1. Hukuk Dairesi 2017/3771 E. , 2020/2831 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ:TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Dava, miras bırakana teb’an açılan bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, miras bırakanları babaları ...’ın ölümünden önce yaşlı ve hasta olduğunu, bu düşkünlüğünden faydalanan davalı oğlu ...’ın 928 ada 1 ve 12 ile 935 ada 1 parsel sayılı taşınmazları baskı ile devraldığını, miras bırakanın sağlığında davalı aleyhine çekişmeli taşınmazlarla ilgili tapu iptal tescil davası açtığını ancak yine davalının baskısı ile davadan vazgeçtiğini, Şaban’ın taşınmazı kayınbiraderi davalı ...’e devrettiğini ileri sürerek, davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile veraset ilamındaki payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir. Davalılar, zamanaşımı itirazında bulunmuşlar, iddiaların doğru olmadığını, miras bırakanın ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/308 Esas - 2012/777 Karar sayılı kararı ile aynı konuları içeren dava açtığını ve bu davadan feragat etmesi nedeniyle davanın reddedildiğini, eldeki davanın da dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, miras bırakan tarafından çekişmeli taşınmazın temlikinin irade bozukluğu ile geçersiz olduğu iddiasıyla açılan tapu iptal tescil davasından feragat edildiği, feragat nedeniyle reddedilen dava ile eldeki davada dayanılan hukuki sebebin ve konunun aynı olduklarının anlaşılması üzerine, kesin hükmün varlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan ...’ın 10/11/2014 tarihinde ölümü üzerine geriye mirasçı olarak davacı kızları ..., ... ve ... ile davalı oğlu ...’ı bıraktığı, miras bırakanın 928 ada 1 ve 2 parsel ile 935 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını 28/04/2008 tarihinde davalı oğlu ...’a hibe ettiği, ... tarafından da taşınmazların davalı oğlu ...’e devredildiği, çekişmeli taşınmazla ilgili miras bırakan tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/308 Esas sayılı dosyası üzerinden davalı ... aleyhine irade sakatlığı hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açıldığı, miras bırakanın feragati nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)"nun 114. maddesinin (i) bendinde, "aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması" dava şartı olarak öngörülmüş; aynı yasanın 303. maddesinin ilk fıkrasında ise "bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir" denilmek suretiyle kesin bir hükmün başka bir davada, dava şartı olarak değerlendirilebilmesi için her iki davanın tarafları, sebepleri ve konularının aynı olmasının zorunlu olduğu vurgulanmıştır.Mahkemece her ne kadar kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmişse de, eldeki davada bağıştan rücu hukuksal nedenine dayanıldığı, miras bırakan tarafından açılan ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/308 Esas sayılı dosyasında ise irade sakatlığı hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır.
O halde, farklı hukuksal nedenlere dayalı açılan davalar arasında kesin hükümden söz edilemeyeceğinden bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.Diğer yandan, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürürlü (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu"nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK. nin 244/3. TBK. nin 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren BK. nin 246. TBK. nin 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur.Öte yandan, TBK"nun 297. maddesine göre; Bağışlayan, geri alma sebebini öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alabilir.
Bağışlayan bir yıllık süre dolmadan ölürse, geri alma hakkı mirasçılarına geçer ve mirasçıları bu sürenin sona ermesine kadar bu hakkı kullanabilirler. Bağışlayan sağlığında geri alma sebebini öğrenememişse, mirasçıları ölümünden başlayarak bir yıl içinde bağışlamayı geri alma hakkını kullanabilirler. Hâl böyle olunca, yukarıdaki ilke ve açıklamalar gözetilerek öncelikle davanın süresinde açılıp açılmadığının incelenmesi, süresinde açılmışsa işin esası incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.