13. Hukuk Dairesi 2016/28182 E. , 2019/11554 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, dava dışı iş sahibi ... Peyzaj İnş. Tur. Seyahat San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından ... 34. Noterliğince düzenlenen 10.04.2014 tarih ve ... yevmiye no"lu vekaletname ile vekil tayin edildiğini, aylık maktu ücretle bu şirketle anlaştığını ve bu şirket adına davalı şirket aleyhine 11.09.2014 tarihinde ... 11. İcra Müdürlüğünün 2014/16722 E sayılı dosyasından 118.187,62 TL ana para alacağının tahsili istemi ile ilamsız takip başlattığını, 15.09.2014 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinden sonra 22.09.2014 tarihinde davalı şirketin takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, müvekkil şirket yetkilisinin ise davalı şirketle 82.125,72 TL üzerinden sulh olduklarını beyan ederek iptal davası açılmaması talimatı verdiğini, şirket yetkilisinin gönderdiği dekont ve mutabakata göre, davalı ile vekil edeninin birbirinden alacaklı olmadıklarının beyan edildiğini, vekil edeninin kendisine bu icra dosyasından kaynaklı 2.000,00 TL ödeme yaptığını, tarafların sulh olmaları üzerine kendisine avukatlık ücreti ödenmediğini, 1136 Sayılı Yasanın 165.maddesi gereğince davalının gerek akdi gerekse kanuni vekalet ücretinden sorumlu olduğunu, bu dosya için akdi ücretinin asgari ücret tarifesine göre sulh miktarı üzerinden 8.970,00 TL olduğunu, kanunui vekalet üretinin de aynı miktar olduğunu, dava dışı müvekkili olan şirketten aldığı 2.000,00 TL düşüldükten sonra toplamda 15.580,00 TL alacaklı olduğunu, icra takibinin taraflarının akdi ve kanuni vekalet ücretinden sorumlu olacaklarını, davalının anlaşma konusu tutar üzerinden 15.580,00 TL vekalet ücreti ödemesi gerektiğini beyanla, bu tutarın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, alacağa konu icra dosyasının henüz derdest olması nedeni ile davanın reddi gerektiğini, davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, şirket ile davacı taraf arasında herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığından da davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mankemece, davanın kabulüne, 15.580,00 TL vekalet ücreti alacağın dava tarihi 26.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, davacı avukatın müvekkili dava dışı ... Peyzaj İnş. Tur. Seyahat San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davalının sulh olmaları nedeniyle hak kazandığı akdi ve karşı yan vekalet ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.06.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas,2018/9 karar sayılı ilamla " İçtihadı birleştirmenin konusu, Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin girip girmediği hususudur.... Avukatlık bir kamu hizmeti olmakla birlikte ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir...Özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar.... Akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir. Ayrıca vekalet ücreti avukatın yaptığı hukuki yardımın karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade ettiği halde avukattan hiçbir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekalet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun değildir. Tarafların aralarındaki dava ve uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmaları her şeyden önce dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağladığı gibi tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin etmektedir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK"nın 140/2. maddesinde hakimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilmiştir. Böyle olunca, usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir müessesenin önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru olmayacaktır....Hal böyle olunca, Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır." şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin çıkan bu içtihadı birleştirme kararına göre, davalı şirketin davacı avukata ödenecek akdi vekalet ücretinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.