10. Hukuk Dairesi 2015/1168 E. , 2015/1862 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, 30.12.2005 tarihinden itibaren malullük aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
506 sayılı Yasanın 53. maddesine göre, “…Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3’ünü yitirdiği Kurumca tespit edilen sigortalı, malullük sigortası bakımından malul sayılır...Bu Kanun kapsamında ilk defa çalışmaya başladıkları tarihte mevcut hastalık veya arızası bulunanlar bu hastalık veya arızasının malûl sayılmayı gerektirecek düzeyde olmadığını Kurum veya Kurum dışındaki hastanelerden işe girmeden önce alınmış, usulüne uygun sağlık raporu ve dayanağı tıbbi belgelerle kanıtlamakla yükümlüdürler. Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte, malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalılar bu hastalık veya arızaları nedeni ile malûllük sigortası yardımlarından yararlanamazlar.”
Sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğu 506 sayılı Kanunun 109. maddesinde (5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesinde) hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S.Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Öte yandan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.02.2010 gün ve 2010/21-60 Esas, 2010/90 Karar sayılı ilamı ile
06.10.2010 gün ve 2010/10-390 Esas, 2010/448 Karar sayılı ilamların da belirtildiği üzere Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın ilgili ihtisas kurulu ile üniversitelerin tıp fakülteleri ilgili bilim dalı başkanlıklarınca ya da S.S. Yüksek Sağlık Kurulunca düzenlenen raporlar arasında çelişkinin mevcut olması halinde, çelişkinin Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Adli Tıp Genel Kurulu tarafından giderilip kesin olarak karar bağlanması da zorunludur.
506 sayılı Kanunun 109. maddesinde öngörülen prosedür gözetildiğinde, S.S.Yüksek Sağlık Kurulunun 21.09.2007 tarihli raporunda belirtilen "...davacının maluliyetini gerektiren hastalık ve arızası ile işe girdiğinden maluliyet sigortası hükümlerinden yararlanamayacağına" ilişkin tespit davalı Kurum yönünden bağlayıcı olup, buna göre eldeki davada çözümlenmesi gereken uyuşmazlık davacının "ilk defa çalışmaya başladığı 01.09.1983 tarihinde malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızalarının bulunup bulunmadığı" noktasında ortaya çıkmaktadır ve bu yönde Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu"nun 08.05.2014 tarihli raporuna göre " ... görüş bildirilemeyceği, ancak doğuştan itibaren mevcut olan retinitis pigmentoza hastalığının ilerleyici (progresif) nitelikte olduğu" tespitine göre davacının ilk defa sigortalı olduğu tarihte malul olmadığı sonucuna ulaşılmakta olup, bu çerçevede 506 sayılı Kanunun 56. maddesi gereğince 01.01.2006 tarihinden itibaren davacıya malullük aylığı bağlanmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.