Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/128
Karar No: 2021/173

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/128 Esas 2021/173 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/128 E.  ,  2021/173 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza

    Sanık ..."in kasten öldürme suçuna teşebbüsten TCK"nın 81/1, 35/2, 29/1, 53, 54 ve 58. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.01.2015 tarihli ve 149-15 sayılı hükmün sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.11.2017 tarih, 2264-3729 sayı ve oy çokluğuyla TCK"nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiş,
    Daire Üyeleri M. Şahin ve O. Erdim;
    "Dosya kapsamına göre; taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek husumet bulunmadığı, sanığın kastının belirlenmesinde söylemi ile eyleminin uyumlu olması gerektiği, kastın daha çok dış dünyaya yansıyan eylemler ile ortaya konulmakta olduğu, mağdurun karın ve sol kalçasındaki yaraların, mağdurun deyimi ile basit çizik, doktor raporuyla da basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu, tanık Murat"ın etkisinin eylemi önlemeye yeterli olmayacağı, sanığın sonuç alma veya eylemini sürdürme konusunda ciddi bir çaba içerisine girmediği, olayın meydana geliş şekli bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde, sanığın ortaya çıkan kastının yaralamaya yönelik olduğu," düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.01.2018 tarih ve 103177 sayı ile;
    "...Yüksek Dairece; öldürmeye teşebbüs suçundan, yaralanma sonucu meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı göz önünde bulundurularak suç vasfının belirlenmesinde tek kıstas olarak değerlendirilmesi, birbirine benzer olaylar sonucu meydana gelen yaralanmalarda ilk derece mahkemeleri tarafından eylemin nitelendirilmesinde güçlük yaşandığı gibi benzer olaylarda, verilen ceza miktarı açısından bazen çok büyük farklılıklar yaşandığı, adeta nitelikli yaralamayı kabul etmeyerek tüm nitelikli yaralamaların öldürmeye teşebbüs suçuna dönüştüğü durumu ortaya çıkmıştır. Bu durumun uygulama birliğinin sağlanmasında ortaya çıkardığı zorluk yanında yargıya olan güveni sarsmaktadır.
    Somut olaya bakıldığında; taraflar arasında öldürmeyi gerektirecek husumet bulunmadığı, sanığın kastının belirlenmesinde söylemi ile eyleminin uyumlu olması gerektiği, kastın daha çok dış dünyaya yansıyan eylemler ile ortaya konulmakta olduğu, mağdurun karın ve sol kalçasındaki yaraların, mağdurun deyimi ile basit çizik, doktor raporuyla da basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu, tanık Murat"ın etkisinin eylemi önlemeye yeterli olmayacağı, sanığın sonuç alma veya eylemini sürdürme konusunda ciddi bir çaba içerisine girmediği, olayın meydana geliş şekli bir bütün halinde değerlendirildiğinde, sanığın ortaya çıkan kastının yaralamaya yönelik olduğu anlaşılmıştır.
    Sanık ..."in eylemi, 5237 sayılı TCK"nın 81, 35. maddesindeki kasten öldürmeye teşebbüs suçunu değil, TCK"nın 86/1-3-e, maddesindeki kasten yaralama suçunu oluşturduğu," görüşü ile itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.02.2018 tarih, 494-630 sayı ve oy çokluğuyla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire çoğunluğuyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ..."in katılan ..."a yönelik eyleminin kasten öldürme suçuna teşebbüsü mü yoksa kasten yaralama suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    21.02.2014 tarihinde saat 13.12"de düzenlenen olay, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağında; aynı gün saat 12.15 sıralarında Haber Merkezinin 72/45 kod no"lu ekibe anons ederek Muradiye Mahallesi, 100. Yıl Caddesi, Hükümet Konağı önünde kısımlarınca tanınan sanık ..."ın bıçakla bir şahsı kovaladığının bildirilmesi üzerine bahse konu olay yerine ivedi bir şekilde saat 12.16"da gidildiği, katılanın polis aracını görmesi üzerine görevlilere işaret ederek durdurduğu, sanık ile aralarında husumet bulunduğunu ve kendisini Muradiye Mahallesi, 100. Yıl Caddesi Mavi Köşe isimli iş yerinin önünde kovalamaya başladığını, kendisini rambo tabir edilen bıçakla bıçakladığını, ardından kaçtığını beyan etmesi üzerine 112 Acil Servis ekiplerine haber verildiği, katılanın Hükümet Konağı önünde ekiplere teslim edildiği, sanığın aranmasına devam edildiği sırada aynı gün saat 12.25"te Muradiye Mahallesi, Necati Çalışkan Caddesi, Yağlı Tohumlar binası yakınında sanığın görüldüğü, ekip otosunun kendine yaklaşması üzerine elinde bulunan siyah renkli bir cismi Yağlı Tohumlar önünde bulunan çöp tenekesinin yanına doğru fırlattığı ve siyah renkli cismin otların üzerine düştüğü, ekip otosundan inilerek sanığın yanına gidildiği ve saat 12.26"da yakalandığı, sanığın fırlatmış olduğu siyah renkli cismin olduğu yere gidildiğinde cismin; sap kısmı 13 cm koyu kahve renkli ahşap yapılı, kesici kısmının tek tarafının kesici olduğu ucunun sivri olduğu sırt kısmının testere şeklinde, yaklaşık 17,5 cm, toplam 30,5 cm ve " Rambo" tabir edilen bıçaklardan olduğunun görülmesi üzerine el koyma işlemlerinin yapılabilmesi için bıçağın geçici olarak muhafaza altına alındığı tespitlerine yer verildiği,
    Muratlı Sulh Ceza Mahkemesince 21.02.2014 tarih ve 48 değişik iş sayılı kararı ile sanığın olayda kullanıldığı belirtilen bıçağa el koyma kararının CMK"nın 127. maddesi uyarınca onaylanmasına karar verildiği,
    21.02.2014 tarihli ön ekspertiz raporunda; bahse konu bıçağın sap kısmı 13 cm koyu kahve renkli ahşap yapılı, kesici kısmının tek tarafının kesici, ucunun sivri, sırt kısmının özel yapım testere şeklinde, yaklaşık 17,5 cm, toplamda 30,5 cm ve Rambo bıçağı diye tabir edilen bıçaklardan olduğunun, piyasadan rahatlıkla temin edilebilen bıçaklardan olmadığı, bu nedenle olayda kullanılan bıçağın 6136 sayılı Kanun kapsamında belirtilen kesici delici aletler kapsamına girdiğinin belirtildiği,
    İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 11.04.2014 tarihli uzmanlık raporunda; tetkik için gönderilen 18 cm uzunluğunda, tek ağızlı sivri uçlu, oluksuz, sırtı küt namlusunun, sırt kısmının uçtan geriye doğru 7,5 cm"lik bölümü meyilli, kabza bağlantı bölümüne yakın 12,5 cm"lik kısmında dişler bulunan, metal üzeri ağaç kaplama kabzalı bıçağın imal durumu, tip ve niteliği itibarı ile 6136 sayılı Yasa"nın 4. maddesinde belirtilen yasak niteliğini haiz bıçaklardan olmadığının belirtildiği,
    Katılan ... hakkında Muratlı Devlet Hastanesince 21.02.2014 tarih ve 228 sayılı saat 12.30"da düzenlenen raporda; katılanın sol kalça üst bölgede 3-1 cm"lik cilde yüzeysel giden yüzeysel kesici delici alet yaralanması, karın bölgesinde 0,5 cm"lik yüzeysel cildi tamamen yaralamayan kesi bulunduğu, alkolsüz olan şahsın tedavisi devam ederken kontrolleri dışında hastaneyi terk ettiği bilgilerinin yer aldığı,
    Muratlı Devlet Hastanesince 21.02.2014 tarih ve 229 sayılı saat 15.00"te düzenlenen adli raporda; bıçaklanma nedeniyle getirilen katılanın sol kalça kemiği üzerinde 1"er cm"lik cilt, cilt altı, kenarları düzensiz kesi, göbek çukurunun 8 cm üzerinde 0,5 cm"lik düzgün kenarlı cilt kesisi, batın ve toraks doğal, genel cerrahi konsültasyonu istendiği, laboratuvar ve direkt grafinin normal olarak değerlendirildiği, şikâyet olursa tekrar gelmesinin önerildiği, 21.02.2014 tarihinde saat 13.00"da yapılan genel cerrahi konsültasyonunda göbek üstünde 0,5 cm"lik cilt kesisi ve sol kalçada 1 cm"lik cilt altı kesisi mevcut olduğu, batın ve toraksın doğal olduğu, hâlen acil genel cerrahi patolojisi olmadığı, takibine uygun olduğunun ifade edildiği,
    Tekirdağ Adli Tıp Şube Müdürlüğünce 25.12.2014 tarihinde düzenlenen adli raporda; katılanın sol kalçası üzerindeki derin olmayan ve kas kesisine sebep olmayan, batına nafiz olmayan kesici delici alet yaralanması sonucu oluşan yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğu, katılanın karın bölgesindeki derin olmayan ve kas kesisine sebep olmayan, batına nafiz olmayan yarasının da yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, basit bir tibbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğunun belirtildiği,
    Sanık hakkında Muratlı Devlet Hastanesince düzenlenen 21.02.2014 tarihli raporda; sanıkta darp, cebir izinin bulunmadığı, sanığın alkolsüz olduğu tespitlerine yer verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... Kollukta; 21.09.2014 tarihinde Cuma günü olması sebebiyle arkadaşı tanık Murat ile Merkez Camisi"nin karşısında bulunan dönercinin önünde namaz saatini bekledikleri esnada yaklaşık bir hafta önce başka bir nedenden kavgalı olduğu sanığın karşılarına çıktığını, kendisini görür görmez "Seni öldüreceğim." diye bağırarak belinde bulunan ve rambo tabir edilen büyük bıçağı çıkararak üstüne doğru koştuğunu, önce birkaç kez bıçak salladığını, bıçak darbelerinden kaçmak isterken yere düştüğünü ve yanındaki arkadaşı tanık Murat"ın araya girerek sanığa engel olduğunu, kendisinin de yerden kalkarak zarar vermesini engellemek için oradan uzaklaştığını, kaçarken polis memurlarının geldiğini, kendilerine konu ile ilgili bilgi verdiğini, daha sonra çağrılan ambulansla Muratlı Devlet Hastanesine geçtiğini, sol bel kısmından dikiş atıldığını, ayrıca göğüs bölgesine de pansuman yapıldığını, arkadaşı tanık Murat araya girmese sanığın kendisini öldürebileceğini,
    Mahkemede; sanığı uzun süredir tanıdığını, ancak samimiyeti olmadığını, olay tarihinden yaklaşık 1 ay kadar önce yine bir arkadaş ortamında bulundukları sırada kendisi ileri geri konuştuğundan aralarında tartışma ve itiş kakış yaşandığını, birbirlerine vuramadan arkadaşlarının kendilerini ayırdıklarını, bunun dışında sanıkla aralarında ciddi bir husumetin bulunmadığını, olay günü öğle saatlerinde arkadaşı tanık Murat olduğu hâlde Merkez Camisi"nin karşısında ayakta durur vaziyette iken sanığın karşılarına çıktığını, kendisini görür görmez elinde bulunan büyük bir bıçak ile saldırdığını, sol yan tarafından yaraladığını, ayrıca göbek kısmından da hafif çizik aldığını, bu esnada ikisinin de yere düştüğünü, yanında bulunan arkadaşı tanık Murat"ın kendilerini ayırdığını, bu nedenle sanığın olay yerinden ayrıldığını, tanık kendilerini ayırmamış olsaydı sanığın kendisine daha fazla zarar verebileceğini, aradan süre geçtiği için ayrıntıları unutmuş olabileceğini, poliste verdiği ifadesinin doğru olduğunu, sanığın üzerine doğru koşarak gelirken küfürlü sözler sarf ettiğini ve "Seni öldüreceğim." diye bağırdığını,
    Tanık ... Kollukta; arkadaşı katılan ile 21.02.2014 tarihinde cuma namazı için merkezde bulunan camiye doğru gittiklerini, caminin hemen karşısında bulunan İstanbul Döner isimli iş yerinin karşısına geldiklerinde sanığın "Seni öldürüceğim." diye bağırarak bir anda üzerlerine doğru koşmaya başladığını ve belinde sakladığı rambo diye tabir edilen yaklaşık 20 cm"lik bıçağı çıkarttığını, yanında bulunan arkadaşı katılana bir iki defa savurduğunu, arkadaşı katılanın bıçak darbelerinden kurtulmaya çalışırken dengesini kaybederek yere düştüğünü, arkadaşını korumak için araya girdiğini, sanığın bıçak olan elini tuttuğunu, arkadaşı katılan olay yerinden uzaklaşınca sanığın elini bıraktığını, sanığın elini bırakınca katılanın arkasından gittiğini, kendisinin de sanığın arkasından gittiğini, sanığın yolunu değiştirip ortadan kaybolduğunu, daha sonra polis ekipleri ve bir süre sonrada ambulansın geldiğini, yaralanan arkadaşı katılanı ambulansa bindirip onunla hastaneye geldiğini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... Kollukta; yürüyerek 100. Yıl Caddesi"nden Hürriyet Meydanı"na geldiğini, tam köşeyi döndüğü sırada İstanbul Döner isimli iş yerinin önüne geldiğinde bir hafta önce Muradiye Mahallesi, İnkılap Caddesi üzerinde bulunan ikametinin önünde kendisine saldıran katılan ile karşılaştığını ve kendisine saldırdığını, saldırıdan kendisini koruduğunu, katılanın boğuşma esnasında bir aracın üstüne, oradan da yere düştüğünü, daha sonra araya etraftaki insanların girdiğini ve katılanın kaçtığını,
    Mahkemede; olay tarihinden 10-15 gün önce kadar katılan yanında tanık Emrah Kadagan olduğu hâlde yolda karşılaştıklarında kendisinden 300 TL alacağını istediğini, o sırada parası olmadığından daha sonra vereceğini söylediği hâlde kendisini döverek zorla telefonunu aldıklarını, katılanı gördüğünde konuşarak halledebileceklerini düşündüğü için bu olayla ilgili resmî mercilere yapılmış herhangi bir başvurusunun olmadığını, olay tarihinde katılanı gördüğünde kendisinden almış olduğu telefonu istediğini, vermediği gibi küfür de ettiğini, bunun üzerine korkutmak amacıyla üzerinde bulunan bıçağı çıkartarak katılana doğru salladığını, bu sırada olay yerinin hemen yakınında bulunan katılanın arkadaşı tanık Murat"ın araya girerek kendilerini ayırdığını, katılanın olay yerinden kaçtığını, peşinden biraz kovaladığını, ancak yakalayamadığını, sivil polisler kendisini yakaladığında olayda kullandığı bıçağı teslim ettiğini, öldürme kastının olmadığını, önceki ifadesinin büyük çoğunluğunun doğru olduğunu, orada sadece bıçak kullanmadığını söylemiş ise de şimdiki ifadesinin doğru olduğunu katılana "Seni öldüreceğim." şeklinde bir söz söylemediğini,
    Savunmuştur.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Suça teşebbüs" başlıklı 35. maddesinde;
    “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur” hükmü yer almaktadır.
    Buna göre suça teşebbüs, işlenmesi kast olunan bir suçun icrasına elverişli araçlarla başlanmasından sonra, elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanamamasıdır. Maddenin açık hükmüne göre, icra hareketlerinin yarıda kalması ya da sonucun meydana gelmemesi failin iradesi dışındaki engel nedenlerden ileri gelmelidir.
    Öte yandan, suça teşebbüsle ilgili değerlendirme yapılabilmesi, failin hangi suçu işlemeyi kastettiğinin belirlenmesini gerektirir ki buna "subjektif unsur" denir. Failin gerçekleştirdiği davranış ile bir suçu işlemeye teşebbüs edip etmediğini, etmişse hangi suça teşebbüs ettiğini belirleyebilmek için öncelikle kastın varlığının belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, tıpkı tamamlanmış suçta olduğu gibi, teşebbüs aşamasında kalan suçta da, işlenmek istenen suç tipindeki bütün unsurlar failce bilinmelidir (İçel Suç Teorisi, Kayıhan İçel, Füsun Sokullu-Akıncı, İzzet Özgenç, Adem Sözüer, Fatih S. Mahmutoğlu, Yener Ünver 2. Kitap, 2. Baskı, İstanbul, 2000, s.315.).
    Bu husus, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 765 sayılı TCK"nın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olup, kabul edilen ilkeler açısından 5237 sayılı TCK"nın teşebbüse ilişkin 35. maddesi yönüyle de varlığını devam ettiren 04.06.1990 tarihli ve 101-156 sayılı kararında da; “Teşebbüste aranan kast, icrasına başlanmış cürmü teşebbüs aşamasında bırakma kastı olmayıp, söz konusu suçu tamamlamaya yönelmiş kasttır” şeklinde açıklanmıştır.
    Kasten yaralama suçu ile kasten öldürme suçuna teşebbüs arasındaki ayırıcı kriter manevi unsurun farklılığına dayandığından, sanığın kastının öldürmeye mi, yoksa yaralamaya mı yönelik olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
    5237 sayılı TCK’nın 21/1. maddesine göre, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi olan ve failin iç dünyasını ilgilendiren kasıt, dış dünyaya yansıyan davranışlara bakılarak, daha açık bir ifadeyle, failin olay öncesi, olay sırası ve olay sonrası davranışları ölçü alınarak belirlenmelidir.
    İlkeleri, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında açıklandığı üzere, bir eylemin kasten öldürmeye teşebbüs mü, yoksa kasten yaralama mı sayılacağının belirlenmesinde; fail ile mağdur arasında husumet bulunup bulunmadığı, varsa husumetin nedeni ve derecesi, failin suçta kullandığı saldırı aletinin niteliği, darbe sayısı ve şiddeti, mağdurun vücudunda meydana getirilen yaraların yerleri, nitelik ve nicelikleri, hedef seçme imkânı olup olmadığı, failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği gibi ölçütler esas alınmalıdır.
    Kastın belirlenmesi açısından her bir olayda kullanılması gereken ölçütler farklılık gösterebileceğinden, tüm bu olguların olaysal olarak ele alınması gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ... ve katılan ..."ın birbirlerini tanıdıkları, ancak samimiyetlerinin bulunmadığı, olaydan bir süre önce sanık ile katılanın bir arkadaş ortamında çıkan tartışma sonucu aralarında itiş kakış yaşandığı, orada bulunan arkadaşlarının kendilerini ayırdıkları ve bu olay nedeniyle tarafların kavgalı oldukları, 21.02.2014 tarihinde saat 12.15 sıralarında katılan ve arkadaşı tanık Murat"ın Muratlı ilçesi, Muradiye Mahallesi, 100. Yıl Caddesi"nde bulunan Merkez Camisi"nin karşısındaki İstanbul Döner isimli iş yerinin önünde cuma namazını bekledikleri sırada sanık ile karşılaştıkları, sanığın katılanı görür görmez "Seni öldüreceğim." diyerek belinde bulunan bıçağı çıkartarak katılana doğru koşmaya başladığı, katılanın yanına geldiğinde elindeki bıçağı iki kez katılana doğru salladığı ve katılanı sol yan tarafından, kalçasından 1 cm"lik ve göbek çukurunun 8 cm üstünde 0,5 cm"lik cilt altı kesisi oluşturacak şekilde ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaraladığı, bu esnada katılanın bıçak darbelerinden kurtulmak isterken dengesini kaybedip yere düştüğü, katılanın arkadaşı tanık Murat"ın araya girerek sanığın bıçak bulunan elini tuttuğu, yerden kalkan katılanın kaçtığı, ancak sanığın belli bir süre daha katılanı kovaladığı, daha sonra takip etmeyi bıraktığı, katılanın olayı görevli polis memurlarına bildirmesi üzerine sanığın Necati Çalışkan Caddesi"nde bulunan Yağlı Tohumlar binasının yakınında görüldüğü, kendisine yaklaşıldığı sırada elinde bulunan ve suçta kullandığı 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz olmayan bıçağı çöp tenekesinin yanına doğru fırlattığı, sanığın yakalanmasından sonra yere atmış olduğu bıçağın çimlerin üzerinde bulunarak muhafaza altına alındığı olayda;
    Sanık ve katılan arasında öldürmeyi gerektirecek husumet bulunmaması, katılanın karın ve sol kalçasındaki yaralarının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olması, sanığın sonuç alma veya eylemini sürdürme konusunda ciddi bir çaba içerisine girmesi durumunda tanık Murat"ın etkisinin eylemi önlemeye yetmeyeceği,sanığın olay öncesi, olay esnası ve sonrasındaki davranışları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın eylemine bağlı olarak ortaya çıkan kastının katılanı yaralamaya yönelik olduğu bu itibarla sanığın kasten öldürmeye teşebbüs suçundan mahkûmiyetine ilişkin Yerel Mahkeme hükmünün isabetsiz olduğu kabul edilmelidir.
    Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı kararı ile, TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi karşısında, sanık hakkında belirtilen maddenin uygulanması bakımından mahkemece yeniden değerlendirme yapılmasında da zorunluluk bulunmaktadır.
    Bu itibarla haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ;
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 06.11.2017 tarihli ve 2264-3729 sayılı “Düzeltilerek onama” kararının KALDIRILMASINA,
    3- Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.01.2015 tarihli ve 149-15 sayılı hükmünün
    a-Sanığın katılana yönelik gerçekleştirdiği eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi,
    b-Hükümden sonra 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı kararı ile, TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi karşısında, sanık hakkında belirtilen maddenin uygulanması bakımından, yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
    Nedenlerinden BOZULMASINA,
    4-Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 27.04.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi