20. Hukuk Dairesi 2011/13664 E. , 2013/315 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili ve davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Merkez ... Köyü 2380 ve 2381 parsel sayılı sırasıyla 15760 m² ve 49 m² yüzölçümlü taşınmazlar Temmuz 1291 tarih 29 sıra, 5 cilt, 186 sahife nolu tapu kaydı ile... adına, 2382 parsel sayılı 5994 m² yüzölçümlü taşınmaz Temmuz 1291 tarih 29 sıra,.. cilt, ... sahife nolu tapu kaydı ile ... adına tesbit edilmiştir. Davacı ... Yönetimi, çekişmeli taşınmazların devlet ormanı içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır. Yargılama sırasında Hazine; taşınmazların Vakıflar İdaresinin tapulu yerlerine ait olduğu, imar planında mücavir alan ve nazım imar planı içinde kaldığından imar ihya ile zilyetliğinin mümkün olmadığı iddiasıyla davaya katılmıştır. Mahkemece, Orman Yönetiminin davasının reddine ve çekişmeli taşınmazların kadastro tutanaklarının iptali ile hazine adına tapuya tesciline ilişkin verilen karar, davacı ... Yönetimi ve davalılar ...ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 28.05.1998 gün 1998/4211 – 5555 sayılı kararı ile “...22.03.1996 tarihli 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararına göre, maki tefrik komisyonlarının kuruluşu yasal, yaptıkları işlemlerin geçerli olduğu, İçtihadı Birleştirme Kararlarının usuli kazanılmış hakkın istisnası olup, sonuçlanmayan davalara da uygulanacağı, taşınmazın bulunduğu yörede maki tefrik işleminin yapıldığı, mahkemece, maki tefrik haritası uygulanmak sureti ile taşınmazın buna göre konumu belirlenip değerlendirilmediği, taşınmazın maki tefrikine konu olması halinde, makiye ayrıldığı tarihte tahdit dışına çıkmış sayılacağından imar-ihya ve zilyetlikle dahi kazanılabileceği ve daha sonra yapılan orman tahditlerinin geçerli olmadığı, maki tefrikine konu olmamış ise vakıflara ilişkin karar tüm tahdidin iptali sonucunu doğurmayacağından, sonradan yapılan 2. tahdide göre taşınmazın dışarıda bırakılmasının da sonuç doğurmayacağı, bu duruma göre 1942 tahdidine göre taşınmazın konumunun belirlenmesi, ayrıca, davacı Hazinenin davaya müdahalesinin dava edilen kesimler yönünden olacağı gözetilmeden, dava edilmeyen kesimler yönünden de Hazine lehine hüküm kurulmasının doğru olmadığı...” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve dava konusu...Köyü 2380, 2381 ve 2382 sayılı parsellerin tespit gibi davalılar adlarına tapuya tesciline ilişkin verilen karar, davacı ... Yönetimi ve katılan Hazine tarafından temyiz edilmekle, Dairenin 20.04.2004 gün 2004/970-4320 sayılı karar ile “... 1942 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman tahdidine itiraz süresinin ve 08.09.1956 tarihinde yürürlüğe giren 6831 Sayılı Yasanın geçici 3. maddesi ile getirilen itiraz sürelerinin geçirildiği, böylece çekişmeli parsellerin tesbitine esas alınan tapu kaydı, orman sınırı içinde kalmakla yasal değerini yitirmiş olduğundan davacıların dayanacağı bir tapu kaydı bulunmadığı, 22.03.1996 tarih 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile 5653 sayılı Yasayla değişik 3116 sayılı Yasanın 1/e maddesi uyarınca kurulan maki tespit komisyonlarının yasal ve yaptıkları işlemlerinde geçerli olduğu ve makiye ayrılan yerlerde
özel yasalar uyarınca oluşturulan tapulara değer verileceği benimsendiği, İçtihadı Birleştirme Kararında maki tesbit komisyonunca makilik alan olarak belirlenen alanlarda özel yasalar uyarınca oluşturulan tapulara değer verileceğinin kabul edildiği ve İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde açıkça maki komisyonlarınca yapılan işlerin sadece nitelik belirleme olup, orman dışına çıkarma işlemi olmadığı, makiye ayırma işleminin orman olarak kayıtlı tapulu taşınmazı tapusuz hale dönüştürmeyeceğinin vurgulandığı, bu İçtihadı Birleştirme Karanının konusunun makilik yerlerde zilyetliğe değer verilip verilmeyeceğiyle de ilgili olmadığı, İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde bu konunun, bir kelime ya da cümle halinde dahi yer almadığı, yorum yoluyla içtihadı birleştirme kararının genişletilemeyeceği, orman kadastrosu 1942 yılında kesinleşmiş olduğuna göre, 3116 sayılı Yasanın 13. maddesi ve 6831 sayılı Orman Yasasının 11. maddesinin 4. fıkrasının emredici hükümleri gereğince, Hazine adına tapuya tescil edilmiş olması gerektiği, tapulu devlet ormanının bir bölümünün makiye ayrılması halinde o yerin orman değil ve fakat cinsi makilik yer olarak ve yine Hazinenin tapulu taşınmazı olmaya devam edeceği, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içindeki makilik alanın ayrılmasının o yeri tapusuz hale getirmeyip, sadece niteliğini değiştirdiğinden makilik cinsi ile tapulu olma halini sürdüreceği ve imar, ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılamayacağı, Kesinleşen orman kadastrosu, kanunun emredici hükmüne rağmen herhangi bir nedenle tapuya tescil edilmemiş olsa bile; orman kadastrosunun kesinleşmesi ile taşınmazın orman niteliğiyle mülkiyet hakkının Hazineye geçeceği, kesinleşen orman kadastrosunun sonradan tapuya tescil edilmesinin mülkiyet hakkının doğumu için gerekli olmadığı, tescil işleminin, kurucu değil açıklayıcı nitelikte olduğu, maki komisyonlarının yaptığı işlemin 6831 sayılı Yasanın 2. maddesinin öngördüğü anlamda “orman sınırı dışına çıkarma” işlemi değil “makilik yer olduğunu belirleme” işlemi olduğu, çünkü 5653 sayılı Yasada tahdit komisyonlarına orman sınırı dışına çıkartma yetkisi verilmediği, bu komisyonların görevinin orman sayılmayan makilik alanları belirlemekten ibaret olduğu, 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan yerler ile geçerli bir işlemle makiye ayrılan yerlerin de 3402 sayılı Yasanın 18. maddesi anlamında “yasalar uyarınca devlete kalan taşınmaz mallar” olduğu kabul edilmesi gerektiği, İçtihadı Birleştirme Kararında 5653 sayılı Yasayla değişik 3116 sayılı Orman Yasasının 1/e maddesinde Hazine tapularının iptal edileceğine ve taşınmazların tapusuz hale dönüşeceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, maki yönetmeliğinde de yapılan işlemin tespit işlemi olduğu vurgulandığı ve tapulu taşınmazın tapusuz hale dönüşeceğine ilişkin yönetmeliğe bir hüküm konulmadığı, bu nedenlerle, çekişmeli taşınmazların 1952 yılında yapılan maki çalışması sonunda makilik alanda bırakılması ve maki olduklarının belirlenmesi nedeniyle Hazine adına özel mülk olarak ve kesinleşen tahdit içinde tapuda kayıtlı olduğunun kabulü gerektiği, makiye ayrılan taşınmazların, hali yerler gibi zilyetlikle kazanılamayacağı, kaldı ki; dava dosyası içine konulan 7. Hukuk Dairesinin aynı köy 815 sayılı parsel hakkındaki 01.10.1998 gün 3417/4045 ve 1289 sayılı parsel hakkında verdiği 06.04.2000 gün 1370/1711 sayılı kararlarında ... Köyünün ... Büyükşehir Belediyesi sınırları içine alındığı ve bu yerde 1981 yılında imar planının yapılıp kesinleştiğinden 1991 yılında tesbit tutanağı düzenlenen taşınmazların imar, ihya yoluyla kazanılma olanağı bulunmadığı, Dairenin 28.05.1998 gün ve 4211 - 5555 sayılı bozma kararı maddi yanılgıya dayalı olduğundan, uyulmasının usûli kazanılmış hak meydana getirmeyeceği, çekişmeli taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Yasasının 18/1. maddesi gereğince Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi...” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece, Daire bozma kararına karşı 13.11.2003 gün 1998/162-62 sayılı önceki kararda direnilmesine ilişkin verilen karar, davacı ... Yönetimi ve katılan Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, Hukuk Genel Kurulu"nun 14.07.2010 gün 2005/20-163 esas 2010/384 karar sayılı kararı ile “...dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 1952 yılında 5653 sayılı Kanun uyarınca yapılan maki tefrik çalışması sırasında, maki tefrik hattının kapsamında kaldığının saptanmış olmasına göre, mahkemece, usûli kazanılmış hakkın istisnasından olduğu kuşkusuz bulunan 27.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı Kanunun 5831 sayılı Kanunla değişik Ek 10. maddesi ve 30.04.2010 gün 2004/1 esas 2010/1 karar sayılı İçtinadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi...” gereğine değinilerek, mahkeme direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, direnme kararının bozulmasında sonra davacı ... Yönetiminin talep ve davasının REDDİNE, katılan Hazinenin davasının KABULÜNE ve dava konusu eski 2380 (yeni 28063 ada 2), eski 2381 (yeni 28063 ada 3) ve eski 2382 (yeni 28063 ada 1) parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarının iptaline ve Hazine adına tapuya tescillerine, kadastro tesbitinden önce tesis edilmiş 12x40 m ölçülerinde bulunan..., 12x42 m ölçülerinde bulunan ..., 5x5 m ölçülerinde 10 yaşlarında portakal, zeytin, harnup, 6 adet erik, 4 adet kayısı, 1 adet dut ağaçlarının...mirasçıları ...... ve ..."in kullanımında olduğunun eski 2380 (yeni 28063 ada 2) sayılı parselin tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine, 3402 sayılı Kanunun 25/1. maddesi gereğince, enerji nakil hattının... Anonim Şirketinin kullanımında olduğunun eski 2381 (yeni 28063 ada 3) sayılı parselin tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine, 2 adet zeytin, 3 adet harnup ağacının davalı ..."in kullanımında olduğunun eski 2382 (yeni 28063 ada 1) sayılı parselin tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili ve davalılar ..., ..., ..., ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen ve yine 1976 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 3302 sayılı Yasaya göre yapılıp 15.06.1989 tarihinde ilân edilen 2/B uygulaması vardır.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1976 yılında ilk tahditin aplikasyonu ve ... Vakfının tapulu taşınmazları yönünden... Genel Müdürlüğünün itirazı üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanın hâkem sıfatıyla verdiği karar ile tahditi iptal edilen yerler hakkında yapılan ormanların kadastrosu çalışmaları 15.09.1976 tarihinde, bu işlemlere karşı yapılan itirazları inceleyen 7 numaralı Orman Kadastro Komisyonu işlemleri de 09.12.1976 tarihinde ilân edilmiştir. Daha sonra 1988 yılında 36 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca aplikasyon ve sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ile 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapılmış ve 15.06.1989 tarihinde ilân edilmiştir.
5304 sayılı Yasanın 6. maddesi ile değişik 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi hükmüne göre yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması çalışması 28.9.2010 - 27.10.2010 tarihleri arasında ilâna çıkarılmış, çekişmeli taşınmazlar, 28063 ada 2 (eski 2380) parsel, 28063 ada 3 (eski 2381) parsel, 28063 ada 1 (eski 2382) parsel sayısını almışlar ve tutanaklar davalı olduklarından kadastro mahkemesine devredilmişlerdir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalılardan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdıkları peşin temyiz harcının istek halinde iadesine, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine 25.01.2013 günü oy birliği ile karar verildi.