Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2756
Karar No: 2012/6761
Karar Tarihi: 07.05.2012

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2012/2756 Esas 2012/6761 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2012/2756 E.  ,  2012/6761 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tazminat davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

    Dava, kira sözleşmesinden kaynaklanan, sözleşmeye aykırı davranış sonucu oluşan zararın tazmini için kiralayan tarafından açılan  tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı Şirketin, 15.05.1999 tarihli kira sözleşmesi ile müvekkilinin Söke ilçesi Yenidoğan Beldesi Namlı Tesislerinde A.... Spor Malz. San. ve Tic. A.Ş. veya onun tayin edeceği kişi veya kuruluşların ürünlerini satmak için kiraladığını, kira parasının aylık cirosunun %10 olarak belirlendiğini, kira sözleşmesinin 16. maddesinde de davalının kira konusu taşınmazda A... Spor Mal. San. Tic. A.Ş."nin ürünlerini veya onun tayin edeceği kişi ya da kuruluşların ürünlerini satmayı taahhüt ettiğini, buna rağmen  davalı şirket ortaklarının, başka bir şirket ünvanı ile aynı beldede Karakaşlar İş Merkezinde kiraladıkları mağazaya, işyerindeki malları taşıyarak, fiilen kiralananın tahliye edildiğini, kira sözleşmesinin yükümlülüklerinden kurtulmak için de, çok az miktarda içeride mal bıraktığını, Söke Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.02.2004 tarihli ve 2004/23 D.iş sayılı delil tespiti ile de mağazanın fiilen boşaltılmış olduğu, sözleşme gereğince satması gereken malların mağazada bulunmadığının tespit edildiğini, Kiralananda satılması gereken A... ürünlerinin, davalıların ortağı olduğu B...-F...  Tekstil Spor Malz. Tic. Ltd. Şti. tarafından açılan mağazada satılmaya başlandığını, ciro kirası ile kiralanan taşınmazın fiilen tahliye edilmesi nedeni ile zarara uğradığından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 24.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle, tazminat talebinin haksız olduğunu, Karakaşlar İş Merkezindeki mağazanın müvekkili şirket ile alakasının olmadığını, ayrı bir şirket olduğunu, kiralananı boşaltmadıklarını, dava tarihi itibari ile 4000- 5000 parça testil ürünü ile çalıştırıldığını, ciroların insanların alım gücündeki düşüşler ve çevredeki mağazaların sayısının artmış olması nedeni ile düştüğünü, tespit tarihinde ise işyerinin tadilata ihtiyacının olması ve ölü sezon olması nedeni ile mağazadaki ürün miktarının bir miktar az olduğunu, Tesisin bakımsızlığı ve girişinin 2003- 2004 yıllarına kadar yapılamaması nedeni ile satışlarının azımsanmayacak kadar düştüğünü, Kira sözleşmesinin 16. maddesinin, müvekkilinin davacıya karşı yükümlülüklerini değil, Fabrika Satış Sözleşmesi imzaladığı, A..."ya karşı yükümlülüklerini düzenlediğini,  müvekkilinin A.... ile Fabrika Satış Mağzası sözleşmesi imzaladığını, bu nedenle konsiye mal sattığını,  A... "nın insiyatifi ile çalıştığını, Fabrika satış sözleşmesinde A...."nın “yakın bir semte fabrika satış mağzası açmaya karar verdiğinde ilk önce müvekkil şirkete teklif edeceği, müvekkilinin 2 ay cevap vermemesi halinde A..."nın serbest kalacağının” kararlaştırıldığını, müvekkilinin davacıyı zor durumda bırakmamak için yeni bir fabrika satış mağazası açma teklifini kabul etmediğini, bu durumda müvekkilinin satış yapan firmadan zorla mal alımı yapmasının mümkün olmadığını,herşeye rağmen eskiden satmakta olduğu ürünleri temin etmek suretiyle verimli şekilde mağazayı işlettiğini,  mağazayı depo olarak kullanmadığını, müvekkilinin ciroyu arttırmak için elinden geleni yaptığını, ancak şirketin kâr edebileceği gibi zarar da edebileceğini, davacının buna katlanması gerektiğini talebin haksız olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesinde, kira parasının nasıl ödeneceğinin açıkça belirlendiği, sözleşmede, davalı kiracının ödemede bir alt sınır ödeme taahhüdü vermediği, akde aykırılık nedeni ile tahliye istemi ile açılan ve kesinleşen Söke Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/48 E. sayılı dosyasında verilen 27.05.2008 tarih ve 2008/483 karar sayılı ilamı ile akde aykırı bir davranışın bulunmadığının tespit edildiği ve sözleşmenin tüm maddeleri ile aynen ayakta olduğu, geçerli sözleşme hükümlerine göre davacının davalından kira kaybı ve tazminat talebinde bulunamayacağı kabul edilerek davanın reddine karar karar vermiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

    Taraflar arasında düzenlenen 15.05.1999 başlangıç tarihli kira sözleşmesi, kira parasının ciroya göre belirlenmiş olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf, davalının, kira sözleşmesinin 16. maddesine aykırı davranıp davranmadığı, davalının ciro ve buna bağlanan kira gelirinin kasıtlı yahut kusurlu olarak düşürülmesine sebebiyet verip vermediği ve davalının davranışının tazminatı gerektirip gerektirmediğine ilişkindir. Öncelikle Mahkemece davanın reddine gerekçe yapılan Söke Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.05.2008 tarihli 2006/48  E. sayılı dosyası, davalının aynı nedenle akde aykırı davrandığından bahisle açılmış ise de, mahkemenin zarar olmadığına ilişkin bir kabulünün olmaması aksine taraflar arasında zararın tazmini için tazminat davası açılmış olması da gerekçe  gösterilerek akde aykırılığın reddedilmiş olması nedeni ile, bu davada davacının aleyhine kesin hüküm veya kesin delil teşkil etmeyeceğinden, mahkemece tarafların delillerinin değerlendirilerek karar verilmesi zorunludur. Sulh Hukuk Mahkesince akde aykırılın reddedilmiş olması, davanın reddi için yeterli bir gerekçe olamaz.

    Bu çerçevede davanın değerlendirilmesinde, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 3. maddesinde “BF (davalı) aylık kira olarak KDV"den ayrıştırılmış olan aylık cirosunun %10"unu + KDV"yi Namlı"ya (Davacı) müteakip ayın 30"una kadar öder.” denilmek suretiyle kira bedeli, ciro üzerinden kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 16. maddesinde ise “ A...  Spor Malz. San. Ve Tic A.Ş ve B.F. (davalı) arasında 14.05.1999 tarihinde imzalanmış bulunan ve sadece Aceka"dan veya onun tayin edeceği kişi ve kuruluşlardan mal almayı taahhüt eden  Fabrika Satış Mağazası  satıcılık sözleşmesi hükümlerine taraflar uymayı taahhüt ederler.” denilmiştir. Taraflarca ciro üzerinden kira belirlenmiş olması nedeni ile 16. madde, sözleşmenin esaslı unsuru olan kira parasına etki edebilecek bir madde olduğundan, davalının, söz konusu maddeye uyulmamasının, sadece Fabrika Satış Mağazası Sözleşmesi yaptığı şirkete sorumluluğu sonucunu doğuracağı savunması yerinde değildir. Kaldı ki sözleşmede bu konuda   açık bir düzenleme bulunmadığından, davalının Fabrika Satış Sözleşmesi hükümlerine aykırı davranarak, cironun ve kiranın düşmesine sebebiyet vermesi halinde davalı, doğan zarardan davacıya karşı sorumludur. Ayrıca, ciro üzerinden kira bedelinin belirlenmesi halinde, kiracının cirosu, kira bedeline esas alınacağından, kiracı, mağaza olarak işlettiği işyerinde, cironun düşmesine neden olacak kusurlu davranışlardan da kaçınmak zorunda olması dürüstlük kuralının bir gereğidir. Şirketin yasal temsilcileri de, aynı yükümlülük altındadır. TTK"nun 321/son (TTK"nun 556 maddesi delaletiyle)  maddesi gereğince  Şirket yöneticilerinin, bu yöndeki haksız eylemlerinden de şirket sorumludur.

    Borçlar Kanununun 98/1. maddesi uyarınca; borçlu, genel itibariyle her kusurdan mesul bulunduğundan ve kusurlu eylemin bulunması halinde aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca haksız eylemden doğan sorumluluğa ilişkin kurallar kıyasen sözleşmeden doğan sorumlulukta da uygulanacaktır. Davacı sözleşmeye dayandığından kusurunun olmadığının ispatı davalı tarafa aittir.

    Hükme esas alınan son bilirkişi raporu hariç  2 ayrı bilirkişi raporunda, gerekse delil tespiti sırasında alınan bilirkişi raporunda, 2004 yılı şubat ayından itibaren  davalı şirketin cirolarında azımsanmayacak derecede azalma olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca gerek dava sırasında yapılan keşifte gerekse de Söke Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/23 D.iş dosyasından 11.02.2004 tarihinde yapılan delil tespitinde davalının sözleşme gereğince A... firmasının temin ettiği ürünleri satması gerekirken, A... firmasının ürünlerini satmadığı tespit edilmiş, delil tespitinde mağazanın büyüklüğü, içerisindeki raf adeti, konumuna göre satışa sunulmuş ürünlerin  mağazanın kapasitesinin altında ve mağazaya uygun olmayan sayı ve görümünde olduğu belirlenmiştir. Gerek davacının beyanlarına gerek davalının ikrarına göre her ne kadar yargılama sırasında faaliyetine son vermiş ise de, delil tespitinin yapıldığı tarihte, davalı B.F. Tekstil ve Spor Malz. Ltd. Şti. şirketi tarafından satılan markalara ait ürünlerin aynı belde içerisinde B...-F... Tekstil Spor Malzemeleri  İthalat ve İhracat Paz. San. Ticaret Ltd Şti  tarafından açılan işyerinde satılmaya başlanmış olduğu tespit edilmiş. Davalı şirketin temsilcisi ve Ortağı olan İ...  F...  Ş...  ve B...  S...  Ş... "in, B...-F... Tekstil Ltd Şti"nde de, G...  Ş... ve Y...  Ş...  ile birlikte ortak oldukları Ticaret Sicil Memurluğunun, dosya içerisinde Söke Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/48 E. sayılı dosyasındaki cevabi yazıdan anlaşılmaktadır. Yine davalı şirketin, diğer şirketin faaliyete başladıktan sonra elinde bulunan 3175 adet Ayakkabı, 11922 adet Tekstil ürünü ve 1926 adet aksesuar olmak üzere 17.023 adet ürünü konsiye fatura ile A... Teskstil A.Ş."ne iade ettiğini belirterek mağazadan çıkarttığı ve tespit tarihinde mağazanın bu şekilde boşaltıldığı da anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı söz konusu ürünlerin diğer mağazaya taşındığını iddiasını kesin olarak ispatlayamamış ise de, davalının mağazayı boşalttığı kanıtlanmıştır. Buna karşılık davalı ciro düşüşünde kusursuzluğunu ispatlayamamıştır.  Bu itibarla  davacı tarafından cironun düşmesine, dolayısı ile de davalının kira parasının azalmasına sebebiyet verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, davalı şirketin tekstil sektöründeki kriz ve bölgede mağaza sayısının artışı nedeni ile cirolarda düşme yaşandığı savunması da değerlendirilerek, davalının kusuru nedeni ile meydana gelen gerçek zarar tespit edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

    Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

    SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 07.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi