3. Hukuk Dairesi 2015/3073 E. , 2016/836 K.
"İçtihat Metni"
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : .... 10. AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesinde; amca çocuğu olan tarafların, davalının 2 yıl süren ısrarıyla nişanlandıklarını; nişanlılık döneminde, davalının davacıya gereken ilgiyi göstermediğini, davacıyı sevmediğini söyleyerek nişanı bozduğunu; bu durumun, davacının onurunu incittiğini, psikolojik tedavi gördüğünü belirterek; 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, nişanın, davacının ve ailesinin bitmeyen istekleri ve memnuniyetsizliği nedeniyle, davacının kusuru ile bozulduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; nişanın bozulmasında, davacının somut bir kusurunun bulunmadığı; davalının, nişan yüzüğünü annesi aracılığıyla davacının annesine teslim ettiği, bu durumu, telefonla davacıya bildirdiği, davalının nişanın bozulmasında kusurlu olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile, 3000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava, nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kural olarak nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. (TMK m. 121) Nişanın bozulmasından dolayı davacı lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, davacının kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir.
Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur. Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğranılmış olması manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir. Bu fahiş zararın somut olay ve nedenlere dayanılarak ispat edilmesi gerekir.
Somut olayda; taraflar arasındaki nişanın, davalı tarafından bozulduğu sabit ise de, nişanın bozulmasından dolayı, davacının kişilik haklarının fahiş olarak zarara uğradığı, davacı tarafından usulünce ispat edilememiştir.
O halde, mahkemece; nişanın bozulmasının, davacının hayat, vücut bütünlüğü, sağlık, özgürlük, isim, resim, şeref, haysiyet gibi değerlerinde bir ihlale yol açmadığı, davacının kişilik haklarına herhangi bir saldırının sözkonusu olmadığı, bu itibarla, manevi tazminata hükmedilmesi için gereken koşulların oluşmadığı gözetilerek; davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bendde açıklanan nedenle davacının temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan kararın 2.bendde açıklanan nedenle, hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.