5. Hukuk Dairesi 2021/409 E. , 2021/7037 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, davalılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki;
1- Kamulaştırma Kanunun 11/1-g maddesine göre arsa niteliğinde taşınmazlara değer biçilirken dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça yakın bölgelerden ve benzer yüzölçümlü olması ve değerlendirme tarihine yakın satışların emsal alınması gerekir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda ilk emsal olarak incelenen emsal bozmaya konu edilen emsal olduğu gibi, ikinci emsal de yine dava konusu taşınmaza göre daha küçük yüzölçümlü olup, değerlendirme tarihi olan 2014 yılında bilirkişi kurulunca emsal kabul edilen taşınmazın Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değeri ile emsal taşınmazın imar durumu ilgili Belediye Başkanlığından istenip, fen bilirkişisinden emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmazın şehir planı üzerinde işaretli krokisi temin edilerek bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden hüküm kurulduğu ve dava konusu taşınmaza yakın konumda bulunan aynı mahalle 8610 parsel sayılı taşınmaza 17.12.2014 değerlendirme tarihi itibariyle Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/631 Esas, 2016/340 Karar sayılı kararı ile 3.000,00 TL m2 birim bedeli belirlendiği ve kararın Dairemiz denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşıldığından hükme esas alınan rapor hüküm kurmaya elverişli ve inandırıcı bulunmamıştır.
Bu durumda; yukarıda belirtilen dosya ilgili mahkemesinden temin edildikten sonra, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak, alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Kabule göre de;
a) Davalılardan ... hissesi 266.000,00 TL olduğu halde hüküm fıkrasında 266,00 TL olarak yazılması neticesi infazı zorlaştırıcı karar verilmesi,
b) Davalılardan ... hissesi 133/3760 olup bu hissenin karşılığına hükmedildiği halde hüküm fıkrasında 33/3360 hisssesinin iptaline karar verilmesi,
c) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi ve davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdikleri halde lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenle HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 18/05/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.