
Esas No: 2020/2
Karar No: 2021/205
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/2 Esas 2021/205 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Teşebbüs aşamasında kalan nitelikli cinsel saldırı suçundan sanık ..."ın TCK"nın 102/2, 35/2 ve 53. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.11.2017 tarihli ve 443-376 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesince 16.01.2018 tarih ve 70-90 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu kararın da sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 24.05.2018 tarih ve 4654-4007 sayı ile, İlk Derece Mahkemesince gerçekleştirilen soruşturma ve kovuşturma evrelerine ait işlemleri içeren dava dosyasının Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine (UYAP) kaydedilmemesi nedeniyle bilhassa kovuşturmaya ilişkin olup ıslak imza atılmayan duruşma tutanakları ile gerekçeli kararda elektronik imza bulunup bulunmadığı hususunda tereddüt yaşandığından bahisle dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine tevdiine karar verilmiş, anılan eksikliğin giderilerek dosyanın iade edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 06.12.2018 tarih, 7149-7303 sayı ve oy çokluğu ile;
""...Sanık hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için işlemeyi kastettiği nitelikli cinsel saldırı suçunu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamamasının gerektiği, dosya kapsamına ve olay yerinin özelliklerine göre mağdurenin vücuduna organ veya sair cisim sokmayı engelleyen mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında harici bir engel bulunmadığından sanığın suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçtiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu durumda sabit ve tamam olan eylemlerinin TCK"nın 36. maddesi karşısında 5237 sayılı TCK"nın 102/1. maddesine uyan basit cinsel saldırı suçunu oluşturacağı gözetilmeden nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten cezalandırılmasına karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş,
Daire Üyesi E. Yüzer;
"Sanık ..."ın nitelikli cinsel saldırı suçundan mahkûmiyetine ilişkin Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 10.11.2017 tarihli ve 443-376 sayılı hükmünün istinaf incelemesi sonucu İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının sanık müdafisi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 14. Ceza Dairesince yapılan incelemede sayın Daire çoğunluğu ile ihtilafımız sanığın cinsel saldırıya ilişkin eyleminin nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs mü yoksa basit cinsel saldırı suçu mu olduğu hususlarındadır.
5237 sayılı TCK"nın 35/1. maddesinde teşebbüs; "Kişi, işlemeye kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenler ile tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur." şeklinde tanımlanmış,
Madde gerekçesinde ise; 765 sayılı TCK"daki eksik-tam teşebbüs ayrımına son verildiği, bunun uygulamada birçok duraksamaya yol açtığı ve bu ayrımın objektif bir ölçütünün bulunamadığı belirtildikten sonra, getirilen diğer bir yeniliğin ise icra hareketlerinin başlangıcına ilişkin olduğu, "failin kastının şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkmasıyla icranın başlayacağı" yolundaki subjektif ölçütün kabul edilmesi hâlinde, kişinin düşüncesi ve yaşam tarzı dolayısıyla cezalandırılmasına varabilecek bir uygulamaya yol açılabileceği, çünkü hazırlık hareketleri aşamasında da kastın varlığının şüpheye yer vermeyecek biçimde tespit edilebilmesinin mümkün olduğu, suçun icrasıyla ilgisiz davranışların dahi suç kastını ortaya koyduğu gerekçesiyle cezalandırılabileceği, bu nedenlerle tasarıdaki "kastı şüpheye yer bırakmayacak" ölçütünün madde metninden çıkartılarak "doğrudan doğruya icraya başlama" ölçütünün kabul edildiği, böylece işlenmek istenen suç tipi ile belirli bir yatkınlık ve bağlantı içindeki hareketlerin yapılması durumunda suçun icrasına başlanılmış sayılacağı,
Ayrıca kullanılan aracın suçun yasal tanımında öngörülen fiili meydana getirmeye elverişli olması gerektiği ancak elverişliliğin sadece kullanılan araç bakımından değil, suçun konusu da dâhil olmak üzere bütün fiil yönünden bulunması gerektiği, bu nedenle maddeye suça teşebbüsün bu unsurunu tam anlamıyla ifade eden "uygun hareketler" kavramının dâhil edildiği belirtilmiştir.
Öğretide de; 5237 sayılı TCK"nın 35. maddesinde teşebbüs açısından, doğrudan doğruya icraya başlama ölçütünün kabul edilmesiyle objektif teorinin benimsendiği, suçun yasal tanımında, unsur veya nitelikli hâl olarak belirtilmiş hareketlerin gerçekleştirilmesi hâlinde icra hareketlerinin başladığının kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir(Prof.Dr. M. Koca – Prof.Dr. İ. Üzülmez; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2. baskı, sh. 378 vd.).
Bir kimsenin suça kalkışmaktan dolayı cezalandırılabilmesi için, yapılan hareketlerin objektif olarak suçun yasal tanımında öngörülen sonucu meydana getirmeye elverişli olmasıyla birlikte, aracın fail tarafından bu sonucu gerçekleştirmeye uygun biçimde kullanılması, ancak failin elinde olmayan nedenlerle, icra hareketlerinin tamamlanamaması veya tamamlanmasına karşın sonucun gerçekleşmemesi gerekir.
Bilindiği gibi, cinsel istismara teşebbüs bakımından genel hükümler uygulanır. Cinsel istismar suçunda şartlarının oluşması halinde gönüllü vazgeçme hükümleri de uygulanır. Elverişli hareketlerle cinsel istismarın nitelikli şeklinin icrasına başlandığı ve fakat icra hareketlerinin tamamlanmasından gönüllü vazgeçildiği hallerde, failin cinsel istismarın temel şeklinden cezalandırılacağı yolunda istikrar kazanmış bir uygulama bulunmaktadır. Yargıtay 14. Ceza Dairesi 05.03.2012 tarih ve 1625-2596 sayılı ilamında; "TCK"nın 35. maddesine göre sanıklar hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için işlemeyi kastettikleri nitelikli cinsel istismar suçunu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da ellerinde olmayan nedenlerle tamamlayamamalarının gerektiği, dosya kapsamına ve olay yerinin özelliklerine göre mağdurenin vücuduna organ veya sair cisim sokmayı engelleyen mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında harici bir engel bulunmadığından sanıkların suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçtiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu durumda sabit ve tamam olan eylemlerinin TCK"nın 36. maddesi karşısında 5237 sayılı TCK"nın 103/1. maddesine uyan çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturacağı gözetilmeden, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna teşebbüsten cezalandırılmalarına karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir." şeklinde içtihatta bulunmuştur. Bu uygulama cinsel istismarın nitelikli şeklinin ayrı bir suç olarak değerlendirilmesinden kaynaklanmaktadır.
Bu kararda nitelikli eyleme teşebbüsten verilen Yerel Mahkeme kararını, eylemin fail tarafından gerçekleştirilmesinde aşılabilir mukavemet olmadığından bahisle nitelikli eyleme teşebbüs değil, vazgeçme nedeniyle TCK"nın 36. maddesindeki hüküm de uygulanarak temel nitelikten ceza verilmesi amacıyla bozmuştur.
O hâlde aşılamayan mukavemet söz konusu olduğunda ve eyleme ilişkin hareket bölünebildiğinde teşebbüs söz konusu olacaktır.
Yargıtay 14. Ceza Dairesinin bu doğrultuda 2014/4341-2016/1390 sayılı ilamında "Olay tarihinde sanığın mağdurenin göğüslerine dokunmaya çalıştığı, ancak mağdurenin elleriyle engel olması sebebiyle eylemini tamamlayamadığı anlaşılmakla, çocuğun basit cinsel istismarı suçuna teşebbüs ettiği sabit olduğundan," şeklinde kararı da mevcuttur.
Yine buna benzer olarak Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.12.2015 tarihli ve 6220-11201 sayılı ilamıyla; olay tarihinden önce de defalarca kendisine tecavüz edeceğini söyleyerek niyetini ortaya koyan sanığın eyleminin nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçunu oluşturduğu belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen kararlar da dikkate alındığında eylemin teşebbüs aşamasında kaldığını kabul etmek için eylemin görünüş ve gerçekleşme biçimi, bu görünüşe uygun hareket ve mağdurun aşılamayan mukavemeti sebebiyle suç sayılan fiilin gerçekleşmemesi gereklidir.
Basit cinsel istismar suçunun oluşabilmesi için eylemin cinsel ilişki boyutuna ulaşmaması gerekir. Eylem, vücuduna organ veya sair bir cisim sokmaya yönelikse veya fiil de işlenmemişse, basit cinsel istismar değil, ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli cinsel istismar suçu söz konusu olacaktır. Bu ayrımın yapılabilmesi için failin kastının ve gerçekleştirdiği davranışların hangi fiile yönelik olduğunun belirlenmesi gerekir. Failin amacı ve davranışları vücuda organ veya sair bir cisim sokmak olmaksızın cinsel duyguları tatmine yönelik ise basit cinsel istismar, amacı ve davranışları vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelik olmakla birlikte eylemin elinde bulunmayan nedenlerle gerçekleştirilmemesi hâlinde ise ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli cinsel istismar suçuna teşebbüs söz konusu olacaktır.
Madde metninde "sair bir cisim" ibaresine yer verilmesi karşısında suçun temel şeklinin aksine, ikinci fıkrada tanımlanan nitelikli hâlinin oluşabilmesi için eylemin cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olması şart değildir.
Nitelikli hâlinin oluşması için vücuda sokulan organ veya cismin girmesi yeterli olup ne kadar girdiğinin ya da örneğin vajinaya sokulan cisim veya organın kızlık zarına ulaşıp ulaşmadığı, kızlık zarının bozulup bozulmadığı önemli değildir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, sanık ile katılanın olay tarihinden yaklaşık 1 ay kadar önceden beri Facebook üzerinden tanışarak mesajlaşmakta oldukları, olay günü ise buluşup bir kafede yüz yüze konuşmaya karar verdikleri, akşam saat 20.00 sıralarında sanığın aracı ile katılanı Eşrefpaşa semtinden alarak Çiğli ilçesine geldikleri, ancak sanığın katılanı kafeye değil boş bir araziye götürerek çıkma teklif ettiği, katılanın sanığın kendisini kafeye değil tenha bir yere götürmesiyle niyetinin kötü olduğunu anlayarak geri gitmek istediğini söylediği, sanığın "Tamam araca binelim." demesi üzerine araca binerlerken sanığın aniden katılanı dudaklarından öptüğü, katılanın sanığa "Ne yapıyorsun? Beni geri götür." dediği, sanığın katılana "Araca bin." dediği, katılanın sanığın kendisini geri götüreceğini, daha ileri gitmeyeceğini sanarak araca bindiği, ancak sanığın bu kez araç içinde katılana sarılıp "Beni öpmeden seni eve bırakmam." dediği, katılanın kabul etmediği, bunun üzerine sanığın "Öpmezsen seni bırakmayacağım." dediği ve katılanı zorla öpmeye çalıştığı, sonra daha ileri giderek elleri ile katılanın ellerini tutarak katılanın boynunu öpmeye başladığı, sonra daha da ileri giderek katılanın üst tarafındaki elbiselerini çıkardığı, sanığın bu eylemleri sırasında katılanın karşı koymaya çalıştığı ancak sanığın katılandan fiziken çok daha kuvvetli olmasından dolayı engel olamadığı, sanığın katılanın sutyenini çıkarıp göğüslerini öpmeye başladığı, katılanın bu sırada bağırdığı, ancak sanığın eliyle katılanın ağzını kapatarak "Benimle birlikte olacaksın yoksa seni öldürürüm." diyerek tehdit ettiği, aracın kapıları kilitli olduğundan katılanın kaçma imkânının da olmadığı, sanığın daha da ileri giderek katılanın bacaklarından tutarak havaya kaldırdığı ve katılanın külodunu çıkarmak istediği, katılanın artık sanığın kendinden geçtiğini ve durdurmak imkânının kalmadığını, kendisine tecavüz edeceğini anlayarak son çare olarak kurtulmak için "sara hastası" olduğunu söylediği, katılanın bu şekilde bir şey söyleyeceğini tahmin etmeyen sanığın katılanın bu beyanı karşısında tereddüt ederek çekindiği ve eylemine son verdiği, katılana "Seni bırakacağım." dediği, aracı çalıştırıp hareket ettiği, katılanı izban durağına bırakacağını söylediği ancak yolda giderken katılanın sara hastası olduğuna ilişkin beyanının yalan olduğunu, cinsel ilişkiden kurtulmak için sara hastası olduğunu söylediğini anladığı ve katılanı izban durağına götürmediği, katılanın da sara hastası olduğuna ilişkin beyanının yalan olduğunu sanığın anladığının farkına vardığı, kendisini izban durağına götürmediğini, başka bir yere götürerek tecavüz etmeye çalışacağını anlayınca sara hastası olduğuna ilişkin beyanını güçlendirmek ve sanığın inanmasını sağlamak için "Markete uğrayıp su alalım. Benim ilaç içmem gerekiyor." dediği, sonra şarjı bitmiş olan cep telefonunu açmaya çalıştığı, sanığın katılanın elindeki telefonu görünce elinden aldığı, "Sen kimi kandırıyorsun? Hani ilacın nerede?" dediği, katılanın "İlacım evde kalmış. Yalan söylemiyorum." dediği, bunun üzerine sanığın "Seni bırakmayacağım. Bugün benimle birlikte olacaksın yoksa seni öldürürüm." dediği, katılanın artık yapacak ve söyleyecek birşey olmadığını, sanığı kandırıp kurtulmasının mümkün olmadığını anlayıp "Araçtan atlayayım ne olursa olsun." diye düşünüp seyir hâlindeki araçtan aşağı ayağını yere attığı, ancak sanığın elini uzatarak katılanın saçını tuttuğu, katılanın ayağının biri yerde araç kapısı açık vaziyette araç seyir hâlindeyken bir süre sürüklendiği, sanığın aracı yavaşlatarak durdurduğu, katılandan araca binmesini isteyerek, evine bırakacağını söylediği, ancak katılanın tekrar araca binmeyi kabul etmeyerek "Ben kendim giderim." dediği, sonra ise kaçmaya başladığı, otobanda el kaldırdığı ambulansın durduğu, ambulanstan inen tanıklara olayı anlattığı, sonra polislere ve hastanedeki doktora da anlattığı anlaşılmıştır.
Yukarıdaki olayın şekli, sanığın amacı ve fiilleri dikkate alındığında, sanığın eyleminin nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçunu oluşturduğu, bu sebeple Yerel Mahkeme ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin kararının isabetli olduğu ve onanması gerektiği," görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi ise 14.03.2019 tarih ve 343-347 sayı ile;
"...Sanık ile katılan mağdurenin olay tarihinden yaklaşık 1 ay kadar önce facebook üzerinden tanışarak mesajlaşmaya başladıkları, olay günü sanığın telefonla katılan mağdureyi arayarak buluşmayı teklif ettiği, katılan mağdurenin bir kafede buluşmayı kabul ettiği, akşam saat 20.00 sıralarında sanığın aracıyla katılan mağdureyi Eşrefpaşa semtinden alıp Çiğli İlçesinde boş bir araziye götürerek orada katılan mağdureye çıkma teklif ettiği, katılan mağdureye daha önce cinsel ilişkiye girip girmediğini sorduğu, katılan mağdurenin cinsel ilişkiye girmediğini söylemesi üzerine bu kez anal veya oral yolla ilişkiye girip girmediğini sorduğu, katılan mağdurenin, sanığın kendisini kafeye değil tenha bir yere getirmesi ve sorduğu sorulardan niyetinin kötü olduğunu anlaması nedeniyle geri gitmek istediğini söylediği, bunun üzerine sanığın "Tamam araca binelim." demesi üzerine araca binerlerken sanığın aniden katılan mağdureyi dudaklarından öptüğü, katılan mağdurenin sanığa "Ne yapıyorsun? Beni geri götür." dediği, sanığın bunun üzerine "Araca bin." dediği, katılan mağdurenin sanığın kendisini geri götüreceğini, daha ileri gitmeyeceğini düşünerek araca bindiği ancak sanığın bu kez araç içinde katılan mağdureye sarılıp "Beni öpmeden seni eve bırakmam." dediği, katılan mağdurenin kabul etmemesi üzerine sanığın "Öpmezsen seni bırakmayacağım." dediği ve katılan mağdureyi zorla öpmeye çalıştığı ve daha ileri giderek elleri ile katılan mağdurenin ellerini tutarak boynunu öpmeye başladığı, daha sonra da katılan mağdurenin üst tarafındaki elbiselerini çıkardığı, sanığın bu eylemleri sırasında katılan mağdurenin ona karşı koymaya çalıştığı ancak sanığın kendisinden fiziken çok daha kuvvetli olmasından dolayı ona engel olamadığı, sanığın katılan mağdurenin sutyenini çıkarıp göğüslerini öpmeye başladığı, bu sırada katılan mağdurenin bağırdığı ancak sanığın eli ile ağzını kapatarak "Benimle birlikte olacaksın yoksa seni öldürürüm." diyerek tehdit ettiği, aracın kapıları kilitli olduğundan katılan mağdurenin kaçma imkânının da olmadığı, sanığın daha da ileri giderek katılan mağdurenin bacaklarından tutarak havaya kaldırdığı ve onun külodunu çıkarmak istediği, katılan mağdurenin artık sanığın kendinden geçtiğini ve durdurmak imkânının kalmadığını, kendisine tecavüz edeceğini anladığı ve son çare olarak kurtulmak için "sara hastası" olduğunu söylediği, katılan mağdurenin bu şekilde bir şey söyleyeceğini tahmin etmeyen sanığın, katılan mağdurenin bu beyanı karşısında, tereddüt ederek çekindiği ve eylemine son verdiği, katılan mağdureye "Seni bırakacağım." dediği ve aracı çalıştırıp hareket ettiği, katılan mağdureye izban durağına bırakacağını söylediği ancak yolda giderken katılan mağdurenin sara hastası olduğuna ilişkin beyanının yalan olduğunu, cinsel ilişkiden kurtulmak için sara hastası olduğunu söylediğini anladığı ve onu izban durağına götürmediği, katılan mağdurenin de sara hastası olduğunu ilişkin beyanının yalan olduğunu sanığın anladığının farkına varıp kendisini izban durağına götürmediğini, başka bir yere götürerek tecavüz etmeye çalışacağını anlayınca sara hastası olduğuna ilişkin beyanını güçlendirmek ve sanığın kendisine inanmasını sağlamak için "Markete uğrayıp su alalım. Benim ilaç içmem gerekiyor." dediği, sonra şarjı bitmiş olan cep telefonunu açmaya çalıştığı, sanığın katılan mağdurenin elindeki telefonu görünce elinden aldığı, "Sen kimi kandırıyorsun? Hani ilacın nerede?" dediği, katılan mağdurenin "İlacım evde kalmış. Yalan söylemiyorum." dediği, bunun üzerine sanığın "Seni bırakmayacağım. Bugün benimle birlikte olacaksın yoksa seni öldürürüm." dediği, katılan mağdurenin artık yapacak ve söyleyecek bir şey olmadığını, sanığı kandırıp kurtulmasının mümkün olmadığını anladığı, "Araçtan atlayayım ne olursa olsun." diye düşünerek seyir hâlindeki araçtan aşağıya doğru ayağını yere attığı ancak sanığın elini uzatarak katılan mağdurenin saçını tuttuğu, katılan mağdurenin araç kapısı açık olduğu hâlde bir ayağı yerde bir süre sürüklendiği, sanığın aracı yavaşlatarak durdurduğu, katılan mağdurenin bu sırada araçtan indiği, sanığın katılan mağdureden araca binmesini isteyerek onu evine bırakacağını söylediği ancak katılan mağdurenin tekrar araca binmeyi kabul etmeyerek "Ben kendim giderim." dediği ve kaçmaya başladığı, otobanda hareket hâlindeki ambulansı görerek işaret edip durdurduğu, ambulanstan inen tanıklara olayı anlattığı, daha sonra yaşadıklarını polis memurları ve hastanede görev yapan doktora da anlattığı anlaşılmış olup sanık ... aşamalarda üzerine atılı cinsel saldırı suçunu işlemediğini belirtmiş ise de, 20.08.2016 tarihli emniyet ifadesinde, "...Nimet arka koltuğun ortasından benim üzerime doğru eğilerek "Sen şerefsizsin. Erkekler hepiniz böylesiniz." deyince ben de dirseğimle geriye doğru ittirerek "Sus kızım." dedim, bunun üzerine Nimet bağırarak arka kapıyı açtı ve bir ayağını dışarıya çıkardı. Ben de arkaya uzandım ve Nimet"i tuttum. "Ne yapıyorsun? Rahatsız mısın? Niye böyle yapıyorsun?" dedim. Aşağıya atlama korkusundan biraz fazla sıkmışım. "Burada indiremem. Şehir içinde indireyim. Kapıyı kapat." dedim. Kapıyı kapatmaması üzerine ben iyice yavaşladım ve durdum. Durunca Nimet"i bıraktım ve Nimet araçtan atladı, gitti. Anlattığım dışında başkaca bir olay ya da temas yaşanmadı. Sadece bir defa rızası ile öptüm..." şeklindeki beyanı ile Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2016 tarihli celsesinde verdiği ifadesinde de "...Otomobil içindeki tavan lambası yandı. Saat 21.00-21.30 sıralarıydı. Tavan lambasının yanması üzerine mağdurenin otomobilin sağ arka kapısını açıp kendisini atmak istediğini gördüm. Sol kolumla direksiyondan sağ kolumla da mağdureden tuttum. Bir ayağı dışarıdaydı. Bu şekilde 100-150 metre hareket ettik, 90 km hızla seyrediyordum ve peşimden de araçlar geliyordu. Bu nedenle hemen duramamıştım. Otomobilimi otoban kenarına çektim ve "Sen ne yapıyorsun?" diyerek mağdureyi tutup arabamı durdurdum ve bu sözüm üzerine de "Allah belanızı versin. Seninle daha sonra görüşeceğiz." diyerek bağırmaya başladı..." şeklindeki beyanları, katılan mağdurenin Emniyet ve Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği beyanlarının birbiriyle uyumlu olması, katılan mağdure hakkında düzenlenen genel adli muayene raporunun içeriği, katılan mağdure ..."nın durdurduğu ambulans içinde bulunan tanıklar Şenay Bektaş ve ..."in ifadeleri, katılan mağdurenin ambulans görevlileri, polis memurları ve hastane doktoruna olayı anlatması, sanık ..."ın olay sırasında katılan mağdureye sarf ettiği sözler ve davranışları, sanığın katılan mağdureye "Benimle birlikte olacaksın." diyerek katılan mağdureye yönelik olarak organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırı kastını ortaya koyduğu, katılan mağdurenin bu saldırıdan kurtulma şansının olmadığını anlaması üzerine sara hastası olduğunu, bir markete uğrayarak su alıp ilaçlarını içmesi gerektiğini söylediği, sanığın katılan mağdurenin bu yöndeki talebi üzerine ilkin eylemlerine son verip bir tereddüt geçirdiği hatta mağdureyi bu arada bırakmaya da karar verdiği ancak devamında bir ilaç almayıp katılan mağdurenin kendisini kandırdığını anlayınca başladığı icrai hareketlere devam edip katılan mağdureyi bırakmadığı, yolda giderken katılan mağdurenin başka bir şekilde kurtulma imkânının olmadığını anlaması üzerine hareket eden arabanın kapısını açıp bir ayağını kapıdan çıkartmak suretiyle inmeye çalıştığı, bunu gören sanığın katılan mağdureye engel olmaya çalıştığı, aynı şekilde kendisini bırakacağını söyleyerek bu eylemden vazgeçirmeye çalıştığı, katılan mağdurenin ise sanığın kendisine yönelik hareketlerinden dolayı ona inanmayıp eylemine devam ettiği, sanığın katılan mağdureyi kapıyı kapatması konusunda ikna edememesi, katılan mağdurenin arabadan inmek konusunda kararından vazgeçmemesi üzerine sanığın arabayı yavaşlattığı, katılan mağdurenin bunu fırsat bilip arabadan atladığı, sanığın arabaya geri binmesi doğrultusundaki taleplerini kabul etmeyip olay yerinden kaçarak otobandan o sırada geçmekte olan ambulanstan yardım istediği, sanığın katılan mağdurenin ilk olarak sara hastası olduğu yönündeki hilesine kısa bir süre inanıp katılan mağdureyi bırakmaya ve başladığı eyleme son vermeye karar vermiş ise de, sonrasında katılan mağdurenin kendisini kandırdığını anlayıp, katılan mağdure ile cinsel ilişkiye girme yönünde başladığı icrai hareketlere aynen devam ettiği, katılan mağdurenin hareket eden aracın kapısını açıp ayaklarını yere değecek şekilde inmeye çalışması ve sanığın da katılan mağdurenin bu yöndeki hareketlerine son vermeyip devam etmesi nedeniyle arabayı yavaşlatmak zorunda kaldığı, sanığın bu aşamada başladığı icrai hareketlerinden kendi isteğiyle ve gönüllü vazgeçmesi nedeniyle değil, katılan mağdurenin aracın kapısını açıp aşağıya inmeye çalışmasından ve bunun sonraki sonuçlarından korkmasından kaynaklı olup katılan mağdurenin bu hareketleri sırasında uzunca bir süre arabayı durdurmayıp hatta yavaşlatmadığı ancak katılan mağdurenin ısrarlı ve kararlı şekilde arabadan inmeye çalıştığını görünce sadece arabayı yavaşlattığı, bu hareketlerinin bile başladığı eyleme son verme niyet ve kastının olmadığını gösterdiği, dolayısıyla sanığın bozma kararında belirtildiği şekilde olayda gönüllü vazgeçme hâli söz konusu olmayıp sanığın eyleminin nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçunu oluşturduğu Dairemizce kabul edilerek, sanığın üzerine atılı cinsel saldırı suçu nedeniyle mahkûmiyetine karar verilen İlk Derece Mahkemesi hükmüne yönelik itirazların reddiyle istinaf talebinin esastan reddine dair kararımızın usul ve yasaya uygun olduğu," gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.07.2019 tarihli ve 59280 sayılı "Temyiz isteminin esastan reddine karar verilmesi" istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 16.12.2019 tarih ve 6907-13303 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında Yerel Mahkemece kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup direnme kararının kapsamına göre inceleme, sanık hakkında teşebbüs aşamasında kalan nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Hukuk devleti olmanın sorumluluğu bağlamında verilen kararlar ile kurulan hükümlere karşı yasa yolları, şekli, süreleri ve sonuçlarının ilgililere açıkça bildirilmemesi veya eksik bildirilmesi hâlinde, yasal sürelerin tebligat tarihinden itibaren değil ancak öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı, öğrenme tarihi kesin olarak belirlenebilen hâller dışında taraf beyanının esas alınması gerekliliğinden hareketle, usulüne uygun sebep içeren dilekçe var ise bu kapsamda temyiz incelemesi yapılması, aksi hâlde ilgiliye yapılacak meşruhatlı tebligatla 7 günlük süre içinde yasal düzenlemeye uygun sebep bildirmemesi hâlinde sebep yokluğundan temyiz talebinin reddedileceği ihtar edilmeli, sonucuna göre esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılıp yapılmayacağına karar verilmesi gerekmekte olup somut dosyada sanık müdafisinin yüzüne karşı tefhim olunan hükümde 5271 sayılı CMK’nın 295. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçenin, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren (7) gün içerisinde verilmesi gerektiği bildirilmediği gibi meşruhatlı tebligat da yapılmadığı anlaşıldığından, temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden ve gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün geçtikten sonra sunduğu 28.04.2019 tarihli temyiz nedenlerini bildirir ek dilekçenin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek bu dilekçe doğrultusunda inceleme yapılmıştır.
Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ve buna bağlı olarak sanığın katılan mağdureye yönelik eyleminin basit cinsel saldırı suçunu mu yoksa teşebbüs aşamasında kalan nitelikli cinsel saldırı suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan mağdure ...’nın suç tarihinde yirmi dört yaşında bulunduğu ve bekâr olduğu (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdure ..."dan "mağdure" olarak söz edilecektir.),
Suç tarihinde otuz iki yaşında olan sanık ...’ın evli olduğu, inşaat işleri yaparak geçimini sağladığı,
19.08.2016 tarihinde Çiğli Bölge Eğitim Hastanesince mağdure hakkında düzenlenen raporda; mağdureyi, internette tanıştığı erkeğin arabasıyla bilmediği yere götürdüğü, araba içerisinde cinsel ilişki kurma taleplerinde bulunduğu, kurtulmak için arabadan kendini attığı, sağ ayağının kasık bölgesinde ve kollarında ağrılar oluştuğu, boynunu sıkmaya ve göğüslerini öpmeye çalıştığı, kollarında küçük kızarıklıklar bulunduğu, sağ ayak uyluk iç bölgede ağrı olduğu, iz olmadığı, arabadan inmeye çalışırken ayağının yerde sürüklendiği, genital bölgeyi elleriyle okşamaya çalıştığı, hatta öpmeye yeltendiği, iz olmadığı, hayati tehlikenin mevcut olmadığı, bulguların basit tıbbi müdahale ile iyileşebileceği, psikolojik durumunun psikiyatri uzmanınca değerlendirilmesi gerektiği, mağdurenin, kadın doğum uzmanının muayenesini istemediği hususlarının kayıtlı olduğu,
20.08.2016 tarihli araştırma tutanağına göre; 19.08.2016 tarihinde saat 23.00 sıralarında Çiğli Devlet Hastanesinde müracaatçı bir kadın olduğuna dair haber merkezine gelen ihbar üzerine Çiğli Devlet Hastanesine gidilerek mağdureyle görüşüldüğü ve olayla ilgili soruşturma başlatıldığı, mağdurenin hastanede yapılan tedavisinin ardından refakâte alındığı, mağdurenin tarifleri doğrultusunda olayın Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi içerisinde bulunup otobana yakın olan geniş park alanında meydana geldiğinin tespit edildiği, çevrede yapılan araştırmalarda park alanını gören kamera ve görgü tanığına rastlanılmadığı,
20.08.2016 tarihli yakalama ve üst arama tutanağına göre; mağdurenin, sanık tarafından kullanıldığını belirttiği telefon numarası aranarak telefonu açan erkek şahsa ismi sorulduğunda isminin "Serkan" olduğunu söylediği, çalıştığı inşaat alanının altında bulunan Bülent Ecevit Bulvarı üzerine çağrılarak yapılan kimlik kontrolünde sanığın ... isimli şahıs olduğunun tespit edildiği, sanığın sözlü olarak alınan ilk beyanında mağdureyi tanıdığını, mağdureyle internette tanıştıklarını, internette Serkan Begoviç adını kullandığını, önceki gün saat 20.00’de mağdureyle ilk kez görüştüğünü ve mağdurenin bahsettiği eylemleri gerçekleştirmediğini, mağdureyi bir defa öptüğünü ancak istemeyince devam etmediğini, mağdure eski sevgililerinden bahsederken tartışma çıktığını ve mağdurenin omzuna doğru dirseğini ittiğini, aralarında başkaca bir darp olayının yaşanmadığını belirttiği,
18.10.2017 tarihinde sanık müdafisi tarafından dosyaya sunulan mağdure ile sanık arasında Facebook isimli sitede gerçekleşen yazışma dökümlerinin;
Mağdure "can tam hcbrseym", "hzir degil", "Dgil", "Disari ckmamlazm", "Rde", "Brde"
Mağdure: "Islerim", "Var"
Mağdure: "Veririm tabi", "Ama şuan konusamam", "Müsait değilm"
Mağdure: "Bence daha zordur", "İnan buna", "...."
18 Temmuz, saat 22.55
Mağdure: "??", "Uzun sure önce göndermissiniz sanirim istegi"
19 Temmuz, saat 09.24
19 Temmuz, saat 11.34
Mağdure: "Silebilirim", "İsterseniz"
Mağdure: "Uzun sure olmuş oyuzdn"
Mağdure: "Kız arkds vs yokmu"
Mağdure: "Anladm", "Yas"
Mağdure: "Bana Bir şey lazm degl", "Sordm"
Mağdure: "24", "Ne isle meskulsn"
19 Temmuz, saat 12.14
Mağdure: "Anladm", "Su an çal ismi yorum ben"
Mağdure: "İnss", "Bulurum", "BN şuan tatil yapaymdedm"
Mağdure: "Nerelisin aslen"
Mağdure: "Anladm", "Peki"
Mağdure: "İzmir"
Mağdure: "İyi tabiki"
3 Ağustos, saat 11.56
Mağdure: "Birşey sorucm", "Özlemi nerdn taniyorsun"
Mağdure: "Ergenekon"
Mağdure: "Sordum oyle", "Bir sorun mu var"
Mağdure: "Ters bir şekilde sorduğumu düşünmüyorum", "Sadece sordum", "Bu daha başka nasil sorulabilirdi", "Yanlis algilandysan sorun olduysa şeklin silebilirsin", "Sorun degil"
Mağdure: "Evet gayet normal sordum", "Yüz yüze olmasgimz icij", "Net algilanmiyor"
Mağdure: "Hayir ne oldu falan diyunce", "Bende sana mi sorucm ekli iste", "Dermissin gibi algiladm", "Oyuzdn sorun vr dedim ama sinirli şekilde sormadm sinirli halimi bilmiysun beni bilmiysn oyuzdn yanlış algilama olmus"
3 Ağustos, saat 12.34
Mağdure: "Esrefpasa"
Mağdure: "Sen"
Mağdure: "Evet biliyorum"
3 Ağustos, saat 13.00
Mağdure: "Anldm yas", "Kacti"
3 Ağustos, saat 13.27
Mağdure: "Tahmin edemem", "Seninle brkez konamstk", "Unuttn sanrm"
Mağdure: "Evet"
Mağdure: "Aah evet"
3 Ağustos, saat 15.07
3 Ağustos, saat 16.09
Mağdure: "Hayir yol yorgunuydum", "Uyumusum kusura bakma"
Mağdure: "Nerdn bilicksin", "Bende soylemedim"
4 Ağustos, saat 12.42
Mağdure: "Yazamadin kusura bakma", "Avuket yaninda calisiyordm", "Brktm isi", "Fakat bazen is oldu mu gidiyrm"
4 Ağustos, saat 12.56
Mağdure: "Sen nerden biliyorsun"
Mağdure: "facedr", "Öyle çok fotom yoktur benim", "Ki"
Mağdure: "Allah allah hiç htrlamiyrm", "İnstda varda facede htrlamiyrm"
Mağdure: "Anladim"
Mağdure: "Bakiyim hemen"
4 Ağustos, saat 16.47
5 Ağustos, saat 07.33
Mağdure: "Cokmu zayifim"
5 Ağustos, saat 18.39
Mağdure: "Yaaa", "Okdrda zayıf deglm", "Yakisti diyerek dalga geciyosun"
6 Ağustos, saat 12.29
Mağdure: "Yeni dinledm", "Arabadydim dinleyemistm"
6 Ağustos, saat 13.00
9 Ağustos, saat 12.26
Mağdure: "İyiyim teşekkürler sen nasilsin"
Mağdure: "Hayir"
9 Ağustos, saat 12.40
Mağdure: "Nedennn"
Mağdure: "Dust giriyordum", "Tam", "Meskule aldim", "Smdi cktm daha"
Mağdure: "Ne yuhh", "Tesekkurler"
Mağdure: "Hii evet oyleyim beb"
Mağdure: "Ayy"
Mağdure: "Yarin sabah ist gidicm", "Dur islerimi ayarlarsam", "Goruselm", "Olurmu"
Mağdure: "Ama şuan disari cikicm", "Akşam üzerine dgru", "Olabilir"
Mağdure: "Hataya"
Mağdure: "Sen nerde oturuyorsun", "Uzun sürer misafirliğe gidicem", "Cunku"
Mağdure: "Ne oldu yinee", "Ayip olur geç kaldm ztm"
10 Ağustos, saat 14.16
Mağdure: "İyiyim sen"
10 Ağustos, saat 23.55
Mağdure: "Brdaha bende selam veririm peki", "İsteklisin madem"
12 Ağustos, saat 01.49
Mağdure: "Napiyosun"
Mağdure: "Nasil", "Anlamadim"
Mağdure: "Anladimmm", "Ne diyim bilemedim utandm"
Mağdure: "Utandiimmm"
Mağdure: "Nereye"
Mağdure: "Nezaman"
Mağdure: "Çalismiyormuaun", "Hakkında hcbrsey blmiyrmki", "Yazmamissin hic"
12 Ağustos, saat 07.20
12 Ağustos, saat 12.33
Mağdure: "İç bakalim"
12 Ağustos, saat 12.53
Mağdure: "Çok tesekkurler", "İsterdm fakat anlama sözüm vr"
12 Ağustos, saat 15.07
Mağdure: "Bilmemki", "Bana kendinden bahesedrmisin", "Serkan kim", "Neler yapar", "Neleri sever", "Nasil yasar"
Mağdure: "Yasin", "Nerelisiniz", "Nerde oturuyorsunz ailenlemi yalnzmi yasiyorsun"
Mağdure: "Yarismaya izmirden mi katiliyosun", "Onun gibi oldu"
Mağdure: "İzmirliyimm", "24 yas", "Ailemke yasiyrm", "Gezmeyi severim", "Arada saknligide isterim ama", "Herzman gezen tiplerden deglm", "Boga burcuyum", "Öyle yani"
Mağdure: "1 sene"
Mağdure: "Senin"
Mağdure: "Nisanlickken ayrldk biz", "Ailesi yuznden", "Çok müdahale", "Ediyolrdi", "Senin neden btti", "Kisa olabilir ama ben dolu dolu 1 sene yasadim", "Benim için önemli olan yasanmisliklar", "3 sene 5 sene bos ilski yasicagima"
Mağdure: "Askerde bitmesini anlamiyorim", "Olmaması gerekli"
Mağdure: "Anladm tabi okdr uzun ilski", "İste beklemesi gerekirdi", "Yani", "Nekdr oldu biteli"
Mağdure: "Olmuş baya", "Unutabldn mi"
Mağdure: "Bilmem geçme ilskilern üzerine konusulmasi", "Unutulmadiigni düşündürmüştür bana her zaman"
Mağdure: "Anladm snrasnda hayatında oldu mu birisi"
Mağdure: "Ne kdr surdu", "Ciddi anlamda oldumu"
Mağdure: "Demek isttedm", "Anladm"
Mağdure: "Unuttum", "Zor oldu", "Ama btti", "Çünkü hak etmedgm şekilde ayrildm"
Mağdure: "Hrneyse herşey geçip gider"
Mağdure: "Gunaydin"
16 Ağustos, saat 21.16
Mağdure: "Napiyorsun", "Hep Ben yaziyorum"
16 Ağustos, saat 23.04
Mağdure: "Grip bakmamissin yazdigima", "Brdajayazmam merak etme"
17 Ağustos, saat 07.16
Mağdure: "Istiyosun", "Yani"
Mağdure: "Hmm", "Istemek yetmiyor bazen iste"
Mağdure: "Herrsey"
19 Ağustos, saat 16.54
Mağdure: "Yapablckmsn"
Mağdure: "Seni tanimadan", "Bunu soylemem ben"
Mağdure: "Brkez gormeyle tanimam olsallmaz"
Mağdure: "Oyle", "Oyuzdn brkezde anlasilmaz2dedim"
Mağdure: "Buna karar vermem ben", "Gorusmeden", "Herneyse"
Mağdure: "Tmm ytismeye calisicm"
19 Ağustos, saat 18.17
Mağdure: "Sende masallah", "Hep cevrimici"
19 Ağustos, saat 18.33
Mağdure: "Anladm"
19 Ağustos, saat 18.44
Mağdure: "Hallediyrm"
19 Ağustos, saat 19.22
Mağdure: "Cok az beklwteblirim", "Az bejlwteblirom"
Mağdure: "Alabilirsen", "Esrefpasa evlendrme dairesinin ordann al", "Varyantin ust", "Tarafı"
Mağdure: "10dkkya", "Orda", "Olurim", "En", "Ben"
Mağdure: "Yaklsnca yazarsn", "Cikarm"
Mağdure: "Oraya", "Gidicem", "Ozaman", "Bilmiyosun ya", "Varyantin", "Ustu"
Mağdure: "Evet", "Cikayimmi"
Mağdure: "Ne fuari", "Ya", "Varyant diyorum", "Fuar diyosun"
19 Ağustos, saat 20.18
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure ... Kollukta; yaklaşık bir ay önce Facebook isimli sitede Serkan Begowiç rumuzunu kullanan sanıkla tanıştığını, sanıkla bugüne kadar facebook üzerinden yazıştıklarını, ayrıca konuşma sırasında karşılıklı olarak birbirlerine telefon numaralarını verdiklerini, sanığın 0507 x48x81x numaralı hattı kullandığını, Çiğli ilçesinde Egekent’te ikamet ettiğini söylediğini, sanıkla olay gününe kadar hiç yüz yüze gelmediklerini, olay günü saat 15.10 sıralarında sanığın telefonla arayarak buluşmak istediğini söylediğini, kendisinin de kafe tarzı insanların olduğu bir yere gitmeleri hâlinde buluşabileceklerini söylediğini, sanığın bunu kabul ederek kendisini saat 20.00 sıralarında Eşrefpaşa Evlendirme Dairesinin önünden yeşil renkli ford marka plakasını tam olarak hatırlayamadığı bir araçla aldığını, önce birlikte Örnekköy tarafına gittiklerini, sanığın orada bir arkadaşına uğrayacağını söyleyerek yanından ayrıldığını, kendisinin o esnada araçta kaldığını, sanığın yaklaşık 10 dakika sonra döndüğünü, tekrar Çiğli’ye doğru yola çıktıklarını, araçta biraların olduğunu, sanığın seyir hâlindeyken bir taraftan bira içtiğini ve kendisini Çiğli tarafında bilmediği ve daha önce hiç gitmediği boş bir araziye götürdüğünü, sanığa "Burada ne işimiz var? Kafeye gidecektik." dediğini, sanığın da kendisine fazla vaktini almayacağını söyleyip arkadaşlık kurup kurmayacaklarını sorduğunu, kendisinin "Seni tanımıyorum. Daha sonra görüşmemiz durumunda buna karar vereceğim." dediğini, sanığın bunun üzerine daha açık konuşmaya başlayarak kendisine daha önce cinsel ilişkiye girip girmediğini sorduğunu, sanığa "Seni ilgilendirmez. İlişkiye girmedim." dediğini, bu defa sanığın anal veya oral yolla ilişkiye girip girmediğini sorduğunu, kendisinin sanığın kötü bir şey yapacağını anlayarak sanığa eve gitmek istediğini söylediğini, sanığın ise "Tamam. Bırakayım." diyerek aniden isteği dışında kendisini dudaklarından öptüğünü, sanığa "Ne yapıyorsun?" diyerek çıkıştığını, sanığın da "Tamam. Bin arabaya. Eve bırakayım seni." dediğini, bu sözler üzerine arabaya bindiğini, arabanın sağ ön yolcu koltuğunun olmaması nedeniyle arka koltuğa oturduğunu, sanığın ise şoför koltuğuna oturmak yerine kendisinin yanına oturduğunu ve birden üstüne gelerek dudaklarından öpmeye çalıştığını, sanığa karşı koyarak istemediğini söylediğini, sanıktan tekrar kendisini eve bırakmasını istediğini, sanığın kendisine onu öpmemesi hâlinde eve bırakmayacağını söylediğini, sanığa onu asla öpmeyeceğini söylemesi üzerine sanığın kendisini araç içinde cama doğru sıkıştırdığını, iki eliyle ellerini tutarak iki yana doğru açtığını ve boynundan öpmeye başladığını, sanığa yapmaması için devamlı yalvardığını ancak sanığın kendisini dinlemeyerek elbisesinin göğüs kısmını yarıya kadar indirerek göğüs kısmından zorla öptüğünü, bunun üzerine sanığı ittirerek "Yeter. Beni eve bırak." dediğini, sanığın çok sinirlendiğini ve kendisinin üzerine abanarak zorla üzerinde bulunan tek parça elbiseyi yukarı kadar sıyırdığını, sanığın çok daha kuvvetli olması nedeniyle onu ittirmesine rağmen üzerinden kaldıramadığını, üzerine abanmış bir şekildeyken sanığın iç çamaşırı da dahil bütün kıyafetlerini çıkardığını, kendisinin alt iç çamaşırını da çıkartmaya çalıştığını ancak başaramadığını, sanığın aracın camlarını kapatması ve kapıları da kilitlemesi nedeniyle dışarı çıkamadığını, etrafta kimse bulunmadığı için sesini duyan da olmadığını, sanığın, çenesinden ve boğazından tutarak "Benim olacaksın. Ben seni istiyorum. Hiç bağırma yoksa seni burada öldürürüm." dediğini, kendisinin de sanığa "Ne olur yapma." diyerek ağladığını, sanığın üzerinden kalkmasını sağlamak için ona "Ne olur yapma. Ben kötüyüm. Sara hastalığım var. Kriz gelecek." dediğini, sanığın bu durumdan korkarak üzerinden kalkıp giyindiğini, eve bırakacağını söylediğini ve araçla yola çıktıklarını, yoldayken kendisini İzban’a bırakacağını söyleyen sanığın tekrar otobana döndüğünü, sanığa "Beni nereye götürüyorsun?" diye sorduğunda kendisinin elinde bulunan cep telefonunu alarak "Seni eve götüreceğim. Benimle birlikte olacaksın." dediğini, bunun üzerine araçla seyir hâlindeyken kapıyı açarak bir ayağını dışarı attığını, bunu gören sanığın hemen aracı yavaşlattığını ve atlamaması için saçından tuttuğunu, kendisinden aldığı telefonu geri verdiğini, bir ayağı aracın dışındayken yaklaşık 300 metre gittiklerini, sanığın aracı durdurması üzerine hemen araçtan indiğini, sanığın da kendisini otoban üzerinde bırakıp kaçarak gittiğini, o esnada otobandan geçmekte olan bir ambulansı el hareketiyle durdurduğunu, ambulansın kendisini alarak Çiğli Devlet Hastanesine getirdiğini, darp raporu aldıktan sonra hastaneye gelen polislere olay yerini tarif ettiğini ve gösterdiğini, ismini Serkan Begowiç olarak bildiği şahıstan şikâyetçi olduğunu,
17.05.2017 tarihinde Mahkemede; olay tarihinden yaklaşık bir ay kadar önce sanıkla Facebook isimli sitede tanıştıklarını, isminin Serkan Begoviç olduğunu söyleyen sanığın olay günü buluşmak istediğini, kendisinin de bir kafede buluşabileceklerini söylediğini, bunun üzerine sanığın kendisini saat 20.00 sıralarında Eşrefpaşa Evlendirme Dairesi önünden aracıyla aldığını, oradan hareketle Karşıyaka Örnekköy mahallesi tarafına gittiklerini, sanığın burada bir yerde aracını park ederek kısa süreliğine bir işi olduğunu söyleyip ayrıldığını, 10 dakika sonra geri geldiğini ve tekrar Çiğli’ye doğru yola çıktıklarını, sanığın araç kullanırken bira içtiğini ve kendisini bir kafeye götürmeyip boş bir araziye götürdüğünü, Çiğli tarafında bir yerde sanığa "Neden buraya geldik?" diye sorduğunu, sanığın cevaben "Çok vaktini almayacağım. Biraz konuşacağım." dediğini, araçtan dışarı çıktıklarını, kötü bir şey olmasından korkarak fazla karşı çıkmak istemediğini çünkü etrafta da kimsenin bulunmadığını, tenha bir yer olduğunu, sanığın kendisine daha önce başka birisiyle birlikte olup olmadığını sorduğunu ve "Benimle birlikte olur musun?" dediğini, kendisinin de bunların onu ilgilendirmediğini söylediğini, sanığın "Erkek arkadaşın olmama izin verir misin?" şeklindeki sorusuna "İlk görüşmede böyle bir şeye karar veremem." diye cevap verdiğini ve artık eve gitmek istediğini söylediğini, sanığın "Tamam." diyerek araca biner gibi hareket yaptığını ancak aniden kendisini dudaklarından öptüğünü, bunun üzerine sanığı iterek "Ne yapıyorsun? Beni eve bırak." dediğini, sanığın araca binmesini söylediğini, arabanın arka koltuğuna oturduğunu, ön tarafa bineceğini düşündüğü sanığın ise gelip yanına oturduğunu, aracın ön tarafında sadece şoför koltuğunun bulunduğunu, yolcu koltuğunun ise sökük vaziyette olduğunu, aniden yanına arka koltuğa oturan sanığa "Benim yanıma oturma. Beni eve bırak." diye beyanda bulunduğunu, sanığın da kendisine "Sarılıp beni öpmeden seni eve bırakmam." dediğini, "Ben böyle bir şey yapmayacağım." dediğinde sanığın "Yapmazsan seni bırakmayacağım." diye cevap verdiğini, sanığın zorla öpmeye ve elbiselerini çıkarmaya çalıştığını, sanığın kendisinin üst kısmındaki elbiselerini çıkardığını, ona engel olamadığını, sonra öpmeye başladığını, sutyenini çıkarıp göğüslerini öpmeye başladığını, sanığı itelemeye çalıştığını, bağırıp çağırdığını ancak ağzını eliyle kapatarak "Seni öldürürüm." dediğini, sanığın aracın kapılarını zaten kilitlemiş olduğunu ve kendisini "Bugün benimle birlikte olacaksın yoksa seni öldürürüm." diyerek tehdit ettiğini, o sırada bacaklarından tutarak kendisini havaya kaldırdığını ve külodunu çıkarmak istediğini, sanıktan kurtulmak için son çare olarak aklına sara hastası olduğunu söylemenin geldiğini, bu arada sanığın kendisinin de soyunduğunu, sanığa sara hastası olduğunu, krize girebileceğini söylemesi üzerine sanığın çekindiğini, "Tamam, tamam bırakacağım." diye beyanda bulunduğunu, sanığın araç içinde arka koltuktan ön koltuğa geçip aracı çalıştırdığını, sanığa "Beni eve bırak." dediğini, sanığın da kendisine "Seni izban durağında bırakacağım. Oradan metro ile evine gidersin." dediğini, sanığın aracı hareket ettirdiğini ancak kendisini izban durağına götürmediğini, tenha başka bir yere götürdüğünü, otoban yoluna çıktıklarını, sanığın kendisini izban durağına götürmeyeceğini anlayınca sanığa "Markete uğrayıp su alalım. Benim ilaç içmem gerekiyor." dediğini, bu sırada telefonunu açmaya çalıştığını, telefonunun Örnekköy tarafına geldikleri sırada yani olaydan önce şarjı bittiği için kapalı olduğunu, içinde biraz şarj kalmış olabileceğini düşünerek açmaya uğraştığını ancak sanığın telefonu görünce hemen elinden aldığını, sanığın kendisine "Sen ne yapıyorsun? Sen kimi kandırıyorsun? Hani ilacın nerede?" dediğini, bunun üzerine sanığa ilacının evde kaldığını, yalan söylemediğini belirttiğini ancak sanığın hâlen "Seni bırakmayacağım. Bugün benimle birlikte olacaksın yoksa seni öldürürüm." dediğini, sanığın bu sözleri baştan beri tekrarlayıp durduğunu, kendisinin daha fazla yapacak ve söyleyecek bir şeyi kalmadığını, sanığın kendisini başka bir yere götürmekte olduğunu, sanığın kendisini öldürebileceğini ve bu nedenle araçtan atlayıp ölecekse bu şekilde ölmeyi düşündüğünü, aracın kapısını açıp ayağını yere attığında sanığın "Sen ne yapıyorsun?" diye elini uzatarak saçından asıldığını, kapı açık vaziyette ayağının bir tanesinin yerde vücudunun diğer tarafı ise aracın içinde olmak üzere araç seyir hâlindeyken bir müddet sürüklendiğini, sanığın aracı yavaşlatarak durdurduğunu, sanığın kendisine "Lütfen araca bin. Seni evine bırakacağım." dediğini, kendisinin de sanığa "Artık araca binmeyeceğim. Beni burada bırak. Ben kendim giderim." şeklinde sözlerle cevap verdiğini, sanığın da "Hayır araca bineceksin." dediğini, sanıkla bu şekilde yaklaşık beş dakika tartıştıklarını, bu sırada kendisinin bir anda hareket ederek kaçmaya başladığını, yoldan geçen araçlara el işareti yaptığını ancak duran araç olmadığını, uzaktan ışıklı bir araç geldiğini gördüğünü, polis aracı zannettiğini, bu aracın durduğunu, koşturarak aracın yanına gittiğini ve aracın bir ambulans olduğunu gördüğünü, içinden iki kadın ile bir erkeğin indiklerini, olayı anlatması üzerine bu şahısların polisi aradıklarını, kendisini ambulansla Çiğli Devlet Hastanesine götürdüklerini, doktora durumu anlattığını, olay nedeniyle sanıktan şikâyetçi olup kamu davasına katılmak istediğini, sanığın yaklaşık bir saat boyunca hürriyetini kısıtladığını, ayrıca sanığın kendisine tecavüz etmek istediğini ve ölümle tehdit ettiğini, sara hastası olduğunu söyleyerek sanıktan kurtulabildiğini ancak sara hastası olmadığını,
18.10.2017 tarihinde Mahkemede; ayağında çorap olmadığını, ayakkabısının çıktığını ve ayakkabısının üstüne basarak yürümekte olduğunu, sanığın daha önceden kendi Facebook hesabında ekli olduğunu bilmediğini, ancak arada konuşmalarının olduğunu, sanığın soyadını Begoviç olarak bildiğini, evli ve çocuklu olduğunu ise kesinlikle bilmediğini, kendisine "Kafede görüşelim." diye söylediğini, bu şekilde arabada konuşacaklarını bilmediğini ve düşünmediğini, olay günü de yazışarak değil telefonla konuşarak buluştuklarını, yanlarında su olup olmadığını bilmediğini ancak sanığın elinden kurtulmak için "Sara hastasıyım. Su istiyorum. İlaç içmem lazım." dediğini, amacının bir fırsatını bulup sanığın yanından kaçmak olduğunu, polisler sorduğunda olay yerini anlattığını ve birkaç kez taksi görünümlü üzerinde ışık olan araçların geçtiğini söylediğini, polislerin de Çiğli Organize Sanayi olabileceğini söyleyerek olay yerini bulduklarını, polislerin kendisine "Biz burada birçok olaya şahit oluyoruz. Baskına geliyoruz. Hep böyle cinsel olaylarla karşılaşıyoruz. Bazen iş üstünde yakalıyoruz." şeklinde sözler söylediklerini, olay yerinin normal insanların gidip muhabbet edecekleri bir yer olmadığını, şikâyetinin devam ettiğini,
Tanık Şenay Bektaş Mahkemede; ambulans hekimi olduğunu, gece saat 22.00 ya da 23.00 sıralarında İzmir’e hasta bıraktıktan sonra otobandan Aliağa’ya doğru gitmekte olduklarını, Sasalı yol ayrımına geldiklerinde hızlı olduklarını ve yola bir kadının atladığını, kendilerinden önceki aracın durmadığını, kendilerinin de mağdureyi geçtikten sonra durduklarını, mağdurenin koşarak yanlarına geldiğini, araçtan aşağı indiklerini, korku içerisindeki mağdurenin tanık Kamuran’a sarılarak ağlamaya başladığını ve "Beni kurtarın." dediğini, ambulansın arka tarafını açtıkları sırada mağdurenin "Beni öldürecekti. Bana saldırmaya çalıştı. Bana tecavüz etmeye çalıştı." dediğini, mağdureyle konuştuktan sonra merkezi aradığını ve mağdurenin beyanlarından bahsedip en yakın polis ya da jandarma noktasının nerede olduğunu sorduğunu, sonra ambulans sürücüsünün geldiğini ve kendisine "Hocam karşı tarafta beyaz bir araba var. Bizi takip ediyor. O olabilir mi?" dediğini, merkezin kendilerine mağdurenin muayenesini yapmalarını, eğer jandarma ya da polis gelmezse mağdureyi en yakın hastaneye götürüp bırakmalarını söylediğini, kendilerine en yakın hastanenin de Çiğli Eğitim Araştırma Hastanesi olduğunu, mağdurenin muayenesini yaptığını, kolunda ve bacağında çizikler olduğunu, mağdurenin "Kasığım ağrıyor." demesi üzerine mağdureye "Acaba tecavüz mü var?" diye sorduğunu, mağdurenin de cevaben "Hayır. Ben araçtan aşağı inmek isterken sürüklendim. Araç kapısı açık gitti." dediğini, mağdurenin çorabının da kaçmış olduğunu, bacağının alt baldır kısmında sıyrıkların bulunduğunu, mağdurenin boğazını da sanığın sıktığını söylediğini ancak kendisinin mağdurenin boğazında herhangi bir darp cebir izine rastlamadığını, sadece çorabının kaçmış olduğunu, kıyafetlerinde herhangi bir yırtıklık olmadığını, saçında ve vücudunda göze çok çarpacak bir dağınıklık görmediğini, daha sonra mağdureyi Çiğli Bölge Hastanesine götürüp teslim ettiklerini,
Tanık ... Mahkemede; Aliağa Devlet Hastanesinden Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesine hasta bırakarak Aliağa’ya geri dönmekte olduklarını, saat 22.00 sıralarında otobana döndüklerini, Ata Sanayi Sasalı kavşağında önlerine bir kadının atladığını, hep beraber aracın önünde oturmakta olduklarını, mağdurenin önlerine atlaması üzerine biraz ilerleyip yolun sağında durduklarını, bir trafik kazası olduğunu düşündüklerini, etrafta araç aradıklarını ancak göremediklerini, mağdurenin yanlarına gelerek kendisinin boynuna sarıldığını, "Beni kurtarın. Ben tacize uğradım." dediğini, mağdurenin çok korkmuş bir hâlde titremekte olduğunu, mağdurenin genel muayenesini tanık Şenay"ın yaptığını, mağdureyi ilk gördüğünde kolunda ve bacaklarında sıyrık olduğunu, ifadesine göre de araçtan atlarken bacağının yerde süründüğünü söylediğini, bir süre olay yerinde kaldıklarını ve güvenlik güçlerini beklediklerini, mağdurenin sürekli olarak kendilerine "Ben böyle değilim. Lütfen beni böyle tanımanızı istemem. Ben çok pişmanım. Böyle olacağını düşünmüyordum. Çok korktum. Kaçtım." dediğini, mağdurenin Çiğli Kipanın arka taraflarında boş bir araziyi tarif ettiğini, orada kendisine tacizde bulunulduğunu ve sanığın söylediği şeyleri yaparsa kurtulabileceğini düşündüğünü, sanığa su istediğini söylediğini ve su almaya çıktıklarında da kendisini otobana attığını anlattığını, mağdurenin üzerinde etek olduğunu, çorap olmadığını hatırladığını, bu nedenle mağdurenin kolundaki ve bacağındaki çizikleri çok net gördüğünü, mağdurenin ayrıca kasığının ağrıdığını söylediğini, mağdurenin çok korkmuş ve panik bir hâlde olduğunu, kendilerine hiç kimsenin durmadığını söylediğini, mağdureyi hastaneye götürüp bıraktıklarını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... Kollukta; mağdureyle Facebook isimli sitede tanıştıklarını, yaklaşık bir ay boyunca yazıştıklarını ve sohbet ettiklerini, sohbetleri sırasında telefon numaralarını karşılıklı olarak birbirlerine verdiklerini, 19.08.2016 tarihinde buluşmaya karar verdiklerini, 19.08.20l6 tarihinde saat 20.20 sıralarında mağdureyi Eşrefpaşa Evlendirme Dairesi önünden 35 S xx37 plakalı aracıyla aldığını, araç içinde arabalar ve yarışlar hakkında konuştuklarını, Karşıyaka İlçe Jandarma Komutanlığında arkadaşının olduğunu ve onun yanına uğraması gerektiğini, beraber gittiklerini ve kendisinin arkadaşının yanına uğradığını, sonra tekrar araca binerek mağdureye ne içmek istediğini sorduğunu, mağdurenin "Bira olur." demesi üzerine iki bira ve bir ice tea aldığını, yolda seyir hâlindeyken mağdurenin yarım kutu birayı içtiğini, ilk olarak Çiğli Kipa civarına geldiklerini, her cuma Çiğli Kipa arkasındaki alanda yarış ve araba seven gençlerin toplandıklarını ancak mağdure yarış sevmediğini söyleyince AOSB içerisindeki tır parkına geldiklerini, aracı oraya park ederek araçta bulunan portatif sandalyeleri çıkardığını, aracın dışında oturdukları sırada mağdurenin kendisine eski sevgilisinden bahsederek eski sevgilisinin Almanya"da yaşadığını, çok zengin olduğunu, zengin olduğu için cinsel birliktelik yaşadıklarını ancak ayrıldığını, başka sevgililerini anlattığını, saat 22.00 civarı "Hadi seni bırakayım artık." diyerek sandalyeleri topladığını, araca binerken mağdurenin yanaklarından tuttuğunu ve dudağından kısa şekilde öptüğünü, öpmesi üzerine mağdurenin güldüğünü ve "Çok tatlıydı." dediğini, bir süre daha aracın içinde oturduklarını, araç içinde mağdurenin "Siz hepiniz aynısınız. Hepiniz şerefsizsiniz. Hiçbirinize güven yok." demesi üzerine kendisinin de "Kızım sakin ol. Sen kendini bozdun. Seni bırakayım." dediğini, mağdureyi yakında bulunan Egekent Aktarma İstasyonuna bırakmak istediğini ve otobana çıktığını, aracın ön koltuğunun arızalı olduğunu, bu sebeple mağdurenin arkada oturduğunu, mağdurenin arka koltuğun ortasından kendisinin üzerine doğru eğilerek "Sen şerefsizsin. Erkekler hepiniz böylesiniz." demesi üzerine kendisinin de dirseğiyle onu geriye doğru ittirerek "Sus kızım." dediğini, bunun üzerine mağdurenin bağırarak arka kapıyı açtığını ve bir ayağını dışarıya çıkardığını, kendisinin de arkaya uzanıp mağdureyi tutarak "Ne yapıyorsun? Rahatsız mısın? Niye böyle yapıyorsun?" diye sorduğunu, aşağı atlamasından korktuğu mağdurenin kolunu biraz fazla sıktığını ve mağdureye "Burada indiremem. Şehir içinde indireyim. Kapıyı kapat." dediğini, mağdurenin kapıyı kapatmaması üzerine iyice yavaşlayarak durduğunu, durunca mağdureyi bıraktığını ve mağdurenin araçtan atlayarak gittiğini, anlattıkları dışında başkaca bir olay ya da temas yaşanmadığını, mağdureyi sadece bir defa rızasıyla öptüğünü, mağdurenin alkolün de etkisiyle değişik hâllere girdiğini, kendisinin de mağdurenin konuşmalarından rahatsız olarak onu bırakmak istediğini, suçlamaları kesinlikle kabul etmediğini,
07.12.2016 tarihinde Mahkemede; üzerine atılı cinsel saldırı suçuna kalkışma ve özgürlüğünden yoksun bırakma suçlarıyla ilgisinin olmadığını, olayla ilgili olarak emniyette ayrıntılı beyanda bulunduğunu, emniyetçe saptanan beyanının doğru olduğunu, her iki suçtan beraatini istediğini, cezalandırılmasına karar verilmesi hâlinde ise hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine muvafakat ettiğini, sorulması üzerine; mağdureyle buluştuğunda mağdurenin rızasıyla onun yanağından bir kez öptüğünü ancak vücudunu okşamadığını, elbiselerini çıkarmaya çalışmadığını ve dudağından öpmediğini, olay tarihinde Sakine Bayındır ile evli olduğunu, 1,5 yaşında Çınar isminde bir oğlunun bulunduğunu, hâlen kayden evli olduğunu ancak eşiyle arasında uyuşmazlık bulunduğunu, mağdureyle tanıştığında ona evli olduğunu söylemediğini, daha önce araba yarışları yaptığını ve araba tutkunluğunun bulunduğunu, her cuma günü Çiğli Kipa alışveriş merkezi yakınındaki alanda otomobil yarışları yapıldığını, araba tutkunu olduğu için de her Cuma günü bu otomobil yarışlarını seyretmeye gittiğini, tarihini hatırlayamadığı bir cuma günü mağdureyle buluştuklarını ve mağdureyi kendi otomobiliyle Çiğli Kipa alışveriş merkezi yakınındaki otomobil yarış alanına götürdüğünü, mağdurenin otomobil yarışlarını ve hızı sevmediğini söyleyerek durmak istemediğini belirtmesi üzerine yarış alanından ayrıldıklarını, Kipa alışveriş merkezi yakınındaki mahallede bulunan marketten birer tane bira ve ice tea aldıklarını, otoban kenarındaki park alanına gittiklerini, park alanının da yarış alanına yakın olduğunu ve yarışları park alanından seyretmeyi düşündüklerini, otomobilinden iki adet açılır kapanır sandalye çıkarıp otomobilin dışına koyduğunu, mağdureyle birlikte biraları içmeye başladıklarını ve bira içerken de sohbet ettiklerini, mağdurenin kendisine eski sevgililerinden bahsetmeye başladığını, bu sırada mağdurenin Alman, zengin bir nişanlısının olduğunu ve onunla cinsel ilişkide de bulunduğunu söylediğini, mağdurenin bu konuşması ve sürekli olarak da zenginlikten söz etmesi nedeniyle kendisiyle de para için arkadaş olmak istediğini düşündüğünü ve mağdureye "Alman sevgilinden neden ayrıldın?" diye sorduğunu, mağdurenin ise "Alman sevgilimin bir annesi yoktu. 4-5 tane annesi vardı." diye cevap verdiğini, "Nasıl yani?" dediğinde mağdurenin, sevgilisinin teyzelerinin de sevgilisine annelik yaptıklarından bahsettiğini, mağdurenin hep paradan ve zenginlikten bahsetmesi ve ayrıca Alman sevgilisiyle de cinsel ilişkide bulunduğunu söylemesi üzerine mağdureden ayrılmak istediğini ve onu evine bırakabileceğini söylediğini, otomobile bindiklerini, mağdureyi İzmir Eşrefpaşa’daki evine bırakmak üzere yola çıktıklarını, seyir hâlindeyken de mağdureye evli olduğunu söylediğini, aklına bir şey gelmediğini, yalnızca mağdureden kurtulmak istediğini, daha önceden de paylaşmadığı için mağdurenin kendisini bırakacağı düşüncesiyle evli olduğunu söylediğini, bunun üzerine mağdurenin kendisine "Bütün erkekler aynısınız. Allah belanızı versin." gibi sözlerle hakaret etmeye başladığını, mağdurenin zaten arka koltukta oturmakta olduğunu, zira otomobilin sağ ön koltuğunu tamir için çıkardığını, arka koltukta oturan mağdurenin, sırtına yumrukla vurduğunu, kendisinin de kurtulmak için mağdureyi eliyle ittirdiğini, o esnada mağdurenin otomobilin sağ arka kapısını açarak arabadan atlamak istediğini, arka kapıyı açınca otomobil içindeki tavan lambasının yandığını, o sırada saatin 21.00-21.30 sıraları olduğunu, otomobilin içinin de karanlık olduğunu ve otomobilin tavan lambasının yanması üzerine mağdurenin otomobilin sağ arka kapısını açıp kendisini atmak istediğini gördüğünü, sol eliyle direksiyonu sağ eliyle de mağdureyi tuttuğunu, mağdurenin bir ayağının dışarıda olduğunu, bu şekilde yaklaşık 100-150 metre hareket ettiklerini, 90 kilometre hızla seyir hâlinde olduğunu ve peşinden de araçların geldiğini, bu nedenle hemen duramadığını, otomobili otoban kenarına çekip mağdureye "Sen ne yapıyorsun?" diyerek arabayı durdurduğunu, bu sözleri üzerine mağdurenin "Allah belanızı versin. Seninle daha sonra görüşeceğiz." diyerek bağırmaya başladığını, otomobili zaten durdurduğu için mağdureyi bıraktığını, mağdurenin dışarı çıkıp yanından ayrıldığını, kendisinin yola devam ederek eve gittiğini, mağdureye olumsuz hiçbir söz ve davranışta bulunmadığını, yalnızca ilk buluştuklarında rızasıyla mağdurenin yanağından bir kez öptüğünü, mağdureyle daha önce hiç görüşmediğini, yalnızca Facebook isimli sitede yazıştıklarını, bu olaydan sonra da mağdureyle görüşmediğini, sorulması üzerine; aleyhine olan beyanları kabul etmediğini, ayrıca mağdureyle hiçbir şekilde otomobil içinde cinsel ilişkide bulunmak istemediğini, genel adli muayene raporunda mağdurenin kollarında kızarıklıklar olduğu belirtilmişse de otomobilden atlamak istediğinde engel olmak için mağdurenin kollarından yakaladığını, kızarıklıkların bu nedenle meydana gelmiş olabileceğini, kendisinin mağdureye hiçbir şekilde cebir ve tehditte bulunmadığını,
18.10.2017 tarihinde Mahkemede; yola su almak için çıkmadıklarını, mağdureyi evine bırakmak için çıktıklarını, otomobilde sularının olduğunu, bulundukları ortamda yedi sekiz tane araba olduğunu, sürekli olarak güvenlik güçlerinin geldiğini, mağdureye elini bile sürmediğini, sadece bir arkadaş olarak mağdureyi öptüğünü, bunun dışında başkaca bir eyleminin olmadığını, oğlunun böbrek hastası olduğunu, eşiyle sorunlarının bulunduğunu, bu nedenle mağdureyi götürdüğünü ancak mağdureyi öptükten sonra bunu eşine yapamayacağını söylemesi üzerine mağdurenin birden çıldırdığını, öpüşme konusuna gelindiğinde ise "hoşgeldin" anlamında mağdurenin yanaklarından öpmek istediği sırada mağdurenin dudağının kenarına denk geldiğini, bunun dışında herhangi bir cinsel davranışının bulunmadığını, kendisiyle ilişkiye girmeyince mağdurenin çıldırdığını, "Bütün erkekler aynısınız." gibi sözlerle söylenmeye başladığını, mağdureyi izbana götürmek istediğini ancak araç hareket hâlindeyken mağdurenin inmeye çalıştığını ve ayrıca kendisini iteklediğini, kendisinin de direksiyon hakimiyetini kaybetmemek için mağdureyi iteklediğini, mağdurenin araçtan inmeye çalıştığı sırada onu tuttuğunu, sonra da yol kenarında indirdiğini,
10.11.2017 tarihinde Mahkemede; bir hata yaptığını, evli olduğu hâlde başka bir kadınla görüştüğünü, bunun dışında kendisinin ve ailesinin başını öne eğecek herhangi bir şey yapmadığını, bugüne kadar eşine bile el kaldırmadığını, suçlamaları kabul etmediğini,
Bölge Adliye Mahkemesinde; üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini, mağdureye yönelik organ veya sair cisim sokma anlamında bir teşebbüsünün olmadığını, iddia edildiği şekilde bir cinsel saldırısının da söz konusu olmadığını, her ikisini de kabul etmediğini, önceki savunmalarının doğru olduğunu, bozma ilamına uyulmasını istediğini, beraatini ve tahliyesini talep ettiğini,
Savunmuştur.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan hâliyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 102. maddesi;
"(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin ilk fıkrasında cinsel saldırı suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Basit cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için eylemin cinsel ilişki boyutuna ulaşmaması gerekir. Eylem, vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelikse veya fiil de işlenmişse, basit cinsel saldırı değil, ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli cinsel saldırı suçu söz konusu olacaktır. Bu ayırımın yapılabilmesi için failin kastının ve gerçekleştirdiği davranışların hangi fiile yönelik olduğunun belirlenmesi gerekir. Failin amacı ve davranışları vücuda organ veya sair bir cisim sokmak olmaksızın cinsel duyguları tatmine yönelik ise basit cinsel saldırı, amacı ve davranışları vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelik olmakla birlikte eylemin elinde bulunmayan nedenlerle gerçekleştirilememesi hâlinde ise ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs söz konusu olacaktır. Madde metninde "sair bir cisim" ibaresine yer verilmesi karşısında suçun temel şeklinin aksine, ikinci fıkrada tanımlanan nitelikli hâlin oluşabilmesi için eylemin cinsel arzularının tatmini amacına yönelik olması şart değildir. Sanığın nitelikli cinsel saldırı mı, yoksa basit cinsel saldırı kastıyla mı hareket ettiği; tarafların yaşları, konumları, olay yerinin özellikleri, suçta kullanılan araçların niteliği, sanığın dış dünyaya yansıyan söz ve fiileri gibi somut olayı nitelendirmeye yarayan tüm hususlar dikkate alınarak hâkim tarafından saptanması gerekmektedir.
Bu aşamada sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşılabilmesi bakımından "suça teşebbüs" ve "gönüllü vazgeçme" kavramları üzerinde de durulmalıdır.
TCK"nın 35. maddesinin birinci fıkrasında; "Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur." şeklinde tanımlanan teşebbüsün varlığından söz edilebilmesi için;
1- Kasıtlı bir suç işleme kararı olmalı,
2- Elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlanmalı,
3- Failin elinde bulunmayan nedenlerle suç tamamlanamamalı ya da amaçlanan sonuç gerçekleşmemelidir.
Suça teşebbüste fail, suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine karşın, elinde olmayan nedenlerden dolayı fiilini gerçekleştirememekte, bu durumda kişiye tamamlanmış suça oranla daha az ceza verilmektedir.
Sanığın fiilinin basit cinsel saldırı suçunu mu, yoksa nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsü mü oluşturacağının belirlenmesi açısından "elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlama" şartı da değerlendirilmelidir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinin gerekçesinde; 765 sayılı Kanun’daki "eksik - tam teşebbüs" ayrımına son verildiği, bu ayırımın objektif bir ölçütünün bulunmadığı ve uygulamada bir takım tereddütlere yol açtığı belirtildikten sonra, getirilen diğer bir yeniliğin icra hareketlerinin başlangıcına ilişkin olduğu, "failin kastının şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkmasıyla icranın başlayacağı" yolundaki sübjektif ölçütün kabul edilmesi durumunda kişinin düşüncesi ve yaşam tarzı dolayısıyla cezalandırılmasına varabilecek bir uygulamaya yol açılacağı, çünkü hazırlık hareketleri aşamasında da kastın varlığının şüpheye yer vermeyecek biçimde tespit edilebilmesinin mümkün bulunduğu, suçun icrasıyla ilgisiz davranışların dahi suç kastını ortaya koyduğu gerekçesiyle cezalandırılabileceği, o nedenle tasarıdaki "kastı şüpheye yer bırakmayacak" kriterinin madde metninden çıkartılarak "doğrudan doğruya icraya başlama" ölçütünün kabul edildiği, böylece işlenmek istenen suç tipiyle belirli bir yakınlık ve bağlantı içindeki hareketlerin yapılması hâlinde suçun icrasına başlanılmış sayılacağı açıklanmış; ayrıca kullanılan aracın suçun kanuni tanımında öngörülen fiili meydana getirmeye elverişli olması gerektiği, ancak elverişliliğin sadece kullanılan araç bakımından değil, suçun konusu da dâhil olmak üzere bütün fiil yönünden bulunması gerektiği, bu nedenle maddeye, suça teşebbüsün bu unsurunu tam anlamıyla ifade eden "uygun hareketler" kavramının dâhil edildiği belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi 765 sayılı Kanun’da icra hareketlerinin başlangıcı konusunda açık bir ifadeye yer verilmezken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nda doğrudan doğruya icraya başlama ölçütü kabul edilmiştir. Ancak soyut olan bu kavramın nasıl anlaşılması gerektiği konusu açık olmayıp, cezalandırılabilen davranışın ne zaman başladığını belirlemek her zaman kolay değildir.
Genel olarak suçun dış dünyada oluşmaya başladığı süreç; "hazırlık hareketleri" ve "icra hareketleri" olmak üzere birbirinden farklı iki aşamaya ayrılmaktadır. Suçu işlemek için kullanılacak âletlerin üretilmesi ya da temin edilmesi, eylem yerinin araştırılması veya gözetlenmesi gibi fiiller hazırlık hareketleri olup, suç tipini oluşturan icra hareketlerinden önce gerçekleştirilen ve cezalandırılmayan davranışlardır.
Teşebbüs ise, suçun tamamlanmasından önce, fakat hazırlık hareketleri aşamasından sonra gelen, başlanmış ancak bitirilememiş bir eylemli aşamayı ifade eder. Bu kapsamda cezalandırılabilir davranışların, yani suça teşebbüsün sınırlarının saptanması, diğer bir ifadeyle suç yolunda ilerleyen sanıkla ilgili olarak hangi andan itibaren ceza hukukunun devreye gireceği sorununun çözülmesi gerekmektedir.
Öğretide; 5237 sayılı TCK"nın 35. maddesinde teşebbüs açısından, "doğrudan doğruya icraya başlama" ölçütünün kabul edilmesiyle "objektif teori"nin benimsendiği, suçun kanuni tanımında unsur veya nitelikli hâl olarak belirtilmiş hareketlerin gerçekleştirilmesi hâlinde icra hareketlerinin başladığının kabul edilmesi, örneğin öldürmek için silahını hasmına doğrultarak nişan alınmasının icra hareketleri sayılması gerektiği, ancak öldürmek için silah veya zehir satın alınmasının belirleyici bir niteliğe sahip bulunmaması nedeniyle hazırlık hareketi sayılabileceği belirtilmiştir (Mahmut Koca–İlhan Üzülmez; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2013, Seçkin Yayınları, 6. Baskı, s. 393.).
Özetle; bir kimsenin suça teşebbüsten dolayı cezalandırılabilmesi için, yapılan hareketlerin objektif olarak suçun kanuni tanımında öngörülen sonucu meydana getirmeye elverişli olmasıyla birlikte, aracın fail tarafından bu sonucu gerçekleştirmeye uygun biçimde kullanılması, ancak failin elinde olmayan nedenlerle icra hareketlerinin tamamlanamaması ya da tamamlanmasına karşın sonucun gerçekleşmemesi gerekir.
Öğretide; suçun nitelikli şeklinin tamamlanması için organ veya cismin az da olsa mağdurun vücuduna girmesinin yeterli olup tamamının girmesine gerek olmadığı, failin elinde olmayan nedenlerle fiili tamamlayamaması durumlarında nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsün kural olarak mümkün olacağı belirtilmiştir (Fahri Gökçen Taner; Türk Ceza Hukukunda Cinsel Özgürlüğe Karşı Suçlar, Seçkin Yayınları, 2. Baskı, s. 235., Durmuş Tezcan–Mustafa Ruhan Erdem-Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Ankara 2019, Seçkin Yayınları, 17. Baskı, s. 414., Pınar Memiş Kartal, Özel Ceza Hukuku, 3. Cilt, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2018, s. 476.).
Ancak aksi yönde de öğretide; "Cinsel saldırının vücuda organ veya sair cisim sokularak işlenmesi, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâl olduğu için, "sokma" fiilinin gerçekleşmediği durumlarda fail suçun temel şekline göre cezalandırılacaktır. Örneğin fail zorla kıyafetlerini çıkardığı mağdura cinsel organını sokmaya çalışmasına rağmen, mağdurun direnmesi ya da üçüncü birinin gelmesi üzerine fiilin yarıda kalması hâlinde cinsel saldırı suçunun temel şekli oluşacaktır." ( M. Emin Artuk, Ahmet Gökcen, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ankara-2019, s.374.), "Cinsel saldırının vücuda organ veya cisim sokularak işlenmesi nitelikli hal olarak değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Bu nedenle, bu nitelikli hâl gerçekleşmedikçe, failin bundan dolayı sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini düşünmekteyiz. Örneğin failin cinsel organını sokmaya çalışmasına rağmen mağdurun direnç göstermesi veya etraftan gelenlerin müdahalesi nedeniyle başarılı olamaması gibi hallerde, hakim bu durumu suçun temel şekline ilişkin cezanın belirlenmesinde dikkate almalıdır." şeklinde görüşler ileri sürülmüştür ( Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 6. Baskı, Ankara, 2019, s.344-345.).
Ceza Genel Kurulunun 24.09.2013 tarihli ve 1239-384 sayılı, 5.02.2014 tarihli ve 496-97 sayılı ve 28.11.2019 tarihli ve 36-675 sayılı olmak üzere birçok kararında nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsün mümkün olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Nitekim Özel Ceza Dairelerinin istikrarlı uygulamaları da bu doğrultudadır.
Öte yandan, nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsün şüpheye yer bırakmayacak şekilde gerçekleşmiş olması ile nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsün mümkün olmaması hususlarının birbirinden farklı kavramlar olduğu göz önüne alınmalıdır.
5237 sayılı TCK"nın “Gönüllü Vazgeçme” başlıklı 36. Maddesinde ise; "Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır" şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir.
Kanundaki tanım uyarınca gönüllü vazgeçme ile teşebbüs arasındaki ayrım şu şekilde özetlenebilir: Teşebbüs, suçun tamamlanması veya neticenin gerçekleşmesinin, failin elinde olmayan nedenlerle meydana gelmemesi olarak tanımlanmışken, gönüllü vazgeçmede failin iradi hareketi veya çabası ile icra hareketlerinin terk edilmesi ya da suçun tamamlanmasının önlenmesi söz konusudur. Suç tamamlanmadan veya sonuca ulaşılmadan önce vazgeçme gerçekleştiğinden, gönüllü vazgeçme etkin pişmanlıktan da farklıdır. Etkin pişmanlık, suçun tamamlanmasından sonraki pişmanlığı düzenlemekte ve tamamlanan bir suçun yol açtığı zararın giderilmesi, eski hâle getirilmesi ya da malın iadesini kapsamaktadır.
Gönüllü vazgeçmenin şartları ve sonuçları TCK"nın 36. maddesinin gerekçesinde; "Gerek icra hareketleri aşamasında gerekse icra hareketlerinin bitmesinden sonra, failin suçu tamamlamaktan gönüllü olarak vazgeçmesini teşvik etmek modern suç politikasının temel araçlarından biridir. 765 sayılı Türk Ceza Kanununda sadece icra hareketlerinin devamı aşamasında kabul edilen gönüllü vazgeçme, icra hareketlerinin bittiği ancak neticenin meydana gelmediği olaylar bakımından da öngörülmüştür. Böylece suçun icrası sürecindeki bütün aşamalarda gönüllü vazgeçme mümkün hâle gelmektedir. Ancak icra hareketlerinin bitmesinden sonra gönüllü vazgeçmenin kabulü için, vazgeçenin suçun tamamlanmasını önlemek bakımından ciddi bir çaba göstermesi gerekmektedir.
Gönüllü vazgeçme hâlinde kişiye ceza verilmemekte, ancak o ana kadar yapılan hareketler ayrıca bir suç oluşturuyorsa sadece o suçtan sorumlu tutulmaktadır.
Suç bütün unsurlarıyla tamamlandıktan sonra örneğin çalınan eşyanın geri verilmesi veya kaçırılan kişinin serbest bırakılması hâllerinde, artık vazgeçme değil etkin pişmanlık söz konusudur…" biçiminde açıklanmıştır.
Madde gerekçesinde de özenle vurgulandığı üzere, 765 sayılı TCK"nın uygulanmasında sadece icra hareketlerinin devamı aşamasında kabul edilen gönüllü vazgeçme, 5237 sayılı TCK"nın uygulanmasında icra hareketlerinin bittiği ancak neticenin meydana gelmediği olaylar bakımından da öngörülmüş, böylece neticenin meydana gelmesine kadar bütün aşamalarda gönüllü vazgeçmenin mümkün olduğu kabul edilmiştir.
Öğretide; "Yeni TCK sisteminde, gönüllü vazgeçme; gerek icra hareketleri aşamasında, gerekse icra hareketlerinin bitmesinden sonra, failin suçu tamamlamaktan gönüllü vazgeçmesini ifade etmektedir. Suçun icrası tamamlanıncaya, neticenin ayrıca unsur oluşturduğu suçlarda, netice gerçekleşinceye kadar, gönüllü vazgeçme mümkündür... Vazgeçmenin gönüllü olması gerekir. Yani herhangi bir engel olmaksızın, pişmanlık duyarak kişinin suç işlemekten vazgeçmiş olması gerekir" (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 9. Bası, Ankara 2013, s.478.),"Teşebbüs halinde faildeki suç işleme düşüncesi ve kastı sürmektedir. Gönüllü vazgeçmede ise fail eyleminden dönüp, suçun oluşmasını önlemeye çabalamaktadır. Kişilere pişman olma olanağı tanınması, onların suç işlemeden topluma kazandırılması, cezalandırılma ile elde edilecek yarardan çok daha faydalı görülmektedir. Kanunumuzda yer alan düzenlemenin temelinde, eylemin vazgeçme anına kadar icra edilmesi dolayısıyla bir haksızlık teşkil ettiği, ancak suç politikası gereği cezalandırılmak istenilmediği fikrinin yattığı söylenebilir. Bu husus madde metninde; vazgeçme hâlinde failin teşebbüsten dolayı cezalandırılmayacağı ve fakat tamam olan kısmın suç oluşturması durumunda o suçun cezası ile cezalandırılacağının açıklandığı cümlelerden anlaşılmaktadır" (Osman Yaşar - Hasan Tahsin Gökcan - Mustafa Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 1. Cilt, Adalet Yayınevi 2. Bası, Ankara 2014, s. 1096.), "Elde olmayan sebeplerle icra hareketlerinin tamamlanamaması veya neticenin gerçekleştirilememesi teşebbüsün kurucu unsurunu oluşturmaktadır. Buna göre icra hareketlerinin tamamlanması veya neticenin gerçekleşmemesi failin elinde olan sebeplerden kaynaklanmışsa teşebbüsten söz edilmeyecektir. Gönüllü vazgeçme olarak nitelenen bu durum TCK"nın 36. maddesinde düzenlenmiştir" (Mahmut Koca- İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 6. Bası, Ankara 2013, s.412.), "Fail, sonucu gerçekleştirebilme ve icra hareketlerini devam ettirebilme olanağına sahip olduğu hâlde, bunu ettirmemiş ise, vazgeçme gönüllüdür. Ancak, istediği hâlde, buna olanak bulunmadığı için hareketlerini devam ettirmemiş ise, vazgeçme gönüllü değildir" (Nur Centel – Hamide Zafer – Özlem Çakmut, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul 2005, s. 478.) şeklindeki açıklamalarla gönüllü vazgeçmenin saptanmasında göz önüne alınacak kriterler ortaya konulmuştur.
Yargısal kararlarda da, suç yolunda (iter criminis) ilerleyen sanık daha fazla ilerleme imkânına ve kanaatine sahip olduğu hâlde, suç yolunda ilerlemeyerek icrayı yarıda bırakmışsa ya da icra hareketleri tamamlandıktan sonra kendi çabası ile sonucun meydana gelmesini önlemişse vazgeçmenin gönüllü olduğu, buna karşılık fail icraya başlarken göz önünde tuttuğu ve hesaba kattığı risklerden başka bir faktör nedeniyle icra hareketlerine devam etmemişse ya da sonuca ulaşamamışsa vazgeçmenin gönüllü olmadığı, bu hâlde icra hareketleri failin elinde olmayan engelleyici nedenlerle bitirilemediğinden ya da sonuç failin elinde olmayan nedenlerle meydana gelmediğinden teşebbüsün söz konusu olduğu vurgulanmıştır.
Gerek öğreti gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda yer alan bu kabullere göre gönüllü vazgeçmenin varlığı için aranan şartlar şu şekilde sıralanabilir:
1- Öncelikle kasıtlı bir suçun işlenmesine yönelik olarak icra hareketlerine başlanmalı,
2- Suç tamamlanmadan önce vazgeçme gerçekleşmeli,
3-Vazgeçmenin konusu; icra hareketinin devamına, suçun tamamlanmasına ya da sonucun gerçekleşmesine yönelik bulunmalı yani sanık ya suçun icra hareketlerinden vazgeçmeli ya da kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya sonucun gerçekleşmesini önlemeli,
4- Vazgeçme gönüllü olmalı yani fail suçun icra hareketlerini isteyerek terk etmeli ya da suçun tamamlanmasını veya sonucun gerçekleşmesini isteyerek önlemeli,
5- Suçun tamamlanmasının önlenmesi veya sonucun gerçekleşmesinin engellenmesi, failin çabalarıyla meydana gelmelidir. Sonuç başka bir nedenle önlenmiş ise kural olarak gönüllü vazgeçme oluşmayacak ve fail 5237 sayılı TCK"nın 36. maddesinden yararlanamayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Olaydan yaklaşık bir ay önce Facebook sosyal paylaşım sitesi üzerinden irtibat kurup mesajlaşmaya başlayan sanık ile mağdurenin 19.08.2016 tarihinde buluşmaya karar verdikleri, bu karar doğrultusunda sanığın mağdureyi olay günü saat 20.00 sıralarında Eşrefpaşa Evlendirme Dairesi önünden aldığı, otomobille önce Örnekköy tarafına geldikleri ve burada sanığın bir arkadaşına uğraması gerektiğini söyleyerek mağdureyi araçta yalnız bıraktığı, yaklaşık on dakika sonra döndüğünde Çiğli istikametine doğru hareket ettikleri, seyir hâlindeyken sanığın araçta bulunan biralardan içmeye başladığı ve kafe tarzında insanların bulunduğu bir yere gideceklerine dair söz veren sanığın, mağdureyi Çiğli tarafında boş bir araziye götürdüğü, mağdurenin "Burada ne işimiz var? Kafeye gidecektik." demesi üzerine fazla vaktini almayacağını söyleyerek mağdureye arkadaşlık kurup kuramayacaklarını sorduğu, mağdurenin daha sonra görüşmeleri hâlinde buna karar vereceğini söylemesi üzerine sanığın bu defa mağdureye daha önce cinsel ilişkiye girip girmediğini sorduğu, mağdurenin "Seni ilgilendirmez ancak girmedim." dediği, devamında sanığın mağdureye anal ya da oral yolla ilişkiye girip girmediğini sorduğu, sanığın bu sorularından rahatsızlık duyan ve niyetinin kötü olduğunu düşünen mağdurenin eve dönme isteğini dile getirdiği, sanığın da "Tamam. Bırakayım." diyerek aniden mağdureyi dudağından öptüğü, mağdurenin sanığa "Ne yapıyorsun?" biçiminde sözlerle tepki göstermesi üzerine sanığın "Tamam. Bin arabaya. Eve bırakayım seni." dediği, otomobilin sağ ön yolcu koltuğunun olmaması nedeniyle mağdurenin arka koltuğa oturduğu, sanığın ise şoför koltuğuna oturmak yerine mağdurenin yanına oturup birden mağdurenin üstüne gelerek dudağından öpmeye çalıştığı, mağdurenin karşı koyarak istemediğini söylediği ve sanıktan kendisini eve bırakmasını istediği, sanığın ise mağdureye kendisini öpmemesi hâlinde eve bırakmayacağını söylediği, mağdurenin sanığa onu kesinlikle öpmeyeceğini söylemesi üzerine sanığın mağdureyi araç içinde cama doğru sıkıştırdığı, iki eliyle mağdurenin ellerini tutarak iki yana doğru açtığı ve boynundan öpmeye başladığı, mağdurenin sanığa yapmaması için devamlı yalvardığı ancak sanığın dinlemeyerek mağdurenin elbisesinin göğüs kısmını yarıya kadar indirip göğüs kısmından zorla öptüğü, bunun üzerine mağdurenin sanığı ittirerek "Yeter. Beni eve bırak." dediği, sanığın sinirlendiği ve mağdurenin üzerine abanarak zorla üzerinde bulunan tek parça elbiseyi yukarı kadar sıyırdığı, mağdurenin üzerine abanmış bir hâldeyken sanığın iç çamaşırı da dahil olmak üzere bütün kıyafetlerini çıkardığı,mağdurenin de bacaklarından tutup havaya kaldırarak alt iç çamaşırını çıkarmaya çalıştığı ancak başaramadığı, sanığın aracın camlarını kapatması ve kapıları da kilitlemesi nedeniyle mağdurenin dışarı çıkamadığı, etrafta kimse bulunmadığı için mağdurenin sesini kimseye duyuramadığı, sanığın mağdurenin çenesinden ve boğazından tutarak "Benim olacaksın. Ben seni istiyorum. Hiç bağırma yoksa seni burada öldürürüm." dediği, mağdurenin de sanığa "Ne olur yapma." diyerek ağladığı, sanığın üzerinden kalkmasını sağlamak için "Ne olur yapma. Ben kötüyüm. Sara hastalığım var. Kriz gelecek." dediği, sanığın bu durumdan korkarak mağdurenin üzerinden kalkıp giyindiği, mağdureyi eve bırakacağını söylediği ve araçla yola çıktıkları, yoldayken mağdureyi izbana bırakacağını söyleyen sanığın tekrar otobana döndüğü, mağdurenin sanığın izbana gitmediğini anlayarak "Markete gidip su alalım. Benim ilaç içmem gerekiyor." dediği ve daha önce şarjı bitmiş olan cep telefonunu açmaya çalıştığı, sanığın mağdurenin elinde bulunan cep telefonunu alarak "Sen ne yapıyorsun? Sen kimi kandırıyorsun? Hani ilacın nerede?" dediği, mağdurenin yalan söylemediğini, ilaçlarının evde kaldığını söylemesi üzerine sanığın mağdureye "Seni bırakmayacağım. Bugün benimle birlikte olacaksın yoksa seni öldürürüm." dediği, bunun üzerine mağdurenin seyir hâlindeyken aracın sağ arka kapısını açarak bir ayağını dışarı çıkardığı, bunu gören sanığın atlamaması için mağdureyi saçından tuttuğu ve cep telefonunu da geri verdiği, mağdurenin bir ayağı aracın dışındayken yaklaşık 300 metre gittikleri, sanığın aracı yavaşlatarak durdurduğu ve mağdurenin de araçtan indiği, sanığın mağdureden araca binmesini isteyerek onu eve bırakacağını söylediği ancak mağdurenin araca binmeyi kabul etmeyerek "Ben kendim giderim." dediği ve kaçmaya başladığı, otobandan geçmekte olan bir ambulansı durdurduğu, ambulansta bulunan tanıkların ilk müdahaleyi yaptıkları mağdureyi Çiğli Devlet Hastanesine bıraktıkları, mağdurenin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı anlaşılan olayda;
Sanığın daha önce sadece Facebook yoluyla mesajlaşıp olay günü ilk kez yüz yüze görüştüğü mağdureyi tır park alanı olarak kullanılan boş araziye götürüp yalnızlaştırarak uygun ortam hazırlaması, mağdureye daha önce cinsel ilişkiye girip girmediğini, anal ya da oral yolla gerçekleşen cinsel ilişki tecrübesinin bulunup bulunmadığını sorması, sorular nedeniyle sanığın niyetinden şüphelenerek evine dönmek isteyen mağdureyi aniden dudağından öpmesi, mağdurenin tepki göstermesi üzerine evine götüreceğini söyleyip araca bindikten sonra şoför mahalli yerine mağdurenin yanına, arka koltuğa geçerek mağdureyi boynundan, dudağından ve göğüs kısmından öpmeye çalışması, bir yandan kendi giysilerini tamamen çıkarıp bir yandan da mağdurenin elbisesini yukarı doğru sıyırıp alt iç çamaşırını çıkarmak istemesi, bu sırada sarf ettiği "Benim olacaksın. Ben seni istiyorum. Hiç bağırma yoksa seni burada öldürürüm." biçiminde sözlerle mağdureyle cinsel ilişkiye girme niyetini açıkça ortaya koyması, mağdurenin sanığın elinden kurtulmak için kendisinde sara hastalığı bulunduğunu ve kriz geçirebileceğini söylemesi üzerine giysilerini giyip mağdureyi izbana bırakmak üzere yola çıkması ancak izban durağına değil de otobana doğru ilerlemesi, mağdurenin yanında ilaç olmadığını anlaması ve hasta olmadığını düşünmesi üzerine mağdureye yine "Seni bırakmayacağım. Bugün benimle birlikte olacaksın yoksa seni öldürürüm." biçiminde sözler söylemesi, başka türlü kurtulma imkânının bulunmadığını düşünen mağdurenin hareket hâlindeki aracın sağ arka kapısını açarak bir ayağını dışarı çıkarmak suretiyle araçtan inme girişiminde bulunması üzerine saçlarından tutarak mağdureyi engellemeye çalışması, bu yolla mağdurenin eylemine son veremeyince aracı yavaşlatarak durdurması ve mağdurenin de araçtan kaçması, mağdurenin önce sanığa şiddetli biçimde direnmesi, devamında sara krizi geçirebileceğini söylemesi ve son olarak araçtan inebilmek için hareket hâlindeki aracın kapısını açarak ayağını dışarı çıkarması biçiminde ortaya çıkan engel durumlar nedeniyle eylemine son vermek zorunda kalması hususları birlikte gözetildiğinde, sanığın dış dünyaya yansıyan eylemlerinin vücuda organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırı kastını açıkça ortaya koyduğu, ancak mağdurenin etkin direnmesi nedeniyle eylemini tamamlayamadığı, elinde olmayan nedenlerle işlemeyi kast ettiği suçun icrai hareketlerini sürdüremediği, dolayısıyla davranışının gönüllü vazgeçmeye dayanmadığı ve hakkında TCK"nın 36. maddesinin uygulanma şartlarının gerçekleşmediği anlaşıldığından, eyleminin bir bütün hâlinde nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme gerekçesi isabetli olduğundan uygulamanın denetlenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın eyleminin basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesinin 14.03.2019 tarihli ve 343-347 sayılı direnme kararına konu hükmündeki gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 06.05.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.