(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi 2013/14398 E. , 2013/15191 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki satıcının açtığı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile aralarında imzalanan Tüketici Kredisi Sözleşmesi gereğince davalıya kredi kullandırıldığını, davalının ödemelerini aksatması üzerine ihtar çekilerek hesabının kat edildiğini, davalıya ihtarname gönderilerek verilen 1 haftalık süreye rağmen borcun ödenmediğini bu nedenle ... 1.İcra Müdürlüğünün 2011/2442 sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, ... 1.İcra Dairesinin 2011/2442 sayılı icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın kısmen İptaline, takibin 16.433,67-TL asıl alacak, 120,82-TL işlemiş faiz, 6,04-TL BSMV ve 383,81-TL ihtar masrafı olmak üzere 16.944,34-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %24,80 oranında temerrüt faiz, uygulanmasına, alacağın yargılamayı gerektirdiği gözetilerek icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-İİK"nın 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın 2013/14398-15191
gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunu kabulü ile icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Dava konusu uyuşmazlık, davalının davacı bankadan kullanmış olduğu tüketici kredisi nedeniyle ödenmediği ileri sürülen kredi taksitlerinden dolayı gerekli ihtarlar yapılarak neticesinde başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptaline ilişkindir. Davaya konu takip dosyasının incelenmesinde, borçlular ... ve dava dışı ... Taşçı aleyhine, 17.757,56 TL asıl alacak, 120,82 TL işlemiş faiz ve fer"ileri toplamı 18.337, 59 TL için ödeme emri gönderildiği, davalı borçlunun 19.9.2011 tarihli kısmi itiraz dilekçesi ile ödenmeyen 4 taksit tutarı olan 2.184,44 TL" yi kabul ettiği, asıl alacağın bakiye 15.573,12 TL" lik kısmına ve işlemiş faiz ve masraflarına itiraz ettiği görülmüştür. Davacının harca esas değer olarak belirttiği miktar da tüm takip miktarı değil, borçlu tarafından itiraz edilen 15.573,12 TL olmasına rağmen, mahkemece davacının alacak miktarının belirlenmesi açısından yaptırılan bilirkişi incelemesinde, kısmi itiraz göz önünde bulundurulmadan tüm alacak miktarı üzerinden hesaplama yapılmış ve mahkemece işbu rapor doğrultusunda temyize konu hüküm kurulmuştur. Mahkemece, davalının itiraz etmediği kısım yönünden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA,HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.