14. Hukuk Dairesi 2016/18478 E. , 2020/6904 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 31/08/2015 gününde verilen dilekçe ile alacak talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, taraflar arasında imzalanmış protokolden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ile davalının kardeş olduğunu, 30.12.2007 tarihinde imzaladıkları protokole göre 127 ada 30 parsel sayılı taşınmazın D harfiyle gösterilen kısmının davalıya, C harfiyle gösterilen kısmının dava dışı ...’a, E harfiyle gösterilen kısmının davacıya ait olacağı, davalı ile dava dışı Nihat’a düşen kısımların Ankara-Konya karayoluna cepheli olması nedeniyle davalı ile dava dışı Nihat’ın davacıya 20’şer bin TL ödemeyi taahhüt ettiklerini, ancak davalının taahhüt ettiği parayı ödemediğini ileri sürerek bu bedelin yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, protokol gereğince kimsenin birbirinden birşey alıp vermediğini, protokolün öylece kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece protokolle ilgili sorumluluğun taraflarca yerine getirilmediğinin davalı tarafça ileri sürüldüğü 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 97. maddesine göre karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifasını isteyen tarafın sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerektiği, bu itibarla davalının ödemezlik def’inin haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, davalı ve dava dışı ... arasında 30.12.2007 tarihli protokol imzalandığı, davacı tarafın protokole dayalı olarak alacak talebinde bulunduğu ve mahkemece, araştırma yapılmaksızın davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle protokolde belirtilen tüm taşınmazlara ait tapu kaydının tedavülleriyle birlikte tapu müdürlüğünden getirtilmesi, ortak murisin mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesinin ibraz ettirilmesi, bu taşınmazların murise ait olduğu, tapuda muris adına yahut elbirliği mülkiyeti halinde mirasçıları adına kayıtlı olduğunun tespiti durumunda protokolün TMK’nın 677. maddesinde belirtilen miras payının devri niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi; protokolün, miras payının devri niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde tüm mirasçıların prokolü imzalayıp imzalamadığının araştırılması gerekir.
Yine, celbedilecek tapu kayıtlarına göre taşınmazda davacı ve davalının paylı malik olduklarının belirlenmesi halinde bu kez protokolün taşınmazların kullanımına yönelik olduğunun kabulü ile tarafların buna dair gösterecekleri tüm delillerin toplanması, taşınmazlar başında fen, ziraat bilirkişisi refakatinde keşif yapılması, tarafların bildirecekleri tanıkların taşınmaz başında dinlenmesi ve kullanım durumunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Davacının, protokol içeriğine göre karşı taraftan alacak talebinde bulunabilmesi için önce kendi edimini yerine getirmiş olması gerektiği de gözönünde bulundurularak, mahkemece davacının tazminat talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.