12. Hukuk Dairesi 2015/33062 E. , 2016/10387 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Borçluların temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Temyiz, vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkindir.
İİK"nun 4949 Sayılı Kanunla değiştirilen 363/1.maddesinin son cümlesindeki kesinlik sınırının aynı kanunun ek 1.maddesinin 1.fıkrası uyarınca 01.01.2014 tarihinden itibaren artırılan miktarı dikkate alındığında uyuşmazlık konusu değerin 5.440,00 TL.yi geçmediği anlaşıldığından mahkeme kararının temyiz kabiliyeti yoktur.
Temyiz dilekçesinin (REDDİNE),
2) Alacaklının temyiz itirazlarına gelince;
Borçlular vekilinin, dosyanın bilirkişiye tevdii ile yasaya aykırı ve hatalı olarak fahiş miktarda faiz tahakkuk ettirilerek hesaplanan borç miktarı ve bu konudaki borç muhtırasının düzeltilmesine karar verilmesi istemi ile 06.06.2013 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, itirazın iptali ilamının bozulmasına karar verilmesinden sonra düzenlenen muhtıranın, İİK"nun 40/1. maddesi nazara alınarak iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK"nun 114. maddesinde dava şartları açıkça sayılmış ve anılan maddenin "h" bendinde ise, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması gerektiği belirtilmiştir.
Davacının dava açmaktaki yararı, hukuki olmalıdır; ideal veya ekonomik yarar yalnız başına yeterli değildir. Davacı, hakkına kavuşmak için mahkemenin kararına muhtaç bulunmalıdır.
Somut olayda, alacaklının borçlular, ..., ... ve ....." hakkında eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlattığı, borçluların İİK"nun 62. maddesi kapsamında yasal sürede icra dairesine yaptıkları itiraz üzerine takibin durduğu, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2011/23 E. 2012/18 K. Sayılı ve 16.02.2012 tarihli kararı ile 152.562,00 TL"ye yönelik borca itirazın iptali ile takibin bu miktar asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile devamına karar verildiği, alacaklı vekilinin 07.05.2013 tarihinde icra müdürlüğüne başvurarak itirazın iptali kararı doğrultusunda bakiye borç hesabı yapılarak borçluya gönderilmesini istediği, bu talebinin icra dairesince kabul edilip 397.906,00 TL borca ilişkin 28.05.2013 tarihli muhtıranın düzenlenerek borçlulara tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Takibin devamına imkan veren mahkeme kararı, düzeltilmesi istenen muhtıranın tanziminden önce Yargıtay 15. Hukuk Dairesi"nin 2012/ 5307 E. 2013/3233 K. Sayılı ve 20.05.2013 tarihli ilamı ile borçlular .... ve ..... yönünden istemin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğinden, borçlu şirket yönünden ise, hükme esas bilirkişi raporunun yetersiz olduğundan bahisle eksik inceleme nedeni ile bozulmuş; bozmaya yönelik karar düzeltme istemi ise, aynı Dairenin 2013/4868 E. 2014/389 K. Sayılı 20.01.2014 tarihli ilamı ile reddedilmiş, Yargıtay 15. Hukuk dairesinin bozma ilamı icra dosyası içerisine 01.04.2014 tarihinde, işbu mahkeme dosyasına ise 23.10.2013 tarihinde ibraz edilmiştir.
Hal böyle olunca, bozma ilamı, eldeki şikayetin derdest ve mahkemece görülmekte olduğu sırada takip dosyası içerisine sunulduğuna göre, takip İİK"nun 40/1. maddesi uyarınca durmuştur. Mahkemece, kesinleşen bozmadan sonra yeniden itirazın iptaline karar verilmediği sürece, takibin devamı mümkün olmadığı gibi, bozma içeriği nazara alındığında, mahkemece itirazın iptaline karar verilmesi halinde, borçlu şirket yönünden yeniden bir hesap işlemi yapılması gerekeceği ve yapılacak bu yeni hesaplamaya karşı borçluların itiraz hakkının doğacağı kuşkusuzdur. Bu durumda, bozma öncesi düzenlenen muhtıra uyarınca işlem yapılması ve borçlu aleyhine sonuç doğurması mümkün bulunmayıp, borçluların hesap işlemi ve muhtıranın düzeltilmesinde hukuki yararlarının bulunmadığı düşünülmelidir.
O halde, mahkemece; borçluların hukuki yararları bulunmadığından şikayetin HMK"nun 114/h maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu hususlar gözden kaçırılarak işin esası incelenmek sureti ile şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan, borçluların şikayet dilekçesinde muhtıranın düzeltilmesini istedikleri ve muhtıranın iptali yönünde bir talepleri de bulunmadığı halde HMK"nun 26. maddesine aykırılık oluşturacak biçimde muhtıranın iptaline karar verilmesi de doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.