Taraflar arasındaki davadan dolayı Silivri 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 28.06.2007 gün ve 2006/332 E. -2007/350 K. sayılı hükmün onanmasına dair 15.11.2007 gün ve 2007/9202 E. ve 2007/10915 sayılı kararın düzeltilmesi sürecinde taraf vekillerince istenilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, 3621 sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; özellikle noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden; çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitine esas alınan 14.11.1959 tarih 108 sıra nolu tapu kaydının Hazineninde taraf olduğu Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.07.1959 gün 29-191 sayılı tescil ilamıyla 493,43 m2 yüzölçümlü taşınmaz için oluşturulduğu, dava konusu taşınmazın tamamının 28.11.1997 tarih 5/3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca saptanan kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Özel mülkiyete konu teşkil etmeyecek nitelikteki taşınmazın kadastro ekibinin hatalı işlemi sonucu kişi adına tescil edilmesi işleminin, Devletin resmi görevlileri tarafından yapılmış olması ve daha sonra bu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle yine Hazine tarafından açılan dava sonucu tapunun iptalinin sağlanması kişiye yüklenemeyecek kusurlu bir davranıştır. Mülkiyet hakkı elinden alınan bir kimseye Hazine tarafından bir bedel ödenmesi gerektiğine göre davacı Hazinenin karar düzeltme itirazları yerinde değildir, reddine.
Davalıların karar düzeltme isteklerine gelince; gerçekten de davalıların dayanağını teşkil eden 14.11.1959 tarih 108 sıra nolu tapu kaydının tescil ilamı yoluyla oluştuğu sabittir.
Bilindiği üzere; maddi anlamda kesin hüküm, yargısal (kazai) kararlara tanınan yasal gerçeklik (hakikat) vasfıdır. Bu vasıf yargısal (kazai) kararların gerçeğe (hakikata) uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar. Kesin hüküm kuralı, haklı ve adil kararların korunması yanında, kişiler arasındaki çekişmelerin sonsuza dek devam etmesini önlemek, toplumun istikrar ve düzenini sağlamak, hukukun ve yargının güvenirliğini korumak amacıylada kabul edilmiştir.Bütün yasal yollar kapandıktan ve verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı davanın tekrar yargı önüne getirilmesi, toplumda sonu gelmeyen çekişmelere, huzursuzluklara, istikrarsızlıklara, kazanılmış hakların her zaman ortadan kaldırılabileceği endişesine neden olur. Çelişkili kararların çıkmasına sebebiyet verir. Bu itibarla, tarafları, mevzuu ve sebebi aynı olan Devletin iştiraki, hakimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüylede kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.
Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237.maddesinde düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı sürece mahkemece kendiliğinden (resen) gözönünde tutulur.Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.
Somut olaya gelince, mahkemece yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde davalıların tapu kaydının oluşum şeklinin nedeni üzerinde durularak bir değerlendirme ve irdeleme yapılmış değildir.
Hal böyle olunca, yerinde yeniden keşif yapılarak tespit dayanağı tapunun ilk tesislerinden olan 14.11.1959 tarih 108 sıra nolu kaydın eki tescil krokisinin yerinde uygulanması, çekişmeli taşınmazın tescil krokisi kapsamında kalıp kalmadığının açıklığa kavuşturulması, kroki kapsamında kalan bölüm yönünden kesin hükmün oluştuğu gözetilerek davanın reddedilmesi, aksi halde kabul kararı verilmesi gerekirken, bu durum gözardı edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Değinilen hususlar karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalıların karar düzeltme isteğinin HUMK."nun 440. maddesi gereğince kabulüyle, Dairenin 15.11.2007 gün ve 2007/9202 E.ve 2007/10915 K. sayılı onama kararının açıklanan nedenlerden dolayı ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin Silivri 1 . Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 28.06.2007 gün ve 2006/332 E. -2007/350 K. sayılı hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.