10. Hukuk Dairesi 2015/171 E. , 2015/2015 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 20.03.1991-31.05.1992 döneminde davalı işverene ait ... sicil nolu işyerinden adına kısmi bildirim ve prim ödemeleri gerçekleştirilen davacı hakkında 20.03.1991 tarihinde çalışmaya başladığı yönünde işe giriş bildirgesinin düzenlendiği belirgin olup, 01.03.1991-30.03.1991 döneminde hizmet akdine dayalı olarak ara vermeksizin geçmesine karşın Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespiti istemli olarak 07.02.2014 tarihinde açtığı işbu davada mahkeme, istemi aynen hüküm altına almıştır.
İnceleme konusu davada, mahkemenin, 20.03.1991-30.03.1991 tarihleri arası döneme ilişkin kabulü isabetli ise de; 01.03.1991-19.03.1991 tarihleri arası döneme ilişkin kabulü yerinde değildir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun “Prim Belgeleri” başlığını taşıyan 79. maddesinin onuncu fıkrasında, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak (5) yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmış olup, anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Fıkrada öngörülen hak düşürücü süre uygulamasında, hizmetin ara vermeksizin kesintisiz gerçekleştiği durumlarda, çalışmanın sona erdiği(işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak (5) yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, 31.12.1991 tarihinden itibaren (5) yıl içerisinde açılmayan işbu davada, 20.03.1991 tarihinde çalışmaya başladığı yönünde hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenen davacının, 20.03.1991 tarihi öncesi hizmetlerini bildirir işe giriş bildirgesi ya da dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerden herhangi birinin davalı Kuruma verilmediğinin ve davacının çalışmalarının Kurum tarafından tespit de edilmediğinin anlaşılması karşısında, anılan tarih (20.03.1991) öncesine ilişkin istemin hak düşürücü süreye uğradığının gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hüküm fıkrasının tamamen silinerek, yerine;
"1-) Davanın kısmen kabulü ile, davacının davalı işverene ait ... sicil nolu işyerinde 20.03.1991-30.03.1991 tarihleri arasında Kuruma bildirilen günler dışında 11 gün daha hizmet akdine dayalı olarak günün asgari ücreti ile çalıştığının tespitine, fazlaya dair istemin reddine,
2-) Davacı tarafından yapılan 50,40 TL harç masrafının davalı ... harçtan muaf olduğundan diğer davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-) Davacının yapmış olduğu 95,00 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre 34,83 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye 60,17 TL’nin davacı üzerine bırakılmasına”
4-) Taraflarca yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
5-) Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-) Hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.500,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davada kendisini vekille temsil ettiren davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı"na verilmesine” ibarelerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.