Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/1381 Esas 2016/954 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/1381
Karar No: 2016/954
Karar Tarihi: 28.01.2016

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/1381 Esas 2016/954 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davalı şirket, elektrik abonesi olduğu yere giden enerji bedelinin tahsil edilmesi için başlatılan icra takibine itiraz etmiş, davacı tarafından açılan itirazın iptali davasında davalının aboneliğinin bulunduğu yerde elektrik kullanıldığı sorumlu olup olmadığı tartışılmıştır. Mahkeme, elektriğin davalı abone tarafından kullanılmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Ancak Yargıtay, elektrik kullanımından dolayı fiilen kullanan kişinin haksız fiil hükümleri uyarınca sorumlu olmasının, davalının sözleşmeden doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmadığına ve aboneliğini iptal ettirmeyen ve kullanıma sebebiyet veren abonenin sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğuna karar vermiştir. Bu nedenle mahkemece bilirkişi raporu alınarak karar verilmesi gerektiği belirtilen Yargıtay kararı, mahkemece yersiz gerekçelerle reddedildiği için bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve HUMK'nun 428. maddesi.
3. Hukuk Dairesi         2015/1381 E.  ,  2016/954 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

Y A R G I T A Y İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2014
NUMARASI : 2012/213-2014/360


Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalının müvekkili şirketin ticarethane abonesi olduğunu, tahakkuk ettirilen enerji bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; aboneliğe konu yeri 1998 tarihinde terk ettiğini, elektriğin dava dışı üçüncü kişiler tarafından kullanıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre, elektriğin davalı abone tarafından kullanılmadığı, işyerinin tahakkuk döneminde de boş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda; 25.2.2004, 7.1.2005, 22.9.2005, 24.10.2005 ve 24.11.2005 tarihli elektrik faturalarından-dönem tahakkuk bedelleri- kaynaklanan elektrik bedelinin tahsili amacıyla davacı kurum tarafından davalı aleyhine takip başlatılmıştır. Uyuşmazlık; davalının aboneliğinin bulunduğu yerde elektrik kullanılmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Elektrik kullanımdan dolayı fiilen kullanan kişinin haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak bu sorumluluk davalı olan abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Fiilen elektrik kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kullanıma sebebiyet veren abone olan davalının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.

Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın uzman mühendis bir bilirkişiye verilmesi, bilirkişiden davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve sözleşme hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.