Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2622
Karar No: 2017/1367
Karar Tarihi: 15.11.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2622 Esas 2017/1367 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Tapu iptal ve tescil davasında, davacı mera olarak sınırlandırılan taşınmazın müvekkillerine atalarından intikal ettiğini ve yirmi yıldan fazla süredir zilyetliklerinin bulunduğunu ileri sürerek mera kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Yerel mahkeme davanın kabulüne karar verirken, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Yargıtay bozma kararı vermiştir. Ancak mahkeme, bozma kararına uymakla gerçekleşen usulî kazanılmış hak nazara alınarak hükmüne uyulan bozma kararı gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken, direnme kararı vermiştir. Hukuk Genel Kurulu, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek direnme kararını bozmuştur.
Kanun Maddeleri: Usulî kazanılmış hak ilkesi.
Hukuk Genel Kurulu         2017/2622 E.  ,  2017/1367 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “tapu iptal ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 02.06.1992 gün ve 1988/915 E., 1992/341 K. sayılı kararın davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.09.1994 gün ve 1994/6606 E., 1994/10288 K. sayılı kararı ile;
    (...Davacı tarafından davalı hazine ve köy tüzel kişilği aleyhine açılan tapulamada mera olarak sınırlandırılan 2187 parsel sayılı taşınmaza ait mera kaydının iptal ve davacı adına tescili davasının yargılaması sonucunda, davanın kübulüne karar verilmiş, hükmü davalılardan hazine temyiz etmiştir.
    Dava konusu 2187 parsel sayılı taşınmaz 15/09/1982 tarihinde yapılan tapulamada 213, 214, 215, 269, 270, 291 parsel sayılı taşınmazlara uygulanan vergi kaydının miktar fazlası olarak mera niteliğinde sınırlandırılmıştır. Yukarıda numaraları yazılı parsellere uygulanan vergi kaydı davacının miras bırakanı annesi adına olup batı sınırda mera gösterilmiş, miktarı da 52 dönümden ibarettir. Bu kayda göre miktarı kadar yer davacı ve kardeşlerine yukarıda yazılı parsel numaraları ile tespit edilmiştir. Mera sınırlı kayıtlarda kapsam miktar itibariyle belirlenir. Miktar fazlasının mera sınırından genişletilmek suretiyle elde edildiği kabul edilir. Dava konusu taşınmaz yukarıda parsel numaraları yazılı taşınmazların kısmen batı yönüne düşmekte olup öncesinin makilik iken 30-35 sene evvel davacı tarafından imar ve ihya edilmek suretiyle tarım arazisine dönüştürüldüğü ziraatçi raporu ile belirlenmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklar nizalı taşınmazın mera olmadığını meranın daha batıda bir yer olduğunu ifade etmişlerdir. Bu taşınmazın sınırlarında mera ve tapulama dışı bırakılan yerler bulunduğu krokisinden anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar ışığında dava konusu taşınmazın dava dışı taşınmazlara uygulanan vergi kaydında gösterilen batıdaki mera sınırından genişletilmek suretiyle elde edildiği anlaşılmaktadır. Resmi belge niteliğindeki vergi kaydı karşısında tanık ve bilirkişi sözlerine değer verilemez. Kayıt miras bırakan adına olduğundan davacıyı bağlar. Sonuç olarak dava konusu taşınmazın meradan genişletilmek suretiyle elde edilmiş olup bu gibi yerlerin süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Bu itibarla davanın reddine karar verilmesi gerekirken resmi belge niteliğindeki vergi kaydına ters düşen bilirkişi ve tanık sözlerine dayanılarak davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir...)
    gerekçesi ile oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili mera olarak sınırlandırılan Gölbent Köyü 2187 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerine atalarından intikal ettiğini, yirmi yıldan fazla süredir zilyetliklerinin bulunduğunu ileri sürerek mera kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuş; diğer davalı ise süresi içerisinde herhangi bir cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
    Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece bozma kararına önce uyulmuş ancak daha sonra bu karardan dönülerek taşınmazın mera niteliğinde olmadığı, bitişiğindeki 270 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte dava sırasında vefat eden davacının zilyetlik ve tasarrufunda bulunmuş olan ve özel mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, buna göre davacı yararına zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının oluştuğundan bahisle direnme kararı verilerek davanın kabulüne hükmedilmiştir.
    Direnme hükmü davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisabı mümkün yerlerden olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacılar adına tescil yönünde verilen kararın hukuka uygun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce mahkemece bozma kararına uyulmasından sonra direnme kararı verilip verilemeyeceği hususu ön sorun olarak görüşülüp tartışılmıştır.
    Burada "usul hukuku" ile ilgili ortaya çıkan sorun, bozma kararının taraflara tebliği ile duruşmada tarafların beyanları alındıktan sonra mahkemece “bozma ilamına uyulmasına” ilişkin ara kararı oluşturulmasına karşın, bu hukuki sonucun tam aksine bir karar verilmesinin hukuken mümkün olup olmadığı hususudur.
    Bilindiği üzere bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka usulî kazanılmış hak denilir.
    Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Buna göre Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme bu uyma kararı ile bağlıdır. Daha sonra bu uyma kararından dönerek direnme kararı veremez. Zira uyma kararı taraflar için bu yönde usulî kazanılmış hak doğurur.
    Aynı ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.02.2003 gün ve 2003/8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K.; 25.01.2017 gün ve 2015/9-463 E., 2017/137 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
    Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usulî kazanılmış hak” olgusunun bir takım istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma kararına uyulmuş olmakla oluşan usulî kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK). Benzer şekilde uygulanması gereken bir kanuni düzenlemenin, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 gün ve 2004/10-44 E., 19 K., 03.02.2010 gün ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararları).
    Bu sayılanların dışında ayrıca görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usulî kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü , C. V, 6. b, İstanbul 2001, s. 4738 vd).
    Usulî kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
    Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde somut olayda 23.12.2015 tarihli celsede, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine verilen Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmiş olmakla, artık davalı yararına usulî kazanılmış hak oluşmuştur. Burada usulî kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durum da bulunmadığına göre, önceki kararda direnilmesi usulen mümkün bulunmamaktadır. Usulî kazanılmış hak ilkesi kamu düzeni ile yakından ilgili olup karar kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir.
    Açıklanan nedenlerle mahkemece bozma kararına uyulmakla gerçekleşen usulî kazanılmış hak nazara alınarak hükmüne uyulan bozma kararı gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken, direnme kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararının bozulması gerekir.
    S O N U Ç: Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15.11.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi