20. Hukuk Dairesi 2012/11513 E. , 2013/181 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ... Köyünde 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılan çalışmalarda; 101 Ada 1 sayılı parselin orman niteliği ile sınırlandırılıp hazine adına tespit tutanağı düzenlenerek kısmî ilâna çıkartıldığını, bu orman parseline bitişik olan taşınmazlar, orman sayılan yerlerden olduğu halde orman alanı dışında bırakıldığını ileri sürerek bu alanın orman sınırları içine alınarak orman niteliği ile hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Davaya konu olan yerler hakkında 119 ada 19, 20, 21 ve 22 parsel numaraları ile düzenlenen kadastro tespit tutanakları kadastro mahkemesinde orman kadastrosuna itiraz davasına konu olduğu nedeniyle malik haneleri açık bırakılarak mahkemeye gönderilmiş, mahkemece 119 ada 19 sayılı parselin orman niteliği ile hazine adına; 20, 21 ve 22 sayılı parsellere açılan davanın husumet nedeniyle reddi ile bu parsellerin ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; davacı ... Yönetimi ve davalı Hazinenin hükmü temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozma kararı verilmiştir.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02/05/2011 tarih ve 2011/4632 E- 2011/5393 K. sayılı bozma kararında özetle; “hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazların hava fotoğraflarındaki konumu gösterilmediğinden raporun denetlenemediği, denetime elverişli olmayan rapora dayanarak hüküm kurulamayacağı, tutanakların malik haneleri açık olarak gösterildiği halde taşınmazların öncesinin ne olduğu, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü, ekonomik amacına uygun kullanımın olup olmadığı hususlarında tanık dinlenmediği, bu konuda ziraat bilirkişisinden rapor alınmadığı, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesinde öngörülen kısıtlamaların araştırılmadığı, komşu parsel tutanakları ve dayanak belgeleri getirtilip varsa dayanak kayıtlarında çekişmeli taşınmaz yönünü ne şekilde nitelendirdikleri ve orman içi açıklığı konusu değerlendirilmediği, bu hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ve yersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu”gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabul kısmen reddine; ... Köyü 119 ada 20 parsel sayılı taşınmazın .... ... adına tapuya kayıt ve tesciline;... Köyü 119 ada 19, 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazların orman vasfı ile Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından 20 numaralı parsele yönelik temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Dava konusu 20 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi krokisi ile kadastro paftasındaki konumuna göre; batı, kuzey ve güney yönünden eldeki dava ile orman olarak kesinleşen 19 sayılı parsel ile doğu yönünden de devlet ormanı ile çevrili, orman bütünlüğünü bozan 6831 sayılı Yasanın 17. maddesi kapsamında orman içi açıklık niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
6831 sayılı Yasanın 17/2. maddesinde açıklanan orman içi açıklık niteliğinde olduğu, gerek 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinde gerekse 25.06.1970 günlü Resmî Gazete’de yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra no"lu Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/3 ve 19.08.1974 günlü Resmî Gazete’de yayımlanan 25.07.1974 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliğinin 40/A ve 30.05.1984 günlü Resmî Gazete’de yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 30/1 ve 02.09.1986 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/1 ve 15.07.2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26/a maddesinde "... 6831 sayılı Yasanın 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür maddesinde "... 6831 sayılı Yasanın 17. maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaççık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların orman olarak sınırlandırılacağı" öngörülmüştür.
6831 sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Yasa, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (17/06/2004 gün ve 5192 sayılı Yasa ile değişik hali).
Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR]. Bu tür yerlerin 15.07.2004 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a maddesi gereğince orman olarak sınırlandırılması gerekir.
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 ve gün 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün 1997/20-808/1039, 08.02.1999 gün 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün 1999/8-689-822, 03.04.2002 gün 2002/8-230-261 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, yasa gereği orman sayıldığı için, 15.07.2004 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 26. maddesinin (a) ve (j) bentleri gereğince Devlet Ormanı olarak sınırlandırılması öngörülmüştür. Bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek Orman Yönetiminin davasının 20 sayılı parsele de yönelik kabulü gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kısmen kabul kısmen reddi yönünde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırıdır.
Ayrıca; tutanağı dosyada bulunan 101 ada 1 nolu parsele ilişkin Orman Yönetiminin bir davası bulunmadığına göre, başka bir dosyada davalı değilse tutanak aslının olağan yollardan kesinleştirilmek üzere kadastro müdürlüğüne gönderilmemiş olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 119 ada 20 sayılı parsele ilişkin BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 23.01.2013 günü oybirliği ile karar verildi.