Esas No: 2016/13706
Karar No: 2016/15983
Karar Tarihi: 17.10.2016
Hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/13706 Esas 2016/15983 Karar Sayılı İlamı
18. Ceza Dairesi 2016/13706 E. , 2016/15983 K.
"İçtihat Metni"
Hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 265/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 1.500,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen 5 ay hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/12/2013 tarihli ve 2013/144 esas, 2013/603 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30/05/2016 gün ve 200436 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “ 1-Sanık hakkında müşteki ...’a karşı işlemiş olduğu uzlaşmaya tabi basit hakaret suçundan hüküm kurulmasına rağmen, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde düzenlenen uzlaştırma işleminin gerek soruşturma gerekse kovuşturma safhasında uygulanmamasında,
2-Mahkemece sanığın geçmişteki hali, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum olmamış olması, kişilik özellikleri ve yeniden suç işlemeyeceği yolundaki kanaat göz önüne alınarak görevi yaptırmamak için direnme suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine karşın aynı olay içerisinde meydana gelen hakaret suçuna ilişkin aynı sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmeyerek hükümde çelişkiye düşülmesinde,
İsabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
Hukuki değerlendirme;
1-) Uzlaşma hükümlerinin uygulanmaması açısından;
5271 sayılı CMK’nın 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değişik “Uzlaşma” başlıklı 253. maddesinde;
(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar....” hükmüne yer verilmiştir.
Sanığın mahkemece sabit kabul edilen hakaret eylemi, TCK’nın 125. maddesinde düzenlenmiş müeyyide olarak da, mağdurun şikâyeti üzerine üç aydan iki yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası öngörülmüştür. Bu itibarla eylemin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK"nın 253-254. maddelerinde düzenlenmiş bulunan uzlaşma kurumuna tabi olduğu gözetilerek, kanunda belirtilen yönteme uygun olarak taraflara uzlaşma teklifinde bulunulması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yasal gereklilik yerine getirilmeden karar verilmesi hukuka aykırıdır.
2-) Sanık hakkında hakaret suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunun tartışılmaması açısından;
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.”
Kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, CMK"nın 231. maddesinde sayılan objektif ve subjektif koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Objektif koşulların değerlendirilmesindeki hatalar kanun yararına bozma konusu olabilecekken, subjektif koşula yönelik hukuka uygun gerekçeler takdire ilişkin olduğundan, kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Bununla birlikte, sanık veya müdafiinin bu kurumun lehlerine uygulanmasına yönelik talepleri bulunması ve objektif koşulların oluşmasına karşın, koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tartışılmaması da, yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık kabul edilerek, kanun yararına bozma konusu yapılabilecektir.
İnceleme konusu somut olayda; Sanık hakkında, hakaret suçundan 1.500,00 Türk lirası adli para cezası verildiği ve sanık müdafiinin 20.06.2013 tarihli celsede, sanık hakkında ceza verilecek ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep ettiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK"nın “Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, cezanın bireyselleştirilmesine yönelik istemlerin kabul veya reddinde gerekçe gösterilmesinin zorunlu olduğuna işaret edilmiştir. Ancak yargılama safhasında sanığın açık bir talebinin bulunmasına karşın, mahkemece kısa karar veya gerekçede hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu tartışılmamıştır.
Ayrıca, sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hakaret suçu açısından hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususu tartışılmadan karar verildiği, bu suretle çelişkiye yol açıldığı belirlenmiştir.
Bu nedenle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının oluşması karşısında, mahkemece subjektif koşul da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tartışılmaması hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 26/12/2013 tarihli ve 2013/144 esas, 2013/603 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 17.10.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.