Esas No: 2017/784
Karar No: 2017/1374
Karar Tarihi: 15.11.2017
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/784 Esas 2017/1374 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14.07.2014 gün ve 2013/1052 E., 2014/604 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekili ve davalılardan ... vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 15.10.2015 gün ve 2015/4846 E., 2015/17407 K. sayılı kararı ile;
(…Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10.ve 18. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı idare ve davalılardan ... vekillerince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak, üzerindeki yapının ahır olarak kullanılan 1. katına resmi birim fiyatları uygulanıp, yıpranma payı da düşülerek değer biçilmesinde yöntem itibari ile bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-Değerlendirmede esas alınan tarla sebzeciliğinde o yörede hangi sebze ürünlerinin yetiştirildiği ve yetiştiriciliği yapılan her bir sebze ürünü için ayrı ayrı olmak üzere dekar başına ortalama üretim miktarı ile değerlendirme tarihi itibari ile hasat zamanındaki ortalama toptan kilogram satış fiyatları ve dekar başına ortalama masrafı il Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile diğer resmi kurumlardan sorulup, gelen cevaba göre bilirkişinin zemin bedelinin tespitine ilişkin raporu denetlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi,
2-Kamulaştırma Kanununun 25/2 maddesi uyarınca mahkemece verilen tescil kararı ile mülkiyetin idareye geçeceği, keşif tarihi ve gözlemine göre de taşınmazda bulunan yapıların tamamının 6495 sayılı kanunun yürürlük tarihinden önce inşa edildikleri sabit olup, söz konusu yasa maddesindeki muttesat bedelinin dikkate alınmayacağına ilişkin hükmün de uygulama yeri olmadığından, taşınmazdaki yapıların tamamının değerinin ödenmesi gerekir. Bu itibarla;
Mahallinde yeniden keşif yapılarak dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapının mesken olarak kullanılan 2. katının iç ve dış yapısı bilirkişi marifetiyle incelenip, buna göre elektrik, su, banyo, mutfak vs. gibi bir meskende olması gereken imalatların bulunup, bulunmadığı saptanarak, bulunmadığının belirlenmesi halinde yapı bedelinden eksik imalat oranı indirimi de yapılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile bir kısım yapının bedeline hükmedilmemesi,
Doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece bozma kararının 2. bendinde direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı idare vekili dava konusu taşımazın Ilısu Barajı ve HES Baraj Gölü alanında kalması nedeniyle kamulaştırmasına karar verildiğini, ancak taşınmazın mülkiyetinin kime ait olduğunun tapu kaydından anlaşılamadığını, bu konuda hak sahibi olduğunu iddia eden davalılar tarafından Siirt Kadastro Mahkemesinde dava açıldığını, mülkiyeti ihtilaflı olan taşınmazın değerinin belirlenmesi için kıymet takdir komisyonu kurulduğunu ve bedelin komisyon tarafından taktir edildiğini, taşınmazın mülkiyetinin ihtilaflı olması nedeniyle kamulaştırmaya konu taşınmazın pazarlıkla satılması usulünün gerçekleştirilemediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili taşınmazın değerinin çok düşük belirlendiğini ifade etmiştir.
Diğer davalılara ayrı ayrı duruşma gününü bildirir tebligat çıkartılmış olup, davalılar duruşmaya gelmemişler, esas hakında bir beyanda da bulunmamışlardır.
Mahkemece 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 25. maddesinde 02.08.2013 tarihinde yapılan değişiklik ile kamu yararı kararının ilanından sonra taşınmaz üzerinde yapılacak sabit tesisler ile dikilecek ağaç değerinin bedel tespit davasında dikkate alınmayacağının Kanun hükmü haline geldiği, kamulaştırma konusu taşınmazla ilgili olarak davacı idare tarafından düzenlenen kıymet takdir raporundaki taşınmaz bilgileri ile yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporundaki taşınmaz bilgilerinin birbirini tutmadığı, keşif sırasında kıymet takdir raporunda yer almayan yeni yapı ve fidanların taşınmaz üzerinde bulunduğunun gözlemlendiği, kamulaştırma kararı alınan ve kısa süre sonra terk edileceği bilinen bir alana ihtiyacın çok üzerinde büyüklükte yeni binaların inşa edilmesinin ve fidanların dikilmesinin olağan bir durum olmadığı, dolayısıyla bu durumun taşınmazın kamulaştırma bedeline etkili olması amaçlı bir inşa faaliyeti olduğu, yapıların ebadı, köydeki nüfus sayısı ile yeni yapıların sayı ve alan bakımından uyumsuzluğu, adres kayıt bilgilerine göre taşınmaz maliklerinin büyük kısmının Siirt dışında yaşamaları nedeniyle konut ihtiyacının ve yapıların kısa sürede yapımına başlanıp bitirilmiş olmasının da bu yargıyı desteklediği, mülkiyet hakkının dürüstlükle kullanılması gerektiği ve hakkın kötüye kullanılmasının Kanun tarafından korunmayacağının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde açıkça ifade edildiği, dolayısıyla kıymet takdir raporundan sonraki ancak keşiften önceki bir zamanda yapıldığı anlaşılan yeni yapıların ve dikilen fidanların bedellerinin toplam bedele dahil edilmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı ve taşınmaz malikleri lehine haksız bir kazanç oluşturacağı, bu yönüyle yeni yapıların ve fidanların değerlerinin bedel tespitinde dikkate alınmadığı, bunun dışında yapılan keşif neticesinde bilirkişi kurulundan aldırılan raporda taşınmazın bedelinin tespit edildiği, bilirkişi raporunun ayrıntılı ve denetime açık, bilimsel verilere uygun olduğu, kamulaştırma kriterlerini taşıdığı, bu yönüyle hüküm kurmaya elverişli bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı idare vekili ve davalı ... vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel mahkemece mülkiyet hakkının Anayasa"nın 35., İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nin 1 nolu Protokolünün 1. ve TMK"nın 683. maddesinde düzenlendiğini ve sahibine mülkiyet konusunu kullanma, ondan yararlanma ve üzerinde tasarruf etme gibi en geniş hakları tanıdığını, kamulaştırmanın ise belirli şartlar altında idareye özel mülkiyet konusu taşınmaza bedeli karşılığında el atma imkânı veren idari bir yetki olduğu, yine kamulaştırma işleminin kanuna aykırı olması durumunda kamulaştırmadan etkilenecek kişilerin işlemin iptalini isteme hakkının bulunduğu, TMK"nın 2. maddesinde hakkın dürüstlükle kullanılması gerektiği ve hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunamayacağına dair düzenlemeye yer verildiği, davalıların, hakkında kamulaştırma kararı alınan ve kamulaştırma işleminin iptali yönünde herhangi bir dava da açılmadığı için kısa süre sonra el atılacağı kesin olan taşınmaza, idari tespit sırasında bulunmayan ancak dava açılmasından kısa süre önce yapıldığı belli olan eski ve dayanaksız ahır vasfındaki yapının üstüne aceleyle ikinci kat olarak yapı eklenmesinin olağan bir inşaat faaliyeti olmadığı, değerinin yüksek olması da dikkate alındığında bu eylemin taşınmazın kamulaştırma bedelini arttırma amaçlı bir tasarruf niteliğinde bulunduğu, mahkemenin ilk kararında davalıların dürüstlük kuralına aykırı davranarak haksız kazanç elde etme amacıyla taşınmaz üzerine yeni yapı inşa ettikleri, bu eylemin ise TMK’nın 2. maddesi uyarınca kanun tarafından korunamayacağı ilkesi gereğince yeni yapı bedelinin kamulaştırma bedeline dahil edilmeden taşınmaz bedelinin tespit edildiği belirtildiği halde, Özel Dairece bozma kararında bu gerekçesiyle ilgili bir değerlendirme yapılmadığı, oysa her hak gibi mülkiyet hakkının da dürüstlükle kullanılması gerektiğine ve hakkın açıkça kötüye kullanılmasının korunmayacağına ilişkin TMK’nın 2. maddesindeki düzenleme uyarınca mahkeme tarafından verilen kararın Kamulaştırma Kanunu ile TMK"nın 2. maddesindeki düzenlemenin amacına uygun olduğu belirtilerek 2 numaralı bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme kararı, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemiyle açılan eldeki davada taşınmaz üzerinde bulunan yapının 2. katının, bir meskende olması gereken tüm unsurları taşıyıp taşımadığı ve eksik imalat bulunup bulunmadığı, eksik imalat var ise oranı ile yapı sınıfı da değerlendirilmek suretiyle kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce davalı ...’ın direnme kararının verildiği tarihten önce 19.05.2015 tarihinde, davalı ...’ın ise direnme kararının verildiği tarihten sonra 22.09.2016 tarihinde vefat ettiği dikkate alındığında, ismi geçen davalılara ait veraset ilamlarının temini ve dosya içerisinde bulunmayan dava konusu taşınmazın son durumunu ve maliklerini gösterir nitelikteki tapu kaydının ibrazı için dosyanın mahalline geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak görüşülüp tartışılmış, Kurul çoğunluğu tarafından, ... vasisine ve ... mirasçılarına gerekçeli kararın tebliğ edildiği, Genel Kurul tarafından bozma kararı verilmesi halinde bozma kararına ...’ın veraset ilamının getirtilmesi ve tüm mirasçıların bu şekilde belirlenmesi gerektiği yönünde bir hükmün eklenebileceği, aynı zamanda taşınmaz mülkiyetinin ihtilaflı olması nedeniyle tapu kaydındaki malik hanesinin boş olduğu, bu durumlar bir arada değerlendirildiğinde geri çevirme kararı verilmesinde bir yararın olmadığı, dolayısıyla ön sorunun bulunmadığı hususu yapılan oyçokluğu ile kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemiyle açılan eldeki davada gerek mahkemenin ilk gerekçeli kararının hüküm fıkrasında, gerekse direnmeye ilişkin gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ve kısa kararda “dava konusu Siirt ili Merkez ilçesi Yokuşbağları Köyü 132 ada 8 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline” karar verilmesi gerekmekte iken “dava konusu Siirt ili Merkez ilçesi Yokuşbağları Köyü 124 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline” karar verilmiş olup, bu hususun mahkemesince her zaman düzeltilebilecek maddi bir hata niteliğinde bulunduğu anlaşılmakla, söz konusu bu durum bozmaya konu edilmemiş, hataya işaret olunmakla yetinilmiştir.
I-Yerel mahkemenin verdiği direnme kararı yönünden yapılan incelemede;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgeler ışığında somut olay incelendiğinde her ne kadar kamulaştırma işlemlerinin başladığı sırada hazırlanan kıymet takdir komisyonu raporunda dava konusu taşınmaz üzerinde yapı bulunmadığı belirtilmiş ise de, 03.01.2014 tarihli yapılan keşif sırasında mahkeme tarafından yapılan gözlemde taşınmazın üzerinde 2 katlı, alt katının 30 yaşlarında eski, üst katının 0-3 yaşlarında ahşap giriş kapılı, PVC pencereli ev olduğunun gözlemlendiğinin keşif zaptına yazıldığı, fotoğrafların da bu gözlemi doğruladığı anlaşılmıştır.
Kamulaştırma Kanunu’nun 25. maddesinde taşınmazın mülkiyetinin idareye geçmesinin, mahkemece verilen tescil kararı ile olacağı açıkça düzenlenmiştir. Tescilin medeni hukuktaki anlamı mülkiyetin el değiştirmesidir. Tescil kararının verilmesinden önce taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı davalı malike ait olup, malik mülkiyet hakkından doğan tasarruf yetkisini kanunun tanıdığı sınırlar içerisinde kullanabilir. Taşınmaz üzerine yapı yapılması ya da taşınmazda tarımsal faaliyette bulunulması veyahut ağaç dikilmesi bu tasarruf yetkisinin kapsamı içerisindedir. Dolayısıyla malikin kendi taşınmazı üzerinde ağaç dikmesi TMK’nın 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralının ihlali anlamında yorumlanamaz.
Bu durumda Kamulaştırma Kanunu’nun 25. maddesinin ikinci fıkrası hükmünün somut olayda uygulama yeri olamadığı da dikkate alınarak, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapı için bozma kararında belirtilen hususlar değerlendirilmek suretiyle bedele hükmedilmesi gerekir.
Ne var ki davalılardan ...’ın direnme kararının verildiği tarihten önce öldüğü göz önüne alındığında, adı geçen murise ait veraset ilamının dosya içine alınarak, veraset ilamında adı geçen şahıslardan davaya dahil edilmeyenler var ise bu mirasçılar tespit edilmek suretiyle davanın onlara da yöneltilmesinin sağlanması gerektiği unutulmamalıdır.
Buna göre tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle 2. bent yönünden verilen direnme kararı bozulmalıdır.
II- Öte yandan temyize konu bozma kararında yer alan ve “Değerlendirmede esas alınan tarla sebzeciliğinde o yörede hangi sebze ürünlerinin yetiştirildiği ve yetiştiriciliği yapılan her bir sebze ürünü için ayrı ayrı olmak üzere dekar başına ortalama üretim miktarı ile değerlendirme tarihi itibari ile hasat zamanındaki ortalama toptan kilogram satış fiyatları ve dekar başına ortalama masrafı İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ile diğer resmî kurumlardan sorulup, gelen cevaba göre bilirkişinin zemin bedelinin tespitine ilişkin raporu denetlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi” gereğine işaret eden ve 1. bentte yer alan bozma nedenine mahkemece uyularak bozma doğrultusunda işlem yapılmıştır.
Hâl böyle olunca, bozma kararına uyularak oluşturulan yeni hüküm Özel Dairesince incelenmediğinden, bu yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: 1- (I) Numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
2- (II) Numaralı bentte açıklanan gerekçelerle uyulan kısım yönünden davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 15.11.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.