14. Hukuk Dairesi 2016/18440 E. , 2020/6848 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 21/04/2015 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Kerin Genç tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 747.maddesi uyarınca geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı, davalılara ait 288 parselde tapuya kayıtlı 9.600,00m2 lik fındık bahçesine bitişik taşınmazının bulunduğunu, yola çıkışının mümkün olmadığını, davalılara ait taşınmaz üzerinde 30 yıldır kullanılan bir yol olduğunu, ancak taşınmaz maliki davalılardan ... ile aralarında anlaşmazlık çıkması nedeni yoldan geçişinin engellendiğini, davalıdan uygun tazminat karşılığında yol açılmasını istediğini ancak davalının bu istemini reddettiğini, bu nedenlerle uygun görülecek tazminat bedeli karşılığında davalıların taşınmazından geçit hakkı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; davayı kabul etmediğini, davacının kendisinin yerinden geçmesine muvafakatının olmadığını, şayet geçit hakkı tesis edilecekse geçit hakkı bedeli talep etmediğini dile getirmiştir.
Bir kısım davalılar, davayı kabul ettiklerini dile getirmişlerdir.
Mahkemece, "davanın kabulü ile 287 parsel sayılı taşınmaz lehine; davalıların paydaş olarak malik oldukları 286 parsel sayılı taşınmaz ile 288 parsel sayılı taşınmaz aleyhine kadastro bilirkişisinin 25.05.2016 havale tarihli raporunda (C) ve (D) harfi ile gösterilen kısımda geçit hakkı tesisine" karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliğine uygun atanacak bilirkişiler aracılığı ile objektif kriterler esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel hükümden önce depo ettirilmeli, şayet dava tarihi ile hüküm tarihi arasında taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş ve bu sürede de geçit için öngörülen bedel davanın daha başında belirlenmişse, bu bedelin ödenmesine karar verilmesi halinde, mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olunacağı durumlarda hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak davranışları önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tesbiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün “İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili” başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olaya gelince; davanın kabulü ile geçit ihtiyacı içerisinde olduğu belirlenen davacıya ait taşınmaz lehine geçit hakkı tesisinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; aleyhine geçit hakkı tesis edilen 286 parselin kullanım bütünlüğü bozularak parseli ikiye böler şekilde tesis edilen geçit irtifakı yukarıda belirtilen bölünmezlik ilkesine aykırı düşmektedir.
Bu şekilde 286 ve 287 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine krokide C ve D harfi ile belirtilen güzergah üzerinde geçit hakkı tesis edilerek 286 parsel sayılı taşınmazda değer kaybı oluştuğu, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinin ihlal edildiği anlaşıldığından mahkemece gerektiği takdirde yeniden keşif yapılarak alternatif güzergahların belirlenmesi özellikle hükme esas krokide belirtilen B harfli güzergah değerlendirilerek sonucuna göre en uygun güzergah üzerinden geçit tesisine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."in temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.