(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2012/3664 E. , 2012/6803 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ortaklığın giderilmesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, davacı ve davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, bir adet taşınmaz ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir mahkemece ortaklığın satılarak giderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın(ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. Davada bütün paydaşların (ortakların) yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Olayımıza gelince; Davalı ...’ın adresinin dava dilekçesinde bildirilmediği, adres araştırması için zabıtaya yazılan müzekkerenin ise araştırma yapılacak adres yazılmadığından iade edildiği görülmüştür. Mahkemece adı geçen davalının tebligata elverişli açık adresinin tespiti hususunda Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen 17.06.2009 tarihli cevapta ...’ın adresi ... Sokak No: 5 ... şeklinde bildirilmiş, bu adrese çıkarılan davetiyenin tanınmadığından bahisle iade edilmesi üzerine aynı adrese TK 35. madde uyarınca tebligat yapılmıştır. Mahkemece davalının baba adı da bildirilerek Tapu Sicil Müdürlüğünden adres tespiti için tekrar yazılan yazıya Tapu Sicil Müdürlüğünün 02.02.2010 tarihli cevabında ise ...’ın adresi ... Sokak No: ... ... olarak tespit edildiği halde bu adrese tebligat çıkartılmadığı, davalının dava konusu taşınmazdaki payının 16.09.1969 tarihinde satış edinme sebebi ile tescil edildiği ve davalılar tarafından sunulan temyiz dilekçesinde adı geçen davalının öldüğünün ileri sürüldüğü görülmüştür.
Benzer şekilde davalılardan ... adına ... Sokak No: ... .../... adresine çıkarılan davetiyenin ismen tanınmadığından bahisle iade edilmesi üzerine adres
araştırması için zabıtaya yazılan müzekkereye adresin boş olduğu kimsenin ikamet etmediği, muhtarlıkta kaydının bulunmadığı belirtilmek suretiyle cevap verildiği, bunun üzerine Tapu Sicil Müdürlüğünden adı geçen davalının tebligata elverişli açık adresinin tespiti için yazı yazıldığı, Tapu Sicil Müdürlüğünce 02.02.2010 tarihli cevabi yazıda ...’ın adresi ... Sokak No: ... ... şeklinde bildirilmesine rağmen mahkemece çıkarılan davetiye ... Sokak No ... .../... adresine TK 35. madde uyarınca tebliğ edilmiş, bu davalının dava konusu taşınmazdaki payının 14.01.1971 tarihinde satış edinme sebebi ile tescil edildiği anlaşılmıştır.
Davalılardan ... adına ... Sokak No ...-... ...... adresine çıkarılan davetiye ise adres bırakmadan ayrıldığı, muhtarlıkta kaydının bulunmadığı belirtilerek bila tebliğ iade edilmiş, zabıta aracılığıyla yaptırılan adres araştırmasında adreste bulunan kişinin, ...’in ev sahipleri olduğu, Almanya’da ikamet ettiği, ne zaman döneceğinin bilinmediği yönünde beyanda bulunması üzerine kendisine ilanen tebligat yapıldığı, Tebligat Kanunun 28. ve 29. maddeleri ile Tüzüğün 13. ve 47. maddeleri gereğince yeterli adres araştırması yapılmadığı gibi askı ilan tutanaklarına dosya içerisinde rastlanılamadığından tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Davalılardan ...’ın mirasçılık belgesinde belirtilen ... Mahallesi ... Sokak No: ... .../... adresine dava dilekçesi ve duruşma günü tebliği için çıkarılan davetiyenin adresin hane nosu olmadığı, muhatabın ismen tanınmadığı belirtilerek bila tebliğ iade edilmesi üzerine adı geçenin yerleşim yeri adresi araştırılmaksızın mirasçılık belgesinde belirtilen yetersiz adresine TK 35. maddesi uyarınca yapılan tebliğ işlemi de usulsüzdür.
Mahkemece davaya konu taşınmazda adı geçen davalıların paylarının oluşumuna esas teşkil eden akit tabloları da getirtilerek tarafların açık kimlik bilgilerinin ve buna göre yerleşim yerlerinin tespiti ve adres kayıt sistemi esas alınarak 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun ile 7201 sayılı Tebligat Kanununda yapılan değişikliklere göre yöntemine uygun şekilde tebligatlar yapılıp taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken noksan taraf teşkili ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 07.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.