60 metre mesafede, parkın içinde 4 kişinin bir şahsı dövdüklerini gördüğünü, kavgayı ayırmak amacıyla koştuğunu, arkasından tanık ...’nın da geldiğini, şahısların yanına ulaştığında, kavgayı ayırmaya çalıştığı sırada sanıklardan birisinin “Biri senin kız kardeşine laf atsa sen bunu yapmaz mısın?" gibi sözler söyleyerek kendisini engellediğini ancak olay gece meydana geldiği için bu şahsın yargılanan dört sanıktan hangisi olduğunu bilemediğini, olay sırasında sanıkların elinde bıçak ya da benzeri bir silah görmediğini, daha sonra maktulü yerde dövmeye devam eden dört sanığın da birlikte olay yerinden kaçtıklarını, sanıklar gittikten sonra Hatice ile birlikte maktule yardım etmek için cankurtaran çağırdıklarını, ifade tarihinden yaklaşık 1 ay kadar önce sanık ..."ın babasının kendisini arayarak olaya sanık ..."nın karışmadığı şeklinde ifade vermesini istediğini, bu durumdan rahatsız olduğunu, sanıkların ya da akrabalarının kendisini aramamalarını istediğini, ifadesindeki kısmi çelişki nedeniyle sorulması üzerine, Mahkemedeki ifadesinin doğru olduğunu, maktul ve sanıkların yanına gittiğinde içlerinden birisinin “Bıçağı ver” diye bağırdığını, yine maktul yerdeyken her dört sanığın birlikte maktule vurduklarını, sorulması üzerine; “Bıçağı ver” sözünü sanıkların birbirlerine hitaben söylediklerini,
Tanık ... Kollukta; maktul ...’i komşusu olması nedeniyle tanıdığını, olay günü birlikte vakit geçirdiği arkadaşı tanık ...’in aracıyla kendisini eve bırakmak üzere mahallelerine geldiğini, saat 21.45 sıralarında tanığın kullandığı araçla Şehitler Parkı’nın yanından geçtikleri sırada park içerisinde kavga olduğunu gördüklerini, kavga eden şahısları ayırmak maksadıyla Ayhan ile birlikte araçtan inerek olay yerine koştuklarını, komşusu olan maktul ...’in tanımadığı 4-5 kişi ile kavga ettiğini, bu şahısların maktulü dövdüklerini, şahıslardan ikisini net olarak gördüğünü ve gösterilmesi hâlinde teşhis edebileceğini, maktulü döven şahısların ellerinde herhangi bir cisim görmediğini ancak şahıslara yaklaştıkları esnada, içlerinden birinin “Bıçağı ver, bıçağı ver” diye bağırdığını, ancak kimin bağırdığını ve kimden bıçak istediğini görmediğini, Ayhan ile birlikte maktulü bu şahısların elinden kurtarmaya çalıştıklarını ancak 25-26 yaşlarında, 175-180 cm boylarında, 70-80 kg ağırlığında, esmer tenli, kirli sakallı, kısa siyah saçlı şahsın Ayhan’a engel olduğunu, bir başka şahsın ise kendisini iteklediğini ve “Siz karışmayın” dediğini, yere düşen maktulün göğsünde kan gördüğünü, bu şahısların maktulü bırakarak uzaklaştıklarını, şahısların olay yerinden nasıl kaçtıklarını görmediğini, tanık Ayhan’ın telefon ederek cankurtaran çağırdığını,
Cumhuriyet Başsavcılığında; tanık Ayhan’ın kullandığı araçla giderlerken Şehitler Parkı yanında aracı durdurup indiklerini, Şehitler Parkı içerisinde dört kişinin bir kişiyi ortalarına alıp bağırdıklarını gördüğünü, başta bağırılan kişinin maktul ... olduğunu anlamadığını, bir anda kavga çıktığını, dört kişinin birden maktule yumruklarla vurduklarını, yumruk vuran kişilerden birisinin “Bıçağı ver, bıçağı ver” diye bağırdığını, bir süre sonra maktulün yere düştüğünü, yerde iken de üç kişinin maktulü tekmelediklerini, erkek arkadaşı tanık ... ile birlikte yerde yatan maktule yardım etmeye niyetlendiklerinde maktule tekme vurmayan kişinin kendilerine “Siz karışmayın, müdahale etmeyin"" dediğini, sonra bu dört kişinin hep birlikte maktulü yerde bırakıp kaçarak gittiklerini, ... ile birlikte yerde yatan maktulün yanına gittiklerini, maktule bıçaklanıp bıçaklanmadığını sorduğunu, olayın sıcaklığı ile hissetmemiş olacak ki maktulün “Bıçaklanmadım"" deyip su istediğini, ayağa kalkmaya çalıştığını ancak kalkamadığını, olay sırasında ayaktaki maktule yumruklarla vurdukları sırada, bıçak isteyen kişinin ve ona bıçak veren kişinin kim olduğunu olay yeri karanlık olduğu için teşhis edebilecek durumda olmadığını, ancak kesinlikle maktule yumruk vuranlardan birinin bir diğerinden bıçak istediğini duyduğunu, maktulün kendini savunabilecek bir durumunun olmadığını, bıçağın maktule ait olmadığına emin olduğunu, arkadaşı tanık ...’in cankurtaran çağırdığını,
Mahkemede; olay günü saat 21.30 sıralarında arkadaşı ... ile birlikte evine gitmek üzere Şehitler Parkı içinde yürüdüğü sırada daha önceden aynı mahallede oturmaları nedeniyle şahsen tanıdığı ancak arkadaşlığı olmayan maktulü yanında bulunan dört kişi ile ayakta konuşurken gördüğünü, bu şahıslardan birinin Mahkemenin huzurunda bulunan ... olduğunu, diğer sanıkları tanımadığını, bulundukları yere yaklaşık 15 metre kadar mesafeye geldikleri sırada birden bir gürültü duyduğunu, dört kişinin birlikte maktule saldırıp vurmaya başladıklarını, içlerinden birinin "Bıçağı verin" diye bağırdığını, Ayhan’la birlikte kavgayı ayırmak için bu kişilerin yanlarına koştuklarını, sanıklardan birisinin kavgaya müdahale etmelerine engel olup kendilerini iteklediğini ancak herhangi bir şey söylemediğini, bu sırada diğer sanıkların maktulü dövmeye devam ettiklerini, maktul yere düşünce de tüm sanıkların olay yerinden birlikte kaçtıklarını, olay sırasında maktulün nasıl yaralandığını görmediğini, sanıklar kaçtıktan sonra maktulün bıçaklandığını anlayıp cankurtaran çağırdıklarını, maktul yere düştükten sonra da sanıkların hep birlikte maktule vurmaya devam ettiklerini, olayda kullanılan bıçağın maktule ait olmadığını düşündüğünü, zira ifadesinde de geçtiği üzere olay sırasında sanıklardan birisinin "Bıçağı ver" diye bağırdığını, olayın meydana geldiği yerin çok karanlık olmadığını, sanıklar ve maktulü simaen gördüğünü,
Tanık Mehmet Kesgin Kollukta; maktulün kardeşi olduğunu, olay akşamı saat 21.00 sıralarında maktulün halı saha maçına gideceğini söyleyerek, eşofmanını giyip evden ayrıldığını, yaklaşık yarım saat sonra ağabeyinin Şehitler Parkı’nda dövüldüğünü amcasının küçük kızından öğrendiğini, koşarak parka gittiğini, maktulün hastaneye götürüldüğünü olay yerindekilerden öğrendiğini, ağabeyi maktul ...’ın aynı mahallede oturan tanık Ümmühan isimli bir kızla arkadaşlık yaptığını, bu kızı birkaç defa abisi maktulün tütün satışı yaptığı dükkânda gördüğünü, maktulün Ümmühan’la evlenmek istediğini ancak annesinin bu evliliğe karşı çıktığını,
Tanık ... Kollukta; inceleme dışı sanıklardan Yaşar ve ...’nun annesi olduğunu, maktul ...’i tanımadığını ancak kızı Ümmühan’dan duyduğuna göre maktulün okula gidip gelirken kızı tanık Ümmühan’ı rahatsız ettiğini, arkadaşlık teklif ettiğini ancak kızının maktulle arkadaş olmayı kabul etmediğini, bir yıl kadar önce Kızıltoprak Mahallesi"nde ikamet ettikleri sırada bir gün kızı Ümmühan ile maktulü evlerinin önünde konuşurken gördüğünü, Ümmühan’ın maktule “Evden git” diye bağırdığını, kendisinin de maktulü gitmesi için uyardığını ve “Kızın babası, abileri duyarsa kötü olur” dediğini, maktulün kendisine “Senin kızını seviyorum” diye cevap verdiğini, maktulü bu tarihten sonra bir daha görmediğini, olay tarihinden bir hafta önce yani 20.10.2014 tarihinde Kızıltoprak Mahallesi’nden taşınarak Gazi Mahallesi’nde bulunan TOKİ Konutları’ndaki yeni aldıkları evlerine yerleştiklerini, sonradan öğrendiğine göre 26.10.2014 tarihinde maktul ...’ın bu yeni evlerine de gelerek Ümmühan ile görüşmek istediğini, Ümmühan’ın maktul ile görüşmek istemediği için cep telefonuyla abisi inceleme dışı sanık ...’u aradığını ve durumu anlattığını, Ertuğrul’un da Ümmühan’a kapıyı açmamasını, kendisinin maktulü bulup konuşacağını söyleyip telefonu kapattığını, olaydan polisin evlerine gece vakti gelmesi ile haberdar olduğunu, polislerin suçta kullanılan bıçağı sormaları üzerine, ...’nun evinin önünde taşların arasında bulunan kapalı hâldeki bıçağı bulunduğu yerden alarak polislere teslim ettiğini,
Tanık ... Kollukta; 16 yaşında olduğunu, inceleme dışı sanıklar Yaşar ve Ertuğrul’un Gençoğlu’nun kardeşleri olduğunu, ilköğretim okulunu 6. sınıfta iken hasta annesine yardımcı olmak için bırakmak zorunda kaldığını, maktul ...’i yaklaşık bir yıldır tanıdığını, maktul ile önceki ikametlerinin bulunduğu Kızıltoprak Mahallesi’nde oturdukları sırada görüşüp bir süre arkadaşlık yaptığını, ilk kez Şehitlik Parkı’nda görüp tanıştığı maktul ile sıklıkla bu parkta buluştuklarını, yine zaman zaman maktulün Yeni Festival Çarşısı’ndaki tütün satışı yaptığı iş yerine de gittiğini, ailerinin bu durumdan haberdar olunca arkadaşlıklarına karşı çıktığını, kendi ailesinin maktulün yaşı büyük olduğu için ilişkilerine razı olmadığını, maktulün ailesinin ise kendisini istemediklerini, maktulün evlenmek istemesine karşın bahsettiği nedenler yüzünden 2014 yılının Mayıs ayında maktulden ayrıldığını, bu tarihten sonra maktul ile görüşmek istemediğini ancak maktulün ısrarla kendisi ile görüşmeye çalıştığını, olay tarihinden bir hafta kadar önce yeni evlerinin bulunduğu mahalleye taşındıklarını, maktulün bu eve de birkaç kez gelerek kendisi ile görüşmeye çalıştığını ancak maktul ile görüşmek istemediği için evin kapısını açmadığını, 26.10.2014 tarihinde saat 11.00 sıralarında maktulün gelerek evlerinin zilini çaldığını, camı açıp maktulü görünce kendisi ile görüşmek istemediğini söyleyerek camı kapattığını ve telefonla aradığı abisi Zeynel’e durumu anlattığını, Zeynel’in maktul ile konuşacağını söyleyerek telefonu kapattığını, ardından diğer abisi inceleme dışı sanık ...’u da telefonla arayarak durumu anlattığını, onun da eve geleceğini söyleyip kapıyı açmamasını tembihleyerek telefonu kapattığını, camdan baktığında maktulün gitmiş olduğunu gördüğünü, telefon görüşmesinden yaklaşık iki saat sonra Ertuğrul’un eve geldiğini, maktulü dışarıda aradığını ancak bulamadığını, ardından kendi evine gittiğini, olaydan gece yarısı evlerine gelen polislerin söylemesi ile haberdar olduğunu,
İstinabe olunan Mahkemede; maktul ile bir süre arkadaşlık yaptığını ancak maktulün yasa dışı bir örgüte mensup olduğunu öğrenince ayrılmak istediğini, maktulün kendisini takip etmeyi sürdürdüğünü, bir seferinde evin arkasındaki camdan odasına girdiğini, babasının bağırıp maktulü evden gönderdiğini, maktulün de küfrederek evden gittiğini, olay tarihinden 2-3 gün önce yeni taşındıkları eve de maktulün gelip rahatsızlık verdiğini, durumu abisine söylemek zorunda kaldığını, abisinin, maktulü evin çevresinde aradığını, bulamayınca evine döndüğünü, olaya ilişkin görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı,
İnceleme dışı sanık ... Kollukta; 19 yaşında, evli ve bir çocuklu olduğunu, sekiz kardeşinin bulunduğunu, maktul ...’i önceden oturdukları mahalleden tanıdığını, bu şahsın, kardeşi Ümmühan’ı okula gelip giderken rahatsız ettiğini duyduğunu, maktulün arkadaşlık teklifini kardeşi Ümmühan’ın kabul etmediğini, Ümmühan’ın odasında yattığı bir gece, pencerenin açıldığını, ışığı yaktığında maktul ...’ı odada gördüğünü, babasını ve abisi Yaşar’a haber verdiğini, babasının gelip maktule nasihat ettiğini, “Oğlum sen 24 yaşındasın, bu kız senden çok küçük, ayıp, biz görüşmenize razı değiliz” dediğini, maktulün ise “Ben kızınızı seviyorum,” diye karşılık verdiğini, maktulün okula gelip giderken Ümmühan’ı rahatsız etmeyi sürdürmesi üzerine Ümmühan’ı okuldan aldıklarını, bir yıldır maktulün Ümmühan’ı rahatsız edip etmediğini duymadığını, 19.10.2014 tarihinde ailesinin TOKİ Konutları’ndaki yeni evlerine taşındıklarını, olay günü olan 26.10.2014 tarihinde, saat 15.00 sıralarında inceleme dışı sanıklardan abisi Yaşar ve dayısının oğlu Tayfun ile TOKİ Konutları’na gittiklerini, yaklaşık 25 dakika burada kalarak kardeşi Özgür’ün beslediği güvercinlere baktıklarını, ardından kendi mahallelerine dönmek için buradan ayrıldıklarını, yolda kendisini kardeşi Ümmühan’ın telefonla aradığını, “O çocuk yine burada, cama taş attı, beni rahatsız ediyor,” demesi üzerine Ümmühan’a, "Akşam eve gelir konuşuruz" diye cevap verdiğini, Etiler Mahallesi’ne varınca çocukluk arkadaşı olan sanık ...’a telefonla mesaj yazarak sanığı, kıraathaneye oyun oynamaya çağırdığını, sanığın babasına ait araçla yanlarına geldiğini, kendisi, abisi Yaşar ve dayılarının oğlu Tayfun ile birlikte sanığın kullandığı araca binerek gezmeye başladıklarını, kıraathanede oyun oynadıklarını, saat 20.00 sıralarında sanığın kullandığı araçla eskiden ikamet ettikleri mahalledeki Şehitler Parkı’na gittiklerini, araçtan inip parkta oturduklarını, sohbet ettikleri sırada yanlarına maktul ...’ın geldiğini, kendilerine hitaben “Sizin, kız kardeşinizi seviyorum,” dediğini, kardeşi Ümmühan’ın yaşının küçük olduğunu söyleyerek maktulle tartışmaya başladığını, maktulün kendisine yumruk salladığını, eğilince boynundan tuttuğunu, maktulün elinden kurtulamayınca maktule vurmaya başladığını, maktulün cebinden bıçak çıkardığını, elini tutup kıvırınca bıçağın yere düştüğünü, inceleme dışı sanık ...’un bıçağı yerden alarak maktule sapladığını, yaralanan maktulün kendisini bıraktığını, yanlarında bulunan abisi Yaşar ile arkadaşları olan sanık ...’nın kavgayı ayırmaya çalıştıklarını, yine kavga sırasında yanlarına gelen önceden tanımadığı bir kadınla bir adamın kavgayı ayırmaya çalıştıklarını, maktulün yaralandığını görünce korkarak sanık ...’nın kullandığı araca binerek olay yerinden kaçtıklarını, sanık ...’nın aracı kendi evinin önüne park ettiğini, evine giderek eşini ve çocuğunu da yanına alıp abisi Zeynel’in evine gittiğini, kısa süre sonra polislerin gelerek kendisini polis merkezine götürdüğünü, kavgadan sonra Tayfun’un olayda kullandığı bıçağı yanına aldığını, bıçağın nerede olduğunu bilmediğini, kız kardeşi Ümmühan’ı korumaya çalıştığını, kimsenin ona zarar vermesini istemediğini, olayın bu şekilde neticelenmesini istemediğini, pişman olduğunu,
Cumhuriyet Başsavcılığında; maktulün uzun süredir kız kardeşi Ümmühan"ı rahatsız ettiğini, son olarak olay günü de kız kardeşini rahatsız etmesi üzerine Ümmühan’ın telefonla durumu kendisine bildirdiğini, olay akşamı çocukluk arkadaşı sanık ..., ağabeyi Yaşar ve dayısının oğlu Tayfun ile birlikte önce kahvehanede oyun oynadıklarını, ardından amcaları ..."nun evine gittiklerini, evde amcasını bulamayınca yakınlardaki Şehitler Parkı’na gittiklerini, bir süre sonra maktul ...’in yanlarına gelerek kendilerine hitaben "Ben sizin kız kardeşinizi seviyorum" dediğini, tartışmaya başladıklarını, maktulün kendisine yumruk attığını, boynundan tuttuğunu, kendisinin de maktule vurduğunu, boğuşmaya başladıklarını, maktulün cebinden bıçak çıkarınca ağabeyi Yaşar ve olay yerinde bulunan Tayfun ile sanık ...’nın müdahale ederek maktulün elindeki bıçakla saldırmasını engellemeye çalıştıklarını, maktulün elini tutup kıvırdığını, bıçağın yere düştüğünü, Tayfun’un yerdeki bıçağı alıp bir kez bu bıçakla maktule vurduğunu, Tayfun dışında kimsenin bıçağa el sürmediğini, maktulün bıçakla yaralandığını görünce korktuklarını ve sanık ..."ya ait araca binip kaçtıklarını,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; olay günü arkadaşları ile park girişinde bulundukları sırada maktulün karşıdan geldiğini, kız kardeşi Ümmühan’ı sevdiğini söyleyince maktule tepki gösterdiğini, tartışmaya başladıklarını, maktulün kendisinin boynunu eliyle kilitlediğini, bu arada maktulün belindeki bıçağın yere düştüğünü, Tayfun’un bıçağı yerden aldığını, maktulün elinden kurtulabilmek için birkaç defa maktule eliyle vurduğunu, bıçakla vurmadığını, “Bıçağı verin” şeklinde söz söylemediğini, böyle bir söz de işitmediğini,
Mahkemede; birlikte gezmek için sanık ...’nın kullandığı araçla yola çıktıklarını, bu sırada amcaları ..."nun eşyalarının taşınması gerektiğini hatırladıklarını, evin bulunduğu yere gittiklerini ancak amcasını evde bulamayınca yakında bulunan parka gidip sohbet etmeye başladıklarını, saat 22.00 sıralarında parkın içinde bir şahsın kendilerine el işareti yaptığını, önemsemediklerini, ardından maktulün yanlarına gelip kendilerine hitaben “Size sesleniyorum neden cevap vermiyorsunuz” dediğini, bu sırada maktulü fark eden Yaşar’ın maktule “Sen Mujdat mısın?” diye sorduğunu ve kız kardeşini kastederek “Neden küçük kızlara tacizde bulunuyorsun, utanmıyor musun?” dediğini, maktulün de “Ne yapacağımı sana mı soracağım” şeklinde cevap verdiğini ve sinkaflı sözlerle küfrettiğini, bu sebeple maktul ve Yaşar’ın birbirlerine vurmaya başladıklarını, olaya müdahale edince maktulün kendisini boynundan yakaladığını, Tayfun ve sanık ...’nın kendilerini ayırmaya çalıştıklarını, maktulün cebinden bir bıçak çıkardığını, Yaşar ile birlikte maktulün elini kıvırarak bıçağı almaya çalıştıklarını, bıçağın yere düştüğünü, sanık ...’ın maktulün bıçağı almasını engellemek amacıyla maktule tekme ile vurduğunu, maktulün bu sebeple yere düştüğünü ancak yine bıçağı almaya çalışınca ...’nun bıçağı yerden aldığını, maktulün bıçağı almak için ..."nun üzerine doğru “Bıçağı ver lan” diye bağırarak koştuğunu, üçünün sanık ..."a ait araca gittiklerini, arkalarından da ..."nun araca geldiğini, birlikte olay yerinden ayrıldıklarını, ifadesindeki kısmi çelişki sebebiyle sorulması üzerine, Mahkemedeki savunmasının doğru olduğunu, okunan ifadesinde geçen kız kardeşi Ümmühan"ın kendisini telefonla arayarak maktulün kendisini rahatsız ettiğini söylediğine ilişkin olayın, maktulün ölümü ile sonuçlanan olaydan 2-3 gün kadar önce olduğunu, ifadesinde iki olayın aynı gün gerçekleşmiş gibi yanlış olarak yazıldığını, yine önceki ifadesinde geçen Tayfun"un yerden bıçağı alarak maktule sapladığı şeklindeki beyanı Tayfun"un kendisine söylemesi nedeniyle verdiğini yoksa Tayfun"un maktule bıçak sapladığını görmediğini, parkta bulundukları sırada annesi ya da kız kardeşinin kendisini telefonla aramadığını,
İnceleme dışı sanık ... Kollukta; 22 yaşında ve evli olduğunu, bir çocuğunun bulunduğunu, matbaacılık yaparak geçimini sağladığını, Ümmühan isimli 15 yaşında bir kız kardeşinin bulunduğunu, kardeşinin anne ve babası ile birlikte kaldığını, maktul ...’i tanımadığını ancak bu şahsın yaklaşık 7 ay önce Ümmühan’ın kaldığı odanın kırık camından içeri girmesi üzerine babası tarafından kız kardeşiyle birlikte yakalandığını, babasının kendisini ve kardeşi Ertuğrul’u da çağırması üzerine eve gittiğinde maktulü gördüğünü, babasının maktule nasihat edip evden gönderdiğini, kız kardeşi Ümmühan’ı bir kenara çekip maktulle görüşüp görüşmediğini sorduğunu, Ümmühan’ın ise kendisine "Abi, ben görüşmüyorum, bu çocuk yüzünden okula da gitmiyorum, beni sürekli rahatsız ediyor” diye cevap verdiğini, o gece tartışma veya kavga yaşanmadan maktulü uyarıp evden gönderdiklerini, olay günü akşam saatlerinde Ümmühan’ın kendisini cep telefonundan aradığını, “Abi yine o çocuk geldi, annemgil evde yok, evde yalnızım, korkuyorum,” dediğini, kendisinin ise abisi Zeynel’i arayarak Ümmühan’ı, annesi, kardeşi Özgür’ü ve yeğeni Hilal’i alarak kendi evine götürmesini istediğini, kendisinin de bu sırada Zeynel’in evinde bulunduğunu, amcası ...’nun Akşehir’den bir ev kiraladığını, Antalya’daki evinde bulunan eşyaları toplaması gerektiğini, amcasının Kızıltoprak Mahallesi, 996. Sokak’taki evine kendisinden başka kardeşi Ertuğrul, dayılarının oğlu Tayfun ve arkadaşları sanık ...’ın kullandığı araçla gittiklerini, amcası ve ailesini evde bulamayınca beklemek için yakınlardaki Şehitler Parkı’na giderek orada amcasının eve gelmesini beklediklerini, parkta otururken maktul ...’in oturduğu yerden kalkarak yanlarına geldiğini, maktule kardeşi Ümmühan ile hâlâ görüşüp görüşmediğini sorduğunu, maktulün ise kendilerine hitaben “Ananı s.keyim, orospu çocuğu” şeklindeki sözlerle hakaret ettiğini, maktulü uyarmasına ve gitmesini istemesine rağmen maktulün küfretmeyi sürdürdüğünü ve kendisine yumruk attığını, maktule yumruk atarak karşılık verdiğini, maktulün cebinden ahşap saplı, 20 cm boyunda açılıp kapanabilir bıçak çıkardığını, bıçağı görünce maktulü ittiğini, maktulün yere düştüğünü, Tayfun’un maktulün elinden yere düşen bıçağı aldığını, ayağa kalkan maktul ...’a bu bıçakla vurduğunu, korkup sanık ..., Ertuğrul ve Tayfun’la birlikte kaçmaya başladıklarını, parkın kenarına ulaştıklarında sanığın kullandığı araçla olay yerinden ayrıldıklarını, maktulün elinde bıçağı görünce kendisi ile birlikte kardeşi Ertuğrul ve sanık ...’nın da maktule yüklendiklerini, maktule birkaç kez vurduklarını gördüğünü, maktulün elindeki bıçak yere düştükten sonra maktule vurmadıklarını,
Cumhuriyet Başsavcılığında; olay günü sanık ..., dayısının oğlu ... ve kardeşi ... ile birlikte, sanığın kullandığı araçla amcası ..."nun ikametine gittiklerini, henüz ikametine gelmeyen amcasını beklemek için yakınlardaki Şehitler Parkı’na gittiklerini, kız kardeşi Ümmühan"ı rahatsız eden maktul ... ile burada tesadüfen karşılaştıklarını, maktule "Kız kardeşim ile hâlâ görüşüyor musun?" diye sorması üzerine maktulün "Sana ne lan, ananı bacını sinkaf ederim" dediğini ve kendisine yumruk attığını, kendisinin de maktule vurduğunu, maktulün cebinden bıçak çıkardığını, bıçağı gören Ertuğrul, sanık ... ve Tayfun’un maktule yumrukla birkaç kez vurduklarını, maktulün yere düştüğünü, bıçağın da maktulün elinden düştüğünü, Tayfun’un yerdeki bıçağı alıp ayağa kalkan maktule bir kez bıçakla vurduğunu, Tayfun dışında kimsenin bıçağa el sürmediğini, Tayfun dışındaki kişilerin yani kendisi ile sanık ... ve Ertuğrul’un maktule sadece yumrukla vurduklarını, olay yerine kavga etmek için gitmediklerini, tesadüfen karşılaşmaları sonucu bir anda kavga çıktığını, çok üzgün olduğunu,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; kahvehaneden olay yerine akrabalarını beklemek için gittiklerini, maktulu yakalayıp ya da bekleyip dövmek gibi amaçlarını olmadığını, maktulün kendiliğinden parka geldiğini, olay sırasında "Bıçağı verin" şeklinde bir söz duymadığını, böyle bir söz söylemediğini, maktulün küfrettiğini, maktule yumrukla vurduğunu, maktulün bıçakla Ertuğrul’a vurmak istediğini, bıçağı görünce maktulden bıçağı almak istediğini,
Mahkemede; Şehitler Parkı’nda maktulün kendilerine doğru “Gelin” şeklinde işaret ettiğini gördüklerini, yanına gitmemeleri üzerine maktulün gelerek “Ben sizi yanıma çağırıyorum neden gelmiyorsunuz?" dedikten sonra sinkaflı sözlerle hakaret etmeye başladığını, maktulü uyardıklarını, maktulün “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz, ben sizi vururum, döverim" gibi sözlerle tehdit etmeye başladığını, maktule “Sen 15 yaşındaki bir kız çocuğunu taciz etmeye utanmıyor musun, kardeşimden uzak dur" dediğini, maktulün kızarak sinkaflı sözlerle "Kız kardeşinizi almama engel olamayacaksınız, ben onu kaçıracağım" diye karşılık verdiğini, oturduğu yerden kalkıp yakasından tutarak maktulü ittirdiğini, maktul kendisine yumruk vurunca da karşılıklı olarak birbirlerine vurmaya başladıklarını, bunu gören diğer üç sanığın da gelerek maktul ile kendisini ayırmaya çalıştıklarını, maktulün elinde bulunan bıçakla Ertuğrul"a hamle yaptığını görünce maktulün elindeki bıçağı almaya çalıştığını, bıçak yere düşünce Tayfun’un bıçağı yerden aldığını, maktulün bıçağı almak için Tayfun’un üzerine gittiğini, kavganın büyümemesi için, olay yerine geldikleri arabaya doğru gittiklerini, arkalarından gelen Tayfun’un “Bıçak adama girdi, yaralandı" dediğini ancak olayın heyecanıyla maktulü beklemeden olay yerinden ayrıldıklarını, yaklaşık yarım saat kadar sonra maktulün ciddi anlamda yaralanmış olabileceğini, yardıma ihtiyacı olabileceğini düşünerek yeniden parka döndüklerini ancak kimseyi görmediklerini, olay günü kız kardeşi ...’nun maktulün kendisini rahatsız ettiği yönünde kendilerini telefonla aramadığını,
İnceleme dışı sanık ... Kollukta; evli ve bir çocuklu olduğunu, temizlik yaparak geçimini sağladığını ancak düzenli bir işinin olmadığını, maktulü tanımadığını, olay günü saat 19.00 sıralarında Etiler Mahallesi’ndeki kıraathanede inceleme dışı sanıklar ..., ... ve sanık ... ile birlikte okey oynadıklarını, yaklaşık 1,5 saat oyun oynadıktan sonra sanık ...’nın kullandığı araçla gezmeye başladıklarını, Şehitler Parkı’nın yanında durduklarını, araçtan inip parkta sohbet etmeye başladıklarını, bu sırada Ertuğrul’un telefonunun çaldığını, görüşmeden sonra Ertuğrul’a kimin aradığını sorduğunu, Ertuğrul’un da sinirli bir şekilde “Yaşar abi, o çocuk TOKİ Evleri"nin oraya gelmiş, yine kız kardeşimi rahatsız ediyormuş” dediğini, Yaşar’ın ise ise Ertuğrul’a “Canını sıkma, konuşup sorunu sonra hallederiz” diye cevap verdiğini, parkta oturdukları sıradan maktulün karşıdan geldiğini görünce Ertuğrul’un maktule doğru yürümeye başladığını, kendisi ile birlikte Yaşar ve sanık ...’nın da Ertuğrul’u takip ettiklerini, maktulün yanına varınca Ertuğrul’un “Şerefsiz” diyerek maktule bağırdığını, kendisinin ise Yaşar’a “Bırakın gitsin, kavgaya gerek yok sonra aranızda halledersiniz” dediğini, bu sırada maktul ile Ertuğrul’un birbirlerini darbetmeye başladıklarını, Yaşar’ın da kavgaya dâhil olduğunu, Yaşar’ı tutmaya çalıştığını, maktule baktığında Ertuğrul’un boynunu tutup sıktığını, sol eliyle de belinde bulunan sustalı bıçağı çıkarmaya çalıştığını gördüğünü, bıçağın yere düştüğünü, yere düşen bıçağı maktulden önce yerden aldığını, Ertuğrul ve Yaşar’ın darbettiği maktulün bunların elinden kurtularak bıçağı almak için kendisinin üzerine atladığını, bıçağın maktulün göğsüne saplandığını, bıçağı maktule kendisinin saplamadığını, maktulü yaralama kastının olmadığını, bıçağı uzak bir yere atmak maksadıyla eline aldığını, yaralanan maktulün yere kapandığını, ayağa kalkmak istediği anda Ertuğrul ve Yaşar’ın maktule tekme ve tokatla vurduklarını, sanık ... ve kendisinin Yaşar ve Ertuğrul’a engel olmaya çalıştıklarını ve çekerek zorla park hâlindeki aracın yanına götürdüklerini, sanığın kullandığı araca bindiklerini, maktulün yaralandığı bıçağı cebine koyduğunu, aracı Musa’ın evinin yakınına park ettiklerini, Yaşar ile birlikte maktulün yaşayıp yaşamadığını, polisin gelip gelmediğini, kendilerini gören olup olmadığını anlamak için yürüyerek olay yerine döndüklerini, olay yerinde kimseyi göremeyince Ertuğrul’un evine gittiklerini, suçta kullanılan bıçağı Ertuğrul’un evindeki masanın üzerine bırakarak kendi evine döndüğünü, gece Ertuğrul ve Yaşar’ın evine gittiğinde polislerin gelerek kendilerini aldığını,
Cumhuriyet Başsavcılığında; önceki ifadesini tekrar ettiğini, olay sırasında maktulün belinden yere düşürdüğü bıçağı yerden aldığını, Yaşar ve Ertuğrul’un bu esnada maktule yumrukla ve tekme ile vurduklarını, kendisinin üzerine gelen maktule bıçağın saplandığını, olayın nasıl olduğunu anlayamadığını,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; olay günü Ertuğrul ile birlikte Ertuğrul’un kız kardeşini rahatsız ettiğini bildiği maktulle parkta karşılaştıklarını, maktulün belinde bıçak olduğunu, maktulün Ertuğrul’un boğazını sağ eliyle kavradığını, sol eliyle de belindeki bıçağı almaya çalışırken bıçağın yere düştüğünü, maktulden önce davranarak bıçağı yerden aldığını ancak maktule bıçak sallamadığını, maktul kendisinin üzerine atlayınca yaralandığını, maktulü kasten yaralamadığını, yumruk veya tekme atmadığını,
Mahkemede; parkta bulundukları sırada maktulün yanlarına gelip küfretmeye başladığını, uzaklaşması için maktulü uyardıklarını, Yaşar ile maktulün yumruklaşmaya başladıklarını, üç kişi ayırmak için müdahale ettikleri sırada maktulün Ertuğrul"un boğazını sıkarak elindeki bıçağı sallamaya başladığını, Ertuğrul ve Yaşar’ın maktulün elindeki bıçağı almaya çalıştıklarını, bu sırada bıçağın yere düştüğünü, bıçağı alıp uzak bir yere atmak için eline aldığı sırada maktulün bıçağı almak için kendisinin üzerine atladığını, bıçağı o sırada yukarı kaldırdığı için maktulün yaralandığını, maktulü bırakarak arabaya bindiklerini, arabada bıçağın kanlı olduğunu görünce ağlamaya başladığını, diğer sanıklara maktulün yanına giderek yardım etmeleri gerektiğini söylediğini, “Arabayı bırakıp öyle gidelim” demeleri üzerine arabayı kapalı pazar yerinin yanına bırakarak parka geri döndüklerini ancak döndüklerinde maktulü göremediklerini, önceki ifadeleri ile oluşan çelişkinin sorulması üzerine Mahkemedeki savunmasının doğru olduğunu, maktulle kavga ettiklerini ancak maktul yaralandıktan sonra kimsenin yerdeyken maktulü tekmelemediğini, olay günü Ümmühan’ın Yaşar veya Ertuğrul"u maktulün kendisini rahatsız ettiğinden bahisle aramadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... Kollukta; 19 yaşını doldurduğunu ve ailesi ile birlikte ikamet ettiğini, pazarlama elemanı olarak çalıştığını, maktulü tanımadığını, ilk kez olay nedeniyle maktulü gördüğünü, inceleme dışı sanıklar ..., ... ve bunların dayılarının oğlu olan ... ile çocukluk arkadaşı olduklarını, olay günü saat 13.00 sıralarında Etiler Mahallesi’nde bulunan bir kıraathanede Ertuğrul ve Yaşar ile birlikte oturup oyun oynadıklarını, sohbet ettiklerini, saat 18.00 sıralarında inceleme dışı sanıkların yanlarından ayrılarak evine gittiğini, 21.00 sıralarında Yaşar’ın kendisini cep telefonundan arayarak gezmek için sabah oturdukları kıraathaneye çağırdığını, babasına ait 38 YL 520 plaka sayılı, BMW marka araçla Etiler’deki kıraathaneye gittiğini, burada inceleme dışı sanıklar Yaşar, Ertuğrul ve Tayfun ile buluştuğunu, kendisinin kullandığı araçla hep birlikte dolaşmaya çıktıklarını, Şehitler Parkı’na gitmeye karar verdiklerini, 21.30 sıralarında parka geldiklerini, aracı park edip birlikte araçtan indiklerini, Tayfun, Yaşar ve Ertuğrul’un işemek için parka gittiklerini, kendisinin ise aracın yanında durduğunu, bu sırada maktul ...’ın parkta yalnız başına yürüdüğünü, Yaşar’ın el ederek maktulü yanına çağırdığını, yanına gelen maktule “Sen bu mahallede mi oturuyorsun, Ümmühan’ı tanıyor musun?” diye soru sorduğunu, maktulün ise “Evet, Ümmühan’ı tanıyorum ve onu seviyorum,” diye cevap verdiğini, bunun üzerine Yaşar, Ertuğrul ve Tayfun’un maktule saldırarak tekme tokat maktulü dövmeye başladıklarını, kendisinin ise inceleme dışı bu sanıklar ile maktulü ayırmaya çalıştığını ancak güç yetiremediğini, bu esnada tanımadığı 20-25 yaşlarındaki bir erkekle bir kadının da gelerek kavgayı ayırmaya çalıştıklarını ancak Yaşar’ın kavgayı ayırmaya çalışan erkek şahsı eliyle iterek “Sen karışma, senin bacına ya da karına laf atsalar sen ne yaparsın?” dediğini, kendisini de iten Yaşar’ın “Musa sen karışma” dediğini bu esnada maktulün yerde yattığını, Yaşar, Ertuğrul ve Tayfun’un ise yerdeki maktulü tekme ve yumrukla dövmeyi sürdüklerini, bu sırada maktulün belinden ya da cebinden yere sustalı bir çakının düştüğünü, Tayfun’un bıçağı yerden alarak maktule “Sen bizi mi vuracaksın ha” diyerek bu bıçakla maktulün göğüs kısmına bir kez vurduğunu, ardından bıçağı Ertuğrul’a vererek “Halaoğlu al bu bıçağı sakla” deyip kendisinden de hemen arabanın kapılarını açmasını istediğini, tüm inceleme dışı sanıkların koşarak arabaya bindiklerini, kendisinin de aracı çalıştırarak evlerine gittiğini ve aracı evin önüne park ettiğini, Tayfun ve Yaşar’ın yanlarından ayrıldığını, kendisinin ise Ertuğrul ile birlikte Ertuğrul’un evine gittiğini, ardından kendi evine döndüğünü, birkaç saat sonra polislerin kendisini alıp polis merkezine götürdüklerini, maktulü darbetmediğini, maktule bıçakla vurmadığını, inceleme dışı sanıklar Yaşar, Ertuğrul ve Tayfun’un maktulü darbettiklerini, maktulün üzerinden yere düşen bıçağı alan Tayfun’un maktulü bıçakladığını, kavgayı ayırmaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını,
Cumhuriyet Başsavcılığında; olay günü saat 13.00 sıralarında inceleme dışı sanıklar Yaşar, Ertuğrul ve Tayfun ile Etiler Mahallesi’ndeki bir kahvehanede karşılaştıklarını, sohbet edip oyun oynadıklarını, saat 18.30 sıralarında yanlarından ayrılıp evine gittiğini, saat 21.00 civarında ...’nun kendisini cep telefonundan arayıp gezmek için sabahki kahvehaneye çağırdığını, babasına ait araçla inceleme dışı sanıkların yanına gittiğini, araçla gezmeye başladıklarını, Yaşar’ın "Kızıltoprak Mahallesi’ndeki Şehitler Parkı’na gidelim, orada biraz oturalım, kola falan içelim" demesi üzerine, saat 21.30 sıralarında parkın yanına geldiklerini, birlikte araçtan indiklerini, önceden görmediği ve tanımadığı maktul ...’in park içinde kendi kendine konuşarak yürüdüğünü, Yaşar’ın eliyle "Gel" işareti yaparak maktulü yanına çağırdığını, Yaşar’ın yanına gelen maktule hitaben iki kere "Sen bu mahallede mi oturuyorsun?" diye sorduğunu, maktulün "Evet bu mahallede oturuyorum" demesi üzerine Yaşar’ın maktulün yakasından tutarak "Sen Ümmühan"ı tanıyor musun?" diye sorduğunu, maktulün ise "Evet tanıyorum, Ümmühan"ı seviyorum" diye cevap verdiğini, bunun üzerine Yaşar, Ertuğrul ve Tayfun’un bir anda maktulü tekme, tokat dövmeye başladıklarını, kavgayı ayırmaya çalıştığını, olay yerine gelen bir kadın ile erkeğin de kavgayı ayırmaya çalıştıklarını ama kavgayı ayıramadıklarını, Yaşar’ın kendilerine müsaade etmediğini, hatta kendisini eliyle ittirdiğini, bu sırada maktulün yerde yatar vaziyette olduğunu, Tayfun ve Ertuğrul’un ise tekmeyle maktule vurmaya devam ettiklerini, Tayfun ve Yaşar’ın maktulü ayağa kaldırdıklarını bu sırada maktulün sağ cebinden bir bıçağın yere düştüğünü, bıçağı yerden alan Tayfun’un maktule "Sen bizi mi bıçaklayacaksın, ha" diyerek bıçakla bir kez maktule vurduğunu, bıçak darbesi alan maktulün yere düştüğünü, kavgayı aralamaya çalıştığını, Tayfun’un bıçağı Ertuğrul"a vererek "Hala oğlu, al bu bıçağı sakla" dediğini, sonra da kendisine "Arabayı aç" dediklerini, olayın şoku ile inceleme dışı sanıklarla birlikte arabaya koştuğunu, aracı çalıştırıp kendi evinin önüne park ettiğini, olayı sakinleştirmeye çalıştığını, olayın tarafı olmadığını,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; kesinlikle kimseye elini uzatmadığını, maktulü tanımadığını, kavgayı ayırmaya çalıştığını, kimseye vurmadığını, “Bıçağı verin,” şeklinde bir söz duymadığını, böyle bir söz söylemediğini, tanık ..."in beyanlarını kabul etmediğini,
Mahkemede; inceleme dışı sanıklarla çocukluktan beri arkadaş olduklarını, olay günü Yaşar’ın kendisini telefonla arayarak kahvede olduklarını söyleyip oyun oynamak için çağırdığını, babasına ait araçla inceleme dışı sanıkların bulunduğu kahvehaneye gittiğini, burada bir süre oyun oynadıklarını, gezmek amacıyla Şehitler Parkı’na doğru yola çıktıklarını, parka vardıklarında saatin 22.00’yi bulduğunu, parkta otururlarken maktulün elinde bulunan çakmakla oynayarak yanlarından geçtiği sırada Yaşar’ın maktulü çağırarak "Sen Ümmühan"ı seviyor musun?" dediğini, maktulün “Seviyorum” diye cevap vermesi üzerine Yaşar, Ertuğrul ve Tayfun’un maktule saldırarak vurmaya başladıklarını, maktulün kendisini savunma fırsatı bulamadan yere düştüğünü, kavgayı ayırmak için çaba sarf ettiğini ancak engel olamadığını, inceleme dışı üç sanığın maktulü dövdükleri sırada maktulün sağ cebinden yere bir bıçak düştüğünü, bu bıçağı alan Tayfun’un maktule vurduğunu ve birlikte kaçmaya başladıklarını, kendisinin de olayın heyecanıyla koşarak arabaya bindiğini, birlikte evinin bulunduğu yere gittiğini, Tayfun ve Yaşar’ın maktule ne olduğuna bakmak için parka geri gittiklerini, olay sırasında maktulün kendilerine küfrettiğine ilişkin inceleme dışı sanıkların savunmalarının doğru olmadığını, olayın kendisinin anlattığı şekilde meydana geldiğini, Tayfun’un maktulü bıçakladıktan sonra bıçağı Ertuğrul"a vererek “Al sende dursun” dediğini, bunun dışında bıçağın alınıp verilmesine ilişkin başka bir söz duymadığını, olay sırasında bir kadın ve bir erkeğin yanlarına geldiğini, erkek şahsın kavgayı ayırmak istediğini, Yaşar’ın bu şahsa “Sen karışma” dediğini, bu iki kişi dışında kavgayı gören ya da orada bulunan başka bir kişi görmediğini, olay öncesinde yağmur yağdığını, olayın meydana geldiği yerin karanlık olduğunu ancak çevrede sokak ya da park aydınlatmasının bulunduğunu,
Savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş, azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
Kanun’un 37. maddesindeki;
"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını araç olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun’da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK’nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1- Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2- Suçun işlenişi üzerinde birlikte hâkimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı “fail” konumundadır. Fiil üzerinde ortak hâkimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rolleri ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
"Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK"nun 39. maddesinde;
"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,
"Bağlılık kuralı" da aynı kanunun 40. maddesinde;
"(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanun’un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
TCK’nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1- Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
Olarak sayılmıştır.
2- Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
Şeklinde belirtilmiştir.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hâkimiyetinin bulunmamasıdır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
İnceleme dışı sanıklardan Ertuğrul ve ...’nun kardeş, inceleme dışı sanık ...’nun ise bu sanıkların halalarının oğlu olduğu, sanık ...’ın ise inceleme dışı sanıklarla arkadaş olduğu ve sık sık birlikte zaman geçirdikleri, Ertuğrul ve Yaşar’ın kız kardeşleri ve olay tarihinde 16 yaşını ikmal etmiş olan tanık ...’nun 25 yaşındaki maktul ... ile tanışarak arkadaş oldukları, birbirlerine duygusal yakınlık duyan maktul ile Ümmühan’ın bir yıla yakın sürdürdükleri ilişkilerini ailelerinin onaylamadıkları, buna ilişkin rahatsızlıklarını belirtmeleri üzerine ...’nun maktul ile ilişkisini sonlandırmak istediği, Ümmühan"ı sevdiğini birçok ortamda söyleyerek Ümmühan ile ilişkisinin bitmesine razı olmayan maktulün, Ümmühan ile görüşmeyi sürdürmek istediği, olaydan bir hafta kadar önce maktulün yaşadığı mahalleden taşınan Ümmühan’ın TOKİ Konutları’ndaki yeni ikametinin önüne gelen maktulün Ümmühan ile görüşmeye çalıştığı, maktulü görerek kapıyı açmayan Ümmühan’ın durumu ağabeylerine bildirdiği, eve gelen inceleme dışı sanık ...’nun evin çevresinde maktulü aradığı ancak bulamadığı, olay akşamı Yaşar’ın çağırması üzerine babasına ait araçla inceleme dışı sanıkların yanına giden sanık ...’nın kıraathanede oturup bir süre konuştuktan sonra yanında inceleme dışı sanıklar Yaşar, Ertuğrul ve Tayfun olduğu hâlde kendi kullandığı araçla maktulün ikamet ettiği mahallede bulunan Şehitler Parkı’na gittiği, halı saha maçı yapmak için evinden çıkan maktul ile inceleme dışı sanıklar ve sanık ...’nın park içinde karşılaştıkları ve tartışmaya başladıkları, tartışma sırasında inceleme dışı sanıklar Yaşar, Ertuğrul ve Tayfun ile birlikte sanık ...’nın maktulü darbetmeye başladıkları, parkın yakınlarında bulunan tanıklar ... ve ...’nın maktulü sanık ve inceleme dışı sanıkların elinden kurtarmaya çalıştıkları, ancak gerek itilerek fiziksel olarak gerekse de sözel olarak ikaz edilerek maktule yardım etmelerine engel olunduğu, maktulü darbeden kişilerin bu sırada aralarında “Bıçağı ver” şeklinde söz sarf ettikleri, inceleme dışı sanık ...’un sap kısmı 10 cm, kesici kısmı 10 cm olan açılır kapanır yapıdaki bıçakla ayakta durmakta olan maktulün göğsüne bir kez vurarak 5 cm genişliğinde ve 5 cm derinliğinde kesi oluşturduğu, kalbine aldığı darbenin tesiriyle yere düşen maktulü yerde de tekmeleyerek darbetmeyi sürdüren sanık ... ve inceleme dışı sanıkların parktan kaçarak sanık ...’nın kullandığı araçla olay yerinden uzaklaştıkları, düzenlenen otopsi raporunda baş kısmında basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte çok sayıda ekimoz bulunan maktulün kesici delici alet yaralanmasına bağlı akciğer ve kalp kesileriyle birlikte gelişen iç kanama sonucu hayatını kaybettiğinin bildirildiği anlaşılan olayda;
İnceleme dışı sanıklarla birlikte olaydan önce buluşup durumu konuşmalarının ardından kullandığı araçla hep birlikte maktulü aramaya çıkan ve parkta rastladıkları maktulü inceleme dışı sanıklarla birlikte darbeden, ...’nun bıçakla maktulün kalbine vurmasının ardından yere düşen maktulü yerde de tekmelemeyi sürdüren ve inceleme dışı sanıklarla birlikte kendi kullandığı araçla olay yerinden uzaklaşan sanık ...’ın olay öncesindeki, olay sırasındaki ve olay sonrasındaki davranışları bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde inceleme dışı sanıklar Yaşar, Ertuğrul ve ...’nun maktul ...’e yönelik kasten öldürme suçuna, inceleme dışı sanıklarla aldığı suç işleme kararı sonrası fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurarak asli fail olarak iştirak ettiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanık ...’ın maktule yönelik kasten öldürme suçuna iştirakinin TCK’nın 39. maddesi kapsamında “yardım eden” niteliğinde olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.05.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.