13. Hukuk Dairesi 2016/31239 E. , 2019/11546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının vekilliğini üstlenerek, 07/01/2005 başlangıç tarihli avukatlık sözleşmesi gereğince çek, senet, fatura ve sair alacaklarının tahsili için avukatlık hizmeti verdiğini, bu nedenle icra takip dosyalarının tarafından açıldığını, bu dosyalarla bağlantılı olarak gerekli davaların ikame edildiğini, cezai şikayetlerin yapıldığını ve tamamının takip edildiğini, davalının azilname ile vekalet ilişkisini sonlandırdığını, azilnamenin haksız ve yersiz olduğunu, ... 1.Noterliğinin 03/09/2010 tarih ve 23156 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile vekalet ilişkisi süresince yaptığı hukuki yardımların dökümünü yapmak suretiyle hak ettiği avukatlık ücretlerini ve yapmış olduğu masrafların tarafına ödenmesini istediğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Avukatlık Kanunu’nun 163. ve devamı maddeleri uyarınca davalının ve takip ettiği dosya ve işlerde karşı tarafların ödemesi gereken avukatlık ücreti alacağından şimdilik olmak kaydı ile 60.000,00 TL‘nin vekalet başlangıç tarihi itibariyle yasal faizi ile birlikte, yine şimdilik olmak kaydı ile 5.000,00 TL masraf alacağının sarf tarihleri itibariyle yasal faizi ile birlikte toplam 65.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 24/04/2012 tarihli yazılı beyanı ile; masraf alacağına ilişkin 5.000,00 TL’lik talebinden feragat ettiğini bildirmiş, 22/03/2016 tarihinde ise vekalet alacağı talebini, davalının temerrüte düştüğü tarihten itibaren 86.849,29 TL’nin yasal faiziyle tahsili şeklinde ıslah etmiştir.
Davalı, davacıya 25.870,00 TL ödeme yaptığını ve davacıyı haklı olarak vekillikten azlettiğini, ayrıca zamanaşımı itirazında bulunduklarını beyan ederek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi kurulu 2. ek raporu gereği, "davacının azilde kısmen haksız olduğu yolunda mahkememize kanaat gelmekle, takdiren; davanın kısmen kabulüne; davacının maktu ücrete tabi işlerden doğan vekalet ücreti alacağının 2.175,00 TL, nispi ücrete tabi işlerden doğan vekalet ücreti tutarının 30.492,59 TL kabul edilerek, toplam vekalet ücreti alacağının 32.667,59 TL olduğu, dava ve takipler nedeniyle hak kazandığı karşı yan vekalet ücreti toplam tutarının 28.739,69 TL olup, alacakları toplamının 61.407,28 TL olmakla beraber, davacı yan bildirdiği takip dosyalarındaki alacağından ve dava dilekçesindeki 5.000,00 TL"lik talebinden vazgeçmekle, toplam alacak tutarı 60.000,00 TL olduğu anlaşıldığından, 60.000,00 TL vekalet ücreti alacağının dava tarihi olan 27/04/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine" şeklinde karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, vekalet ücretlerinin tahsili istemine ilişkin olarak açılmış alacak davasıdır. Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olayda; mahkemece, hüküm kısmında, bilirkişi heyetinin 2. ek raporu gereği denilmek suretiyle bu raporun benimsendiği ve buna göre de azlin kısmen yerinde olduğu gerekçesi ile hüküm kurulmuştur. Kabul edilen 2. ek raporda, azlin kısmen haklı olduğu kısmen haksız olduğu şeklinde alternatif şekilde bir sonuca varıldığı anlaşılmaktadır. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere gerek Avukatlık Kanunu gerekse Yargıtay İçtihatları gereğince azlin taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceği ve bundan dolayı, azlin haklılığı söz konusu ise artık kısmen olup olmadığı hususunun tartışılamayacağı açıktır. Hal böyle olunca, mahkemece, vekalet ilişkisi bir bütün olarak değerlendirilip, öncelikle azlin haklı olup olmadığı hususu netliğe kavuşturulmalı, bundan sonra vekaletten azlin taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceği gözetilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan 1.053,80 TL. harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.