Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/529
Karar No: 2021/169

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/529 Esas 2021/169 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/529 E.  ,  2021/169 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 243-17

    Sanık ... hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında eylemin beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturabileceği gerekçesiyle ... 2. Asliye Ceza Mahkemesince 15.01.2010 tarih ve 232-14 sayı ile verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği ... Ağır Ceza Mahkemesince 15.03.2011 tarih ve 53-61 sayı ile beraatine ilişkin hükmün, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 15.10.2014 tarih ve 913-11131 sayı ile;
    "...Sanığa iftira atmasını gerektirecek herhangi bir neden bulunmayan katılan mağdurun samimi anlatımları ve kendisine yönelik olarak gerçekleşen cinsel istismar eylemini o sırada kolluk ekibine hemen bildirmesi, olay tutanağının içeriği, tutanak tanıklarının beyanları, katılan mağdurun olay sebebiyle travma sonrası stres bozukluğu nedeniyle ruh sağlığının bozulmuş olması ve tüm dosya kapsamına göre sanığın atılı suçu işlediğinin anlaşılmış olması ve 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler de gözetilerek mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 12.02.2015 tarih ve 243-17 sayı ile;
    "...Olaydan kaynaklanmayıp hayatı boyunca sürecek hafif derecede zekâ geriliği bulunan katılan mağdurun aşamalardaki beyanlarının birbiriyle çelişkili olduğu, katılan mağdurun Adli Tıp Kurumundaki beyanlarında iddia edilen olaya göre abartılı ifadelerinin yer aldığı, olay tarihi itibarıyla nüfus kayıtlarına göre sanığın seksen bir yaşında olduğu, cinsel amaçla hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı delillerin bulunmadığı, bunun yanında katılan mağdurun Cumhuriyet savcılığında tespit edilen beyanında sanığın "Sana ayakkabı alayım mı? Sakin bir yerlere gidelim mi?" demesi üzerine "Olmaz." dediğini ifade etmesine karşılık, katılan mağdurun ilk ifadesinde ve 07.03.2009 tarihli tutanakta sanığın kendisine ayakkabı alacağını söylemesi üzerine birlikte ayakkabı almak üzere yürümeye başladıklarını ifade ettiği, ayrıca Cumhuriyet savcılığında vermiş olduğu ifadesinin aksine sanığın "Sana ayakkabı alayım mı? Sakin bir yerlere gidelim mi?" şeklindeki sözlerinden sonra sanığa küfür ettiğinden bahsetmediği, bu hâliyle katılan mağdurun soyut ve çelişkili beyanlarından başka yaşı ve fiziksel durumu itibarıyla cinsel amaçla hareket etmesi hayatın olağan akışına uygun olmayan sanığın üzerine atılı çocuğun basit cinsel istismarı suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı delillerin bulunmadığı anlaşılmış, bu kapsamda "Şüpheden sanık yararlanır." ilkesi gereğince sanığın üzerine atılı suçtan beraatine karar vermek gerekmiştir." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.05.2018 tarihli ve 174906 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 05.11.2018 tarih ve 5590-6452 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Katılan mağdur ...’ün olay tarihinde 13 yaşında olduğu (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdur ..."ten "mağdur" olarak söz edilecektir.)
    Sanık ...’ün olay tarihinde 81 yaşında olduğu,
    07.03.2009 tarihli kolluk görevlilerince düzenlenen tutanakta; polisin motorize ekip olarak görevli olduğu saat 10.15 sıralarında mağdurun yanlarına geldiği, tanımadığı bir şahıs tarafından sözle ve elle taciz edildiğini söylediği, mağdurun alınan beyanında; tanımadığı bir şahsın yanına gelerek kendisine ayakkabı alacağını söylediğini, bunun üzerine ayakkabı almak için yürüdükleri sırada şahsın kendisine hitaben "Senin kıçın çok güzelmiş. Seni elleyim mi? Seninle sakin bir yerlere gidelim mi?" dediğini, ayrıca benzer birçok söz sarf ettiğini, o sırada eliyle yanaklarını ve boynunu ellediğini belirttiği, mağdurun beyanları ve verdiği eşkâl doğrultusunda yapılan araştırma neticesinde sanık ...’ün yakalandığı,
    07.03.2009 tarihli ... Göğüs Hastanesince düzenlenen genel adli muayene raporlarında; sanık ve mağdurda darp ve cebir izinin bulunmadığı,
    21.05.2009 tarihli ... Devlet Hastanesi Baştabipliğince düzenlenen raporda; mağdurun beyanlarına itibar edilmesini engelleyecek aktif ve ruhsal bir hastalığının bulunmadığının mütalaa edildiği,
    28.12.2009 tarihli Ondokuz Mayıs Üniversitesince düzenlenen raporda; yapılan psikiyatrik görüşme ve psikometrik değerlendirmelerde, mağdurda kendi yaş grubu içerisinde hafif derecede mental retardasyon bulunduğunun, olaya bağlı olarak posttravmatik stres bozukluğu tanısı ile ruh sağlığının bozulduğunun, beden sağlığında bir bozulma olmadığının bildirildiği,
    30.07.2010 tarihli Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda; mağdurda hafif derecede zekâ geriliğinin bulunduğunu ancak bunun olaydan kaynaklanmadığının, mağdurun olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılamayacağının, meydana gelen olay nedeniyle travma sonrası stres bozukluğu oluştuğunun oy birliğiyle, ruh sağlığının bozulduğunun ise oy çokluğuyla mütalaa edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdur ... Kollukta; mendil satmak için kuyumcular çarşısına doğru yürüdüğü sırada sanığın kendisinin yanına geldiğini, yanaklarını sıkarak "Sana ayakkabı alayım mı?" dediğini, kendisinin bu teklifi kabul etmesi üzerine birlikte yürüdükleri sırada sanığın, yanaklarını sıkarak "Senin popon çok güzelmiş. Seninle bir yerlere gidelim mi?" diye sorduğunu, bu teklifi reddederek sanığın yanından ayrılıp polisin yanına gittiğini, sanığın, poposunu ellemediğini, sadece yanaklarını sıktığını,
    Savcılıkta; sanığı daha önceden tanımadığını, mendil satarken yanına sanığın geldiğini, selamlaştıklarını, sanığın “Sana ayakkabı alayım mı? Seninle sakin bir yerlere gidelim mi?” dediğini, sanığa “Olmaz ağabey.” şeklinde cevap verdiğini ve hemen ardından polise giderek kendisine sarkıntılık yapan sanığı gösterip yakalattığını, sorulması üzerine; sanığın, poposuna dokunmadığını, sadece kuyumcular çarşısına doğru birlikte yürüdükleri sırada sanığın, yanağını sıktığını, bunun üzerine kendisinin sanığa küfredip onun yanından ayrıldığını ancak bir taraftan da arkadan sanığı gözlediğini, o esnada sanığın başkasına da sarkıntılıkta bulunduğunu gördüğünü,
    Görevsizlik kararı verilen Asliye Ceza Mahkemesinde; olay günü mendil sattığını, sanığın, yanına gelerek mendilin fiyatını sorduğunu, kendisinin "50 kuruş." diyerek cevap verdiğini, sanığın emekli maaşını yeni çektiğini söyleyerek "Sana ayakkabı alayım." dediğini, sanığın bu teklifini kabul ettiğini ancak sanığın "Ayakkabıcıların olduğu bölüme değil, altıncıların olduğu tarafa gidelim." demesi üzerine "Orada hiç ayakkabıcı yok ki. Neden gidelim?" dediğini, bunun üzerine sanığın "Senin yanağını sıkabilir miyim?" diye sorup kendisinin yanağını sıktığını, daha sonra da "Senin popon güzel. Seninle sakin bir yere gidelim mi?" dediğini, bunun üzerine kendisinin polise şikâyet etmeye gittiğini,
    Ağır Ceza Mahkemesinde; olay günü mendil sattığını, sanığın, yanına gelerek mendillerin fiyatını sorduğunu, kendisinin "50 kuruş." dediğini, daha sonra sanığın "Sana ayakkabı alayım mı?" şeklindeki teklifini kabul ettiğini ancak ayakkabıcılar çarşısına doğru değil de kuyumcuların bulunduğu tarafa doğru yürümeye başladıklarını, bu esnada sanığın "Yanağını sıkabilir miyim?" diyerek kendisinin yanağını sıktığını, daha sonra ise "Senin popon ne kadar güzelmiş." dediğini, bunun üzerine sanığa "Dede sen ne diyorsun?" diyerek tepki gösterdiğini, sanığın da kendisinin yanından ayrılıp başka bir çocuğun yanına gittiğini ve ona da benzer şeyler söylediğini, bu olay üzerine gidip polise şikâyette bulunduğunu,
    Tanık ... görevsizlik kararı verilen Asliye Ceza Mahkemesinde; aradan zaman geçmesi nedeniyle olayı ayrıntılarıyla hatırlayamadığını, bu hususta düzenlenen tutanağın tarafına okunmasını istediğini, 07.03.2009 tarihli tutanağın okunması ve imzasının gösterilmesi üzerine; tutanak içeriğinin doğru olduğunu, tutanak altında ve ismi üzerinde bulunan imzanın kendisine ait olduğunu, mağdurun kendilerine müracaat ederken olaydan etkilenmiş bir şekilde yüzünde ve konuşmalarında korku ve panik olduğunu, sanığı da mağduru da ilk kez olay nedeniyle gördüğünü,
    Tanık ... görevsizlik kararı verilen Asliye Ceza Mahkemesinde; aradan zaman geçmesi nedeniyle olayı ayrıntılarıyla hatırlayamadığını, kendisine okunan tutanağın içeriğinin doğru olduğunu, tutanak altındaki isim ve üzerinde bulunan imzanın kendisine ait olduğunu, mağdurun kendilerine müracaat ederken yüzünde korkmuş bir ifade bulunduğunu, sanığı ve mağduru daha önceden tanımadığını,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... Kollukta; herhangi bir işte çalışmadığını, üç ayda bir devletten 65 yaş maaşı aldığını, okuryazarlığının bulunmadığını, olay günü PTT binası arkasında daha önce hiç görmediği mağduru gördüğünü, mağdurun kendisinin yanına gelerek ayakkabılarını gösterdiğini ve kendisine ayakkabı almasını talep ettiğini, konuşma esnasında mağdurun ayrıca pantolon da istediğini, mağdura parasının olmadığını, maaşının yatması durumunda kendisini görürse ona istediklerini alabileceğini söylediğini, bunun üzerine mağdurun sinirlenerek bağırmaya başladığını, mağdura yanından gitmesini söylediğini, akabinde Kubbeli Camii önünde polislerin kendisini yakaladığını, kesinlikle mağdurun yanağını sıkmadığını ve "Popon güzelmiş. Seninle bir yerlere gidelim." demediğini, suçlamayı kabul etmediğini,
    Savcılıkta; PTT binasının yanında iken 10-12 yaşlarında bir erkek çocuğunun yanına geldiğini, kendisine ayakkabı alıp alamayacağını sorduğunu, ayağındaki ayakkabıları gösterip "Bu kunduralarla öğretmen okula almıyor." dediğini, kendisinin elini mağdurun omzuna koyup "Yavrum benim torunlarımın eski kıyafetleri var ama ev uzak." dediğini, çocuğun kendisinden ayakkabıyla birlikte pantolon da istediğini, çocuğun talebini geri çevirince bu kez kendisinden para vermesini istediğini, üzerinde para bulunmadığını söyleyince mağdurun kendisine çıkışarak "Niye para vermiyorsun?" dediğini, kendisinin de bunun üzerine kızıp mağduru omzundan ittirdiğini, "Git senin anan baban yok mu?" diyerek yanından gönderdiğini, konuşma sırasında mağdurun sadece omzundan tuttuğunu, herhangi bir şekilde yanaklarını sıkmadığını, "Senin ne güzel popun varmış." demediğini, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini,
    Görevsizlik kararı verilen Asliye Ceza Mahkemesinde; atılı suçlamayı kabul etmediğini, kendisinin 83 yaşında, mağdurun ise torunu yaşında olduğunu, olay günü çarşıdayken mağdurun yanına gelerek "Ayakkabı alabilir misin?" diye sorduğunu, ayağındaki ayakkabıları göstererek "Ayakkabılarım eski olduğu için öğretmen bana kızıyor." dediğini, mağdura "Benim torunlarım var ama onlar senden zayıf. Sana annen baban iyi bakmış. Sadece 2 TL param var. Sana ayakkabı alamam." dediğini, hatta torunlarının eski kıyafetleri olduğunu söylediğini, mağdurun "Ayakkabı ile pantolon da al." demesi üzerine alamayacağını söylediğini ancak mağdurun ısrarcı olduğunu, bunun üzerine mağduru yanından uzaklaştırmak için eliyle iteklediğini, mağdurun da yanından gittiğini, hatta mağduru iteklerken "Senin anan, baban yok mu?" şeklinde çıkıştığını, "Madem anan, baban var neden benden para istiyorsun?" dediğini, daha sonra polislerin gelerek ifadesini aldığını, mağduru omzundan iterken elinin mağdurun yüzüne değdiğini ancak mağdurun yüzünü sıkmadığını, ayrıca "Popon da güzelmiş. Seninle birlikte bir yere gidelim." demediğini, mağduru ve annesini tanımadığını ancak babasıyla bir kez çay içtiğini, aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, mağdurun kendisine tacizde bulunduğunu iddia etmesinin nedenini bilmediğini, mağdura yönelik hiçbir cinsel içerikli davranışının olmadığını,
    Ağır Ceza Mahkemesinde; hakkındaki suçlamayı kabul etmediğini, olay günü postaneye giderken mağdurun, yanına gelerek ayakkabı ve pantolona ihtiyacı olduğunu ve ailesinin almadığını söyleyip kendisinden pantolon ve ayakkabı almasını istediğini, mağdura "Ailen sana bakmıyor mu?" dediğini, mağdurun da bakmadıklarını söylemesi üzerine parasının olmadığını ve alamayacağını mağdura ifade ettiğini, o sırada mağdurun yanlarından geçen başka bir kişiye seslendiğini ancak o şahsın durmadığını, bunun üzerine mağdurun ayakkabı ve pantolon alması konusundaki ısrarını sürdürdüğünü, mağdura "Git şuradan." diyerek onu hafifçe iteklediğini, o esnada elinin mağdurun yanağına değdiğini, bunun haricinde herhangi bir eyleminin olmadığını,
    Savunmuştur.
    Çocukların cinsel istismarı suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 103. maddesinde;
    "(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
    a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
    b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
    Anlaşılır.
    (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
    (6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
    (7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlenmiş iken,
    28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 59. maddesi ile;
    "(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
    a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
    b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
    (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Suçun;
    a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
    c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
    d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
    e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
    (6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.",
    02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 13. maddesi ile de;
    "Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz.
    Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
    a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
    b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
    (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
    (3) Suçun;
    a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
    c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
    d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
    e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
    (6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur."
    Hâlini almıştır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Mağdur ... Kollukta; sanığın, yanaklarını sıkarak "Sana ayakkabı alayım mı?" dediğini, kendisinin bu teklifi kabul etmesi üzerine birlikte yürüdükleri sırada sanığın yanaklarını sıkarak "Senin popon çok güzelmiş. Seninle bir yerlere gidelim mi?" dediğini, bu teklifi reddederek sanığın yanından ayrılıp polisin yanına gittiğini, sanığın poposunu ellemediğini sadece yanaklarını sıktığını,
    Savcılıkta; sanığı daha önceden tanımadığını, sanığın kendisine "Sana ayakkabı alayım mı? Seninle sakin bir yerlere gidelim mi?" dediğini, sanığa "Olmaz ağabey." şeklinde cevap verdiğini ve bunun üzerine polise giderek kendisine sarkıntılıkta bulunan sanığı gösterip yakalattığını, sorulması üzerine; sanığın, poposuna dokunmadığını, sadece kuyumcular çarşısına doğru birlikte yürüdüklerini ve sanığın, yanağını sıktığını, bunun üzerine sanığa küfrederek onun yanından ayrıldığını, bir taraftan da sanığı gözetleyerek oradan uzaklaştığını, o sırada sanığın başkasına da sarkıntılıkta bulunduğunu gördüğünü,
    Görevsizlik kararı verilen Asliye Ceza Mahkemesinde; olay günü mendil sattığını, sanığın, yanına gelerek mendilin fiyatını sorduğunu, kendisinin "50 kuruş." diyerek cevap verdiğini, sanığın emekli maaşını yeni çektiğini söyleyerek "Sana ayakkabı alayım." dediğini, sanığın bu teklifini kabul ettiğini ancak sanığın "Ayakkabıcıların olduğu bölüme değil, altıncıların olduğu tarafa gidelim." demesi üzerine "Orada hiç ayakkabıcı yok ki. Neden gidelim?" dediğini, bunun üzerine sanığın "Senin yanağını sıkabilir miyim?" diye sorup kendisinin yanağını sıktığını, daha sonra da "Senin popon güzel. Seninle sakin bir yere gidelim mi?" dediğini, bunun üzerine kendisinin polise şikâyet etmeye gittiğini,
    Ağır Ceza Mahkemesinde; olay günü mendil sattığını, sanığın, yanına gelerek mendillerin fiyatını sorduğunu, kendisinin "50 kuruş." dediğini, daha sonra sanığın "Sana ayakkabı alayım mı?" şeklindeki teklifini kabul ettiğini ancak ayakkabıcılar çarşısına doğru değil de kuyumcuların bulunduğu tarafa doğru yürümeye başladıklarını, bu esnada sanığın "Yanağını sıkabilir miyim?" diyerek kendisinin yanağını sıktığını, daha sonra ise "Senin popon ne kadar güzelmiş." dediğini, bunun üzerine sanığa "Dede sen ne diyorsun?" diyerek tepki gösterdiğini, sanığın da kendisinin yanından ayrılıp başka bir çocuğun yanına gittiğini ve ona da benzer şeyler söylediğini, bu olay üzerine gidip polise şikâyette bulunduğunu iddia ettiği,
    Sanığın ise Kollukta; herhangi bir işte çalışmadığını, üç ayda bir devletten 65 yaş maaşı aldığını, okuryazarlığının bulunmadığını, olay günü PTT binası arkasında daha önce hiç görmediği mağduru gördüğünü, mağdurun kendisinin yanına gelerek ayakkabılarını gösterdiğini ve kendisine ayakkabı almasını talep ettiğini, konuşma esnasında mağdurun ayrıca pantolon da istediğini, mağdura parasının olmadığını, maaşının yatması durumunda kendisini görürse ona istediklerini alabileceğini söylediğini, bunun üzerine mağdurun sinirlenerek bağırmaya başladığını, mağdura yanından gitmesini söylediğini, akabinde Kubbeli Camii önünde polislerin kendisini yakaladığını, kesinlikle mağdurun yanağını sıkmadığını ve "Popon güzelmiş. Seninle bir yerlere gidelim." demediğini, suçlamayı kabul etmediğini,
    Savcılıkta; PTT binasının yanında iken 10-12 yaşlarında bir erkek çocuğunun yanına geldiğini, kendisine ayakkabı alıp alamayacağını sorduğunu, ayağındaki ayakkabıları gösterip "Bu kunduralarla öğretmen okula almıyor." dediğini, kendisinin elini mağdurun omzuna koyup "Yavrum benim torunlarımın eski kıyafetleri var ama ev uzak." dediğini, çocuğun kendisinden ayakkabıyla birlikte pantolon da istediğini, çocuğun talebini geri çevirince bu kez kendisinden para vermesini istediğini, üzerinde para bulunmadığını söyleyince mağdurun kendisine çıkışarak "Niye para vermiyorsun?" dediğini, kendisinin de bunun üzerine kızıp mağduru omzundan ittirdiğini, "Git senin anan baban yok mu?" diyerek yanından gönderdiğini, konuşma sırasında mağdurun sadece omzundan tuttuğunu, herhangi bir şekilde yanaklarını sıkmadığını, "Senin ne güzel popun varmış." demediğini, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini,
    Görevsizlik kararı verilen Asliye Ceza Mahkemesinde; atılı suçlamayı kabul etmediğini, kendisinin 83 yaşında, mağdurun ise torunu yaşında olduğunu, olay günü çarşıdayken mağdurun yanına gelerek "Ayakkabı alabilir misin?" diye sorduğunu, ayağındaki ayakkabıları göstererek "Ayakkabılarım eski olduğu için öğretmen bana kızıyor." dediğini, mağdura "Benim torunlarım var ama onlar senden zayıf. Sana annen baban iyi bakmış. Sadece 2 TL param var. Sana ayakkabı alamam." dediğini, hatta torunlarının eski kıyafetleri olduğunu söylediğini, mağdurun "Ayakkabı ile pantolon da al." demesi üzerine alamayacağını söylediğini ancak mağdurun ısrarcı olduğunu, bunun üzerine mağduru yanından uzaklaştırmak için eliyle iteklediğini, mağdurun da yanından gittiğini, hatta mağduru iteklerken "Senin anan, baban yok mu?" şeklinde çıkıştığını, "Madem anan, baban var neden benden para istiyorsun?" dediğini, daha sonra polislerin gelerek ifadesini aldığını, mağduru omzundan iterken elinin mağdurun yüzüne değdiğini ancak mağdurun yüzünü sıkmadığını, ayrıca "Popon da güzelmiş. Seninle birlikte bir yere gidelim." demediğini, mağduru ve annesini tanımadığını ancak babasıyla bir kez çay içtiğini, aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, mağdurun kendisine tacizde bulunduğunu iddia etmesinin nedenini bilmediğini, mağdura yönelik hiçbir cinsel içerikli davranışının olmadığını,
    Ağır Ceza Mahkemesinde; hakkındaki suçlamayı kabul etmediğini, olay günü postaneye giderken mağdurun, yanına gelerek ayakkabı ve pantolona ihtiyacı olduğunu ve ailesinin almadığını söyleyip kendisinden pantolon ve ayakkabı almasını istediğini, mağdura "Ailen sana bakmıyor mu?" dediğini, mağdurun da bakmadıklarını söylemesi üzerine parasının olmadığını ve alamayacağını mağdura ifade ettiğini, o sırada mağdurun yanlarından geçen başka bir kişiye seslendiğini ancak o şahsın durmadığını, bunun üzerine mağdurun ayakkabı ve pantolon alması konusundaki ısrarını sürdürdüğünü, mağdura "Git şuradan." diyerek onu hafifçe iteklediğini, o esnada elinin mağdurun yanağına değdiğini, bunun haricinde herhangi bir eyleminin olmadığını savunduğu olayda;
    Olay tarihinde 81 yaşında olan ve hakkında TCK"nın 32. maddesinin kapsamında kalıp kalmadığına ilişkin rapor alınmamış olan sanık ile olay tarihinde 13 yaşında bulunan mağdurun arasında olay öncesinde herhangi bir tanışıklığın olmaması, mağdurun Kollukta, Savcılıkta, Asliye Ceza Mahkemesinde ve Ağır Ceza Mahkemesinde istikrarlı ve tutarlı bir şekilde sanığın, yanaklarını sıkarak "Senin popon çok güzelmiş" dediğini beyan etmesi ve olayı derhal kolluk görevlilerine intikal ettirmesi, mağdur ve sanık arasında iftira atılmasını gerektirir bir husumetin bulunmaması, mağdurda hafif derecede mental retardasyon mevcut olduğunun ancak bu hususun beyanlarına itibar edilmesine engel nitelik taşımadığının 21.05.2009 tarihli rapor ile belirlenmesi, sanığın ise aşamalarda mağduru ittiği sırada elinin yanağına değmiş olabileceği ancak kesinlikle mağdura karşı cinsel saik ile hareket etmediğine ilişkin savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığa atılı suçun sabit olduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmün, sanığa atılı suçun sabit olduğu gözetilmeden sanığın mahkûmiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    1- ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.02.2015 tarih ve 243-17 sayı ile direnme kararına konu hükmünün sanığa atılı suçun sabit olduğu gözetilmeden beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.04.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliği karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi