17. Hukuk Dairesi 2014/2295 E. , 2015/8711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, 18/06/2012 günü dava dışı sevk idaresindeki kamyonet ile araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin oğlu aldığı darbeler nedeni ile kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini, aracın kaza tarihinde geçerli ... poliçesi bulanmadığını, soruşturma esnasında alınan bilirkişi raporunda ..."in asli ve tam kusurlu olduğunun belirlendiğini, müvekkilinin ölen oğlu ile aynı evde yaşadığını oğlunun ölümü ile desteğini yitirdiğini, iddia ederek 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihindeki poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, ıslah dilekçesi ile talebini 30.525,48 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile 30.525,48 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2)6098 sayılı Borçlar Yasasının, "Tazminatın belirlenmesi" üst başlıklı 51/1 maddesi ile( 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını
ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirlerleyeceği hükme bağlanmıştır. Burada sözü geçen, "olayın özellikleri, durumun gereği (hal ve mevkiin icabı)", ekonomik ve sosyal olgular içinde değerlendirilebilecek geniş yorumlu kavramlardır. Bu kapsamda; zararlı sonuç doğuran olayın, failin, zarar gören yararına bir davranışta (hatır işinde) bulunduğu sırada meydana gelmesi de gösterilebilir. Gerçekten de zarar, zarar verenin hiçbir karşılık almadan, zarar gören yararına yaptığı bir iş, bir eylem sonucunda meydana gelmişse, hakim, olayın bu oluş tarzını da gözeterek tazminattan indirim yapabilecektir. Hatır işleri, ve bu arada özellikle de hatır taşımacılığı, bir indirim sebebi olarak 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası m. 87/1 de hükme bağlanmıştır. Hatır için taşımada salt yolcunun yararı bulunduğu açıktır. Buradaki amaç, olayın özelliklerine göre hakkaniyete uygun bir sonuca ulaşmaktır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. "Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı" yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Anılan madde kapsamında yer alan indirim sebeplerinden bir kısmı; zarar verici fiile rıza, ortak veya kişisel kusurdur. Zarar gören, zararlandırıcı olayın sebep olacağı zarara önceden razı olabilir. Zarar gören, zarara açık veya örtülü bir irade beyanıyla razı olabileceği gibi, rızanın, diğer birtakım olgulardan da çıkarılması mümkündür. Bu duruma yargısal kararlarda en sık rastlanılan örnek; içkili sürücünün arabasına, onun bu durumunu bilerek binen bir kişinin, meydana gelebilecek zarara önceden, kapalı bir şekilde razı olduğunun kabulü yönündedir. Makul bir insanın aynı şartlarda kendi yararı gereğince yapmaması gereken harekette bulunması da, zarar görenin ortak kusurunu ifade etmektedir. Zarar görenin bu kusuru, illiyet bağını kesmeyecek yoğunlukta ise tazminattan bir indirim sebebidir. Burada da hakim, somut olayın özelliklerini dikkate alarak, hakkaniyet düşüncesiyle indirim yapabilecektir.
Somut olayda; davacı murisi, dava dışı sürücü ve dava dışı diğer arkadaşları ile birlikte piknikte alkol almalarının ardından, alkol aldığı bilinen dava dışı sürücünün yönetimindeki araca binmesi sonucu kaza meydana
gelmiş olup, davalı vekili hatır taşıması ve desteğin araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilerek araçta bulunduğu ve emniyet kemeri takmadığı müterafik kusuru olduğu iddiasında bulunmuştur. Zarar görenin hatır için taşınması halinde TBK"nin 51.maddesi ve müterafik kusurunun tespiti halinde TBK"nin 52.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması hususunun tartışılmaması doğru görülmemiştir.
3)Dava, destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacının desteği olan muris oğlu kaza tarihinde 19 yaşında olup desteğin ileride evlenme ve çocuk sahibi olma olasılıkları karşısında destek payının aşamalı ve yıllara göre azalan oranda değişeceği değerlendirilmeden davacı için yüksek bir oranda %15 destek payı hesaplanması doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, bozma nedenine uygun olarak destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasına ilişkin, bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 15.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.