Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/244
Karar No: 2020/6856
Karar Tarihi: 04.11.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/244 Esas 2020/6856 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/244 E.  ,  2020/6856 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi


    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.11.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.07.2016 günlü hükmün ve ek kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili, davalı ... ve ... vekilinin duruşmalı ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne davanın niteliği gereği duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, dava konusu 10 adet taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim, mümkün değilse satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
    Davalı ..., dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesini istediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 10 adet taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı ... vekili, davalılar ... ve ... vekili ve davalı ... temyiz etmiştir. Davalı ..."nün temyiz başvurusu süresinde olmadığından HMK 432-426/F maddelerine göre temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar verilmiştir. Bu ek kararı davalı ... temyiz etmiştir.
    1- 27.09.2016 tarihli ek kararın incelenmesinde;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
    Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
    Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
    Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
    Somut olay incelendiğinde; mahkemece gerekçeli kararın davalı ... tarafından süresinde temyiz edilmediği gerekçesiyle temyiz isteminin reddine dair ek karar verilmişse de yapılan incelemede 15.07.2016 tarihli kararın 05.09.2016 tarihinde davalı ..."ye doğrudan Tebligat Kanunu 21/2. maddesi gereğince tebliğ edildiğinden usulsüz olduğu temyiz dilekçesinin süresinde mahkemeye sunulduğu anlaşıldığından 27.09.2016 tarihli ek kararın kaldırılması gerekmiştir.
    2-Dava konusu 399 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan temyiz incelenmesinde;
    Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesi hükmü uyarınca, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasının 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 280.maddesinde “Bilirkişi, raporunu varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak Mahkemeye verir, verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir” denmektedir. Buradaki amaç tarafların raporu okuyup değerlendirmeleri ve varsa itirazlarını bildirebilmeleridir.
    Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
    Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
    Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
    Somut olay incelendiğinde; davalı ... temyiz dilekçesinde 399 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki evi kendisinin yaptığını belirterek muhdesat iddiasında bulunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazlarda keşif yapılmış, keşif sonrasında alınan bilirkişi raporları davalılara tebliğ edilmeden hüküm tesis edilmiştir. Bu durumda mahkemece, dava konusu 399 parsel sayılı taşınmazda bulunan muhdesatın davalı ..."ye ait olduğu hususunda tarafların ittifak edip etmedikleri üzerinde durularak ittifak etmiyorlarsa, muhdesat iddiasında bulunan davalıya bu konuda dava açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi; açılacak davanın niteliği ve sonucuna göre de gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak anılan muhdesatın dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenmesi ve muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydındaki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerekirken mahkemece, belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, 399 parsel sayılı taşınmaz yönünden verilen hükmün bozulması gerekmiştir.
    3)Dava konusu diğer taşınmazlar yönünden yapılan temyiz incelenmesinde;
    Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
    Sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi; karar ve ilam harcının ise dava konusu taşınmazın satış bedeli üzerinden hesap edilip taraflardan payları oranında tahsiline karar verilmesi gerekir.
    Öte yandan; 492 sayılı Harçlar Kanunu ve eki Tarifenin, “Karar ve ilam harcı başlıklı” 1. maddesinin (c) fıkrası hükmü uyarınca paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde, gayrimenkulün satış bedeli üzerinden binde 11,38 oranında karar ve ilam harcı alınması gerekir.
    Somut olayda mahkemece; dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verildiğine göre, yargılama giderlerinin paydaşlardan payları oranında alınmasına karar verilmesi ve taşınmazların satış bedeli üzerinden binde 11,38 oranında nispi harç alınmasına karar verilmesi gerekirken bu yönde hüküm kurulmaması sadece peşin harcın paydaşlara yükletilmesi doğru görülmemişse de, bu hususlar kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7. maddesi gereğince 42, 52, 110, 388, 1270, 1280, 1301, 1310 ve 1313 parsel sayılı taşınmazlar yönünden hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle mahkemenin 27.09.2016 tarihli 2015/650 Esas 2016/498 Karar sayılı ek kararların KALDIRILMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin 399 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu parsel yönünden BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar ... vekili ve davalılar ... ve ... vekili ve davalı ..."nün temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 6. bendinin hükümden çıkartılarak yerine "Satış bedeli üzerinden alınması gereken %0(binde)11,38 oranındaki harcın paydaşlardan satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlarda alınmasına, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubuna" ibaresinin eklenmesine, hüküm sonucunun 7. bendindeki "davalılardan tahsili ile" ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine "paydaşlardan payları oranında alınarak" ibaresinin eklenmesine, hükmün 42, 52, 110, 388, 1270, 1280, 1301, 1310 ve 1313 parsel sayılı taşınmazlar yönünden DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 04.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi