16. Hukuk Dairesi 2017/160 E. , 2020/5539 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, Yusufeli İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 359 ada 3 ve 360 ada 13 parsel sayılı 1.485,07 ve 620,30 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazların müşterek muristen intikal ettiği ve mirasçılar arasında terekenin taksim edilmediği iddiasına dayanarak, kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın müşterek muris Zabıt Turan mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların ... mirasçıları adına veraset ilamındaki miras payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı ..., temyize konu 359 ada 3 parsel sayılı taşınmazın müşterek murisleri ...’den intikal ettiği ve murisin ölüm gününden sonra mirasçıları arasında terekesinin taksim edilmediği iddiasına dayanarak, ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davalı ... ise, müşterek muris ...’in çekişmeli taşınmazı 18.03.1978 tarihli senet ile kendisine sattığını ve taşınmaza zilyet olduğunu savunmuştur. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın müşterek muristen intikal ettiği ve murisin ölüm gününden sonra terekesinin taksim edilmediği, davalı tarafın tutunduğu senedin çekişmeli taşınmazı kapsadığı ancak senet tanıkları hayatta olmadıklarından senedin içeriğinin doğru olup olmadığının tespit edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm için yeterli değildir. Tarafların iddia ve savunmalarına göre, çekişmeli taşınmazın öncesinde müşterek muris ...’e ait olduğu ve davalının dayandığı 1978 tarihli senedin taşınmazı kapsamına aldığı hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf, taşınmazın zilyetliğinin davalıya devredilip devredilmediği noktasındadır. Çekişmeli taşınmaz öncesinde tapusuz olup, tapuya kayıtlı olmayan bu taşınmazlar iddia edilen satış tarihi itibariyle menkul mal hükmündedir. Taşınmazın mülkiyetinin davalıya geçtiğinin kabulü için, zilyetliğin de müşterek muris tarafından davalıya devredildiğinin ispatı gerekir. Senet içeriğinde taşınmazın zilyetliğinin davalıya teslim edildiği belirtilmemiş, dosya kapsamından davalının taşınmazda zilyet olup olmadığı kesin olarak tespit edilememiştir. Mahkemece, beyanlarına başvurulan yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarına da bu husus sorularak açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamayacağı gibi senet tanıklarının ölü olmasının davalı aleyhine yorumlanması da hukuka uygun düşmemektedir.
Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, mahalli bilirkişiler, tüm tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları ile fen bilirkişisi hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı ve mahalli bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazda iddia edildiği şekilde bir satış işlemi olup olmadığı, var ise zilyetliğin davalıya devredilip devredilmediği, zilyetliğin hangi tarihten beri, kim tarafından ve ne şekilde sürdürüldüğü hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, dinlenen yerel bilirkişi, tespit bilirkişileri ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, çelişkinin giderilmemesi halinde hangi beyana üstünlük tanındığının gerekçesi karar yerinde açıklanmalı ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2- Davalı ...’ün 360 ada 13 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, taşınmazın tarafların müşterek murisinden intikal ettiği, muris ...’in ölümünden sonra da mirasçıları arasında usulüne uygun herhangi bir taksimin söz konusu olmadığı, mirasçılardan ..., ... ve ...nin taşınmazdaki paylarını kadastro tutanağı düzenlendikten sonraki bir tarihte tanzim edilen miras payının devri sözleşmesi ile sattıkları kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamından taşınmazın tarafların murisinden intikal ettiği, murisin ölümünden sonra da terekesinin taksim edilmediği anlaşılmakta olup, mahkemenin buna ilişkin kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, dava, mirasçılar arasında kadastro tespitine itiraz davası olup, miras bırakan ...’ün davacı ve davalıdan başka mirasçıları da bulunmaktadır. Bu kişilerce usulünce açılmış bir dava olmadığı gibi, davacı tarafından açılan davaya da katılmamışlardır. Bu durumda bu kişilerin payının dava konusu olduğundan söz edilemez.
Hal böyle olunca; Mahkemece davanın, davacının miras payı ile sınırlı olarak görülmesi gerektiği göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup davalının temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.