
Esas No: 2018/3398
Karar No: 2019/4745
Karar Tarihi: 08.05.2019
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/3398 Esas 2019/4745 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma üzerine yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı, 1218 parselde kayıtlı kargir ev ve arsa vasfındaki gayrimenkulun maliki olduğunu açıklayarak, 1218 parselde kayıtlı arsasına ve arsalarına ait ana ve yan yollara halen süregelen vaki müdahalesinin meni ile yapılan haksız inşaatın kal"ine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının 1218 parsele fen bilirkişisinin raporda B harfi ile gösterdiği alana ve A harfi ile gösterdiği kadastral yola müdahalesinin menine, B harfi ile gösterilen duvarın ve A harfi ile gösterilen evin kal’ine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza yönelik elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalının 20.11.2013 tarihli krokide B harfi ile gösterilen duvara ilişkin temyizine gelince;
Mahkemenin 22.03.2011 tarihli ve 2011/77 Esas, 2014/60 Karar sayılı ilamında davacıya ait taşınmaza bir müdahale olmadığı, yol bakımından ise davacının taraf sıfatı bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş,kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 16.12.2014 tarihli ve 2014/21630 Esas, 2014/19689 Karar sayılı ilamı ile “Dosya içeriği ve toplanan delillerden, özellikle keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi rapor ve krokisinden, davacı adına kayıtlı taşınmaza davalının herhangi bir müdahalesinin bulunmadığı, ancak kadastral yola davalı tarafından müdahale edildiği anlaşılmaktadır.Açıklanan bu olgular karşısında, davacı taşınmazına el atmanın önlenmesi isteği bakımından davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, kadastral yol üzerinde herkes gibi davacının da genel yararlanmadan kaynaklanan kişisel bir hakkının bulunduğu ve bu hakkına dayanarak yola yönelik el atmanın önlenmesini isteyebileceği gözetilmek suretiyle anılan istek bakımından davanın kabul edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddedilmesi doğru değildir.” denmekle bozulmuştur.
18.06.2015 tarihli yargılama oturumunda Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra, davalının 1218 parsele fen bilirkişisinin raporda B harfi ile gösterdiği alana ve A harfi ile gösterdiği kadastral yola müdahalesinin menine, B harfi ile gösterilen duvarın ve A harfi ile gösterilen evin kal’ine karar verilmesi üzerine karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtayın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye “usuli müktesep hak” veya “usule ilişkin kazanılmış hak” denir. “Usuli Müktesep Hak,” davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay İçtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır.
16.12.2014 tarihli ve 2014/21630 Esas, 2014/19689 Karar sayılı bozma ilamında davacı adına kayıtlı taşınmaza davalının herhangi bir müdahalesinin bulunmadığı, ancak kadastral yola davalı tarafından müdahale edildiği belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyulması ile bilikte davacı adına kayıtlı taşınmaza davalının herhangi bir müdahalesinin bulunmadığı hususunda davalı yönünden usuli müktesep hak doğmuştur. Oysa ki; bozma üzerine verilen hüküm ile davacı adına kayıtlı 1218 parsel sayılı taşınmazda kalan ve fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen alan ile A harfi ile gösterilen kadastral yola müdahalenin menine, davacı adına kayıtlı 1218 parsel sayılı taşınmazda kalan ve B harfi ile gösterilen duvarın ve kadastrol yolda kalan ve A harfi ile gösterilen evin kal’ine karar verilerek usuli müktesep hakka aykırı karar verilmiştir. Bozma uyarınca davacı adına kayıtlı taşınmazda kalan ve 20.11.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda yer alan krokide, B harfi ile gösterilen duvara ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bundan zuhul ile yazılı gerekçe ile bozma ilamına aykırı olarak B harfi ile gösterilen alana müdahalenin menine ve bu alanda bulunan duvarın kal’ine hükmedilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalının sair temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 08.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.