14. Hukuk Dairesi 2016/18233 E. , 2020/6870 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
.
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.05.2011 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 06.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, Balaban Köyü"ne sağlık ocağı yapılması işi gündeme geldiğinde köyüne kalıcı bir eser bırakmak isteyen davacının bu işe talip olduğunu, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti ile davacı arasında yapılan 11.07.2001 tarihli protokol gereğince davacının köy muhtarlığına ait 46 m² yüzölçümlü 869 parsel sayılı arsa üzerinde bodrum + zemin + 1 kattan ibaret iki katlı bir bina inşa edip "... Köyü ... Sağlık Evi" olarak kullanılmak üzere bila bedel ve süresiz olarak Sağlık Bakanlığına devretmeyi taahhüt ettiğini, davacının taahhütlerini yerine getirip inşa ettiği sağlık evini Sağlık Bakanlığına devrettiğini, söz konusu binanın bir süre sağlık evi olarak faaliyet gösterdiğini, ancak bir süre sonra aile hekimliği uygulamasının gündeme geldiğini ve sağlık evinin kapatıldığını, atıl vaziyette kalan binanın davalı diğer idarelerce köy muhtarlığına teslim edilmesi üzerine davacının binanın kendisine teslimi hususunda talepte bulunduğunu, ancak bu talebinin reddedildiğini, söz konusu binanın mülkiyetinin esasen davacıya ait olduğunu, köy muhtarlığının kullanımının mülkiyet hakkına elatma niteliği taşıdığını, bina değerinin arsa değerinden fazla olduğunu ileri sürerek, davalı köy muhtarlığının elatmasının önlenmesini, taşınmazın eski hale iadesini, Türk Medeni Kanununun 724. maddesi gereğince taşınmazın uygun bir bedel karşılığında davacıya devrini istemiştir.
Davacı vekili, 26.08.2013 tarihli dilekçesi ile belirlenen değer üzerinden davasını ıslah ettiği gibi ayrıca talebini bağıştan rücu nedeniyle arsa bedelinin ödenmesi karşılığında tapu iptali ve tescile dönüştürmüştür.
Davalı köy tüzel kişiliği vekili, dava konusu 869 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin davalı köy tüzel kişiliği adına olduğunu, üzerindeki eski binanın yıkıldığını, yerine 46 m²"si sağlık ocağı, 60 m²"si lojman olarak kullanılmak üzere bir bina yapımı gündeme geldiğinde bu işin davacı tarafından üstlenildiğini, 11.07.2001 tarihli protokol gereğince davacının katkıları yanında köy halkının da yardım ve çalışmaları sonucu binanın yapıldığını ve Sağlık Bakanlığına devredildiğini, binada bir süre sağlık ocağının faaliyet gösterdiğini, ancak İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün 01.02.2011 tarih ve 284 sayılı kararı ile sağlık ocağının kapatılması üzerine binanın tapu maliki olarak köy muhtarlığına teslim edildiğini, bu idari işlemlerde davalı köy muhtarlığının hiç bir tasarrufu bulunmadığı gibi, davacı ile köy muhtarlığı ve Sağlık Bakanlığı arasında yapılan protokollerde binanın sağlık ocağı (evi) olarak kullanılmaması halinde davacıya devredileceği hususunda hiç bir şart ve hükmün yer almadığını, olayda Türk Medeni Kanununun 724. ve Borçlar Kanununun 244/3. maddesi hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dava konusu taşınmaz baştan beri ... adına tapuda tescil edilmiştir. Üzerindeki yapının davacı tarafından yapıldığı uyuşmazlık konusu değildir. 11.07.2001 tarihli protokol ve tarihsiz iki adet protokol ile bu taşınmaz üzerinde sağlık hizmetlerinde kullanılmak üzere bina yapılacağı davacı tarafından taahhüt edilmiştir. Binanın davacı tarafından yapıldığı ve bir süre sağlık hizmetlerinde kullanıldığı bellidir. Sağlık hizmetlerinde ihtiyaç duyulmaması üzerine yapı başka bir amaca tahsis edilmiştir.
Davacı, dava açarken TMK"nun 724. maddesine dayalı tescil talebinde bulunmuş ise de yargılama sırasında 26.08.2013 tarihinde talebini bağıştan rücu nedeniyle arsa bedelinin ödenmesi karşılığında tescile dönüştürmüştür. Mahkemece, ıslah ile yeni talep hakkında bir gerekçe yazılmamış olması doğru değil ise de, bağıştan rücu şartlarının oluşmadığı, bedel karşılığı taşınmazın tapuda devrinin yasal dayanağının da bulunmadığı anlaşıldığından mahkemenin ret kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün yukarıda belirtildiği şekilde gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.11.2020 gününde oy birliği ile karar verildi.