Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma - kasten yaralama - hükümlü veya tutuklunun kaçması - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/27227 Esas 2020/16645 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/27227
Karar No: 2020/16645
Karar Tarihi: 07.10.2020

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma - kasten yaralama - hükümlü veya tutuklunun kaçması - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/27227 Esas 2020/16645 Karar Sayılı İlamı

8. Ceza Dairesi         2019/27227 E.  ,  2020/16645 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇLAR : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma, kasten yaralama, hükümlü veya tutuklunun kaçması
    HÜKÜMLER : Mahkumiyet


    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    I- Sanık hakkında kasten yaralama ve hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde :
    Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık müdafinin, suç vasfına ve hukuka uygunluk nedenlerinin bulunduğuna yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
    II- Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
    “Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma” suçunun oluşabilmesi için, failin işlemiş olduğu bir suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla hareket etmesi gerektiği, somut olayda ise; yağma suçundan aranan sanığın ihbar üzerine kimlik kontrolü sırasında yakalanmasını engellemek amacıyla kolluk görevlilerine üzerinde kimliğinin bulunmadığını söyleyerek kendisini ... olarak tanıtması ve jandarma karakoluna getirildiğinde burada bulunan bir kolluk görevlisi tarafından tanınması nedeniyle gerçek kimliğinin kesin olarak anlaşılması, kimlik beyanı hakkında bir tutanak düzenlenmemesi ve sanığın beyanı nedeniyle bir soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olması hususları gözönüne alındığında, iftiranın özel bir şekli olan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşmayacağı, eylemin Kabahatler Kanunu"nun 40. maddesinde “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınılması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunulması” şeklinde tanımlanan “kimliği bildirmeme” kabahatini oluşturacağı, bunun da aynı maddeye göre idari yaptırımı gerektirdiği, ancak anılan Yasanın 20/2-c maddesi uyarınca soruşturma zamanaşımı süresinin 3 yıl olduğu, kabahat tarihinden karar tarihine kadar bu sürenin gerçekleştiği anlaşılmakla, Cumhuriyet Savcısı ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmekle hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta anılan Yasanın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, 5326 sayılı Kanunun 20/2-c maddesi uyarınca sanığın kabahat oluşturan eylemiyle ilgili soruşturma zamanaşımı dolduğundan hakkında aynı Kanunun 20/1. maddesi gereğince idari para cezası verilmesine yer olmadığına, 07.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.