11. Hukuk Dairesi 2017/3105 E. , 2019/517 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen .../03/2016 tarih ve 2014/261-2016/269 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin hakim hissedarı olduğu ... Bankası T.A.Ş’nin ...’nın ....03.2001 tarih ve 198 sayılı kararıyla davalıya devredildiğini, davalının, müvekkilinin ve şirketler grubunun devirden önce ... Bankası T.A.Ş’den ve fona devredilmiş olan bir kısım bankalardan kullanmış olduğu krediler nedeniyle, müvekkilinden alacaklı hale geldiğini, anılan borçların tasfiyesi amacıyla taraflar arasında 09.05.2006 tarihinde ‘Borç Tasfiye Protokolü’ akdedildiğini, müvekkilinin protokol gereği olan edimlerini yerine getirdiği halde, davalının, protokol gereği üzerine düşen edimlerini yerine getirmeyerek alacaklı temerrüdüne düştüğünü, akabinde de, temerrüde düşen taraf kendisi olmasına rağmen, müvekkilinin protokol hükümlerini yerine getirmediğinden bahisle protokolün temerrüde ilişkin hükümlerinin uygulanmasına ve müvekkilinin ve grup şirketlerinin varlıklarını satışına ilişkin aldığı kararla muaraza yarattığını ileri sürerek, davalı yanca yaratılan muarazanın haksız ve yersiz olduğu ile taraflar arasındaki protokol doğrultusunda davalının alacaklı temerrüdüne düştüğünün ve müvekkilinin borçlu temerrüdüne düşmemiş olduğu hususlarının tespitini ve muarazanın men’ini talep etmiş, akabinde vermiş olduğu ıslah dilekçesiyle, davasını tespit davası olarak tamamen ıslah ettiğini bildirerek, taraflar arasındaki 09/05/2006 tarihli sözleşmenin uygulanması anlamında davalı ..."nin alacaklı temerrüdünde olduğunun, buna karşılık davacının borçlu temerrüdünde bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında,... 6.İdare Mahkemesi( 2013/52-151 ) nezdinde görülen davada yapılan yargılama sonucunda, mahkemece, dava konusu 03/04/2008 tarih ve 100 sayılı fon kararının kesinleşen kamu alacağının tahsili amacıyla imzalanan protokole davacının uymaması sonucu tesis edildiği, dolayısıyla hukuka ve mevzuata uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve anılan kararın kesinleştiği, yine, taraflar arasında görülen ... 1. İdare Mahkemesinin 2011/2127 esas 2013/1626 karar sayılı ilamının gerekçesinde de, taraflar arasında 09/05/2006 tarihli protokol bağıtlandığı, davacının protokolden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediği tespitinin yer aldığı ve anılan tespitin kesinleştiği, zikredilen mahkeme kararlarının içeriğine göre, davacının protokol edimlerini yerine getirmediği, bu nedenle fonun protokolün temerrüt maddesinin uygulamasında hukuka aykırılık bulunmadığının kabulü gerekeceği, kesinleşmiş mahkeme kararıyla saptanan maddi ve hukuki olgulara göre, 09/05/2006 tarihli sözleşmenin uygulanması anlamında davalı ..."nin alacaklı temerrüdünde olduğu, buna karşılık davacının borçlu temerrüdünde bulunmadığının tespitinden bahsedebilmenin mümkün olmadığı, kesinleşen İdare Mahkemesi kararlarınının Adli Yargı Mahkemelerini de bağlayıcı nitelikte olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında 09.05.2006 tarihinde akdedilen Borç Tasfiye Protokolü’nün uygulanması anlamında davalının alacaklı temerrüdü halinde olduğunun, buna karşılık davacının borçlu temerrüdünde bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Taraflar arasında, 09.05.2006 tarihinde borç tasfiye protokolü akdedildiği, akabinde, davalı idarece alınan, 03.04.2008 tarihli, 2008/100 sayılı kararla, davacının protokol hükümlerine aykırı hareket ettiğinden bahisle, protokolün temerrüde ilişkin hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği, davacı yanca, anılan kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, iptali için dava açıldığı, ... 6. İdare Mahkemesi (2013/52-151) nezdinde görülen dava neticesinde, mahkemece, davacının protokol hükümlerine aykırı hareket ettiği, bu nedenle, davalı yanca alınan kararın hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve anılan kararın Danıştay tarafından onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, yukarıda zikredilen İdare Mahkemesi’nin temerrüde ilişkin saptaması esas alınarak, davanın reddine karar verilmişse de, bu konudaki idare mahkemesi kararları adli yargı mercileri için bağlayıcı nitelikte değildir. Mahkemece, belirtilen husus gözetilerek, öncelikle, huzurdaki davanın bir tespit davası niteliğinde olduğu göz önüne alınıp, davacının bu şekilde bir tespit davası açmakta güncel ve korunmaya değer bir hukuki yararının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, hukuki yararın varlığının tespiti halinde ise, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle hüküm tesisi gerekirken, idare mahkemesi kararlarının adli yargı mahkemeleri için de bağlayıcı olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, .../01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.