18. Ceza Dairesi 2016/13238 E. , 2016/15964 K.
"İçtihat Metni"
Hakaret suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 02/09/2015 tarihli ve 2015/68103 soruşturma, 2015/82914 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ... Sulh Ceza Hakimliğinin 07/10/2015 tarihli ve 2015/2586 değişik iş sayılı kararını, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/05/2016 gün ve 194967 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, şüpheli ..."ın müştekinin teyzesi ...’ı telefonla arayıp şikayetçiyi kastederek “yalancı, haysiyetsiz, şerefsiz” şeklindeki sözlerinin gıyapta söylendiği ve ihtilat unsurunun gerçekleşmediğinden bahisle şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, şüphelinin 28/04/2015 tarihi saat 21:03’te müştekinin kullanıcısı olduğu telefona gönderdiği mesaj içeriğinde “sende ufacık haysiyet olsa paramı verirsin, paramı gasp ettin bunun hesabını vereceksin” şeklinde sözler söylediği, yine şüphelinin 29/04/2015 tarihi saat 12:10:59’da şikayetçinin kullanıcısı olduğu mail adresine gönderdiği içerikte “siz para için her şeyi yapanlardansınız” şeklinde sözler söylediği, bu durumun müştekinin 12/05/2015 tarihinde alınan ifadesinde yapılan tespit ve dilekçe ekinde sunulan delillerden anlaşıldığı, bu durumda kamu davası açılabilmesi için yeterli delillerin mevcut olduğu, atılı suçun oluşup oluşmadığı yönündeki değerlendirmenin mahkemesince yapılması gerektiği gözetildiğinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
Hukuki değerlendirme;
CMK"nın 160/1. maddesinde, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.", 160/2. maddesinde "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için. emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."" 170. maddesinin 2. fıkrasında, "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler. 172. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir."" hükümleri düzenlenmiştir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Öte yandan kendilerine belirli idari yetkiler verilmiş görevlilerin, sözlerine ve eylemlerine getirilen eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği AİHM içtihatlarında kabul edilmektedir. AİHM, kamu görevlilerine karşı yapılmış hakaret içerikli ifadelerle ilgili bir başvuruda, başvuruya konu sözlerin, kamuoyunun söz konusu görevlinin performansına duyduğu güveni ortadan kaldırmaya yönelik gerçek bir tehlike meydana getirip getirmediğini incelemektedir.
Yargılamaya konu somut olayda; müşteki avukatın beyanına göre şüphelinin kendisine hakaret içerikli mesaj ve mail gönderdiğini iddia ettiği, dosya kapsamında müşteki tarafından sunulan elektronik postalara ilişkin belgeler bulunduğu ve müştekinin telefonuna, iddiaya göre, şüpheliye ait telefondan 28/04/2015 tarihi saat 21:03’te “sende ufacık haysiyet olsa paramı verirsin, paramı gasp ettin bunun hesabını vereceksin” şeklinde mesaj atıldığı, bu durumun müştekinin 12/05/2015 tarihinde alınan ifadesinde yapılan tespit ve dilekçe ekinde sunulan delillerden anlaşıldığı, şüphelinin söylediği iddia edilen sözlerinin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmadığı, ağır eleştiri ve kaba söz niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, hakaret suçunun unsurlarının somut olayda oluşmadığı anlaşıldığından, takipsizlik kararı yerinde olup, mercii tarafından verilen itirazın reddi kararı da yerinde görüldüğünden, kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 17.10.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.