14. Hukuk Dairesi 2021/1639 E. , 2021/3665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.02.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin terkin edilmesi talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 14.12.2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu ... ili, ... ilçesi, 975 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının "beyanlar" hanesinde "Yüzölçümü hesap şeklinde belirtilmemiştir. Aşağıda belirtilen hata ve noksanlıklar düzeltilmeden, ifraz, tevhid, aplikasyon v.s. işlemler yapılamaz. Ölçü işlemleri poligon noktalarına veya sabit sınır ve tesislere dayandırılmamıştır. 06.08.1973 gün ve 14617 sayılı yönetmelik uyarınca yapım, yetki ve sorumluluk kurallarına uyulmamıştır." şeklinde yazılı şerhlerin terkinini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın tapu kaydının ... Kadastro Mahkemesinin 1973/325 E. - 1978/7 K. sayılı ilamı üzerine hükmen-ifrazen oluştuğunu, bu kararın eki olan fen bilirkişisi krokisinin Harita ve Planlar Yönetmeliğine uygun olmadığını, anılan krokinin sayısallaştırılması ve infaza uygun hale getirilmesini teminen bu hususta davacının kadastro mahkemesi nezdinde tavzih talebinde bulunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yargılama devam ederken, davacı tarafından ... Kadastro Mahkemesine başvurularak söz konusu hükmün tavzihinin istenilmesi neticesinde, kadastro mahkemesince 1973/1325 E. - 1978/7 K. sayılı hükme yönelik tavzih talebi kabul edilmiş ve dava konusu 975 parsel sayılı taşınmazın "beyanlar" hanesindeki şerh tavzihen terkin edilmiştir.
Yerel mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, hükmün gerekçe kısmında 6100 sayılı HMK"nın 331. maddesi uyarınca davanın esastan sonuçlanmadığı ve davacının terkin talebinin davalı kurum tarafından kabul edilmemesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve davacı tarafın haklı olduğu anlaşıldığından davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmediği belirtilmesine rağmen hüküm sonucunda "Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki Avukatlık asgari ücret tarifesine göre 1.500,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine" karar verilmek suretiyle kararda çelişkiye düşülmüştür.
Davacı vekili tarafından 19.12.2014 tarihli dilekçe ile davalı taraf yararına hükmedilen vekalet ücretinin gerekçede belirtildiği şekliyle düzeltilerek hüküm kısmındaki davalı taraf lehine yazılmış vekalet ücretinin çıkarılmasına karar verilmesi için tavzih talebinde bulunulmuştur.
Mahkemece 23.12.2014 tarihinde tavzih talebinin kabulüne karar verilerek "Hükme sehven yazılmış olan, davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki Avukatlık asgari ücret tarifesine göre 1.500,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine" şeklindeki kısım hükümden çıkarılmıştır.
Davalı vekili tarafından 23.12.2014 tarihli tavzih kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle bozulması talebi ile temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 12.09.2017 tarihli 2015/4420 Esas ve 2017/6180 Karar sayılı ilamıyla "....6100 sayılı HMK"nın 304. maddesi gereğince sadece hükümdeki yazı ve hesap hataları mahkemece re"sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. HMK"nın 305. maddesinde de hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bir başka anlatımla hükmü değiştirici nitelikte, taraflara tanınan hakları ve yüklenen borçlar değiştirir mahiyette hüküm genişletilemez ve sınırlanamaz (HMK m. 305/2). Yukarıda açıklanan nedenlerle tavzihin yasal koşullarının oluşmadığı gözetilmeksizin HMK"nın 305/2 maddesine aykırı biçimde hüküm sonucu değiştirilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Dava tapudaki şerhin terkini istemine ilişkindir.
Somut uyuşmazlıkta; Dairemizin 12.09.2017 tarihli 2015/4420 Esas ve 2017/6180 Karar sayılı bozma ilamı öncesinde, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/46 E.- 2014/152 K. sayılı dosyası üzerinden hükmün vekalet ücretine yönelik bendinin tavzihi davacı vekili tarafından 19.12.2014 tarihli dilekçe ile talep edilmiş mahkemece tavzih talebinin kabulüne ilişkin ek karar Dairemizin 12.09.2017 tarihli ilamı ile bozulmuştur. Davalı vekilinin hükmün esasına yönelik temyiz isteminin bulunmadığı ve Dairemizce bu karara yönelik verilmiş bir bozma ilamı bulunmadığının da gözetilmediği, ek karara yönelik olan Dairemizin bozma ilamı üzerine davaya yeni bir esas numarası verilerek bu esas üzerinden bir hüküm kurulması doğru görülmemiş, Dairemizin 15.06.2020 gün ve 2018/2181 Esas ve 2020/ 3675 Karar sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve davalı yararına vekalet ücretine takdir edilmiştir.
Hükmü; davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Yargılama devam ederken, davacı tarafından ... Kadastro Mahkemesine başvurularak davaya konu şerhin tavzihen terkininin istenilmesi üzerine kadastro mahkemesinin 1973/1325 E. - 1978/7 K. sayılı dosyası üzerinden tavzih talebi kabul edilmiş ve taşınmazın beyanlar hanesindeki şerh tavzihen terkin edilmiş olup, eldeki dava bu suretle konusuz kalmıştır. 6100 sayılı HMK"nın 331.maddesi gereğince davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu dikkate alındığında davanın açılmasına davalı kurumun sebebiyet verdiği gözetilerek davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir, bu husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunda yer alan "Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 1.500,00TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine" şeklindeki 4. bendin tamamının hükümden çıkarılması suretiyle hükmün düzeltilmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve değiştirilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.06.2021 gününde oy birliği ile karar verildi.