MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 1983 yılında yapılan kadastro sırasında,..., 7259 parsel sayılı 2610,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın kadastro tutanağının “tapu kaydı” sütununda Mart 1958 tarih, 57 sıra, Mart 1969 tarih, 97 sıra ve Ağustos 1968 tarih 24 sıra nolu tapu kayıtları dayanak belirtilerek, edinme sütununda “taşınmazın 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması sonucu f - 22 - d - 24 - d sayılı orman haritası ile orman tahdit sınırları dışına çıkarıldığı, bu yerde her nekadar...,.... ve ... hissedarları ev yapmak suretiyle zilyet ve tasarruf etmekte ise de, zilyet olan şahıslardan... buraya daha önce ölçülen ve halen ...Tapulama Mahkemesinde 975/340 dosya numarası altında davası devam etmekte olan 6079 parsel nolu taşınmaza uygulanan, bu tutanağın sütunu mahsusunda yazılı tapu kayıtları ile hak iddia etmiş, taşınmazın bir bölümünü de eskiden beri elinde bulundurduğunu ileri sürmüş, yapılan incelemede...’ın 6079 parseldeki hissesini....’e sattığı, ancak orman içerisinde kalan nizalı bu parçayı satmadığını ve ....’in dahi bu hususu tevsik etmesi ile durum muhtar ve tespit bilirkişilerine detaylı olarak izah edilmiş ve tespit dayanağı tapu kayıtları davalı olduğundan maliki açık bırakılmak suretiyle tahdidi yapıldığı” belirtilmiştir.
Dosya arasında bulunan... Tapulama Hâkimliğinin 25.10.1984 tarih, 975/340 sayılı yazısında, “Mahkemenin 975/340 sayılı dosyasıyla nizalı olduğundan bahisle 7259 parsele ait 2. tapulamayla ilgili tutanak aslı gönderilmiş ise de, Tapu Kanununun 13. maddesi gereğince tapulama tutanaklarını, nizalı olduğundan bahisle malik hanesinin boş bırakılması, ancak; genel mahkemelerdeki dava için mümkün olduğu ve tapulama mahkemelerinde parsel esasının benimsenmiş olduğu ve mahkemenin 975/340 sayılı dosyasında, 6079 parselin uyuşmazlığının çözümlendiği, aynı dosyanın 50. madde gereği (tapulama kanunu) bir başka tutanağa girmesinin mümkün olmadığı ve 7259 parsele ait tutanak ve ekleri mutat şekilde tespitin yapılıp maliki belirlenip diğer tapulama prosedürü normal olarak yürütüldükten sonra 2. tapulama bakımından mahkemenin görevsiz olduğu da gözönünde bulundurularak gereğinin buna göre takdiri” gerektiği gerekçesiyle taşınmaza ait tutanak aslı tapulama müdürlüğüne iade edilmiştir.
Davacılar vekili 18.01.2011 tarihli dilekçesiyle, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu 7259 parsel sayılı taşınmazın müvekkilleri adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 7259 parsel sayılı 2610,00 m² yüzölçümündeki taşınmazın davacıların veraset ilâmındaki hisseleri oranında adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1943 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu, 1981 yılında yapılarak kesinleşen, 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması bulunmaktadır.
Dava konusu taşınmaz 1983 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında malik hanesi açık bırakılarak tespit edilmiştir. Her nekadar kadastro mahkemesince, dava konusu 7259 parselin, mahkemenin 975/340 esas sayılı dosyasında dava konusu olmadığı gerekçesiyle, taşınmazın tespitinin olağan yolla yapılması için tutanak aslı kadastro müdürlüğüne iade edilmiş ise de, eldeki davanın açıldığı tarihe kadar taşınmazın malik hanesi doldurulmamış ve halen de taşınmaz malik hanesi açık olarak tapuda kayıtlıdır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2.fıkrası gereğince malik hanesi boş bulunan kadastro tutanağının malik hanesini ancak kadastro mahkemesi tarafından doldurulur. Genel mahkemelerin böyle bir görev ve yetkisi bulunmamaktadır. Aynı Kanunun 26/son maddesine göre kadastro mahkemesinin yetkisi, her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Kadastro tutanağı kesinleşinceye kadar kadastro mahkemelerinin görevi devam eder.
Somut olayda, incelenmekte olan davanın açıldığı tarihten önce dava konusu 7259 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağı henüz kesinleşmemiştir. Bu durumda, yani dava konusu 7259 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağı kesinleşip maliki belirlenmediğine göre, davaya bakmaya kadastro mahkemesi görevlidir. Görev konusu kamu düzeniyle ilgili olduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen nazara alınması gerekir.
Bu itibarla, mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Kadastro Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere işin esası hakkında karar verilmiş olması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 28/01/2013 günü oy birliği ile karar verildi.