Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/15935 Esas 2016/875 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/15935
Karar No: 2016/875
Karar Tarihi: 27.01.2016

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/15935 Esas 2016/875 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı kadın, evliliği boyunca şiddet gördüğünü ve eşi tarafından evden uzaklaştırılmak istendiğini iddia ederek tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Mahkeme, davacının haklı olduğunu belirterek davanın kısmen kabulüne ve aylık 250 TL tedbir nafakası ödenmesine karar vermiştir. Ancak davacının ekonomik durumu, davalının sahip olduğu hisseli taşınmazlar ve gelirleri araştırılmadan verilen bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, hakim, eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korunması gerektiği ilkesine uygun bir nafaka miktarının belirlenmesi gerektiğine karar verilmiştir. Kararda, Türk Medeni Kanunu'nun 197/2.maddesi ve 186/son maddesi ile 200.maddesi açıklayıcı bir şekilde ele alınmıştır.
3. Hukuk Dairesi         2015/15935 E.  ,  2016/875 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının 18/07/1972 tarihinde evlendiklerini, davalının sürekli olarak davacıya şiddet uyguladığını, davalının bu davranışlarıyla davacıyı evden uzlaşmaya zorladığını, davalının, davacıyı evi terk etmemesi halinde evi satmakla ve dışarı atmakla tehdit ettiğini, yaşanan bu olaylar nedeniyle davacının yakın akrabalarının evinde ve onların katkısı ile geçindiğini, davacının herhangi bir gelirinin bulunmadığını, davalının emekli olduğunu, adına kayıtlı 4 ayrı hisseli taşınmazının bulunduğunu, bu taşınmazlardan ekim yapmak suretiyle gelir elde ettiğini belirterek davacı için aylık 800 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevabında; davacının sürekli olarak evde huzursuzluk çıkardığını, davacının müşterek eve gelmediğini, yakınlarının yanında kaldığını, evi terk ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile aylık 250 TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Türk Medeni Kanunu"nun 197/2.maddesine göre; ayrı yaşamakta hakkı olan eş, diğer eşten tedbir nafakası isteminde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenlemeler gereği, eşler evlilik birliğinin giderlerine güçleri oranında katılmak zorundadırlar (TMK. madde 186/son). Buna göre evlilik birliğinin ortak giderleri olan kira, elektrik, yakıt, su ve benzeri giderlere davalı eş katılmak zorundadır.
    Koşullar değiştiğinde hakim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır(TMK.md.200)
    Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılma hususunda eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eşine sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
    Somut olayda; kolluk araştırmasına göre, davacı kadının ev hanımı olduğu,gelirinin olmadığı, çocuğunun yanında kaldığı, davalının ise emekli olduğu, maaşının 1.000TL olduğu, 2 katlı evi ile 1 dairesinin olduğu tespit edilmiştir.
    Buna karşın, davacı tarafça, dava dilekçesinde davalının adına kayıtlı hisseli taşınmazlar olduğunu, bu taşınmazlara ekim yapmak suretiyle gelir elde ettiği ileri sürülmüş olmasına, tanık olarak dinlenen tarafların müşterek çocuklarının davalıya ait limon bahçesi olduğunu, ayrıca çiftçilikten de gelir elde etiğini beyan etmelerine karşın mahkemece bu hususlar araştırılmadan ve davalının çiftçilik işinden ve limon bahçesinden elde etiği gelir bulunup bulunmadığı tespit edilmeden hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir.
    Hal böyle olunca mahkemece; davalı kocanın sosyal ve ekonomik durumunun teferruatlı bir şekilde araştırıldıktan sonra tespit edilen geliri ile orantılı olacak ve nafaka yükümlüsünü zarurete düşürmeyecek şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu, düşük miktarda nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.