Esas No: 2019/3089
Karar No: 2021/248
Karar Tarihi: 11.02.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/3089 Esas 2021/248 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/3089
Karar No : 2021/248
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : … Sendikası
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulunun 12/03/2019 tarih ve E:2014/11251, K:2019/1737 sayılı kararının; davacı tarafından davanın reddine ilişkin kısmının, davalı idare tarafından ise iptale ilişkin kısmının karşılıklı olarak temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 26/07/2014 tarih ve 29072 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin, "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde "tam gün" tanımına yer verilmemek suretiyle yapılan eksik düzenlemenin, "Etkinlik, ders, etüt ve dinlenme süreleri" başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (c) bendlerinin, "Öğretmenlerin nöbet görevi" başlıklı 44. maddesinde nöbet görevinin karşılığı olarak ücret öngörülmemesi sureti ile yapılan eksik düzenlemenin, "Okul rehber öğretmeni" başlıklı 47. maddesinde anaokullarına yer verilmemek suretiyle yapılan eksik düzenlemenin, "Komisyonlar ve Mali Hükümler" başlıklı 9. bölümde yer alan 67., 68., 69., 70., 71. ve 72. maddelerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulunun 12/03/2019 tarih ve E:2014/11251, K:2019/1737 sayılı kararıyla; davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmediği,
1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nun "Örgün ve Yaygın Eğitim" başlıklı 18., "Okul Öncesi Eğitim" başlıklı 19., "Amaç ve Görevler" başlıklı 20., "Kuruluş" başlıklı 21. maddelerinde yer alan kurallar aktarılarak,
Yönetmeliğin 4. maddesinde "tam gün" tanımına yer verilmemesine ilişkin eksik düzenleme yönünden;
Kamu/özel kurumların ya da görülen hizmetin özelliklerine göre farklı çalışma esası ve sürelerinin belirlenmesinin benimsendiği ve bu ilke doğrultusunda okul öncesi eğitimin daha yararlı ve etkin bir biçimde yürütülmesi ve sosyal devlet politikası olarak çalışan anne ve babaların çalışma koşulları da dikkate alınarak bu öğretim kurumlarının açılış ve kapanış saatlerinin belirlenmesi yoluna gidildiği; bu durumda, çalışan anne babaların talepleri ile çocuklara uygulanan eğitimden alınan verimin devlet kurumlarınca değerlendirilerek bir düzenleme yapması ve çağdaş eğitim sistemini yakalamak üzere fiziki koşullardan en üst düzeyde kullanarak çocukların bireysel ve eğitimsel gelişimlerini sağlamak amacıyla yapılan düzenlemenin üst hukuk normlarına ve hukuka uygun olduğu,
Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden;
Okul öncesi kurumlarında küçük çocukların eğitim gördüğü ve verilen eğitimlerin uygulama, faaliyet, oyun, yemek, uyku gibi uygulamalardan oluştuğu, çocukların bu faaliyetler esnasında teneffüse ihtiyaçlarının olmaması nedeniyle teneffüse çıkma şeklinde bir uygulamaya gerek olmadığı; küçük çocuk ile eğitici bağlantısının kesintiye uğramamasının yürütülen görevin doğal özelliğinden kaynaklandığı, okul öncesi çocukların oyun, faaliyet deney gibi uygulamalarında teneffüs olgusuna gereklilik duyulan durumlarda ise teneffüs saati şeklinde bir zaman dilimine bağlanarak düzenlenmeden eğiticinin yönlendirici uygulamalarıyla giderileceğinin anlaşıldığı, düzenlemenin üst hukuk normlarına ve hukuka uygun olduğu,
Yönetmeliğin 6. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi yönünden;
Anayasa’nın 10. maddesinde öngörülen Kanun önünde eşitlik ilkesinin hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğu, okul öncesi kurumlar ile diğer okulların farklı statülerde bulunduğu, okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan eğitim ile ilkokul veya ortaokul kurumlarında uygulanan eğitimin sistematik ve uygulanış biçimleri açısından farklılıklar arz ettiği, okul öncesi kurumları eğitim öğretim hayatına geçiş aşamasında ilk aşama olması nedeniyle bu seviyedeki çocuklara yaş ve gelişim itibarıyla uygulanan eğitimin daha çok faaliyet, deney, oyun gibi çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimlerine katkı sağlayan uygulamalar olduğu, okul eğitim görmek isteyen ancak çeşitli sebeplerden dolayı eğitim göremeyen çocuklara yaz aylarında eğitim verilmesi ile daha çok çocuğun bu imkandan faydalanmasını sağlamanın amaçlandığı; idarece, yaz eğitiminin talep durumuna göre uygulanacağı ve eğitim verecek öğretmenlerin isteğine göre bir düzenleme yapılarak yaz eğitiminde görev yapan öğretmenlere ek ders ücreti verildiğinin belirtildiği ve davacının bu durumun aksine bir bilgi veya belge sunmadığı,
Buna göre, görev yaptıkları eğitim kurumlarının tür ve dereceleri ile alanları birbirinden farklı olan öğretmen ve yöneticilerin, nöbet görevi, ek ders görevi ve ücretlerinin dağıtımı sırasında, gerek kendi aralarında, gerekse birbirleri arasında farklı şekilde düzenlemeler yapılmasında eşitlik ilkesine aykırı bir hususun varlığından söz edilemeyeceği, istekli öğretmenlerin görev yaparak yaz aylarında daha çok çocuğun okul öncesi eğitim kurumlarında gösterilen eğitimden faydalandırılarak sosyal devlet ilkesinin gerçekleştirilmesi ve daha çok çocuğun yetişmiş birer birey olarak topluma kazandırılmasının sağlanması amacıyla düzenlenen "yaz aylarında da eğitim yapılabilir" ibarelerinin yer aldığı düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 44. maddesi yönünden;
Öğretmenlere "nöbet görevi" karşılığında ek ders ücreti ödenmemesinin yeni bir uygulama olmadığı; nöbet görevinin, öğretmenliğin asli görevi ve eğitimin bir parçası olması, mesai ve ders saatleri içinde yapılan bir görev olması nedeniyle fazla çalışma kapsamında değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı; düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık görülmediği,
Yönetmeliğin 47. maddesi yönünden;
Davalı idarenin savunmasında, 18/06/2014 tarih ve 29034 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin "Rehberlik alan öğretmeni norm kadrosu" başlıklı 21. maddesinde, okul öncesi eğitim kurumlarına rehber öğretmen kadrosunun verilmediği, bu nedenle dava konusu olan 47. maddede de anaokullarına yer verilmediğinin belirtildiği,
Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin söz konusu 21. maddesinde "bağımsız anaokulları" ibaresine yer verilmemesine ilişkin eksik düzenleme yönünden iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onaltıncı Dairesinin 24/03/2015 tarih ve E:2015/10784 sayılı kararı ile anılan düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, bu karara karşı yapılan itirazın ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 26/11/2015 tarih ve E:2015/1154 sayılı kararı ile reddedildiği,
Bu durumda, düzenlemeye dayanak teşkil eden Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin 21. maddesinde "bağımsız anaokulları" ibaresine yer verilmemesine ilişkin eksik düzenleme yönünden yürütmenin durdurulmasına karar verildiğinden, dava konusu 47. maddede de anaokullarına yer verilmemesine ilişkin eksik düzenlemede hukuka ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı,
Yönetmeliğin "Komisyonlar ve Mali Hükümler" Bölümünde yer alan 67., 68., 69., 70., 71. ve 72. maddeleri yönünden;
Okul öncesi eğitim kurumlarında verilen eğitim ücretsiz olup, bu kurumlarda eğitim gören çocukların yaşları itibariyle zihinsel ve fiziksel gelişimleri için ihtiyaç duydukları argümanların farklılık gösterdiği; dengeli beslenmeleri, sağlıklı bir ortamda bulunmaları, oyun veya faaliyet alanlarında hijyene özen gösterilmesi gerektiğinden, çevrenin ekonomik durumuna göre bu koşulların sağlanması amacıyla belirlenecek bir ücretin alınacağı ve şehit, gazi çocukları ile engelli ve kontenjanın 1/10 oranında yoksul aile çocuklarından ücret alınmayacağının düzenlendiği,
Ücret kavramının dava konusu edilen yönetmelikten önce de 2004 yılında yürürlüğe giren Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliğinde yer aldığı,
Bu durumda okul öncesi eğitim kurumunda eğitim görecek çocukların dengeli beslenmeleri ve sağlıklı bir ortamda eğitim görmelerinin sağlanması amacıyla belirtilen şekilde çocukların ihtiyaçları için kullanılmak üzere aylık ücret alınması ve ücretin tespit ve kullanım usülüne ilişkin dava konusu düzenlemelerde hukuka ve üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle,
26/07/2014 tarih ve 29072 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 47. maddesinin iptaline, Yönetmeliğin dava konusu diğer düzenlemeleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, yürürlükten kaldırılan önceki Yönetmelikte yer alan "Tam Gün Eğitim" tanımı nedeniyle okul öncesi eğitim kurumlarında tam gün eğitim yapılırken; davaya konu 4. maddedeki eksik düzenleme nedeniyle anaokullarında ikili eğitime geçildiği, tam gün eğitim olmamasının anaokullarına olan rağbeti azaltacağı, personel istihdamını etkileyeceği, birçok öğretmenin norm fazlası olmasına neden olacağı,
Yönetmeliğin 6/1/(a) hükmünde, 10/07/2019 tarih ve 30827 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile değişiklik yapıldığı, öğretmenlerin, eğitim etkinliklerinin aralıksız olması nedeniyle teneffüs kullanamamalarından dolayı yaşadıkları mağduriyetin giderilmeye çalışıldığı; Yönetmeliğin 6/1/(c) hükmünün ise aynı Yönetmelik ile yürürlükten kaldırıldığı, bu durumun davadaki haklılıklarını ortaya koyduğu,
Yönetmeliğin 44. maddesinde 10/07/2019 tarih ve 30827 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile değişiklik yapıldığı; 4. Dönem Toplu Sözleşmesinde nöbet görevi verilen ve bu görevi de fiilen yerine getiren müdür yardımcıları ile öğretmenlere haftada 3 saati geçmemek üzere ek ders ücreti ödeneceği hükmünün yer aldığı, Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun 28/8/2019 tarih ve 2019/1 sayılı kararında da aynı düzenlemenin yer aldığı; Millî Eğitim Temel Kanunu 43. maddesinde, "Öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir.” şeklindeki tanımlamadan anlaşılacağı üzere öğretmenlerin asli görevinin eğitim ve öğretim olduğu, nöbet görevinin emek gerektiren ve sorumluluğu bir hayli fazla olan fer’i bir görev olduğu için ücretli olması gerektiği,
Yönetmeliğin, Komisyonlar ve Mali Hükümler" başlıklı 9. bölümde yer alan, 67., 68., 69., 70., 71. ve 72. maddelerinin, anaokullarının ücretli olması sonucunu doğurduğu, bunun fırsat eşitliğine ve Anayasa’nın 10. ve Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 20. maddelerine aykırı olduğu, okul öncesi öğretimin yaygınlaştırılması gerektiği, kritik öneme sahip bu eğitimin her 10 çocuktan 4’ünün alamadığı, bunun sebebinin ise katkı payları olduğu, okul öncesi eğitimin ücretsiz olması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, 17/04/2001 tarih ve 24376 sayılı Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği’nin 10/11/2017 tarih ve 30236 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliğin 38. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, yürürlükte bulunan 10/11/2017 tarih ve 30236 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği'nin adı ve içeriğinde "psikolojik danışma" ibaresine yer verilmediği, bu mevzuat değişikliğine uygun olarak Yönetmeliğin 47. maddesinin başlığında ve madde metninde geçen "ve psikolojik danışma" ibaresi çıkartılarak gerekli değişikliğin yapıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, ikili eğitimin çocukların bireysel ve eğitimsel taleplerinin kamu hizmetinden yararlananların istekleri ve ihtiyaçları da dikkate alınarak uygulandığı, yürürlükten kaldırılan Yönetmelikte de var olduğu,
Okul öncesi çağda günlük 9 saatlik eğitimin pedagojik açıdan doğru olmadığı, önceki Yönetmelikte yer alan "tam gün" uygulamasında 2013-2014 eğitim öğretim yılında günlük 9 eğitim saati okulda kalan çocukların oranının %6,4 olduğu, önceliğin her çocuğun okul öncesi eğitim hizmetinden yararlandırılması olması sebebiyle, çalışan annelerin tam gün bakım talebinin eğitim talebinin karşılanmasından sonra değerlendirilmesi gerektiği, okul öncesi eğitim çağındaki çocuklar yeterince öz bakım becerisine sahip olmadığından, kurumlarda kuruluş tarihinden itibaren sürekli olarak aralıksız eğitim yapıldığı, eğitimin sadece sınıf içinde yapılan bir faaliyet olmadığı,
Yönetmeliğinin 6/1/(c) hükmünde yer alan “Yaz aylarında yapılacak okul öncesi eğitim”in bu eğitimi yaygınlaştırmak ve geliştirmek, çalışan anne ve babaların taleplerini karşılamak için yapıldığı, uygulamanın "öğretmenlerin isteklerine bağlı olarak” düzenlendiği veya ücretli öğretmen görevlendirilerek ek ders ücreti ödenmek suretiyle yürütüldüğü, hiçbir öğretmene tatil dönemi içerisinde zorla görev verilmediği,
Nöbetçi öğretmenliğin, öğretmenlerin asli görevleri arasında olduğu, eğitim ve öğretim faaliyetleri ile birlikte yürütüldüğü, kontrol ve gözetim görevinin de eğitimin bir parçası olduğu, bu görevin salt güvenlik konusu bir görev gibi düşünülmesi ve pedagojik formasyonu olmayan kişilere yaptırılmasının çocukların gelişimi açısından uygun olmayacağı,
Okul Öncesi Eğitim ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 67. maddesi hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, okul öncesi eğitim kurumlarında verilen okul öncesi eğitim hizmetinin ücretsiz olduğu, velilerden eğitim için herhangi bir ücret alınmadığı, İlçe Ücret Tespit Komisyonlarınca belirlenen ve velilerden alınan aylık aidatın çocukların beslenme, temizlik ve eğitim programının uygulanmasına yönelik olarak çocukların tükettikleri veya kullandıkları eğitim materyalleri için alındığı, belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve hukuka uygun olan Daire kararının, iptale ilişkin kısmının gerekçeli, davanın reddine ilişkin kısmının ise aynen onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT :
1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nun; "Genel amaçlar" başlıklı 2. maddesinde, "Türk Millî Eğitiminin genel amacı,Türk Milletinin bütün fertlerini, 1. ... ; 2. Beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek; 3. ...; Böylece bir yandan Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu artırmak; öte yandan Millî birlik ve bütünlük içinde iktisadi, sosyal ve kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır."; "Örgün ve Yaygın Eğitim" başlıklı 18. maddesinde, "Türk Millî eğitim sistemi, örgün eğitim ve yaygın eğitim olmak üzere, iki anabölümden kurulur. Örgün eğitim, okul öncesi eğitimi, ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim kurumlarını kapsar. Yaygın eğitim, örgün eğitim yanında veya dışında düzenlenen eğitim faaliyetlerinin tümünü kapsar."; "Okul Öncesi Eğitim" başlıklı 19. maddesinde, "Okul öncesi eğitimi, mecburi ilköğrenim çağına gelmemiş çocukların eğitimini kapsar. Bu eğitim isteğe bağlıdır."; "Amaç ve Görevler" başlıklı 20. maddesinde, "Okul öncesi eğitiminin amaç ve görevleri, Millî eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak, 1. Çocukların beden, zihin ve duygu gelişmesini ve iyi alışkanlıklar kazanmasını sağlamak; 2. Onları ilk öğretime hazırlamak; 3. Şartları elverişsiz çevrelerden ve ailelerden gelen çocuklar için ortak bir yetişme ortamı yaratmak; 4. Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarını sağlamaktır."; "Kuruluş" başlıklı 21. maddesinde ise, "Okul öncesi eğitim kurumları, bağımsız anaokulları olarak kurulabileceği gibi, gerekli görülen yerlerde ilköğretim okuluna bağlı anasınıfları halinde veya ilgili diğer öğretim kurumlarına bağlı uygulama sınıfları olarak da açılabilir. Okul öncesi eğitim kurumlarının nerelerde ve hangi önceliklere göre açılacağı, Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir." hükümleri yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Daire kararının davanın reddine ilişkin kısmı yönünden;
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Sekizinci ve İkinci Daireler ile Müşterek Kurulun kararının, Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde "tam gün" tanımına yer verilmemek suretiyle yapılan eksik düzenlemenin, "Etkinlik, ders, etüt ve dinlenme süreleri" başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (c) bendlerinin, "Öğretmenlerin nöbet görevi" başlıklı 44. maddesinde nöbet görevinin karşılığı olarak ücret öngörülmemesi sureti ile yapılan eksik düzenlemenin, "Komisyonlar ve Mali Hükümler" başlıklı 9. bölümde yer alan, 67., 68., 69., 70., 71. ve 72. maddeleri yönünden davanın reddine ilişkin kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, Daire kararında 6. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ile 44. maddesinin dava tarihinde yürürlükte bulunduğu hâlleri yerine, 25/06/2015 tarih ve 29397 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile değişik hâllerine yer verildiği görülmekte ise de, değişik hallerinde de davacı iddialarına yönelik aynı doğrultuda hükümler içerdiklerinden bu husus kararın anılan kısımlarını kusurlandırıcı nitelikte bulunmamıştır.
Daire kararının iptale ilişkin kısmı yönünden;
Davalı idare tarafından, okuma yazma bilmeyen ve tamamen eğitimlerini oyun atmosferi içerisinde alan okul öncesi çağı çocuklarına rehber öğretmenin rehberlik yapmasının fiilen mümkün olmadığı, ayrıca 18/06/2014 tarih ve 29034 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin 21. maddesinde yapılan düzenleme ile okul öncesi eğitim kurumlarına rehber öğretmen normunun verilmemesi sebebiyle, Yönetmeliğin dava konusu "Okul rehber öğretmeni" başlıklı 47. maddesinde anaokullarına yer verilmemesinin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
18/06/2014 tarih ve 29034 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmeliğin "Rehberlik alan öğretmeni norm kadrosu" başlıklı 21. maddesinde "bağımsız anaokulları" ibaresine yer verilmemesine ilişkin eksik düzenleme yönünden iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onaltıncı Dairesinin 24/03/2015 tarih ve E:2015/10784 sayılı kararı ile anılan düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş, bu karara karşı yapılan itiraz ise Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 26/11/2015 tarih ve E:2015/1154 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Bilahare Danıştay İkinci Dairesinin 08/04/2019 tarih ve E:2016/12475, K:2019/1781 sayılı kararı ile anılan düzenlemenin 02/06/2018 tarih ve 30439 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile değiştirilmiş olması sebebiyle davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve bu karar da temyiz edilmeksizin kesinleşmişse de, anılan davada yürütmenin durdurulması kararında yer verilen, anaokulu öğrenci yaş grubunun, bireyin zihinsel ve kişisel gelişiminin oluştuğu yaş grubu olduğu, koruyucu ve önleyici rehberlik hizmetlerinin problemlerin çözümünde ilk aşamada daha etkili olacağı, bu yaş grubuna yönelik şiddet, ihmal ve istismar vakalarının tespiti ve önlenmesi açısından rehber öğretmenin öneminin yadsınamayacağı, bu yaş grubunun da rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetine ihtiyacı olduğu, anaokullarının özel durumunun gözardı edilmesi sonucunu doğuran düzenlemenin herhangi bir bilimsel veriye ve değerlendirmeye dayanılmadan yapıldığı yolundaki gerekçenin işbu davada da geçerli olduğu anlaşıldığından, Yönetmeliğin dava konusu "Okul rehber öğretmeni" başlıklı 47. maddesinde anaokullarına yer verilmemek suretiyle yapılan eksik düzenlemede de hizmet gereklerine ve hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda, Yönetmeliğin dava konusu "Okul rehber öğretmeni" başlıklı 47. maddesinde anaokullarına yer verilmemek suretiyle yapılan eksik düzenlemenin iptali yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz isteminin reddine,
2.Danıştay Sekizinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulunun temyize konu 12/03/2019 tarih ve E:2014/11251, K:2019/1737 sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Anılan Daire kararının, iptale ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
4.Kesin olarak, 11/02/2021 tarihinde, dava konusu Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde "tam gün" tanımına yer verilmemek suretiyle yapılan eksik düzenleme yönünden oyçokluğu, diğer kısımlar yönünden oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Dava konusu Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde ikili eğitimin, "Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında ayrı gruplarla sabah ve öğleden sonra yapılan eğitimi," ifade edeceği belirtilmiş olup, bu maddede "tam gün" tanımına yer verilmemek suretiyle, dava konusu Yönetmelik ile yürürlükten kaldırılan 08/06/2004 tarih ve 25486 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Okul Öncesi Eğitim Kurumları Yönetmeliğinde yer alan okul öncesi eğitim kurumlarında yapılan tam gün eğitim uygulamasına son verilmiştir.
Söz konusu düzenleme ile ailelerin çocuklarının 08.00-13.00 ya da 13.30-18:30 arasında yarım gün eğitim alma konusunda tercihte bulunmak zorunda kalacakları veya anne-babaların bu yaş grubu çocuklarının evde bakımını sağlayacakları dolayısıyla bu yaş grubu çocukların okul öncesi eğitimden uzaklaşacağı ancak anaokulu öğrenci yaş grubunun, bireyin zihinsel ve kişisel gelişiminin oluştuğu yaş grubu olduğu hususu da dikkate alındığında, anaokullarının yaygınlaştırılması ve ailelerin bu konuda teşvik edilmesi konusunda kararlar alınması gerekirken önceki Yönetmelikte yer alan okul öncesi eğitim kurumlarında yapılan tam gün eğitim uygulamasına son vermesi sonucunu doğuran dava konusu Yönetmelik kuralının hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile Daire kararının dava konusu Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde "tam gün" tanımına yer verilmemek suretiyle yapılan eksik düzenleme yönünden davanın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara bu kısım yönünden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.