10. Hukuk Dairesi 2014/13269 E. , 2015/1970 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, borçlu olunmadığının tespiti (menfi tespit) istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalı ... Başkanlığı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)01.06.1996 - 28.06.2013 döneminde 506 ve 2925 sayılı Kanun hükümlerine tabi 3.138 günlük sigortalılığı bulunan, 540 günlük askerlik borçlanmasını yerine getiren davacı hakkında Devlet Hastanesi tarafından 19.04.2013 tarihinde sağlık kurulu raporu düzenlenerek özür oranının %54 olarak belirlendiği, ilgili Vergi Dairesince 20.06.2013 günü hazırlanarak davacıya verilen yazıda ise çalışma gücü kayıp oranı %84 olarak belirtilip III. derece sakatlık indiriminden faydalandırılması gerektiği bilgisine yer verildiği, anılan yazının davalı Kuruma sunulması üzerine davacıya 01.07.2013 tarihinden itibaren sakatlıktan yaşlılık aylığı bağlandığı, sonrasında Vergi Dairesince, kayıp oranı %54 olmasına karşın yanlışlıkla %84 olarak yazıldığının Kuruma bildirilmesi üzerine tahsis koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle aylığın başlangıç günü itibarıyla iptal edilip 01.07.2013 – Kasım/2013 döneminde ödenen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmakta olup istem, borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “İndirim hadleri” başlıklı 31. maddesinde, çalışma gücünün en az %80"ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabının I. derecede sakat, en az %60"ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabının II. derece sakat, en az %40"ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabının ise III. derece sakat sayılacağı ve belirtilen sakatlık indiriminden faydalanacağı açıklanmış, 01.01.2004 günü yürürlüğe giren 4842 sayılı Kanunun 3. maddesiyle, anılan madde başlığı “Sakatlık indirimi” olarak değiştirilip derecelendirmeye ilişkin düzenleme korunmuştur.
Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 60. maddesinin (C) bendinin (b) alt bendinde, sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalıların, yaşları ne olursa olsun, en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak koşuluyla yaşlılık aylığından yararlanacakları öngörülmüş, anılan bent 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değiştirilerek sigortalılar sakatlık derecelerine göre ayırıma tabi tutulmuş, buna göre yaşları ne olursa olsun sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılardan; ilgili mevzuatı uyarınca, I. derece sakatlığı olanların en az 15 yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, II. derece sakatlığı olanların en
az 18 yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak, III. derece sakatlığı olanların en az 20 yıldan beri sigortalı olmak ve en az 4400 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanacakları açıklanmıştır.
Bununla birlikte, 506 sayılı Kanuna 06.08.2003 günü yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 54. maddesiyle eklenen Geçici 87. maddede, söz konusu (b) alt bendinde yapılan değişikliğin uygulanmasında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte 12 yıl ve daha fazla sigortalılık süresi bulunanlar hakkında sakatlık derecesi ne olursa olsun bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.
Ayrıca, 5510 sayılı Kanunun 96. maddesinin 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun 44. maddesiyle değişik 1. fıkrasında, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmi dört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmi dört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.” hükmü öngörülmüştür. Anılan Kanunun geçici maddelerinde, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğine işaret eden herhangi bir kural bulunmadığından, sonuç olarak 96. madde düzenlemesinin, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacaklarına ilişkin süregelen uyuşmazlıklara uygulanması zorunlu olduğu gibi, bu konuda 6098 sayılı ... Borçlar Kanununun, sebepsiz zenginleşme durumunda geri verilmesi gereken tutarın belirlenmesinde genel hüküm niteliğindeki maddelerinin de gözetilmesi gerekmektedir.
Söz konusu Kanunun 77. maddesinde, haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşenin, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğu, bu yükümlülüğün, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olacağı belirtilmiş, 79. maddesinde, sebepsiz zenginleşenin, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu kanıtlandığı kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlü olduğu, zenginleşenin, zenginleşmeyi iyi niyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlü olduğu bildirilmiştir. Buna göre, haksız olarak (nedensiz) bir edinimde bulunan kimse, onun geri alınması zamanında elinden çıkmış olduğunu kanıtladığı tutar oranında ret ve geri vermekle yükümlü değil ise de haksız edinimde bulunan, o şeyi kötü niyetle elden çıkarmış veya onu elden çıkarırken sonradan ret ve geri vermeye zorunlu tutulacağını biliyor ise ret ve geri vermekle yükümlüdür. Bir başka anlatımla, iyi niyetli zenginleşen, sebepsiz zenginleşme konusunun kendisinden istendiği tarihten önce elinden çıktığını iddia ve ispat ettiği miktar oranında ret ve geri vermeyle
yükümlü olmayacak, buna karşın, zenginleşen, zenginleşme anında veya sonrasında mal varlığındaki artışın geçerli bir hukuki sebebe dayanmadığını biliyor veya bilmesi gerekiyor ise kötü niyetli sayılacaktır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, çalışma gücü kayıp oranı %54 olarak belirlendiğinden yaşlılık aylığına hak kazanılmadığı ve dolayısıyla yersiz aylık ödemesi yapıldığı taraflar arasında uyuşmazlık dışı olduğu gibi Vergi Dairesinin ilk yazısında yer alan oran ile derece arasındaki belirgin çelişki giderilmeden aylık tahsisinde Kurumun hatalı işleminin varlığı, buna karşın davacının iyi niyetinin de bulunmadığı açıktır. Şu durumda, yersiz ödenen aylıklar hakkında söz konusu 96. maddenin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında uygulama yapılarak elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, iyi niyetli olduğu benimsenen davacının aylıkları tüketerek elden çıkardığı yönündeki yanılgılı değerlendirme sonucu istemin aynen karar altına alınması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.