Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/1870
Karar No: 2017/1369
Karar Tarihi: 15.11.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/1870 Esas 2017/1369 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/1870 E.  ,  2017/1369 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bakırköy 7. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.03.2012 gün ve 2009/1004 E.-2012/138 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 10.12.2012 gün ve 2012/7974 E.- 2012/27682 sayılı kararı ile;
    (...Davacı, davalı işyerinde montör olarak 01.09.1997 tarihinde işe başladığını, aralıksız çalıştığını, hiçbir haklı neden yokken 05.10.2009 tarihinde iş sözleşmesinin işveren tarafından sona erdirildiğini, haklarının ödenmediğini belirterek kıdem, ihbar tazminatı ve fazla mesai ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını, 2009 yılında ihtiyaçları karşılığında borç para aldığını, borcunu ödemeden işten ayrıldığını, işyerinde onüç yıl çalıştığı iddiasının doğru olmadığını, diğer taleplerinin de haksız olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıda belirtilen bendin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Davalının savunmasında belirttiği ibranamenin yargılama sırasında dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. İbranameye karşı davacıdan diyecekleri sorularak imza inkarı halinde imza incelemesi yapılmalı, irade sakatlığı iddiası varsa taraf delilleri toplanarak sonucuna göre ibraname değerlendirilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Ödenen miktarların mahsubu gerekirken ibranamenin dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı asil davalı şirkete ait işyerinde 01.09.1997 tarihinde işe başladığını, işe başlarken kendisinden teminat olarak açık senet alındığını, çalışma süresi boyunca her gün sabah 09.00"dan akşam 21.00"a kadar 12 saat çalıştığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından sebepsiz olarak 05.10.2009 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsiline, işe girerken teminat amacı ile boş ve imzalı olarak alınan açık senedin kendisine iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

    Davalı şirket vekili davacıdan teminat senedi alınmadığını, aksine davacının 2009 yılında davalı şirketten borç para aldığını, bunu ödemeden kardeşi Dursun ile birlikte işten kendi isteği ile ayrıldığını, 13 yıl çalışmadığı gibi her gün 12 saat çalışma yaptığına ilişkin iddianın yerinde olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece davacının hizmet süresinin toplam 12 yıl 1 ay 4 gün olduğu, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ispat külfeti altında bulunan davalı işverenin devamsızlık tutanakları ibraz etmesine rağmen davacıya mazeretini sorma ve dön ihtarı gönderme yükümlülüğünü yerine getirmediği, bu nedenle haklı fesih ispat edilemediğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına ayrıca davacı tarafça kanıtlandığından fazla çalışma ücretine hak kazandığı, bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve iş mevzuatına uygun olduğu gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ücreti taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı şirket vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde belirtilen gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde davanın ıslahından sonra sunulan ibraname ile davacının kendi isteği ile işten ayrıldığına dair savunmasının çeliştiği, belgede düzenlenen alacak kalemlerine ilişkin ödeme belgesi sunulmadığı, işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, iş sözleşmesi devam ederken düzenlenen ibranameler gibi tarih içermeyen, içeriğinden fesih tarihinden sonra alındığı anlaşılamayan ibranamelerin de geçersiz olduğu, somut olayda dayanılan ibraname altındaki imzanın davacının eli ürünü olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, davacının ibranamenin sonradan doldurulduğunu iddia etmesi karşısında ibranamede yazılı hakların ödendiğini işverenin ispat etmesi gerektiği, ibraname matbu olup üzerindeki yazılardan sonradan doldurulduğunun anlaşıldığı, cevap dilekçesinde davacının fazla çalışma ücretine hak kazanmadığının ileri sürüldüğü, varlığı tartışmalı olan hakların ibra yolu ile sona ermesinin mümkün olmadığı, bu nedenlerle ibranameye itibar edilemeyeceği gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olay bakımından 07.06.2010 havale tarihli delil listesinde dayanılan, ancak dava konusu edilen alacakların miktarının ıslah yolu ile arttırılmasından sonra ıslah dilekçesine ve bilirkişi raporuna itirazların bildirildiği dilekçe ekinde sunulan ibraname ile ilgili olarak davacıdan diyecekleri sorularak, ibraname altındaki imzanın davacı tarafından inkârı halinde imza incelemesi yapılması, ayrıca irade sakatlığı iddiası ileri sürüldüğü takdirde bu yöndeki taraf delilleri de toplanarak ibranamenin geçerli olup olmadığının değerlendirilmesinin ve ibranamede yazılı miktarların mahsubu gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, davanın miktar itibari ile ıslahından sonra davalı vekilinin ıslah dilekçesine ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sunduğu, bilirkişi ek raporunda geçersiz olduğu yönünde kanaat bildirilen ibraname ile ilgili olarak mahkemenin bozma kararı öncesi kararında değerlendirme yapmayıp, genel olarak bilirkişi raporuna atıfla yetinmesi, ancak kararın Özel Dairece ibranamenin değerlendirilmesi açısından bozulmasından sonra, davacı vekilinin bozma kararına karşı beyanlarını ve direnme kararı verilmesi talebini içeren aynı zamanda ibraname ile ilgili açıklamaların bulunduğu dilekçesi ve 28.03.2013 tarihli duruşmadaki "biz bozmaya karşı beyanlarımızı yazılı olarak sunduk, tekrar ediyoruz, dava dilekçesinde de müvekkilimin kendisinden işe girerken alındığından bahsedilen senet aslında ibranamedir, müvekkilim bilmediği için öyle yazmış, ibraname açıkça savunma ile çelişmektedir ve dava açıldıktan çok sonra Mahkemenize ibraz edilmiştir. İbranamedeki imza müvekkilime aittir, ancak üstü sonradan doldurulmuştur. Bozma ilamına direnilsin." şeklindeki beyanından sonra ibraname ile ilgili değerlendirmeler yaparak direnme adı altında verdiği kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılmıştır.
    Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429 uncu maddesi).
    Somut olayda ilk kararda ibraname ile ilgili olarak mahkemece değerlendirme yapılmamış, gerekçede genel bir ifade ile bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve iş mevzuatına uygun olduğu belirtilmiştir.
    Hükmün Özel Dairece ibranamenin geçerli olup olmadığının tespiti bakımından araştırmaya yönelik bozulmasından sonra davacı vekili bozma kararına karşı beyanlarını ve direnme kararı verilmesi talebini içeren aynı zamanda ibraname ile ilgili açıklamaların bulunduğu dilekçesinde bozma kararının eksik incelemeye dayalı olduğunu, ibranameye ilişkin imza tartışması bulunmadığını, ibranamenin boş olarak işe girerken alınıp sonradan doldurulduğunu, mahkeme tarafından da bu nedenle hükme esas alınmadığını, boş olan yerleri elle doldurulan matbu ibranamedeki tarihin kaşe ile "15 Ocak 2010" olarak basıldığını, cevap dilekçesinde ibranameden hiç bahsedilmediğini, ıslah işleminden sonra sunulduğunu, kıdem ve ihbar tazminatı açısından ibranamenin savunma ile çeliştiğini, ibraname içeriğinde iş sözleşmesinin sona erme tarihinin davacının iddia ettiği 05.10.2009 fesih tarihinden önceki bir tarihi olan 02.10.2009 olarak yazıldığını, doğmadığı iddia edilen bir hakkın ibrasından söz edilemeyeceğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 420 inci maddesinde ibra sözleşmelerinin düzenlendiğini, kamu düzenine ilişkin bu hükmün kanunun yürürlüğünden önceki dava konusu ibranameye de uygulanması gerektiğini, dava konusu ibranamenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 420 inci maddesindeki şartları taşımadığından geçersiz olduğunu belirterek direnme kararı verilmesini talep etmiş; 28.03.2013 tarihli duruşmada ise "Biz bozmaya karşı beyanlarımızı yazılı olarak sunduk, tekrar ediyoruz, dava dilekçesinde de müvekkilimin kendisinden işe girerken alındığından bahsedilen senet aslında ibranamedir, müvekkilim bilmediği için öyle yazmış, ibraname açıkça savunma ile çelişmektedir ve dava açıldıktan çok sonra Mahkemenize ibraz edilmiştir. İbranamedeki imza müvekkilime aittir, ancak üstü sonradan doldurulmuştur. Bozma ilamına direnilsin." şeklinde beyanda bulunmuştur.
    Bundan sonra mahkemece davacı vekilinin ibranameye ilişkin açıklamalarını da içeren dilekçe içeriği ve duruşmadaki beyanı çerçevesinde ibraname ile ilgili değerlendirmeler yapılarak direnme adı altında yeni bir karar verilmiştir.
    Şu halde "direnme" olarak verilen kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili yeni olgulara dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
    Hal böyle olunca kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
    Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 15.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi