9. Hukuk Dairesi 2018/11183 E. , 2020/807 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 32. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : MARMARAEREĞLİSİ ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, işçilik alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kısmen kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
Taraflar arasındaki, alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21/01/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat ... ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirkette genel müdür olarak çalıştığını, iş sözleşmesini haklı nedenlerle fesh ettiğini, bir kısım kıdem tazminatı ödenmiş ise de ödemenin eksik olduğunu ayrıca işyeri uygulamasına göre verilmesi gereken çıkış tazminatının da ödenmediğini ileri sürerek bakiye kıdem tazminatı ile çıkış tazminatının tahsilini, istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının davalı işyerinde iki dönem halinde çalıştığını, ilk dönem emekli olması nedeniyle kıdem tazminatı ödendiğini, ikinci dönem ise istifa ettiğini buna rağmen kıdem tazminatının ödendiğini bunun dışında çıkış tazminatı hakkı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının bakiye kıdem tazminatı hakkı olmadığı ancak işverence daha önce yapılan uygulamalar ile eşitlik ilkesi gereği çıkış tazminatı alacağı olduğu, gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir.
D) İstinaf:
Karara karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, özetle, "davalı vekilince ileri sürülen istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, kamu düzenine aykırılık teşkil edecek bir durumun bulunmadığı, ilk derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve takdirinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesi ile davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
F) Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesi kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
G) Gerekçe:
Çıkış tazminatının niteliği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinde, “Toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleriyle belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez” şeklinde kurala yer verilmiştir. Belirtilen üst sınır, “genel tavan” olarak adlandırılabilir. En yüksek devlet memuru da Başbakanlık Müsteşarı olduğundan genel tavan, bu görevdeki kişinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemeyecektir.
Genel tavan, iş sözleşmesinin feshedildiği andaki tavandır.
Özel tavan ise 1475 sayılı Kanunun 14/6 maddesinde öngörülmektedir. Buna göre, işçinin iş sözleşmesinin yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanması ve T.C. Emekli Sandığına tabi olarak hizmetlerinin bulunması durumunda, son kamu kurumu işverenince Emekli Sandığına tabi hizmetleri için ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı, anılan kanun hükümlerine göre ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktarı geçemez. Bir başka anlatımla işçiye ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı o işçinin Emekli Sandığına tabi hizmetleri karşılığında kendisine ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesini aşamaz. Bu özel tavan, işçinin yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihi esas alınarak belirlenir. Dairemizin istikrar kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır (Yargıtay 9.HD. 27.3.2006 gün 2005/29328 E, 2006/7379 K.).
Kıdem tazminatının tabanını 1475 sayılı yasanın 14 üncü maddesinde öngörülen her yıl için otuz günlük ücret oluşturur. Aynı maddede otuz günlük sürenin hizmet akitleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine olarak arttırılabileceği öngörülmüştür.
4857 sayılı İş Kanununun yürürlülüğü öncesinde, 1475 sayılı Yasanın 98/D maddesi uyarınca, kıdem tazminatının yasaya aykırı olarak ödenmesi cezai yaptırıma bağlanmıştı. Sözü edilen hüküm 4857 sayılı İş Kanunu döneminde yürürlükten kaldırılmış olsa da, tavanı öngören 14 üncü madde halen yürürlüktedir. Buna göre kıdem tazminatı tavanını öngören kuralın mutlak emredici olduğu kabul edilmelidir. Öğretide kıdem tazminatı tavanını bertaraf eden sözleşme hükmünün batıl olduğu görüşü ileri sürülmüştür (Akyiğit, Ercan: İş Kanunu Şerhi, 2. Baskı Ankara 2006 s. 2486; Mollamahmutoğlu, Hamdi: İş Hukuku, 3. bası, Ankara 2008, s. 838; Çelik, Nuri: İş Hukuku Dersleri, 21.bası, s. 316. ; Şahlanan, Fevzi: Kıdem Tazminatı Tavanının Mutlak Emrediciliği, Sicil, Sayı 12, s. 44).
Dairemizce de kıdem tazminatı tavanının yasada emredici şekilde düzenlendiği ve işçi yararına olsa da tavanı arttıran ya da tümüyle ortadan kaldıran sözleşme hükümlerinin geçerli olmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak yasayla aksine imkan veren hallerde tavanın aşılması, geçersizlik sonucunu doğurmaz.
Somut uyuşmazlıkta, davacı "Hizmet Sözleşmesinin Feshi" başlıklı iç prosedür talimatı gereği kıdem tazminatı dışında çıkış tazminatına hak kazandığı iddiasıyla tazminat talep etmiştir.
Dosyada mevcut söz konusu prosedür talimatının A, B ve C maddelerinde, iş sözleşmesinin şirket tarafından feshedilmesi, emeklilik nedeniyle işten ayrılma hali ve kişinin kendi isteği ile ayrılma halinde kıdem tazminatı hesaplama yöntemi düzenlenmiştir. Bu düzenleme ve bahsedilen ödeme feshe bağlıdır ve yukarıda açıklandığı üzere kıdem tazminatı tavanı yasada emredici şekilde düzenlendiğinden işçi yararına da olsa tavanı arttıran hükümler geçerli değildir. Geçmiş dönemde işçilere çıkış tazminatı adı altında bu tür ödemeler yapılması da durumu değiştirir nitelikte olmayıp İlk Derece Mahkemesince talebin reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile kabulü ve Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun reddine karar verilmesi yerinde olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
H) Sonuç:
Temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına,
İlk Derece Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepden dolayı BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nın 373/1 hükmü uyarınca dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı yararına takdir edilen 2.540,00 TL. duruşma avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21/01/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.