Esas No: 2020/448
Karar No: 2021/165
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/448 Esas 2021/165 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Nitelikli cinsel saldırı suçundan sanık ..."nin TCK"nın 102/2, 102/3-a, 43/1, 62, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 18 yıl 9 ay hapis; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK"nın 109/1, 109/3-f, 109/5, 62, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis; cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Silifke Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.11.2015 tarihli ve 316-294 sayılı kısmen resen temyize tabi hükümlerin sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 05.05.2016 tarih ve 877-4618 sayı ile;
"...Dosya içeriğine göre, her ne kadar mağdure hakkında Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde görevli psikiyatri uzmanlarından oluşan üç kişilik sağlık kurulu tarafından düzenlenen ve psikoz tanısı ile "fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamaz, beyanlarına itibar edilir, hastalığı doktor olmayan kişiler tarafından anlaşılır, ruhen kendisini savunamaz" şeklinde tespitler içeren raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, olaydan bir gün sonra Silifke Devlet Hastanesinde görevli ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı tarafından düzenlenen 26.04.2015 tarihli mağdureye ilişkin raporun "Şu anda psikotik belirtisi yoktur." şeklindeki tespitinin hükme esas alınan raporla çelişki arzettiği kanaatine varıldığından, öncelikle tedavi gördüğünü belirttiği hastanelerden tıbbi tedavi evrakı getirtilip, mağdurenin İstanbul Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Kuruluna dava dosyasıyla birlikte gönderilerek, suç tarihi itibarıyla akıl hastalığı veya zayıflığı bulunup bulunmadığı, kendisine karşı işlenen eylemin ahlaki kötülüğünü idrak edip edemeyeceği, akıl hastalığı veya zayıflığı var ise bu durumun ruh veya beden bakımından kendisini savunmasına mâni olacak mahiyet ve derecede bulunup bulunmadığı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği, akıl hastalığı veya zayıflığının hekim olmayanlar ile çevresinde yaşayanlar ve tanıyanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı hususlarında rapor alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 26.07.2016 tarih ve 294-308 sayı ile; "...Tüm dosya kapsamının incelenmesiyle mahkememizce verilen 05.11.2015 tarihli ve 316-294 sayılı gerekçeli kararda açıklandığı üzere Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden konunun uzmanı heyetten alınan raporda mağdurenin hastalığının doktor olmayan kişiler tarafından anlaşılacağının ve ruhen kendisini savunamayacağının çok açık ve net bir şekilde rapor edilmiş olması, olayın oluşuna göre mağdurenin akıl sağlığının yerinde olmadığının herkes tarafından anlaşılacak olması, yine mağdurenin gerekçeli kararda açıklanan ve bugün mahkememizde yapılan gözlem dikkate alındığında akıl sağlığının yerinde olmadığının gözlemlenmiş olması nedeniyle mahkememizce önceki raporlarda herhangi bir çelişki görülmediğinden ve eksik araştırma yapılmadığı anlaşıldığından; daha önce mahkememizin verilen kararı yerinde olduğundan Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 05.05.2016 tarihli ve 877-4618 sayılı bozma kararına CMUK"nın 326/3. maddesi gereğince oy birliğiyle direnilmesine karar verildiği," şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Kısmen resen temyize tabi bu hükümlerin sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.09.2016 tarihli ve 349572 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1210-1746 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 03.04.2017 tarih ve 364-1748 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Ceza Genel Kurulunca 28.02.2019 tarih ve 579-143 sayı ile; yargılama aşamasında kamu davasından haberdar edilmeyen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yokluğunda verilen 05.11.2015 ve 26.07.2016 tarihli kararların tebliğ edilmesi için dosya Yerel Mahkemeye iade edilmiş, tebligat eksikliklerinin giderilmesinin ardından anılan Bakanlık vekili tarafından hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.11.2019 tarihli ve 102657 sayılı "bozma" istekli ek tebliğnamesi ile dosyanın gönderildiği ve 6763 sayılı Kanun ile değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 10.11.2020 tarih ve 4352-4848 sayı ile 5271 sayılı CMK"nın 237/2. maddesine göre kanun yolu muhakemesinde davaya katılma talebinde bulunulamayacağından Bakanlık vekilinin temyiz istemi reddedilip direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları bakımından eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan mağdure ..."ın suç tarihinde otuz dört yaşında bulunduğu, 2003 yılında yaklaşık altı ay süren bir evlilik yaptıktan sonra boşanarak ailesiyle beraber yaşadığı (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdure ..."tan "mağdure" olarak söz edilecektir.),
Suç tarihinde elli dokuz yaşında olan sanık ...’nin yerel bir radyo kanalı işletmecisi olup resmî nikâhlı eşi, gayri resmî birlikte yaşadığı eşi ve çocuklarıyla aynı evde ikamet ettiği,
25.04.2015 tarihinde evden ayrılan mağdureye bir süre ulaşılamaması nedeniyle ailesinin kayıp ihbarında bulunduğu, aynı gün akşam saatlerinde eve dönen mağdurenin sanıkla arasında yaşananları ailesine aktarması üzerine olayla ilgili soruşturmanın başladığı,
20.11.2007 tarihinde Mersin Devlet Hastanesince mağdure hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporunda; mağdurede tıbbi tedavi ile çalışma olanağı vermeyen psikoz bulunup özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %80 olduğunun, vasi tayini gerektiğinin ve 2022 sayılı Kanun"dan faydalanacağının bildirildiği,
26.04.2015 tarihinde Silifke Devlet Hastanesinde görevli genel cerrahi uzmanınca düzenlenen raporda; mağdurenin yapılan anal muayenesinde anüs görünümünün normal olarak değerlendirildiğinin, vücutta darp cebir izine rastlanılmadığının, anal sürüntüde sperm bulunmadığının ve fiili livatanın maddi delillerinin saptanmadığının belirtildiği,
26.04.2015 tarihinde Silifke Devlet Hastanesinde görevli kadın hastalıkları ve doğum uzmanınca mağdure hakkında düzenlenen raporda; genital bölgede darp ve cebir izine rastlanmadığı, hymenin deflore olup bu durumun daha önceki evliliğine bağlandığı görüşüne yer verildiği,
26.04.2015 tarihinde Silifke Devlet Hastanesinde görevli pratisyen hekim tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; darp izinin bulunmadığının, kandaki etanol miktarının 0,01 mg/dl olduğunun bildirildiği,
26.04.2015 tarihinde Silifke Devlet Hastanesinde görevli ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanınca düzenlenen raporda; 34 yaşında, dul, lise birinci sınıftan terk olan mağdurenin 16 yıldır tedavi gördüğünü söylediğinin, hâlihazırda depakin ve akineton isimli ilaçları kullandığının, daha önce üç defa psikiyatri servisinde yatarak tedavi gördüğünün, şu anda psikotik belirtisi bulunmadığının, uzun süredir tedavi görmesi ve Mersin Devlet Hastanesinde takip edilmesi nedeniyle kati raporun takip eden klinik tarafından verilmesinin uygun olduğu kanaatine varıldığının belirtildiği,
14.05.2015 tarihinde Mersin Adli Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim edilen rapora göre; 20.11.2007 tarihli ve 5313 sayılı özürlü sağlık kurulu raporunda tıbbi tedavi ile çalışma olanağı vermeyen psikoz tanısı konulduğunun kayıtlı bulunması ve mağdurenin 19 yıldır Silifke, Mersin ve Adana hastanelerinde şizofren tanısıyla tedavi gördüğünü beyan etmesi nedeniyle, rapor tanzimi için mağdurenin tam teşekküllü psikiyatri ünitesine sevkinin sağlanarak buradan görüş alınmasının uygun olduğu,
21.05.2015 tarihinde Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesince düzenlenen rapora göre; psikoz tanısı konulan mağdurenin, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacağı, beyanlarına itibar edilebileceği, hastalığının doktor olmayan kişiler tarafından anlaşılacağı ve ruhen kendisini savunamayacağı,
26.04.2015 tarihinde Silifke Devlet Hastanesince sanık hakkında düzenlenen raporda; darp cebir izinin bulunmadığının, saat 02.49’da yapılan ölçüm sonucu 1.34 promil alkollü olduğunun bildirildiği,
Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 26.07.2016 tarihli duruşma tutanağında; mağdurenin durumuna dair gözlem yapılarak mağdureyle konuşan ve yüzüne bakan herhangi bir insanın, mağdurenin akıl sağlığının yerinde olmadığını rahatlıkla anlayabileceğinin, tutarlı ifadelerinin olmadığının ve kendini ifade edemediğinin belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure ... 25.04.2015 tarihinde Kollukta; babası ...’ın 25.04.2015 tarihinde saat 16.20 sıralarında polis merkezine gelerek kayıp olduğundan bahisle müracaatta bulunduğunu, kendisinin Akdere köyünde Zeliha isimli arkadaşının yanına gittiğini, moralinin bozuk olduğunu ve kafasını dinlemek için arkadaşının yanında bu saate kadar kaldığını, telefonunun şarjının bittiğini, bu nedenle ailesinin kendisine ulaşamadığını, arkadaşının yanında olduğunu haber veremediği için ailesinin kaybolduğunu düşündüklerini ancak kaybolmadığını ve kaçırılmadığını, rızasıyla arkadaşının yanına gittiğini ve başına kötü bir olay gelmediğini,
26.04.2015 tarihinde Kollukta; 25.04.2015 tarihinde saat 21.00 sıralarında polis merkezine gelerek ifade verdikten sonra ailesiyle eve gittiğinde kendisine "Evden ayrılırken neden haber vermedin?" diye sorularak ailesi tarafından ileride gerçekleşebilecek bir evlilik olayı hakkında konuşulması üzerine başından geçen olayları ailesine anlattığını, 25.04.2015 tarihinde sabah saatlerinde kendi isteğiyle evden ayrılarak gezmeye çıktığını, daha önceleri de uğramış olduğu Göksu FM isimli radyonun sahibi olan soyadını bilmediği sanığın radyonun bitişiğindeki evine tek başına gittiğini, ikametin bahçesinde sanık ... yanında isimlerini bilmediği üç kadın olduğunu, sanığın kadınlardan bir tanesinin ismini Fatoş olarak tanıttığını ve üç kadının da eşi olduğunu söylediğini, sanık ... yanında eşi olarak tanıttığı kadınların alkol aldıklarını, sanığa "Ben de alkol alabilir miyim?" diye sorduğunu, sanığın önce alabileceğini söylediğini ve daha sonra "Bir rakı al. Beraber içelim." dediğini, ortamda bulunan çocukların da kola istediklerini, yanında bulunan 210 liradan 100 lira uzatarak sanığın kızı Derya’ya verdiğini, çocukların malzemeleri alıp geldiklerini ve kendisine para üstü vermediklerini, masaya oturup beraber alkol aldıklarını, kadınların ikamete girdiklerini, sanık ile kendisinin bahçede ağaç dibinde kaldıklarını, sanığın kendisine yaklaşıp dudağından öperek "Seni istiyorum. Ben senin için her şeyi yaparım. Eğer kız çıkarsan sana imam nikâhı kıyar seni alırım. Beni bırakmayacaksın değil mi?" şeklinde konuşmalar yaptığını, bu konuşmalardan sonra sanığa rıza gösterdiğini, sanığın kendisine "Benim odam var. Hadi odaya gidelim. Beraber olalım. İlişkiye girelim." diyerek elinden tutup kendisini ikametten ayrı bir girişi olan, küçük, kare şeklindeki odaya götürdüğünü, kendi isteğiyle iki defa önden ve arkadan cinsel ilişkiye girdiklerini, sonrasında tuvalete girdiğini, tuvalette arka tarafından kan geldiğini gördüğünü, sanığa bu durumu söylediğinde sanığın da "O kan arkandan gelmiştir." dediğini, sonra sanık ... ailesiyle birlikte sofraya oturarak beraber yemek yediklerini, yemekten sonra banyoda duş aldığını, sanığın kendisinden tekrar rakı parası istediğini, yanında bulunan 100 lirayı sanığa verdiğini, sanığın evin dışında rakıyı içtiğini ancak bu defa kendisinin içmediğini, içki ortamında sanığın eliyle kendisinin yüzüne tokat attığını ve "Ben sevdiğime vururum." dediğini, tekrar radyonun ofis bölümünde kendisine sarılarak dudağından öptüğünü, yere yatırdığını, alt tarafını soyarak kendisiyle hem önden hem arkadan ilişkiye girdiğini ve bu ilişkinin de rızasıyla gerçekleştiğini, üzerini giyindiğini, sanığın Fatoş’a "Taksici Mustafa gelerek götürsün." dediğini, havanın karanlık olması nedeniyle taksinin rengini hatırlamadığını, taksicinin kendisini dörtyol kavşağında bıraktığını, telefonuyla kardeşini aradığını, kardeşi Meryem’in gelerek kendisini alıp eve götürdüğünü, tarihten on üç yıl önce üç ay süren bir evlilik yaptığını, geçmiş zamanlarda devamlı Göksu FM isimli radyonun 7xx02x7 numaralı hattını defalarca arayarak sanıkla görüştüğünü, bu görüşmelerde sanığa şizofren hastası olduğunu ve depresyon ilaçları kullandığını söylediğini, olayla ilgili alkolün de verdiği etkiyle parasını alan, kendisiyle ilişkiye giren ve tokat atan sanıktan şikâyetçi olduğunu,
17.09.2015 tarihinde Mahkemede; sanığın çalıştırmış olduğu Göksu FM isimli radyoyu devamlı dinlediğini, bu nedenle radyonun yerini bildiğini, cinsel saldırı olayından önce o radyonun DJ"i olan Serkan"ı görmek için gittiğini, o gün görmeden döndüğünü, hatta Serkan"ı sevdiğini ve evleneceğini ancak sanıkla eşinin engel olduklarını, suç tarihinde ise yine bozuk olan moralinin düzelmesi için ... isimli radyonun bulunduğu yere gittiğini, içeriye girdiği zaman sanığın, eşleri ve çocuklarıyla oturmakta olduğunu görerek kendisinin de sohbete katıldığını, önce kendisine "Serkan"ı mı sormaya geldin?" dediklerini, kendisinin ise gezmeye geldiğini söylediğini, ortamda rakı içildiğini, kendisinin de rakı içmek istediğini ancak vermediklerini, sonra kendisinin sanığın çocuklarına rakı aldırdığını, daha sonra aldırmış olduğu rakıyı sanık ... ailesiyle beraber içtiklerini, rakıyı içtikten sonra ailesi eve girince sanığın kendisine "Ben seni seviyorum. Beğeniyorum. Seni alacağım. Eğer kız çıkarsan sana imam nikâhı kıyacağım." dediğini ve cinsel ilişkiye girmeyi teklif ettiğini, ısrar edince kabul ettiğini, evin dışında ayrı bir odaya geçerek orada vajinal yoldan cinsel ilişkiye girdiklerini, sanığın ilk ilişkiye girdiğinde boşaldığını, daha sonra kendisiyle bir de arkadan ilişkiye girdiğini, bu ilişkiden sonra biraz mola verdiklerini ve duş aldığını, banyodan çıkınca saçının ıslak olduğunu sanığın ailesinin gördüğünü, ilişkiye girdikleri sırada sanığın ailesinin yan odada olduğunu, hatta ilişkiye girdiklerini bile görmüş olabileceklerini, sonra aşağı indiklerini, radyonun manzaralı tarafına geçtiklerini, orada dururken sanığın kendisine bir tokat attığını ve "Ben sevdiğime tokat atarım. Vururum." dediğini, orada biraz konuştuklarını, sanığın kendisinden yine rakı aldırmasını istediğini, rakı aldırdığını ancak o rakının hiç açılmadığını, sanık bir ara radyodaki bürosuna gidince kendisinin de onun yanına gittiğini, sanığın birden sarıldığını ve pantolonunu aşağıya sıyırdığını, önce sandalyede yapmaya çalıştığını, öyle yapamayınca yere yatırarak kendisiyle hem önden hem arkadan ilişkiye girdiğini, ilişki bittiğinde polislerin kendisini aramakta olduklarını öğrendiğini, sanığa "Ben gideceğim." dediğini, sanığın "Bizim bir tanıdığımız var. O gelip seni götürsün. Dörtyolun orada indirsin. Oradan da tanıdığın gelip seni alsın." dediğini, gönderirken de "Sakın beni tanıdığını söyleme. Beni tanımıyorsun. Kendiliğimden gittim diyeceksin." dediğini, bu şekilde taksicinin kendisini dörtyola bıraktığını, hatta ilk cinsel ilişkiden sonra ruh sağlığının yerinde olmadığını, psikolojik rahatsızlığının bulunduğunu sanığa söylediğini, ayrıca radyoyu eskiden Serkan"la konuşmak için aradığını, sanıktan şikâyetçi olup davaya katılmak istediğini,
26.07.2016 tarihinde Mahkemede; suç tarihinde sanığa ait radyo istasyonuna gittiğinde akıl sağlığının yerinde olmadığını sanığa söylediğini,
Katılan ... Kollukta; mağdurenin, öz kızı olduğunu ve kendisiyle birlikte yaşadığını, 25.04.2015 tarihinde mağdurenin, diğer kızı tanık Meryem’in yanında olduğunu, saat 11.00 sıralarında Meryem’in kendisini arayarak mağdurenin iş yerinden ayrıldığını haber verdiğini, mağdureyi saat 11.30 ile 12.00 arasında aradığını, telefonu açan mağdurenin çarşıda gezdiğini ve eve geleceğini söylediğini, bir süre sonra tekrar iki üç kere daha aradığını ancak mağdurenin bu defa telefonu açmadığını ve telefonu kapatmış olduğunu anladığını, mağdurenin psikolojik tedavi gördüğünü, hâlen ilaç kullandığını, iki kez intihara teşebbüs ettiğini, 3-4 sene önce de Mersin’de tedavi gördüğünü, şizofreni teşhisi konulmuş olup raporunun bulunduğunu, bayılmalarının da olduğunu, mağdurenin nereye gidebileceği konusunda bir bilgisinin olmadığını, gidebileceği her yere baktıklarını ancak bulamadıklarını, mağdurenin arkadaşının da olmadığını, daha önce bu şekilde kaybolmadığını fakat birisine kaçıp sonra geri geldiğini, mağdurenin bulunması konusunda yardım istediğini,
Mahkemede; olayı görmediğini fakat mağdurenin anlattıklarına inandığını, şikâyetçi olup sanığın cezalandırılmasını istediğini, aynı zamanda mağdurenin vasisi olduğunu,
Tanık Meryem Kumaş 25.04.2015 tarihinde Kollukta; mağdurenin, ablası olduğunu, 25.04.2015 tarihinde saat 08.00 sıralarında çalıştığı iş yerine geldiğini, saat 09.00 sıralarında kendisi bir iş için ayrıldığında iş yerinde annesi Ünzile ile mağdurenin kaldıklarını, bir saat sonra döndüğünde mağdurenin iş yerinde olmadığını gördüğünü, annesine sorduğunda kendisinden iş yerindeki bulaşıkları yıkamasını istemesi üzerine mağdurenin yıkamayacağını söylediğini, annesinin de o zaman eve gitmesini söylemesiyle mağdurenin çantasını alarak iş yerinden ayrıldığını öğrendiğini, saat 12.14’te aradığında mağdurenin aramayı meşgule aldığını, saat 13.56’da aradığında telefonunun kapalı olduğunu, ilk aramadan sonra babasına haber verdiğini, babası aradığında mağdureyle görüştüğünü ve mağdurenin, babasına eve geleceğini söylediğini, gidebileceği yerlere baktıklarını ancak haber alamadıklarını,
26.04.2015 tarihinde Kollukta; kayıp müracaatında bulunduktan sonra aynı gün saat 19.00 sıralarında kullanmış olduğu telefonu mağdurenin arayarak "Ne oldu? Herkes beni arıyor." diye sorduğunu, mağdureye eve gelmediği için hakkında kayıp müracaatında bulunduklarını söylediğini, mağdurenin de telefonunun şarjının bittiğini, bir arkadaşının yanında olduğunu söyleyerek "Şu an dörtyol mevkisinden gel, beni al." dediğini, tek başına gidip mağdureyi alarak eve getirdiğini, daha sonra kayıp müracaatıyla ilgili düşüm yapılması için karakola geldiklerini ve tekrar ikamete döndüklerini,
Tanık ...; sanığın 19 yıldır beraber yaşadığı eşi olduğunu, bu evlilikten üç çocuğunun bulunduğunu, mağdureyi tanımadığını, 25.04.2015 tarihinde öğleden önce evlerinin arka bahçesinde sanık, kızları olan tanıklar ... ve Derya, kuması tanık Neziha ile ağaçların otlarını temizledikleri sırada mağdurenin tek başına geldiğini, kendisinin mağdureyi dinleyici zannederek "Gönderin, gitsin." dediğini, mağdurenin "Ben de çalışırım." diyerek bahçeye girdiğini, sanığın çalışırken alkol aldığını, mağdurenin ise radyoda yanlarında çalışan Serkan’a aşık olduğunu, sevdiğini, Serkan’ın kendisini kucaklayıp öptüğünü ancak almadığını söylediğini, o sırada "Duran ağabey, ben de içmek istiyorum." dediğini, mağdureye "Kusura bakma. Kocamın fazla rakısı yok." deyince mağdurenin cebinden 100 lira çıkardığını, parayı alan Ayşe Göksu ve Derya’nın bakkala gidip rakı alıp geldiklerini, sanık, mağdure ve kendisinin oturup rakıyı içtiklerini, akabinde eve girerek yemek hazırladığını, beraber oturup yediklerini, mağdurenin de bu yemekten yediğini, yaklaşık bir saat yemekle uğraştığını, bu sırada sanık ile mağdurenin bahçede tek başlarına kaldıklarını, yemekten sonra mağdurenin tuvalete girdiğini, çıktığında saçlarının ıslak olduğunu, kendisi evin içerisindeyken sanık ile mağdurenin radyonun ofis bölümüne geçtiklerini, akşam hava kararmaya başlayınca taksici tanık Mustafa’nın gelerek mağdureyi taksiyle alıp götürdüğünü,
Tanık Neziha Sirali Kollukta; sanığın 4 yıllık resmî nikâhlı eşi olduğunu, mağdureyi tanımadığını, 25.04.2015 tarihinde saat 10.00 sıralarında evlerinin arka bahçesinde sanık, kuması tanık ... ve kumasının kızları tanıklar ... ve ... ile birlikte ağaçların otlarını temizlediklerini, bu sırada mağdurenin tek başına geldiğini, kendisinin mağdureyi yolda karşılayarak "Yayın için mi geldin? Elektriğimiz kesik. Şu an yayın yok." deyince mağdurenin "Siz çalışıyormuşsunuz. Ben de sizinle akşama kadar vakit geçiririm. Çalışırım." dediğini, mağdurenin Serkan isimli bir şahıstan bahsettiğini, "Onu seviyorum. Aşığım. Onu arıyorum günlerdir." dediğini, sanığın bu sırada bahçede alkol almakta olduğunu, mağdurenin de alkol almak istediğini, çantasından 100 lira çıkarıp Ayşe Göksu ve Derya’ya verdiğini, onların da markete gidip rakı alıp döndüklerini, sanık ile mağdurenin oturup rakıyı içtiklerini, kendisinin evin mutfağına geçtiğini ve yemekle ilgilendiğini, yaklaşık 4 saat kadar mutfakta ve ikamet içerisinde olduğunu, oturup yemek yediklerini, mağdurenin de bu yemekten yediğini, yemekten sonra mağdurenin tuvalete girdiğini, tuvalet ile banyonun aynı yerde bulunduğunu, tuvaletten çıktığında mağdurenin saçlarının ıslak olduğunu, kendisinin yanında sanığın mağdureye herhangi bir el hareketi yaptığını görmediğini, akşam hava kararmaya başlayınca kim olduğunu bilmediği bir taksicinin gelerek mağdureyi taksiyle alıp götürdüğünü,
Tanık ...Kollukta; sanığın, babası olduğunu, mağdureyi tanımadığını, 25.04.2015 tarihinde saat 13.00 sıralarında evlerinin arka bahçesinde annesi tanık..., ablası tanık ..., babası sanık ... ve babasının eşi tanık ... ile ağaçların otlarını temizledikleri sırada mağdurenin tek başına geldiğini, sanığa hitaben "Duran ağabey ben geldim. Benimle neden ilgilenmiyorsun?" dediğini, sanığın da "Ben çalışıyorum, sen Serkan’ın yanına git." diyerek cevap verdiğini, mağdurenin "Ben Serkan’ı seviyorum fakat Serkan benimle ilgilenmiyor." dedikten sonra rakı içeceğini söyleyerek fiyatını sorduğunu, sanığın rakının 50-60 lira olduğunu söylemesi üzerine mağdurenin çantasından 100 lira çıkararak kendisine verdiğini, "Hani gitmiyor musunuz?" deyince parayı alıp ablası Derya ile birlikte rakı almak için bakkala gittiklerini, rakı ve çerezin 90 lira tuttuğunu, kalan 10 lirayı mağdureye uzattığını ancak mağdurenin "Onu da harçlık edersin." demesi üzerine parayı alarak cebine koyduğunu, rakıyı annesi, babası ile mağdurenin içtiklerini, annesinin eve geçtiğini, ablası Derya ile kendisinin de internet kafeye gittiklerini, saat 16.00 sıralarında döndüklerinde sanık ile mağdurenin ikametin önünde oturup konuşmakta olduklarını gördüğünü, ancak ne konuştuklarını bilmediğini, evin içine geçtiğinde mağdurenin de içeri geldiğini, şarjda olan cep telefonunu alarak açtığını ve birileriyle görüştüğünü ancak kimlerle görüştüğünü bilmediğini, konuşmalarda "Ben eve gelmek istemiyorum. Şimdiye kadar bana yaptıklarınız yetmez mi? Ben burada huzur buldum." gibi sözler söylediğini ve daha sonra ağladığını, sanığın da mağdureyi yanına çağırdığını ve gitmesi gerektiğini söylediğini, saat 19.00 sıralarında taksici tanık ...’ın gelerek mağdureyi taksiyle alarak götürdüğünü,
Tanık ... Kollukta; sanığın, üvey babası olduğunu, mağdureyi ise tanımadığını, 25.04.2015 tarihinde saat 13.00 sıralarında evlerinin arka bahçesinde annesi tanık Fatma, kız kardeşi tanık ..., babası sanık ... ve babasının eşi tanık Neziha ile ağaçların otlarını temizledikleri sırada mağdurenin tek başına geldiğini, sanığa hitaben "Duran ağabey ben geldim. Benimle neden ilgilenmiyorsun?" dediğini, sanığın da "Ben çalışıyorum. Sen Serkan’ın yanına git." diyerek cevap verdiğini, mağdurenin "Ben Serkan’ı seviyorum fakat Serkan benimle ilgilenmiyor." dediğini, ortamda rakı konusunun geçtiğini, mağdurenin kendisinde para olduğunu söyleyerek 100 lirayı çıkartıp kardeşi ...’ya verdiğini, kardeşiyle birlikte bakkala gittiklerini, rakı ve çerez aldıklarını, alışverişi ...’nun yaptığını, bu nedenle ne kadar tuttuğunu bilmediğini, eve döndüklerinde kardeşi kalan parayı mağdureye uzatınca mağdurenin "Onu harçlık edersin." dediğini, kardeşinin de parayı cebine koyduğunu, rakıyı sanık ile mağdurenin içtiklerini, kendisinin de yine bahçenin otlarını temizlemeye geçtiğini, yorulunca odasına geçerek yattığını, bir süre uzandıktan sonra kardeşi ... ile beraber internet kafeye gittiklerini, yaklaşık iki saat kafede kaldıktan sonra tekrar eve döndüklerini, bu sırada mağdurenin salonda çorap giymekte olduğunu ve saçlarının da ıslak olduğunu, nedenini hiç sormadığını, daha sonra mağdure ile sanığın radyonun ön tarafında bulunan direğin yanında oturduklarını, akşam karanlık çökerken taksici tanık Mustafa Yaman’ın gelerek mağdureyi taksiyle alıp götürdüğünü,
Tanık ... Kollukta; İşbankası yanında bulunan taksi durağında çalıştığını, kendi adına taksisinin olduğunu, sanığı tanıdığını, sanığın ... isimli iş yerini çalıştırdığını, ara sıra sanığın misafirlerini taşıdığını, çocuklarını da okula götürüp getirdiğini, bu yüzden bir tanışıklıklarının olduğunu, 25.04.2015 tarihinde saat 18.00 sıralarında sanığın kızını şehir merkezinden alarak evlerine bıraktığını, kendisine çay ikram ettiklerini, evin dışında oturup çayı içtiğini, evden ayrılacağı sırada sanığın kendisine "Akşam eve giderken köpeklere hayrına bir şeyler getir." dediğini, akşam ezanından sonra eve gittiği sırada tavukçudan aldığı kemikleri sanığın evine bıraktığını, evde elektrik olmayınca kendisini eve davet ettiklerini, içeri girdiğini, evine dönmek için çıkacağı sırada tanık Fatma"nın mağdureyi göstererek "Giderken bu bayanı dörtyola bırakıver." dediğini, bunun üzerine mağdureyi aracına alarak dörtyol ışıklarda bıraktığını, araca binen mağdurenin kendisine herhangi bir şikâyetinden bahsetmediğini, mağdureyle hiçbir konuda konuşup görüşmediklerini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... Kollukta; ... isimli radyonun sahibi olduğunu, radyoda yirmi dört saat yayın yaptıklarını, mağdureyi önceden tanımadığını, 25.04.2015 tarihinde saat 11.00 sıralarında evinin arka bahçesinde eşi tanık..., diğer eşi tanık ..., kızları olan tanıklar ... ve Derya ile birlikte ağaçların otlarını ayıkladıkları ve bahçe temizliğini yaptıkları sırada mağdurenin gelerek yanlarına oturduğunu, mağdurenin, isminin Fatoş olduğunu söylediğini, kendisinin bu sırada hem alkol aldığını hem de çalıştığını, mağdurenin "Ben de alkol alabilirim." demesi üzerine "Olmaz. Alkolüm yoktur." dediğini, mağdurenin çantasından 100 lira çıkarıp ...’ya verdiğini ve rakı, kola, çerez, diş fırçası almasını söylediğini, ... ve ..."nın beraber gidip malzemeleri alarak geldiklerini, para üstünü mağdureye vermek istediklerinde mağdurenin "Harçlık edersin." demesi üzerine ..."nun parayı alarak cebine koyduğunu, getirilen rakıyı mağdure ve eşi Fatma ile birlikte zeytin ağacının dibinde içtiklerini, kendisinin bu alkolden önce de iki duble içmiş olduğunu, daha sonra mağdurenin ağlamaya başladığını, neden ağladığını sorduğunda "Birini çok seviyorum. Ailem beni kıskanıyor." dediğini, mağdureyi teselli ettiği sırada eşi ile ailesinin bulundukları yerden ayrıldıklarını, mağdureyle balkonda çay içtiklerini, mağdurenin "Ben burada kalacağım." diyerek kendisinin yanına yaklaştığını, "Beni öper misin?" deyince mağdureyi dudağından öptüğünü ve beraber yatak odasına geçtiklerini, soyunan mağdurenin kendisine "Seni istiyorum." dediğini, daha önce evlilik yapıp yapmadığı şeklindeki sorusuna mağdurenin "Evlilik yaptım. Boşandım." diyerek cevap verdiğini, bunun üzerine mağdurenin rızasıyla önden bir defa ilişkiye girdiklerini, arkadan ilişkiye girmediklerini, üzerlerini giyinerek odadan çıktıklarını, kendisinin banyo yaparak evin balkonuna geçtiğini, sonradan öğrendiği kadarıyla mağdurenin de banyo yaptığını, ardından hep beraber yemek yediklerini, mağdureyle kendi yatak odasında bir defa ilişkiye girdiklerini, radyoda kesinlikle birlikte olmadıklarını, hava karardığında her akşam beslemekte oldukları köpeklere tavuk kırıntısı getiren taksici tanık Mustafa Yaman’ın yine tavuk kırıntısı getirdiğini, bu taksici ile mağdureyi gönderdiğini, mağdurenin hasta olduğunu ve raporunun bulunduğunu kesinlikle bilmediğini, suçlamaları kabul etmediğini,
Savcılıkta ve aşamalarda; Göksu FM isimli radyoyu çalıştırdığını, aynı yerde de ikamet ettiğini, olay günü saat 11.00-12.00 sıralarında ikametine ait bahçede resmî nikâhlı eşi tanık Neziha, yine birlikte yaşadığı diğer eşi tanık Fatma ile Fatma"dan olan kızları Elif, Havva ve tanık ... , Fatma"nın önceki evliliğinden olan kızı tanık Derya ile birlikte oturup bahçe işleriyle ilgilendikleri sırada birden bahçeye daha önceden tanımadığı mağdurenin geldiğini, mağdurenin selam vererek kendisini tanıttığını ve tanışmaya geldiğini söylediğini, ardından mağdurenin moralinin çok bozuk olduğunu, radyoda çalışan Serkan isimli kişiyi çok sevdiğini fakat Serkan"ın onunla ilgilenmediğini, ayrıca ailesinin de bu duruma karşı çıktığını söyleyerek bahçede kendisiyle beraber alkol almak istediğini söylediğini, "Rakım az. Veremem." deyince mağdurenin "Parasını vereyim. Çocuklar gitsin, alsın, gelsin." dediğini ve bunun üzerine Ayşe Göksu ve Derya"ya para vererek onlara rakı, kola, çerez ve kendisi için diş fırçası, diş macunu gibi ürünler aldırdığını, bahçede bir müddet mağdure ve birlikte yaşadığı Fatma ile beraber alkol aldıklarını, mağdurenin bu konuşma sırasında çoğunlukla Serkan"dan ve ailesinin Serkan"a olan ilgisine karşı oluşan tepkisinden bahsettiğini, kendisinin mağdureye Serkan"ın evli olduğunu, Serkan"dan kendisine yâr olmayacağını, dolayısıyla Serkan"a umut bağlamamasını söylediğini, bu şekilde muhabbetlerinin yaklaşık 4-5 saat sürdüğünü, bu sohbet esnasında ara ara kalkıp bahçe işleriyle uğraşıp tekrar mağdurenin yanına oturduğunu, bu sırada ailesi olduğunu tahmin ettiği kişilerin sık sık mağdureyi telefonla aradıklarını, ancak mağdurenin ısrarla aramaları reddettiğini, mağdurenin bir defasında "Kardeşim telefonla arıyor ancak bakmayacağım." dediğini, rakı muhabbeti sırasında birlikte yaşadığı Fatma"nın bir an yemek yapmak üzere yanlarından ayrıldığını, yaklaşık yarım saat veya bir saat süreyle bahçede zeytin ağacının altında mağdureyle baş başa kaldıklarını, etrafta kızlarının da olduğunu ve bahçe işleriyle uğraştıklarını, baş başa iken mağdurenin kendisinden hoşlandığını söylediğini, sohbet sırasında mağdure, birlikte yaşadığı Fatma ve kendisinin 70’lik rakıyı bitirdiklerini, ancak çoğunu mağdurenin içtiğini, mağdurenin kendisinden hoşlandığını ve birlikte olmak istediğini söylemesi üzerine birlikte evin giriş kapısından ayrı girişi olan ve evin sağ tarafında bulunan bir odaya geçtiklerini, bu odanın kendisine ait yatak odası olduğunu, bu odada herhangi bir baskı ve zorlama olmadan mağdureyle normal yoldan ve bir defa birlikte olduklarını, ancak ara verdikten ve sigara içtikten sonra tekrar birlikte olduklarını, bu nedenle mağdurenin beyanında iki defa ayrı ayrı ilişkiye girdiklerini söylemiş olabileceğini, kendisinin bu şekilde art arda ilişkiye girdikleri için bir defa ilişkiye girdiklerini söylediğini, radyonun ofis bölümünde ayrıca ilişkiye girmediklerini, burada sadece mağdurenin kendisini kucakladığını ve öptüğünü, ilişkiye girdikleri yerin evden ayrı bölümdeki kendisine ait yatak odası olduğunu ve ilişkiye girdikleri sırada resmî nikâhlı eşi Neziha ile birlikte yaşadığı diğer eşi Fatma’nın mutfakta yemek yapmakla meşgul olduklarını, onların bulundukları bölüm yatak odasından ayrı olduğu için kendilerini duymadıklarını, o esnada bahçede bulunan çocuklarının da annelerinin yanına gittiklerini, mağdureyi daha önceden tanımadığını, ... isimli radyo istasyonunun sahibi ve işletmecisi olduğunu, gün içerisinde kendisini çok fazla kişinin arayarak müzik isteğinde bulunduğunu, dolayısıyla mağdurenin de kendisini aramış olabileceğini, ancak mağdurenin iddiasında geçtiği şekilde onu önceden tanımadığını, rızasıyla birlikte olduğunu, özürlü raporu olduğunu da bilmediğini, zaten konuşmasından da böyle olduğunun anlaşılmadığını, olay günü uzun bir müddet birlikte alkol aldıklarını, alkolün de etkisiyle bir yakınlaşmanın olduğunu ve bu yakınlaşmanın da ilişkiye girmeleriyle sonuçlandığını, sonrasında duşa girip radyo bölümüne geçtiğini, bu esnada mağdurenin de evde banyo yapıp yanına geldiğini, birlikte çay içtiklerini, söylediği gibi mağdurenin özürlü olduğunu bilmediğini ve görünüşü ile konuşmasından da özürlü olduğunun anlaşılmadığını, ilişkiden sonra da mağdurenin, çocuklardan birine yine 100 lira verip rakı aldırdığını ancak bu rakıyı mağdurenin içmediğini, bu rakıyı ayrı bir yerde kendisinin içtiğini, akşam daha önceden tanıdığı taksici tanık Mustafa"yı çağırarak mağdureyi götürmesini istediğini, Mustafa’nın da mağdureyi Silifke ilçesinde bulunan dörtyol mevkisinde bıraktığını, aynı gece evine polislerin geldiğini ve bu şekilde mağdurenin kendisi hakkında şikâyetçi olduğunu öğrendiğini, bu nedenle üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini,
Savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun "Cinsel saldırı" başlığını taşıyan 102. maddesi;
"1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;
"(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." hâlini almıştır.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan maddenin ilk fıkrasında cinsel saldırı suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Korunan hukukî değerin, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığı olduğu cinsel saldırı suçunda failin ve mağdurun, kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun on sekiz yaşını tamamlamış olması gerekir. Cinsel saldırı kasten işlenebilir ve failin kastının suçun kanuni tanımındaki tüm unsurları, yani mağduru, cinsel davranışı, vücut dokunulmazlığının ihlalini ve mağdurun rıza göstermediğini kapsaması gerekir. Bu suçla korunan hukuki yarar üzerinde tasarrufta bulunabilen cinsel özgürlük olduğundan hukuki sınırlar içerisinde kalması şartıyla rızaya ehil mağdurun cinsel davranışa göstereceği rıza, fiili hukuka uygun hale getirecektir. Maddenin ikinci fıkrasındaki nitelikli halin oluşması için vücuda organ veya sair cismin sokulması gerekir.
5237 sayılı TCK’nın "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" başlıklı 109. maddesi;
"(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi ve üçüncü fıkrasında ise; altı bent hâlinde, suçun silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi nitelikli hâller olarak yaptırıma bağlanmış, dördüncü fıkrasında; suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hâline, beşinci fıkrasında; cinsel amaçla işlenen özgürlüğü kısıtlama suçuna yer verilmiş, altıncı fıkrasında ise; suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun sonucu itibarıyla ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suça ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
Öte yandan, ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delilerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkanı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
25.04.2015 tarihinde evinden ayrılarak sanığın, ailesiyle birlikte yaşadığı ve sahibi olduğu radyo istasyonunun yanında bulunan ikametine giden mağdurenin, olay günü sanık ... ailesi yanında olduğu hâlde hep beraber alkol aldıklarını, sanığın eşlerinin bulundukları yerden ayrılarak evin içine girmeleri üzerine sanık ile yalnız kaldıklarını, sanığın kendisine yaklaşıp dudağından öperek "Seni istiyorum. Ben senin için her şeyi yaparım. Eğer kız çıkarsan sana imam nikâhı kıyar seni alırım. Beni bırakmayacaksın değil mi?" şeklinde sözler söylemesi üzerine evden ayrı bir girişi olan odaya sanıkla beraber geçtiklerini, burada kendi rızasıyla sanıkla anal ve vajinal yoldan cinsel ilişkiye girdiğini, sanık ... ailesiyle birlikte yemek yedikten sonra banyoda duş aldığını, evin dışında alkol almaya devam eden sanığın kendisinin yüzüne tokat atıp "Ben sevdiğime vururum." dedikten sonra tekrar radyo istasyonu içerisinde kendisine sarılarak dudağından öptüğünü ve devamında sanıkla yine anal ve vajinal yoldan ilişkiye girdiğini, bu ilişkinin de rızasıyla gerçekleştiğini, eve gelen taksicinin kendisini alarak dörtyol kavşağında bıraktığını, telefonuyla aradığı kardeşi Meryem’in gelerek kendisini alıp eve götürdüğünü, geçmiş zamanlarda ... isimli radyonun 715xxxx numaralı hattını defalarca arayarak sanıkla görüştüğünü ve bu görüşmelerde sanığa şizofren hastası olup depresyon ilaçları kullandığını söylediğini iddia ettiği, sanığın ise daha önceden tanımadığı mağdurenin, olay günü ailesiyle beraber bahçe temizliği yaptığı ve alkol aldığı sırada evine gelerek tanışmak istediğini, hep birlikte alkol aldıktan sonra yanlarında olan resmî nikâhlı eşi ile gayri resmî birlikte yaşadığı eşinin evin içine girdiklerini, yalnız kaldıkları sırada mağdurenin kendisinden hoşlandığını ve birlikte olmak istediğini söylemesi üzerine ikametten ayrı bir girişi olan, kendisine ait yatak odasına geçerek normal yoldan cinsel ilişkiye girdiklerini, sigara molası verdikten sonra tekrar cinsel ilişki yaşadıklarını, her iki ilişkinin de mağdurenin rızasıyla gerçekleştiğini, cinsel ilişkiden sonra mağdure ve ailesiyle beraber yemek yediklerini, hava karardığında beslemekte oldukları köpeklere her akşam tavuk kırıntısı getiren taksici Mustafa Yaman’ın yine tavuk kırıntısı getirdiğini, bu taksici ile mağdureyi gönderdiğini, mağdurenin özürlü olduğunu bilmediğini ve görünüşü ile konuşmasından da özürlü olduğunun anlaşılmadığını, olay günü uzun bir müddet birlikte alkol aldıklarını, alkolün de etkisiyle bir yakınlaşmanın olduğunu ve bu yakınlaşmanın da ilişkiye girmeleriyle sonuçlandığını savunduğu olayda;
Nüfus kayıt örneğinden 10.10.2003-16.04.2004 tarihleri arasında yaklaşık altı ay süreyle evli kaldığı anlaşılan ve Mersin Devlet Hastanesince düzenlenen 20.11.2007 tarihli sağlık kurulu raporuna göre; tıbbi tedavi ile çalışma olanağı vermeyen psikoz tanısıyla özür durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %80 olduğu, vasi tayini gerekip 2022 sayılı Kanun"dan faydalanacağı bildirilen mağdure hakkında, suç tarihinden bir gün sonra 26.04.2015 tarihinde Silifke Devlet Hastanesinde görevli ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı tarafından düzenlenen raporda "..Şu anda psikotik belirtisi yoktur." şerhine yer verilmesine rağmen, Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinde görevli üç psikiyatri uzmanı tarafından tanzim edilen 21.05.2015 tarihli raporda ise psikoz tanısı konulan mağdurenin, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacağı, beyanlarına itibar edilebileceği, hastalığının doktor olmayan kişilerce anlaşılacağı ve ruhen kendisini savunamayacağı hususlarının belirtilmesi karşısında, söz konusu raporların içerikleri itibarıyla çelişkili olduklarının anlaşılması, kanun koyucunun uzmanlığa, özel veya teknik bir bilgiye ihtiyaç bulunduğunu baştan kabul ettiği akıl hastalığı, parada sahtecilik, moleküler genetik inceleme gibi hususlarda hâkimin bilirkişi raporu almasının zorunlu olması, Mahkemece mağdurenin genel durumuna dair yapılan ve duruşma tutanağına yansıtılan gözlemin önemi yadsınamaz ise de suç tarihinde mağdurede akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bulunup bulunmadığı, var ise bu durumun hekim olmayanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağının belirlenmesi özel ve teknik bilgi gerektiren bir husus olduğundan, mağdure hakkında resmî nikâh işlemleri sırasında düzenlenen sağlık raporu, aşamalarda ayaktan veya yatarak tedavi gördüğünü bildirdiği hastanelerce düzenlenen tıbbi tedavi evrakları temin edildikten sonra mağdurenin, dava dosyasıyla beraber Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kuruluna sevkinin sağlanarak suç tarihi itibarıyla mağdurede akıl hastalığı veya zayıflığı bulunup bulunmadığı, kendisine karşı işlenen eylemin ahlaki kötülüğünü idrak edip edemeyeceği, akıl hastalığı veya zayıflığı var ise bu durumun ruh veya beden bakımından kendisini savunmasına mani olacak mahiyet ve derecede bulunup bulunmadığı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği, akıl hastalığı veya zayıflığının hekim olmayanlar ile çevresinde yaşayanlar ve tanıyanlarca veya tekrarlayan görüşmelerle anlaşılıp anlaşılamayacağı hususlarında ayrıntılı rapor alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik araştırma ile hükümler kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, Özel Dairenin bozma kararı yerinde olup Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin eksik araştırmayla hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına, bozma nedeni ve sanığın tutuklulukta geçirdiği süre nazara alınarak tahliyesine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde sanığın derhâl salıverilmesi için yazı yazılmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; "sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinde araştırılması gereken herhangi bir husus bulunmadığına ilişkin direnme gerekçesinin isabetli olduğu" düşüncesiyle,
Sanığın tahliye edilip edilmeyeceği konusunda çoğunluk görüşüne katılmayan altı Genel Kurul Üyesi ise; sanığın tahliye edilmesine yer olmadığı görüşüyle,
Karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-)Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2-)Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 26.07.2016 tarihli ve 294-308 sayılı direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
3-) Bozma nedeni ve tutuklulukta geçirdiği süre göz önüne alınarak sanık ..."nin TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
4-)Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.04.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.