23. Ceza Dairesi 2016/6859 E. , 2016/4658 K.
"İçtihat Metni"Özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 207/1, 158/1 -d, 52/2 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis, 1 yıl 8 ay hapis ve 2.000,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar anılan Kanun’un 53/1-a-b-d-e maddesindeki haklardan, koşullu salıverilinceye kadar ise aynı Kanun’un 53/1-c maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına dair ...2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/04/2015 tarihli ve 2014/391 esas, 2015/137 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 25/01/2016 gün ve 2029/7233 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/02/2016 gün ve 2016/38630 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteminde;
1- Dosya kapsamına göre Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 24/10/2014 tarihli ve 2012/29948 esas, 2014/17470 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 19.02.2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunun 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan 56. maddesinin 4. fıkrasındaki "Kişinin bilgisi ve rızası dışında işletmeci veya adına iş yapan temsilcisi tarafından abonelik tesisi, işlemi veya elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılamaz ve yaptırılamaz, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenemez, evrakta değişiklik yapılamaz ve bunlar kullanılamaz" ve 5. fıkrasındaki "Gerçeğe aykırı evrak düzenlemek veya değiştirmek suretiyle kişinin bilgi ve rızası dışında tesis edilmiş olan abonelikler kullanılamaz" hükmü karşısında; özel hüküm niteliğinde bulunan 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 56. maddesindeki düzenleme de gözetilip, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine yazılı şekilde hüküm kurulmasında,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1 -c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı; "kendi altsoyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Özel belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik kanun yararına bozma taleplerinin incelenmesinde;
Her ne kadar mahkemece hükümlü ...’in suç tarihinde, ...İlinde faaliyet gösteren ... isimli işyerine müracaat ederek o tarihte katılan tarafından kullanılmakta olan GSM hattı üzerinden bir cep telefonu almak amacıyla Samsung Bireysel Akıllı Telefon Kampanya Taahhütnamesi isimli sözleşmeyi katılanın kimlik bilgileri ile sahte olarak oluşturması ve bu belgenin altını da katılanın adı ile imzalaması şeklindeki eylemi özel belgede sahtecilik olarak değerlendirilmiş ve sanığın bu suçtan mahkumiyetine karar verilmiş ise de; hükümlünün bu eyleminin hükümden önce 19/02/2014 tarih ve 28918 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun"un 104 ve 105. maddeleri ile değişik 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"nun 63. maddesinin 10. fıkrası ile yaptırıma bağlanan aynı Kanun"un 56. maddesinin 4. fıkrasındaki suçu oluşturduğu ve özel hüküm niteliğindeki bu düzenlemenin ceza miktarı bakımından hükümlünün daha lehine hükümler içerdiği, diğer yandan hükümlünün eylemine uyan bu suçun ön ödemeye tabi suçlardan olduğu, ancak ne soruşturma aşamasında ne de kovuşturma aşamasında hükümlüye ön ödeme önerisinde bulunulmadığı anlaşılmış olup;
Bu itibarla kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki (1) no"lu düşünce yerinde görüldüğünden ...2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/04/2015 tarihli ve 2014/391 Esas, 2015/137 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (b)bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmek üzere için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, bozma sebebine göre ihbarnamedeki (2) numaralı bozma talebinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
2-Nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik kanun yararına bozma talebinin incelenmesinde ise;
Nitelikli dolandırıcılık suçuna yönelik kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen tebliğnamedeki (2) nolu düşünce yerinde görüldüğünden ...2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/04/2015 tarihli ve 2014/391 Esas, 2015/137 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309/4-d maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak; nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin hüküm fıkrasından 5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK"nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" şeklinde yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLMESİNE, hükümdeki diğer kısımların aynen bırakılmasına, infazın bu şekilde yapılmasına, 14/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.