(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2013/5523 E. , 2013/15275 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı şirketlerle imzaladığı 08.07.2008 tarihli sözleşme gereğince mülkiyeti kendisine ait olan taşınmazda bulunan yumuşak toprağın otoban yol inşaatı nedeniyle kullanılacağının, karşılığında da bedelinin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalıların; tarlasındaki ağaçları sökerek toprağı kullandıklarını, bedelini de ödediklerini, ancak sözleşme gereği araziyi kullandıktan sonra tarlanın zeminine 50 cm derinliğinde nebati toprak dökmek suretiyle araziyi tarla haline dönüştürüp teslim etmeleri gerekirken bu yükümlülüğünü yerine getirmediklerini, davalılara çektiği ihtarın sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50 cm derinliğinde nebati toprak döküm masrafı olan 8.000,00 TL nın yasal faizi ile birlikte davaılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davacının arazisi üzerindeki nebati toprağın alınarak depo edildiğini, nebati toprak altındaki sert malzemenin alınmak suretiyle iş yapıldığını, depo edilen nebati toprağın tekrar arazinin üzerine serildiğini, davacıya arazi bedelinin çok üstünde bir bedel verildiğini, arazinin şeyvli hal almasından dolayı zamanla akan su ve yağmurlardan yarılmaların olmasının doğal olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir
Mahkemece, davanın kabulü ile 32.895 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı 50 cm nebati toprak döküm masrafının tahsilini istemiş, mahkemece taşınmazın bedelini belirleyen 16.04.2012 tarihli bilirkişi ek raporu esas alınmak suretiyle kısa kararda davanın kabulüne, 32.895,00 TL nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, gerekçeli kararda ise talep olmadığı halde davanın kabulüne, 32.895,00 TL nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar kesinleştiğinde davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı şirketler adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297.maddesinin 2. fıkrası ile " Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması, HMK" nın 297/2. madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre sair temyiz itirazları şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA,ikinci bentte açıklanan nedenle davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 5.6.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.