Hukuk Genel Kurulu 2017/2394 E. , 2017/1352 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 8. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
EK KARAR TARİHİ : 22.03.2017
İHBAR OLUNAN : ...
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan yargılaması sırasında, davacı tarafından verilen 22.02.2017 tarihli dilekçe ile, Yargıtay . Hukuk Dairesi Başkanı .... hakkında hakimin reddi talebinde bulunulması üzerine reddi istenen Daire Başkanı...."in katılımı olmaksızın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Heyeti tarafından dosyadaki talep ve dilekçelerin incelenmesi sonucunda;
“Davacı ... 22.02.2017 tarihli başvuru dilekçesinde özetle, 21.02.2017 günlü duruşmada beyanlarına uygun olmayacak şekilde tutanak tutulduğu ve bir kısım sözlerinin tutanağa geçirilmediği, A.İ.H. Sözleşmesi ile güvence altına alınan hakkının ihlal edildiğini belirterek ... Hukuk Dairesi Başkanı .... hakkında reddi hakim talebinde bulunmuştur.
Davalı ... 08.03.2017 tarihli cevap dilekçesinde, 21.02.2017 tarihinde duruşması yapılan 6100 sayılı HMK"nun 46. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasının yazılı yargılama usulüne tabi olduğunu, buna rağmen duruşmada Anayasa"nın 36. maddesi ile koruma altına alınan “adil yargılanma hakkı” kapsamında davacının her bir beyanının duruşma zaptına geçirildiği davacının reddi hakim talebinin HMK"nun 36. maddesinde sayılı hallerden hiçbirisine uymadığından talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
...Hukuk Dairesi Başkanı .... talebe karşı verdiği beyan dilekçesinde, HMK"nun 36. maddesinde hakimin reddi nedenlerinin açıkça sayılmış olmasına rağmen davacı tarafça ret sebebinin açıkça gösterilmediğini, ayrıca bu dava dosyası ve emsal nitelikteki 2017/1 Esas sayılı dosya içeriğinden de anlaşılacağı üzere Mahkeme hakiminin ve heyetin reddinin alışkanlık haline getirildiğini, reddi hakim talebinin kanuna aykırı olduğunu belirtmiştir.
6100 sayılı HMK"nun 34 ve devamı maddelerinde hakimin reddine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Davacının dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar HMK"nun 36. maddesinde açıklanarak tek tek sayılan sebeplerden herhangi birinin kapsamına girmemektedir.
Yapılan inceleme itibarı ile HMK"nun 36. maddesine uygun bulunmayan reddi hakim talebinde ileri sürülen hususlar yerinde görülmediğinden ve hakimin reddini gerektirmediğinden 8. Hukuk Dairesi Başkanı Fahri Akçin"e yönelik reddi hakim talebinin reddine karar verilmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1- Davacının reddi hakim talebinin REDDİNE,
2- 6100 sayılı HMK"nun 42/4. maddesi gereğince davacı hakkında 1000 TL disiplin para cezasına hükmolunmasına,”
dair oybirliği ile verilen 22.03.2017 gün ve 2017/2 E., 2017/2 K. sayılı ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kâğıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan yargılaması sırasında, davacı tarafından verilen 22.02.2017 tarihli dilekçe ile “21.02.2017 günlü duruşmada beyanlarına uygun olmayacak şekilde tutanak tutulduğu, bir kısım sözlerinin tutanağa geçirilmediği, AİHS ile güvence altına alınan hakkının ihlal edildiği” iddialarıyla Yargıtay ... Hukuk Dairesi Başkanı....hakkında hâkimin reddi talebinde bulunulması üzerine reddi istenen Daire Başkanı ..."in katılımı olmaksızın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Heyeti tarafından “davacının dilekçesinde ileri sürdüğü hususların HMK"nın 36. maddesindeki sebeplerden herhangi birinin kapsamına girmediği, reddi hâkim talebinde ileri sürülen hususların yerinde görülmediği ve hâkimin reddini gerektirmediği” gerekçesi ile 8. Hukuk Dairesi Başkanı ..."e yönelik reddi hâkim talebinin reddine dair ek karar verilmiştir. Ek karar davacı tarafından temyiz edilmektedir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yaptığı yargılama sırasında davacının HMK"nın 36. maddesine uygun bulunmayan hâkimin reddi talebinin reddine dair verilen ek kararın temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılmasının mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun “Çalışma Usulleri” başlıklı 39. maddesinde;
“Yargıtay daireleri ile kurulları oylamaya katılacakların tümünün hazır bulunması veya bu Kanunla belli edilen çoğunluğun meydana gelmesi halinde toplanır.
Görüşmeler gizli olur. Daire ve kurullarda kararlar çoğunlukla verilir. Özel hükümler saklıdır.
Dairelerin veya genel kurulların başkan ve üyeleri reddolunabilirler. Ret hususundaki istemler, reddedilen başkan veya üye katılmaksızın ilgili daire veya genel kurullarca incelenerek kesin karara bağlanır. Daire ve kurulların toplantılarını engelleyen toplu ret istemleri dinlenmez.”
Hükmü yer almaktadır.
Bu hükümde Dairelerin başkan ve üyeleri hakkında ret hususundaki istemlerin reddedilen başkan veya üye katılmaksızın ilgili dairesince incelenerek kesin olarak karara bağlanacağı belirtilmektedir.
Her ne kadar hâkimin hukuki sorumluluğundan kaynaklanan somut davada Yargıtay 8. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılmakta ise de, 6100 sayılı HMK’nın 47. maddesi gereğince “ilgili hukuk dairesi” olması sebebiyle kendisine verilen görev kapsamında yine Yargıtay Daire başkan ve üyeleri sıfatıyla yargılama yaptıkları heyetin bir başkan ve dört yüksek hâkimden oluştuğu hususu da her türlü duraksamadan uzaktır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, Yargıtay Kanunu"nun 39. maddesinin Yargıtay dairelerinin temyiz mahkemesi olarak görev yaptığı işlere ilişkin olduğu, ilk derece mahkemesi olarak bakılan işlerde geçerli olmayacağı, ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktıkları davada Yargıtay Daire Başkan ve üyelerinin reddine ilişkin taleplerin Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre incelenmesi gerektiği kanaatiyle, inceleme konusu ek kararın içerik itibariyle kesin olmadığı ancak esas hüküm bakımından miktar itibariyle temyiz yolunun kapalı olması nedeniyle ek kararın miktar itibariyle kesin olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Şu halde; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yaptığı yargılama sırasında davacının Daire Başkanı ... hakkında hâkimin reddi talebinde bulunması üzerine reddi istenen Başkanın katılımı olmaksızın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Heyeti tarafından Daire Başkanı ..."e yönelik reddi hâkim talebinin reddine dair ek karar, Yargıtay Kanunu’nun 39/3 maddesi gereğince kesin nitelikte olduğundan anılan ek karara karşı davacı tarafından temyiz yasa yoluna gidilmesi mümkün değildir.
Hâl böyle olunca, davacının temyiz isteminin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz dilekçesinin REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 15.11.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Hâkimin hukuki sorumluluğu nedeniyle açılacak davalar 6100 sayılı HMK 46 ila 49.maddelerde düzenlenmiş ancak bu konuda Yargıtay"da ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülecek davalara ilişkin ayrıntılı usul kurallarına yer verilmemiştir.
Bu davalarda uygulanacak usule ilişkin 14.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 2802 sayılı Kanunun 93/A maddesinde bazı usul kuralları yer almakta idiyse de bu madde 12.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanunun 19.maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından bu usul kuralları da uygulanamaz hale gelmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanununda da Yargıtay"ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla baktığı davalar yönünden uygulanacak usule ilişkin düzenlemeler bulunmamaktadır. Yargıtay Kanunu 39, 40 ve 41. maddede dairelerin çalışma usulleri düzenlenmiş ise de bu hükümler Yargıtay"ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı işlere ilişkin olmayıp temyiz mahkemesi olarak baktığı işlere ilişkindir. Genel esasların düzenlendiği 39.maddede görüşmelerin gizli olacağından sözedilmesi de bunu açıkça göstermektedir. Bu nedenle 39.maddede yer alan dairelerin veya genel kurulların başkan ve üyelerinin reddolunabileceği, ret hususundaki istemlerin, reddedilen başkan veya üye katılmaksızın ilgili daire veya genel kurullarca incelenerek kesin karara bağlanacağı, daire ve kurulların toplantılarını engelleyen toplu ret istemlerinin dinlenmeyeceği düzenlemesinin de Yargıtay"ın temyiz mahkemesi olarak baktığı işlere ilişkin uygulanacak bir hüküm olduğunun kabulü gerekir.
Uygulanacak usulü olmaksızın bir hukuk davasının görülebilmesi mümkün değildir. Yargıtay"ın ilk derece mahkemesi olarak bir davaya bakması temyiz incelemesi olmayıp bir davanın görülmesi olduğundan davanın açılıp yürütülmesi, ön inceleme, tahkikat, delillerin toplanması, sözlü yargılama gibi dava işlemlerinin de davanın görülmesine ilişkin usul kurallarına göre yürütülmesi gerekir. Bu konu Yargıtay Kanununda özel kurallarıyla düzenlenmediğinden HMK"ya göre açılan bu davalara yine HMK"da yer alan usul kuralları uygulanarak davanın görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. HMK kuralları uygulanacağından ilk derece mahkemesi olarak bu davayı gören Yargıtay daire başkan ve üyelerinin reddi talepleri de HMK hükümlerine göre incelenmelidir.
HMK"da yer alan düzenlemeler ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi hakimlerinin reddine ilişkin ise de ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay daire başkan ve üyelerinin reddedilemeyeceğine dair istisna bulunmadığından kıyasen HMK hükümleri uygulanmalıdır. Bu kararlar yönünden HMK 43.maddede istinaf, 44.maddede temyiz düzenlenmiş olup Yargıtay kararlarının istinafından da söz edilemeyeceğinden bölge adliye mahkemesi başkan ve üyeleri yönünden ilk derece mahkemesi olarak gördükleri işler için dahi verilen kararlar nedeniyle 44.maddede öngörülen temyiz yolunun da bu davada ilk derece mahkemesi hakimi sıfatıyla görev yapan Yargıtay üyelerinin reddi taleplerinde verilen kararlar içinde uygulanacağının kabulü gerekir. Yasayolu incelemesini mümkün kılan bu yorumun benimsenmesi eşitlik ve adil yargılanma ilkesi yanında HMK sistematiğine de uygun bir sonuç olacaktır.
HMK 44.maddeye göre hakimin reddi talebi nedeniyle verilen kararların temyiz edilebilmesi için esas hüküm bakımından temyiz yolunun açık olması gerekir. Bu konuda HMK. 362.maddede yer alan kesinlik sınırının uygulanması gerekmekte olup 2017 yılı için bu miktar 41.530 TL.dir. Somut olayda dosyadaki talebin kapsamı ve miktarına göre esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı olduğundan temyize konu karar miktar itibarıyla kesin olduğu için temyiz talebinin reddi gerekir. Yargıtay 8.Hukuk Dairesi bu konuda kendisi karar verebilecek iken karar vermeksizin dosyayı temyiz incelemesi için gönderdiğinden HMK hükümlerine göre de uygulanması mümkün olan 01.06.1990 tarih 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı içtihadı birleştirme kararı uygulanarak temyiz dilekçesinin reddi gerektiği görüşünde olduğumuzdan bu kararın miktar itibarıyla değil, miktara bakılmaksızın içerik itibarıyla kesin olduğu sonucunu içeren değerli çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.