18. Ceza Dairesi 2016/10310 E. , 2016/15855 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : İmar kirliliğine neden olma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1- Müşteki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vekilinin temyizinde:
Müşteki kurumun suçtan doğrudan zarar görmediği gibi kararda katılan olarak gösterilse de, hakkında usulünce verilmiş bir katılma kararı olmadığından temyiz hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddeleri uyarınca şikayetçi kurum vekilinin tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Sanık müdafiinin temyizine gelince;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
TCK"nın 184/1. maddesinde, yapı ruhsatı almadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak ve yaptırmak suç olarak düzenlenmiş, bina kavramı ise 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 5. maddesinde tanımlanmıştır.
2960 sayılı Boğaziçi Kanunu"nun 13/d maddesinde ise, yapılarda kullanma izni verildikten sonra imar mevzuatına aykırı olarak yapılan değişiklik ve eklentiler, yıkılması gereken yapılar olarak tespit edilmiştir. Aynı Kanunun 18. maddesi ise 13. maddeye göre yıktırılması gereken yapıların sahipleri hakkında hapis cezası öngörmüştür.
2960 sayılı Kanun kapsamındaki bölgede yapılan izinsiz imalatın, bina niteliğinde olması durumunda sanığın eylemi 2960 sayılı Kanunun 18. maddesi ile TCK"nın 184/1 maddesinde tanımlanan suçları oluşturacak, TCK"nın 44. maddesi gereğince sanığın daha ağır cezayı gerektiren 184/1 maddesi uyarınca cezalandırılması yoluna gidilecek, izinsiz imalat bina niteliğinde değilse, sanığın 2960 sayılı Kanunun 18. maddesinde düzenlenen suçtan sorumlu tutulması gerekecektir.
TCK"nın 184/1. maddesinde, yapı ruhsatı alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişilerin cezalandırılması öngörülmüş olup, İmar Kanunu"nun 5. maddesinde bina kavramı, “kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır." şeklinde açıklanmıştır.
Dosya kapsamındaki 20.10.2008 tarihli yapı tatil tutanağında, yapı ruhsatı sonradan hükümsüz hale gelen binada, ara bölmelerin yıkılmaya başlandığı ve yapının tamamında tadilat yapıldığı, 23.09.2010 tarihli teknik bilirkişi raporunda ise, yıkılan ara bölmelerden söz edilmeyerek binanın semin ve duvar seramikleri ile zemin ahşap parkelerinin değiştirildiği, mutfak dolaplarının yenilendiği, boya-badananın yapıldığı, dış cephe mantolama ve badana işlerinin yapıldığı, havuzun makine sisteminin değiştirildiği, bahçenin düzenlendiğinden söz edilerek, çatı arası katı ile birlikte 3 katlı mevcut binanın iyileştirilmesi işinin bina niteliğinde olduğu belirtilirken, bu raporda, mevcut tadilatların ne şekilde bina vasfında olduğuna dair teknik ve açıklayıcı yeterli bir bilgiye yer verilmediği gibi, 20.10.2008 tarihli yapı tatil tutanağında “ara bölmelerin yıkılmaya başlandığı” biçimindeki tespiti de yer verilmemiş, ara bölmelerin kaldırılmasıyla bir alan artışı sağlayıp sağlamadığı, binanın taşıyıcı sisteminin bu durumdan etkileyip etkilemediği konularında bir değerlendirilmede bulunulmamıştır.
Bu açıklamalar karşısında, yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilmesi ve eksik bırakılan hususların niteliğinin tespiti açısından mahallinde yeniden keşif yapılarak, yapı tatil zaptında belirtilen ara bölümlerin kaldırılması eylemi ile bina da yapılan diğer tadilatların, bir alan artışı sağlayıp sağlamadığı, binanın taşıyıcı sisteminin etkileyip etkilemediği ile söz konusu imalatların bina vasfında olup olmadığı konularında bilirkişiden denetime elverişli şekilde bilimsel ve teknik verilere dayalı yeni bir rapor aldırılması, yapı tatil zaptında belirlenen inşaat faaliyetlerinin bina niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde, sanığa yüklenen eylemin hukuki anlamda tek fiil olacağı ve tek fiil ile hem TCK"nın 184. maddesinde düzenlenen imar kirliliğine neden olma hem de 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun 18. maddesine muhalefet suçunun oluşacağı, TCK"nın 44. maddesi gereğince de daha ağır cezayı öngören imar kirliliğine neden olma suçundan sanığın cezalandırılması gerekeceği, yapılan tadilat ve iyileştirmelerin bina vasfında olmadığının tespit edilmesi durumunda ise, eylemin 2960 sayılı Boğaziçi Kanunun 18. maddesi kapsamında kalıp kalmayacağı tespit edilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/10/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.