13. Hukuk Dairesi 2018/4194 E. , 2019/11522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
... Bölge Adliyesi Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının davalı vekilince mürafaa talepli olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Mürafaa için belirlenen günde duruşmalı temyiz eden davalı taraftan gelen olmadı. Davacı vekili avukat ... geldi. Hazır olan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra kararın açıklanması başka güne bırakıldı. Yapılan incelemede temyiz dilekçesinin süresinde verildiğinin anlaşılması üzerine, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı avukat olduğunu, 2007 tarihinden itibaren davalı şirketin vekili olarak işlerini takip ettiğini, taraflar arasında 20.02.2008 tarihli ücret sözleşmesi düzenlendiğini, vekalet görevini ifa ederken davalının taraf olduğu ... 1. İcra Müdürlüğü"nün 2011/7653 sayılı icra takip dosyasında başka bir avukatı vekil olarak tayin ettiğini, kendisinin muvafakatinin alınmaması nedeniyle vekillik görevinden haklı nedenle istifa ettiğini, haklı istifa nedeniyle davalının sözleşme ile kararlaştırıldığı şekilde takip ettiği dava ve icra takip dosyalarından dolayı vekalet ücretini ödemekle yükümlü olduğunu, vekalet ücretinin ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine davalı tarafın itiraz ettiğini ileri sürerek; icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, avukatın ihmali nedeniyle şirketi zarara uğradığını, taraflar arasında yazılı sözleşme düzenlenmediğini, karşı taraftan alınacak vekalet ücreti dışında bir ücret ödemesi kararlaştırılmadığını, davacının şirketten yargılama harç ve masrafları adı altında 50.000,00 TL"den fazla bir parayı tahsil ettiğini, bu hususun şirket kayıtları, ödeme dekontları ve havale makbuzlarıyla sabit olduğunu, alınan bu paraların hangi dava ve takip için harcandığının şirketin bilgisi dışında olduğunu, davacı avukatın kendisine verilen işleri takip etmeyerek bir çok dosyada konulan hacizlerin düşmesine neden olduğunu, gelişmelerle ilgili bilgi paylaşımında bulunmadığını, yalnızca dosyanın masrafı var diyerek para talebinde bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davalının ... 14. İcra Müdürlüğünün 2014/6139 Esas sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptali ile icra takibinin 323.947,47-TL asıl alacak, 1.917,06-TL üzerinden devamına, itirazın iptaline karar verilen asıl alacak üzerinden hesap edilecek %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, davalının istinaf talebi üzerine BAM ilgili dairesince, "Davalı adına sözleşmeyi imzalayan ... isimli kişinin davalı şirketin ... Şube Müdürü olduğunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Sözleşme tarihi ile davacı avukatın istifa tarihi arasında uzunca bir süre geçmiş olup, davalı adına takip edilen işlerin sayısal çokluğu ve niteliği gözetildiğinde, davalının davacı avukatın yaptığı işleri benimsediği, ve bu bağlamda şirket müdürü ile yapılan sözleşmeden haberdar olduğu ve ancak istifa tarihine kadar herhangi bir itirazda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan davalı şirket tarafından ... isimli şahısla yapılan iş akdi sona erdirilmesine rağmen davacı ile yapılan sözleşme devam ettirilmiştir. Kaldı ki davalı taraf yapılan yargılama sırasında, sözleşmeye uygun olarak hesaplanan ücretin bir kısmını da kabul etmiş bulunmaktadır. Bu itibarla davalı şirketin yapılan Avukatlık Ücret Sözleşmesini benimsediği, sözleşme kapsamında davacı avukata bir takım ödemelerde bulunduğu ve bu nedenle sözleşmede kararlaştırılan şekilde ödeme yapmakla yükümlü olduğu, davacının istifasının haklı nedene dayandığı kabul edilmiş bulunmaktadır. Davalı taraf 13.10.2015 tarihli dilekçe ile iki adet icra dosyasından dolayı davacının akdi ve yasal vekalet ücretini kabul etmiş ise de, davalının dilekçesinde bahsi geçen iki adet icra dosyası açısından da yapılan bilirkişi raporuna tamamen itiraz etmiş bulunması ve 13.10.2015 tarihli dilekçenin verildiği yargılama aşaması gözetildiğinde, 13.10.2015 tarihli dilekçede belirtilen iki adet icra dosyası içinde verilen ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır." gerekçesi ile davalının istinaf itirazlarının reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, avukatın haklı istifası nedeniyle taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesi gereğince davacının verdiği hizmet karşılığında vekalet ücretinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davacı, haklı olarak istifa ettiği için 18 adet dava ve icra dosyası için vekalet ücreti alacağının tamamına hak kazandığını iddia etmiş, davalı ise, taraflar arasında ücret sözleşmesi yapılmadığını, ücret sözleşmesinin yetkisiz temsilci tarafından imzalanması nedeniyle geçersiz olduğunu savunmuştur. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, davacı avukatın istifasının haklı olduğu, böylece Avukatlık Kanunu"nun 172. maddesine göre ücrete hak kazandığının anlaşılmasına göre, bu noktada öncelikle taraflar arasındaki ücret sözleşmesinin geçerli olup olmadığının, dolayısıyla davacının sözleşmede belirtilen ücreti talep etmekte haklı olup olmadığının belirlenmesi gereklidir. Nitekim, vekalet ücret sözleşmelerinin geçerli olup olmadığı, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece resen gözetilmesi gereken bir husustur. 20.02.2008 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesinde imzası bulunan ...’nın şirketin ... Şube Müdürü olduğu, 09.03.2007 tarihli noterden düzenlenen vekaletname ile davalı şirket adına ...’nın davacı avukata vekalet verdiği, verilen bu vekalete istinaden de davacı avukatın davalı şirket adına dava ve icra dosyalarında vekil olarak yer aldığı sabittir. Şube Müdürü ... şirket adına Ücret sözleşmesini imzalamış ise de; verilen vekaletin ücret sözleşmesi yapma yetkisini de kapsadığı ve şirket adına sözleşme yapma yetkisine sahip olduğuna ilişkin bir belge dosya içerisinde mevcut olmadığı gibi davalı şirketin yaptığı ödemelerin sözleşmeyi benimsediğinin kabulü olarak değerlendirmenin mümkün olmadığı, bu durumda yetkisiz temsilcinin imzaladığı sözleşmeden dolayı şirketin sorumlu olmadığı kabul edilmelidir. Hal böyle olunca da somut uyuşmazlıkta Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarının incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uygulanır.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu durumda, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirlenmesi, değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin uygulanması gerekir. O halde mahkemece, az yukarıdaki ilkeler ışığında davacının, dava konusu yaptığı dava ve icra dosyaları yönünden talep edebileceği avukatlık ücretinin alanında uzman bilirkişi veya kurulu aracılığı ile taraf ve yargı denetimine elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirke,n yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açılanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 26/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.